Hidayet hadisi - 17
Kur'an'ı Kerim bir çok ayetinde bu semavi kitabın şifa kaynağı olduğunu buyuruyor.
Nitekim Yunus suresinin 57. Ayetinde şöyle okumaktayız: Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir. Yüce Allah bu ayette Kur'an'ı Kerim’in tesirlerini beyan ediyor. Bu semavi kitap en başta insanları iyi vaazlarla nasihat ediyor ve onları hayır ve saadete davet ediyor. Kur'an'ı Kerim daha sonra bu kitabın şifa özelliğini gündeme getiriyor ve nasıl müminlerin gönüllerine şifa olduğunu ve onları hidayete erdirdiğini anlatıyor. Bugünkü sohbetimizde Kur'an'ı Kerim’in rahmet ve şifa özelliğini gözden geçiriyoruz. Bilindiği üzere ahlaki ve ruhi hastalıklar insanın cismi hastalıklarına benziyor. Her iki çeşit hastalığın hafif ve ağır biçimleri oluyor. Her iki hastalık çeşidi bulaşıcı da olabiliyor ve başkalarını da hasta edebiliyor ve her ikisinin tedavisi için uzman hekimlere baş vurmak gerekiyor. Dolaysıyla her iki hastalık çeşidinde en başta söz konusu cismi veya ruhi hastalığın sebebinin tespit edilmesi ve hastalığın esas kökü bulunduktan sonra tedavi edilmeleri gerekiyor. İslam peygamberi (sav) Kur'an'ı Kerim’in şifa dağıtan ilaç olduğunu belirttiği değerli bir hadisinde şöyle buyuruyor: Kur'an'ı Kerim yararlı şifa ve bereketli ilaç ve baktığı kimseyi koruduğu ve onu izleyeni kurtardığı için sizlere armağan edildi. İmam Ali de Kur'an'ı Kerim’in tüm dertlerin dermanı ve küfür ve nifak ve şaşkınlıktan kurtarıcı olduğunu beyan ediyor. O hazret Nahculbalağa’nın 176. Hutbesinde şöyle diyor: Bilin ki Kur'an'ı Kerim’i olan kimse fakir değildir, nitekim Kur'an'ı Kerim’siz hiç kimse güçlü ve zengin olamaz. Bu büyük semavi kitaptan hastalıklarınız için şifa dileyin ve ondan sorunlarınızın çözümü için yardım talep edin, zira bu kitapta en büyük hastalıkların, yani küfür, nifak, sapkınlık ve karanlığın tedavileri yer alıyor. İmam Hasan Muctaba (sa) da Kur'an'ı Kerim’in şifa özelliği hakkında şöyle diyor: Gerçekten şu Kur'an’da aydınlatıcı ışıklar ve kalpleri hastalıklardan kurtaran şifalar bulunuyor. O zaman kalbini cila vermek isteyen kimse bu kitabın nuru ile kalbini cila vermesi ve Kur'an'ı Kerim’in özellikleri ile bütünleşmesi gerekiyor, zira Kur'an'ı Kerim üzerinde düşünmek basiretli insanın kalbinin hayat kaynağıdır, insan karanlıkta yolunu nurun yardımı ile bulduğu gibi. İmam Rıza (sa) da bu konuda şöyle diyor: Kur'an'ı Kerim her derdin dermanıdır. Yüce Allah Isra suresinin 82. Ayetinde şöyle buyuruyor: Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır. Kur'an'ı Kerim’in büyük müfessirlerinden Allame Tebatebai bu ayetin tefsirinde şöyle yazıyor: Kur'an'ı Kerim şu açıdan şifadır ki evvela gönül sayfasını her türlü afet ve sapkınlıktan kurtarır ve faziletler için hazırlar. Allame Tebatebai’ye göre Kur'an'ı Kerim’in rahmaniyeti de insana fıtratına uygun hareket etmekte ve bu yolda direnmekte yardımcı olur. Gerçekte Kur'an'ı Kerim hem gönül hastalığını ıslah eder ve hem doğru yolda direnme gücü kazandırır, çünkü bu semavi kitap insanı günaha karşı direnme sistemini güçlendirir ve günah etkeni ile yüzleşmesinde direnmesini sağlar. Kuşkusuz bu durum ancak birey iyileşme peşinde olursa gerçekleşir, nitekim Allah resulü (sav) da Kur'an'ı Kerim’in ancak ona sarılan ve onu izleyenleri kurtardığını buyuruyor. Yüce Allah Bakara suresinin ilk ayetlerinde de şu vurguyu yapıyor: O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. O, müttakîler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir. Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır. Dolaysıyla Kur'an'ı Kerim sadece mümin ve muttaki insanlar için şifa ve rahmet kaynağıdır. Nitekim Isra suresinin 82. Ayetinde de Kur'an'ı Kerim’in müminler için şifa ve rahmet olduğu vurgulandıktan sonra bu kitabın zalimler için hüsrandan başka bir getirisi olmadığı, çünkü onlar düşünmeden ve sırf inat yüzünden Kur'an'ı Kerim’i inkar ettikleri ve hakikati benimsemedikleri ve sonuçta ziyan edenlerden oldukları kaydediliyor. Ancak kim ihlasla hakikat peşinde olursa, ilahi kelamdan daha iyi bir yol gösterici bulamayacağı aşikardır. İmam Ali (sa) bir yerde şöyle buyuruyor: Bilin ki, bu Kur'an'ı Kerim aldatmayan bir nasihat vericidir ve saptırmayan bir yol göstericidir ve asla yalan söylemeyen bir sözcüdür. Kim Kur'an'ı Kerim ile hemdem olursa ya bir şeyi artar, ya bir şeyi eksilir, şöyle ki hidayete ermesi artar ve sapkınlığı azalır. Bilin ki, Kur'an'ı Kerim’i olan hiç bir şeye muhtaç olmaz ve Kur'an'ı Kerim’siz olan herkes muhtaçtır. O zaman şifanızı Kur'an'ı Kerim’den isteyen ve zorluklarda Kur'an'ı Kerim’den yardım dileyin ve Kur'an'ı Kerim ile dost olup Allah’a yönelin ve Kur'an'ı Kerim’le Allah’ın kullarından bir şey dilemeyin, zira kulların Allah katına yakınlaşmaları için Kur'an'ı Kerim’den daha iyi bir şey yoktur. İnsan gerçek kemal ve ebedi saadete ulaşmak için bilge ve yürek yakan bir rehbere muhtaçtır. Kur'an'ı Kerim yüce Allah tarafından ve insanları mutluluk ve saadete erdirmek amacıyla mükemmel bir programla nazil olduğundan, insanlar bu kitabın tavsiyelerine uyarak her zaman hakikat ve saadet yolunu bulabilir. İmam Seccad (sa) Kur'an'ı Kerim’in hakikatlerin gerçek kaynağı olduğunu belirterek şöyle diyor: Gerçekten yüce Allah İslam ümmeti kıyamet gününe kadar muhtaç olduğu hiç bir şeyi, kitabında peygamberine nazil ve beyan ederek esirgememiştir. 015