Aile ocağı, sevgi ve aşk yuvası - 8
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde erkeğin ailesine karşı en önemli görev ve sorumluluklarından biri olarak eşine ve aile fertlerine karşı iyi davranması gerektiğinden söz ettik ve iyi muaşeretin mısdaklarına açık yüzlü olmayı, barışçıl ve samimi davranmayı ve her türlü yersiz ve gereksiz tartışmadan ve hakaret etmekten sakınmayı örnek gösterdik.
Karı koca arasında iyi muaşeretin mısdaklarından biri, hiç kuşkusuz erkeğin kadına saygı göstermesi ve hakaret etmemesidir. Evin reisi ve yöneticisi olan erkek, kadının da onun gibi bir insan olduğunu asla unutmamalıdır. Kadın da kendine göre istekleri, arzuları ve hayat hakkı ve özgürlük hakkı vardır. Erkek bir kadınla evlendiği zaman onun köle olmadığını, kadın erkeğin ortak yaşamında yar ve yardımcısı olduğunu bilmesi gerekir. Erkek mutlaka kadının istek ve arzularını gözetlemesi gerekir. Kadın da erkek gibi çevresinden saygı görmek ister, kendi kişiliğini korumak ister ve her türlü hakaretten ve saygısızlıktan rencide olur.
Aile içinde kocanın eşine saygı göstermesi, eşinin de ailesine gönül vermesine ve karşılıklı olarak kocasına saygı duymasına ve onu sevmesine vesile olur. Kuşkusuz kadına saygı duymak ve onun karşısında edepli davranmak ve kıymetini bilmek, erkeğin eşine yönelik safa ve samimiyetini gösterir.
Bundan başka erkeğin aile temelini güçlendiren ve iyi muaşeretin mısdaklarından biri olan bir başka seçkin sıfatı, emin olmaktır. Erkek evinde eşine karşı her türlü sadakatsizlik ve samimiyetsizlik ve bazı meselelerini örtbas etmek gibi durumlardan cidden kaçınması gerekir. Erkek eşinin emini ve kadın da kocasının emini olmalıdır. Eğer bir ailede bu iki özellik hakim ise o aile mutlaka mutlu ve mesut bir ailedir.
Erkeğin iyi muaşereti ile ilgili bir başka konu, eşine karşı güzel ve saygı içeren sözcükleri kullanması ve eşine bu tür sözcüklerle hitap etmesidir. Örneğin özellikle başkalarının karşısında karısına yersiz ve uygunsuz şaka yapan erkek, aslında eşine saygısızlık etmiş olur ve bu durum hem karı koca ilişkilerini ve aile içinde çocuklarla olan ilişkileri olumsuz yönde etkiler. Gerçekte aile içinde sürekli hakarete uğrayan bir kadın asla iyi bir anne olarak rolünü ifa edemez ve çocuklarını gerektiği gibi yetiştiremez. Evin erkeği, eşine saygı gösterdiği takdirde eşinin de ona saygı göstereceğini bilmesi gerekir ve bu durum derin sevgi ve saygıyı beraberinde getirirken, aile temellerini daha da güçlendirir.
İmam Sadık –s– sevgili babasından naklen şöyle buyurur: Kim bir kadınla evlenirse, ona sevgi ve saygı göstermesi gerekir.
Yine Allah Resulü –s– şöyle buyurur: kadınlara ancak muhterem ve büyük insanlar saygı gösterir ve ancak alçak insanlar hakaret eder.
Erkeğin evde bir başka görev ve sorumluluğu, eşinin ve evlatlarının namus, can ve mal güvenliğini korumaktır. İran'ın medeni kanununun 1115. Maddesine göre koca eşinin can güvenliğini temin edemediği durumlarda kadın eşinin evini terk edebilir.
Allah teala kadının bakımından erkeği sorumlu tutmuş ve erkeklerden eşlerine bakmalarını istemiştir.
Kuşkusuz evin reisinin erkek olması, kadının mali bağımsızlığının reddedilmesi anlamına gelmez. İslam fıkhında kadın da erkek gibi medeni haklara sahiptir ve mali ve iktisadi meselelerde de bağımsız ve özgür hareket edebilir ve kendi malı üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilir ve bunun için kocasının onayını alması gerekmez ve burada sahip olduğu malı izdivaçtan önce veya sonra elde etmiş olması hiç bir şeyi değiştirmez.
Erkekler için çok önemli olan özelliklerden biri de şerefli olmaktır. Şeref, erkek olmanın en önemli bileşenlerinden biridir ve yüce Allah tarafından aile ocağı ve soyun korunması için erkeklere verilen bir emanet gibidir. Gerçekte bu fıtri duygu, eşini başkalarının şehvetinden korumak amacıyla erkeğin içine yerleştirilmiştir.
Masum imamlardan geriye kalan rivayetlerde erkeğin şerefli olması büyük takdirle anılmış ve şerefsizlik şiddetle tenkit edilmiştir.
Kuşkusuz her erkek eşini gözetlemesi ve koruması gerekir, ama bu mesele, kötü zan veya eşinin hakkında gereksiz teftiş ve kuşkuya sebebiyet vermemelidir. Gerçekte aile ocağının temeli karşılıklı güven duygusuna dayalıdır ve eşe karşı kötü zan, hem onu incidir ve hem de ailevi ilişkileri derinden sarsar.
Bazen aşırı ilgi veya kötümserlik veya kötü zan gibi etkenler yüzünden kadın ve erkek birbirine karşı yersiz hassasiyet sergileyebilir. Bu durum bazen gereksiz titizliklere veya eşini sınırlandırmaya kadar ilerleyebilir. Ancak bu tür aşırı davranışlar veya aşırı kısıtlamalar insanın kötülüklere ve fesada yönelmesine yol açabilir.
İmam Ali –s– oğlu İmam Hasan'a –s– tavsiyelerinde şöyle buyurur:
Gereksiz yere eşini kısıtlamadan kaçın, çünkü bu tür radikal bağnazlıklar dürüst ve pak kadının kalbini hasta eder ve kötü zanna yönelmesine sebebiyet verir.015