İran İslam inkılabı ve sosyal bilimler tezleri - 3
Bugünkü sohbetimizde İran İslam inkılabı ile diğer inkılapların uluslararası arenada farklılıklarını ele almak istiyoruz.
İran İslam inkılabının dünyanın diğer büyük inkılapları ile en önemli farklılığı, bu inkılapların doğurduğu sonuçlardır. İran İslam inkılabı sırf iç arenada getirileri olmadı, aynı zamanda bölgesel ve küresel bazda da bazı önemli sonuçları doğurdu, üstelik bu sonuçların mahiyeti de birbirinden tamamen farklıydı. İran İslam inkılabının mesajı özgürlük talep etmek, istibdadı reddetmek, bağımsızlık talep etmek ve İran üzerinde ecnebi sultasını reddetmek ve özgürlüğü ve istiklali ve adaleti talep etmek için gerekli olan siyasi yapının temelini atmak için İslam’dan yararlanmaktı.
İran İslam inkılabının bu mesajını başta dünyanın mustazaf milletleri olmak üzere bir çok millet duydu ve bölgede ve dünyada Tunus, Cezayir, Fas, Nijerya, Lübnan, Mısır, Bahreyn ve diğer bir çok ülkede özgürlükçü hareketlerin ve kıyamların şekillenmesine yol açtı. İslam ülkelerinin milletleri İran milletinin inkılabını örnek alarak önemli gelişmelere imza attı, ancak bu da söz konusu ülkelerin dönem yöneticilerini ve küresel güçleri kaygılandırmaya başladı, zira yeni İslamî ayaklanmalar Ortadoğu bölgesinde kurulan düzeni sorgulamaya başlamıştı.
İran İslam inkılabı İslam dünyasının çağdaş tarihinde Müslümanların İslamî kimliğini ihya etmeleri ve yeniden bu kimliğe dönmeleri bakımından bir dönüm noktasıydı. Gerçi İslamî kimlik başlı başına İran İslam inkılabının zaferinde önemli bir etkendi, ancak bir başka açıdan da İran İslam inkılabının zafere ulaşması bu inkılabın cihanşümul özelliği itibarı ile İslam dünyasında İslamî kimliğin ihya olmasına ve bazı yeni İslamî hareketlerin ortaya çıkmasına vesile oldu.
Gerçekte İran İslam inkılabı küresel bir hareketti ve amacı da İslamî ruhu harekete geçirmek, ümmeti uyandırmak ve hakiki İslamî toplumu inşa etme noktasına yönlendirmekti.
Gerçekte bu etkinin izlerini İran İslam inkılabı zafere kavuşması ile birlikte İslamî hareketlerin gelişmesinde görmek mümkün. İran İslam inkılabının zafere kavuşması dünyada tağut rejimler ve zalim güçlerle mağdur ve özgürlükçü milletlerin karşı karşıya gelmesine sebep oldu. Bu yüzden bu inkılap dünyanın tüm İslam ülkeleri ve hatta İslamî olmayan ülkelerinde tüm özgürlükçüler için bir model oluşturdu.
İran İslam inkılabının zafere kavuşmasıyla birlikte İslam dünyasında İslamî uyanış süreci yeni bir aşamaya geldi ve başta İslamî toplumların uyuyan katmanları ve kitleleri olmak üzere İslam coğrafyasında fikri derinlikle beraber bir sıçramaya yol açtı. Nitekim İslamî uyanış süreci pasif savunma pozisyonundan sıyrıldı ve İslam dünyasında ortak İslamî siyasi kimlik öz İslam’ın öğretilerinden esinlenerek güçlenmeye başladı. Gerçekte Filistin, Lübnan, Türkiye, Mısır, Bahreyn, Libya, Yemen, Sudan, Pakistan, güneydoğu Asya ve İslam dünyasının diğer ülkelerinde İslamî uyanış sürecinin başlaması ve İslamcı akımların oluşması İran İslam inkılabından esinlenerek gelişti.
Bu arada hiç kuşkusuz Filistin davasının İslamî kimlik kazanması, İran İslam inkılabının İslam dünyasında ilişkilerin gelişmesi üzerindeki etkilerinin en bariz simgelerinden biri olmuştur.
Bu konuda İran İslam inkılabının büyük önderi İmam Humeyni -ks- şöyle buyurmuştu: Bizler İslam’a dönmedikçe, Resulullah’ın -s- İslam’ına dönmedikçe sorunlarımız yerine durur. Bizler ne Filistin meselesini çözümleyebiliriz, ne Afganistan ve ne de başka yerlerin. İslam tealimini öğrenmeli ve İslam emerttiği gibi müminlerin her yerde kardeş olduklarına uymalı ve ilahi ipe sarılıp dağılmama emrini yerine getirmeliyiz.
İran İslam inkılabı İslam dininin dünyada ve özellikle İslam dünyasında rolünü ihya etmek ve öz İslamî tealimin temelinde bir devlet kurmak ve çağımızın ihtiyaç duyduğu İslamî değerlere bağlı kalma örneğini sergilemekle uluslararası camiaya İslam dininin evrensel bir din olarak bir devleti ve bir toplumu yönetebileceğini ispat etti. Oysa o sıralarda Batı çağımızda İslamî hükümet kurmayı faydasız olarak görüyordu.
Gerçekte Batı İslam dini en iyi şartlarda 14 asır önce ancak iyi bir hükümet yöntemi olabileceğini, fakat günümüzde devleti yönetme gücünden yoksun olduğunu ve bu çağın ve sosyal, iktisadi, siyasi ve askeri ihtiyaçlarını karşılayamayacağını ileri sürüyordu. Ancak İran İslam Cumhuriyeti tüm dünyaya İslam medeniyetinin geri dönüşü sadece bir hayal ve bir arzu olmadığını ve gerçek olabileceğini ispat etti. İran İslam inkılabı İslamî ülküleri geliştirerek başta İslam dini olmak üzere dinlerin zamanla ve modernitenin gelişmesi ile yolun sonuna gelmediğini, bilakis beşeriyetin zulüm ve adaletsizlikten kurtuluşu için en önemli yol olduğunu ortaya koydu.
İran İslam inkılabının ilhadi düşüncelerin, Allah’sızlığın, insan eksenli ideolojilerin bazı ülkelerde iktidar seküler fikri ve siyasi düzenlere hakim olduğu bir sırada maneviyat, dini ve dindarlığı ihya etme eğilim ile sadece İran’da dini söylemlerin değişmesine yol açmadı ve bunun yanında dünyanın geçmiş dönemlerden farklı olarak dini ve manevi seçkin özellikleri olan yeni bir döneme girmesi için yeni şartları oluşturdu. Gerçekte İran İslam inkılabı maddi ideolojilerle kuşatılmış bir dünyada insanların yüzüne maneviyat güçten ve mezhebi ve dini inançlardan bir kapı açmakla beraber Müslümanları da İslam kucağına geri getirdi.
İran’da İslam temelinde siyasi bir nizamın kurulması ile birlikte dünyada Müslümanlar yeni bir kimlik kazandı ve aralarında İslamî izzet ve kişilik duygusu gelişti ve sonuçta sömürücü ve emperyalist güçler uzun yıllar Müslümanları aşağılama çabaları boşa çıkarıldı ve tüm alemde İslam’a yönelik eğilim gelişmeye başladı ve hatta islamcı kesimler bazı ülkelerde İslamî devlet kurma noktasına kadar ilerleme kaydetti.
İran İslam inkılabının bir başka tesiri, bu inkılabın cihanşümul olma ve bu inkılabın İran İslam Cumhuriyeti sınırlarının ötesinde bir bakış ve yaklaşımı olma meselesiydi. Bu inkılap adalet, Allah’a inanç ve maneviyat temellerine dayanan bir siyasi nizamı çağdaş beşere sundu ve Fransa ve Rusya gibi beşeri ideolojiye dayanarak gerçekleşen ve beşeriyete saadet vadeden inkılaplardan farklı olarak ilahi din ve ilahi ideolojiyi beşerin fıtratına uygun ve pratik bir ülkü olarak sundu, ki bu da bölgesel ve küresel düzeyde bir çok teorik ve pratik değişikliğe yol açtı.
İran İslam inkılabı ilahi ve geniş kapsamlı ve beşeri pak fıtratın temelinde başlayan bir hareket olarak dinin uluslararası düzeyde gücünün önemini göstermeyi başardı ve iç ve dış platformlarda değerler ve normlarda bir inkılap olarak kültür yaratmaya başladı.
İran İslam inkılabı uluslararası ilişkilerde yeni bir kültürün temelini atan bir söylem atmosferinin kurucusu olmayı da başardı. Bu söylem İslamî düşünceyi ihya etme, İslamî medeniyeti evrenselleştirme, kültürel faaliyetleri eksen alma, yeni sosyal hareketleri takviye etme, emperyalizm karşıtlığı kültürün geliştirme ve bağımsızlık talep etme temellerine dayanır.
İran İslam inkılabı iç arenada kültürel gelişmeye dayanmak ve dış dünya ile kültürel ve medeni teamülde bulunmakla birlikte tüm çevresi ile diyalog sürecini uluslararası mevcut düzende ve bölgesel sistemlerde reformcı bir anlayışla geliştirdi, böylece bu yoldan siyasi yapıda ve davranışları kurallarında kültür yaratmaya ve normları geliştirmeye başladı. İran İslam inkılabı sonuçta uluslararası ilişkilere güç mahiyeti ve aktör çeşitlerinin değişmesi temelinde yeni bir eğilim hakim kıldı. Örneğin dış siyaset alanında İran İslam inkılabının en önemli getirilerinden biri bağımsızlıktaleplik ve küresel zorba güçlere bağımlılığı reddetmekti.
Gerçekte İran İslam inkılabının uluslararası ilişkilerin arenasında yaptığı en önemli etkinin dünyaya hakim olan iki kutuplu düzeni bozmak olduğunu söyleyebiliriz. İslam inkılabının ilkeleri ve öğretileri bu inkılabın uluslararası açıdan aslında dünyaya hakim olan iki kutuplu düzene tepki olarak ve ülkelerin arasında güç dağılımının biçimini değiştirmek üzere gerçekleşti. Öte yandan İran İslam inkılabı öz itibarı ile sömürüye ve mevcut zalim düzene karşı olduğu için ta baştan ecnebi zorba güçlerin müdahalelerine karşı çıkmaya başladı ve bu zümrenin kuklası olan şah rejimini de halkçı meşruiyetten yoksun ilan etti.
İran İslam inkılabı şah rejiminin devrilmesi ve Amerika’nın İran üzerindeki sultasına son verilmesi ile sonuçlandı ve ardından İran’dan oluşan iktidar boşluğuna karşın bir başka müdahaleci zorba devlet olan sovyetler birliğinin bu süreçte rol ifa etme imkanı oluşmadı. Bundan başka İran İslam inkılabı Ne Doğu Ne Batı sloganı ile milletlerin uluslararası düzende insani ve ilahi hukuk çerçevesinde devletlerin ve hakimiyetlerin eşitliğine dayalı bir nizam inşa etti.