Ekim 13, 2018 11:57 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde prof. Hamid Algar’ın İran İslam İnkılabı hakkındaki görüşlerini ve düşüncelerini ele almak istiyoruz.

İran İslam İnkılabını ele alan ve sebeplerini araştıran ve İran’la ilgili araştırmalarında özellikle 19.yüzyılda İran üzerinde odaklayan önemli şahsiyetlerden biri prof. Hamid Algar’dır.

Hamid Algar İngiliz teorisyendir ve Farsçayı çok iyi bilmektedir. Hamid Algar doktora derecesi için İran’ın Tahran üniversitesine geldi, ancak inkılap şartları ve Tahran üniversitesine saldırılması yüzünden ülkesine geri döndü ve doktora derecesini Cambridge üniversitesinden aldı. Prof. Algar hatta Mişel Fuko’dan çok önce İran kentlerine seyahat etti, öyle ki İran genelinde gezmediği hiç bir önemli yer kalmadı.

 

İran’da İslam inkılabı başlaması Dr. Hamid’i doktora tezini “19. Yüzyılda şii alimlerin siyasi rolü” üzerinde yapacak kadar etkiliyor. Algar bu konuyu seçme sebebini ise İran’da 1963 yılında İslam inkılabı hareketinin İmam Humeyni -ks- önderliğinde başlaması şeklinde açıkladı. Gerçi Algar bu tezinde Gacarlar döneminde ulemanın siyasi rolünü ele alıyor.

Hamid Algar, Paris’te İmam Humeyni -ks- ile görüşen seyrek teorisyenlerden biridir. Algar inkılaptan sonra da İran’da bir kaç kez imamla görüştü.

Dr. Algar’la ilgili bir başka önemli nokta, Algar’ın 1981 yılında İmam Humeyni’nin -ks- yazıları ve konuşmalarından bir derlemeyi “İslam ve inkılap” başlığı altında İngilizceye çevirmesiydi. Algar 1983 yılında da “İran’da İslam inkılabı kökleri” başlıklı bir kitap yazdı.

Bundan başka Hamid Algar, İmam Humeyni’nin -ks- Velayeti Fakih kitabını ve yine şehit üstad Mutahhari’nin bir kaç eserini İngilizceye çevirdi. Hamid Algar İran İslam İnkılabını İslam’ın çağdaş tarihinin en önemli, en ümit verici ve en etkili hadisesi olarak değerlendiriyor.

Prof. Hamid Algar İran İslam İnkılabına dini açıdan bakıyor ve bu inkılabın kökleri dini temellere dayandığını belirtiyor. İngiliz teorisyen Elar İran İslam İnkılabı kökleri hakkında şöyle diyor: Bu inkılabın kökleri şia bakışında imamet meselesi ve İmam Zaman -s- gaybet meselesi ve siyasi sonuçlarına uzanıyor, ki bu da vekalete inancın somut tecellisidir.

Prof. Algar görüşünün devamında İmam Humeyni’nin -ks- önderliği ve İslam dinini beyan etmekte ifa ettiği rolü İran İslam İnkılabının şekillenme etkenleri olduğunu belirtiyor.

 

Gerçekte İran İslam İnkılabının gerçekleşmesinin Hamid Algar’ın görüşleri üzerindeki etkisi de şia alimlerin alanı ile ilgilidir, öyle ki Algar İran İslam İnkılabı gerçekleştikten sonra açıkça daha sonra kitaba dönüştürdüğü doktora tezinde şu itirafta bulunuyor: Bu kitap kısmen acemice yazılan bir kitaptır ve eğer onu şimdi yazacak olsaydım içinde bulunan bir çok konuyu ve değerlendirmeleri belki şimdi değiştirebilirdim.

Bir başka ifade ile prof. Algar, İran İslam İnkılabında ulemanın rolünden etkileniyor ve bu eleştiriye kendi doktora tezi ve kitabına yöneltiyor. Zira Algar daha önce şia mezhebi ve İmam Humeyni -ks- önderliği bir sünnetin tecellisi olarak ve İslam planı da bir ideoloji olarak İran İslam İnkılabının vuku bulmasının kökleri olduğu kanaatine varmıştı.

Prof. Hamid Algar İmam Humeyni’nin -ks- İran İslam İnkılabının vuku buluşunda ifa ettiği rolü hakkında şöyle diyor: Ben 1970 yılında California üniversitesinde düzenlenen ve İran’ın ele alındığı bir konferansta Pehlevi döneminde 15 Hordad 1342 hareketi ve İmam Humeyni’nin -s- önderliğine vurgu yaptığım ulemanın rolü hakkında bir makale sundum ve çok iyi hatırlıyorum, o konferansa katılan bazı Amerikalı seçkin İran bilimcileri o gün benim tezime şiddetle karşı çıktılar ve İran’da artık ulemanın hiç bir rolü olmayacağını ve İran milleti Ayetullah Humeyni’yi unuttuğunu ve kimse ulemaya kulak vermediğini savundular, fakat daha sonra yaşanan gelişmeler benim tezimi doğrular nitelikteydi.

Prof. Hamid Algar, İmam Humeyni -ks- vefat ettikten sonra da şöyle diyor: İmam Humeyni’yi -ks- medya üzerinden anlatmak mümkün değil. İmamın Müslüman kitlelere genel mesajı, Amerika ve Batı sömürüsü ve özellikle siyonizme karşı direnmek ve onlardan asla korkmamaktır.

Prof. Algar ayrıca İmam Humeyni’nin -ks- kişiliğinin bazı boyutları gayri müslimlerce idrak edilemediğini itiraf ediyor.

Prof. Algar şöyle devam ediyor:

Bundan başka, kim İmam Humeyni’nin -ks- irfani eserlerinden yararlanmak istiyorsa, bu alanda asgari düzeyde ön bilgisi olması gerekir. Yine kim imamın şahsiyetini tanımak istiyorsa, İslam’ı idrak etmiş olması gerekir. neden imamı seviyoruz? Neden İmama saygı duyuyoruz? Neden rihlet yıldönümünü anıyoruz? Zira imamın kişiliği ve tarihi rolü İran ile sınırlı olmadı, belli bir zaman dilimine özel olmadı. İmam İslam’ın tüm boyutlarının tecellisidir. İmamı eksi İslam olarak tanımak ve idrak etmek isteyen kimse tabi ki başarılı olamaz. Bu yüzden Batılı uzmanların İmam ve inkılap hakkında yazdıklarında başarılı olamadılar ve olamayacaktır.

Prof. Hamid Algar’ın İmam Humeyni -ks- hakkında önemli saydığı bir başka nokta, imamın halk kitlelerini seferber etme gücü ve yeteneğidir. Prof. Algar bu konuda şöyle diyor: Gerçi İmam bazen ülke içindeki bazı şahsiyetlerin bir stratejinin detayları hakkında tavsiyelerini kabul ederdi, ancak temel kararları kendisi alırdı. İmam saltanat rejiminin devrilmesi ve İslamî bir hükümetin kurulması üzerinde tahakküm eden bir ısrarla şah rejimi ile uzlaşmayı savunan herkesi susturdu. Gerçekte imamın ısrarı olmadan ve onun İran’da halk kitlelerini vefakar ve itaatkar olma kabiliyeti olmadan bugün muzaffer bir inkılap haline gelen bu durum, kesin bir sonuca ulaşmadan ve sırf rejim muhaliflerinin bir başka hareketi olarak İran tarihinin arşivlerine gömülebilirdi.

Prof. Hamid Algar İran’da yaşanan gelişmelerin detaylarını ve İran camiasının özelliklerini çok iyi bilen bir teorisyendir, öyle ki İran İslam İnkılabının köklerini araştırırken camiden halkın hükümet karşıtı hareketlerinin başlangıç noktası şeklinde söz ediyor.

Prof. Algar İran İslam İnkılabında caminin rolü hakkında şöyle yazıyor: Cami, İran İslam İnkılabı teşkilatının ana çekirdeğiydi. İran İslam İnkılabını zafere götüren önemli bir unsur, camilerin yeniden ihya edilmesi ve tüm kapasitelerinden yararlanmaktı. Cami artık İran’da halkın dünya işlerinden kaçmak ve ibadet etmek için sığındıkları bir mekan değildi, cami şimdi mücadele merkezi olmuştu. Özetle cami, Resulullah’ın -s- çağındakine benzer bir şey olmuştu.

Gerçekte prof. Hamid Algar’ın cami hakkında kullandığı bu tabirler, bu dini kurumun İran İslam İnkılabı sırasında nasıl bir işlevi olduğunu ortaya koyuyor. Prof. Algar’a göre cami artık sırf halkın dünyevi işlerden kaçarak sığındığı bir yer değil, mücadele merkezi haline gelmiştir. İran İslam İnkılabı sırasında camiden ve işlevinden verilen bu tabir, prof. Algar’ın inkılap öncesi ve sonrası şartları, İran İslam İnkılabı mahiyetini ve İran toplumunun alt katmanlarını ve bu toplumun dini kimliğini tanıdığını gösteriyor.

Kuşkusuz İran İslam İnkılabının şekillenmesinde İran milletinin İmam Humeyni’ye -ks- tam eşlik ve tam itaat etmesi bu sürecin en bariz özelliklerinden biriydi. İran İslam İnkılabı gerçekte bir halk inkılabıydı ve bu önemli nokta prof. Hamid Algar’ın düşünce ve görüşlerinde de açıkça göze çarpıyor.

Prof. Algar İran İslam İnkılabı hakkında bir çok esere imza atarken, halkın bu inkılabın şekillenmesinde konumuna açıklık getiriyor ve İran İslam İnkılabının Çin, Rusya ve Fransa gibi sürekli iç savaşla beraber olan diğer inkılaplarla en bariz farklılığını da halkın geniş çapta bu inkılaba katılması şeklinde ifade ediyor.

Bir başka ifade ile, prof. Hamid Algar'a göre İran İslam İnkılabına iç savaş sebebiyet vermedi, bilakis İran milletinin geniş katılımı bu inkılabı şekillendirdi. Prof. Algar bu açıdan halkın ulema ile birlikteliğine işaret ediyor ve bu durumu İran İslam İnkılabının zafer sırrı olduğunu kaydediyor.

Etiketler