Mayıs 10, 2019 14:34 Europe/Istanbul

Bu bölümde sağlığa ve sıhhatinize vermeniz gereken önemi ve bunun hayatınızdaki olumlu ve faydalı yanlarını konu edineceğiz.

Geçen bölümlerde zaman yönetimi ve bu yönetimin daha iyi ve keyif verici anlar yaşamak için gerekliliğini ve rolünü ele almıştık. Bunun yanı sıra düzenli olmak, hedefli yaşamak ve bu hedeflere ulaşmak için doğru planlamanın öneminin de altını çizdik. İyi bir planlamanın yaşamdaki tüm kişisel ve toplumsal görevlerinizi düzenli olarak yerine getirilmesinde size yardımcı olabilecek bir planlama olduğunu söyledik.

 Böyle bir planlama ancak hayatın çeşitli yanlarının göz önünde bulundurulması ile yapılabilir. Her insanın kişisel ve toplumsal hayatı onun kendi ve başkaları ile olan ilişkilerinden kaynaklandığı için, planlamalarda da kişi hayatının bu iki önemli boyutu göz önünde bulundurulması şarttır.

Kişisel görevlerden kastedilen her kişinin bilim öğrenme, ahlakını eğitme, maneviyata yönelme, kişisel sağlığına ve sıhhatine önem verme, sağlıklı beslenme, sportif planlama yapma, eğlenme ve vakit geçirme, kendi yeteneklerine has eğitim kurslarına katılma, iş sahibi olma ve gelir elde etmesidir.

Tabii tek bir boyuta odaklanması halinde insanı hayatın başka boyutlarından mahrum kalmasına neden olacaktır. Böyle bir süreç yaşanırsa insan dengeli bir keyif alma hazzından yoksun kalacaktır. Ancak başarılı bir planlama insanı, kişisel ve toplumsal görevlerine doğru yönlendirip daha iyi bir yaşamı kişiye vadedecektir.

İslam dininde görevlerin yerine getirilmesi bir Müslüman için önemli meselelerden sayılmaktadır. Kuranı Kerim'de de insanın dünyadaki görevleri ile ilgili Beyyine Suresinin 5'inci ayetinde şöyle buyurulmuştur:" Halbuki onlara, Allah’a kulluk etmelerinden başka bir görevleri olmadığı emredilmiştir. " Zariyat Suresinin 56'ıncı ayetinde ise Allahu Teala bu konu ile ilgili şöyle buyurmuştur:" Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."

Böylece İslam dini açısından insanın asıl görevi kulluk etmektir. Ancak bu kulluk etme, köşeye çekilme ve tecritte yaşamak anlamına gelmez. İslam'da kulluk etmek kavramı her kişinin kişisel ve toplumsal hayatında Allah rızası için çalışması ve Allah rızasını ve ona yakınlaşmak için çaba göstermesidir. Bu yönde adım atan bir insan, haram lokmadan, hak yemekten, yalan söylemekten, kötü davranmaktan, bencillikten ve kibirden de uzaklaşacaktır.

İslami öğretiler öyle bir özelliğe sahiptir ki onlardan toplumsal ve dengeli bir hayat yaşamalarını istiyor. Bu öğretilerde Müslümanların bir biri ile iletişim kurmaları ve sorunların çözümünde yardımlaşmaları tavsiye edilmiştir. Komşularına iyi davranmaları, fakirler ve acizlere mali yardımda bulunmaları tavsiye edilmiştir. Bu semavi din Müslümanlardan kendilerini eğitmeleri ve yetiştirmelerinin yanı sıra başka Müslümanlar ve İslami topluluğun kemale doğru adım atmasında aktif bir rol oynaması istenmiştir.

Bir Müslüman, kişisel ve toplumsal görevlerini yerine getirmek ve Allah rızası için çabalamakla mükelleftir.

Geçen bölümlerde kişisel görevler ile ilgili konuşmuştur. Düşünmek ve kafa yormak, bilim öğrenmek, yeteneklerin tanınması ve yetiştirilmesi, bir meslek edinmesi gibi meselelerin daha iyi bir yaşam için gerekli olduğunu söylemiştir. Şimdi de bir başka önemli kişisel göreve değinmek istiyoruz. Öyle bir görev ki göz ardı edilmesi halinde birçok zorluk ve sorun ile karşı karşıya kalınabilir. Bu önemli görev sağlığın korunmasıdır.

Biz insanların çoğu zaman gafil olduğumuz ve Allahu Teala'yı bahşettiği bu nimetinden dolayı şükretmekte kusurlu davrandığımız nimetlerden biri de sağlık ve sıhhat nimetidir. Biz insanlar, sağlıklı olduğumuz sürece bu nimetin değerini anlamakta zorluk çekiyoruz. Ancak hastalanıp hafif bir şekilde ateşimiz olduğu zaman istediğimiz ve arzu ettiğimiz tek şey sağlık ve sıhhattir.

Hastanede olan bir hastanın ziyaretine gittiğimiz zaman veya bir hastayı hastaneye götürmek istediğimiz zaman, bir çok hasta ve rahatsız insanla karşı karşıya kalıp sağlığımızın kıymetini daha iyi anlamaya başlıyoruz.

Hekim Hipokrat bu konuda şöyle diyor:" Sağlık, sadece hastaların görebildiği sağlıklı insanların başındaki taçtır.".

Evet arkadaşlar, sağlık nimeti, arzu ettiğiniz özlemle istediğiniz binlerce şeyden daha değerli ve önemlidir. Sağlıklı bir insan ne kadar yüksek dereceli bir nimet içinde yaşadığını anladığında en iyisi yaradana hamdedip onu verdiği bu nimetinden dolayı şükretmesi gerekiyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nden sağlık ile ilgili şöyle bir açıklama yapılmıştır:" Sağlık, insanların günlük hayatının sermayesidir. Bu sermaye, toplumsal ve kişisel sermayelere ve ayrıca fiziksel kapasitelerine dayalı olumlu bir kavramdır. "

Bedensel sağlık olarak da bilinen fiziksel sağlık, insanın günlük faaliyetleri için yeterli olması ve acil durumlar için enerjisinin korunmasının yanı sıra hastalıklardan korunması için de gerekli kapasiteye sahip olması demektir. İşte bu sağlık denilen bu değerli inciyi var gücümüz ile korumaya çalışıp hiçbir zaman onu ihmal etmemeliyiz.

İslam açısından da nefsin koruması ve bedene özen gösterilmesinin yanı sıra fiziksel zarardan sakınılmasına büyük bir önem verilmiştir. Semavi dinimizde, insan, Allah'ın yarattığı varlık ve onun yer yüzündeki temsilcidir. İnsan farklı iletişim şekillerinde, Allah eskenli  bir hayat sürüp kulluk ile sentezlenen bir hayat için yaratılmıştır.

Hayattaki huzur ve Allah'a kulluk etmek  için en önemli etkenlerden biri de sağlıklı ve sıhhatli olmaktır. İslami rivayetlerde de sağlığın önemine vurgu yapılması için bir insanın en zor durumlarda ve bunalımlarda ve krizlerde bile kasten kendi sağlığına zarar getiremeyeceğinin altı çizilmiştir.

Büyük İslam Peygamberimiz Hz. Muhammed saa, sağlığı, gizli ve bilinmeye bir nimet olarak tanımlamışlardır. Peygamber Efendimiz, sahabelerden olan Ebuzer Gaffari'ye şöyle buyurmuşlardır:" Ey Ebuzer! Hasta olmadan öce sağlığını kavramaya çalış ve bundan hasta olduğun zaman yararlan."

Hijyenik yaşamak, doğru beslenme ve spor yapma sağlığın korunmasına önemli rol oynamaktadır. Hijyen, bir terim olarak, bir kişinin veya topluluğun sağlığının arttırılması için gerçekleştirilen davranışlar ve girişimlerdir. İşte kişisel ve toplumsal hijyen, bir çok yanı olan ve sağlığın önemli bir parçasıdır.

İslam dininde kişisel hijyen konusunda, olağanüstü gerçeklere değinilmiştir. Hatta hijyen ile ilgili bazı davranışlar için belli günler tayin edilmiştir. Örneğin tırnakların kesilmesi için Cuma günü mustahap sayılmıştır. Ellerin yemekten önce yıkanması, hoş kokulu olmak, temiz giyinmek gibi tavsiyeler de İslami öğretilerde sık rastlanan hijyenik tavsiyeler arasına alınabilir.

Zaten Peygamber Efendimiz de kendisi temizlik ve paklığın habercisi olup kendisi herkesten daha ziyade hijyen konusuna dikkat ediyordu. Efendimiz ile görüşmelerde ilk göze çarpan özellik, onun görünüşünün güzelliği, paklığı ve temizliği idi.

İnsanın maneviyatının onun doğal hayatı ile harmanlandığından dolayı Allah Resulü de hiçbir zaman sağlık, güzellik ve temizlikten söz etmeyi ihmal etmeyip burundaki tüylerin alınması kadar ince konularda bile tavsiyelerde bulunmuşlardır.

Daha iyi ve daha kaliteli bir yaşam için sağlıklı ve sıhhatli olmamız şart. Bundan dolayı kişisel hijyene büyük bir yer ayırmamız lazım. Kişisel hijyen, bir kişide kurumsallaşması gereken alışkanlıkların toplamıdır. Böylece kişinin bu alışkanlıkları sevgi ve istekle yapması şarttır.

Allah Resulü Hz. Muhammed saa şahsen temizliğe büyük bir önem verip elbise ve beden temizliği konusunda eşsiz bir örnekti. Peygamber Efendimiz abdestin adabını yerine getirmesinin yanı sıra çoğu günler mübarek bedenini yıkayıp, bunların her ikisini de ibadet olduğunu söylüyordu. İşte büyük Peygamberimizin tenin temizliği, ruhunun tahareti ve kutsiyeti ile uyumlu idi.

Hz. Muhammed saa, her daim yarenleri, sahabelere ve Müslümanlara başlarını, yüzlerini, elbiselerini ve evlerini temiz tutmasına vurgu yapıp onların özellikle de Cuma günleri yıkanmalarına ve hoş kokulu olmalarına özen göstermelerini istiyordu.

Allah Peygamberi Hz. Muhammed bu konuda şöyle buyurmaktalar:" Başardığınız kadar temiz olun, çünkü pak Allah'ımız, İslam'ı paklık ve temizlik üzerine kurup temiz ve pak insanlardan başka kimsenin cennete giremeyeceğini buyurmuşlardır."

Psikologlara göre çocukluk ve gençlik çağları, kişisel hijyenin eğitimi için çok kritik bir dönemdir. Aile yani anne ve baba çocukların sağlık ve hijyen konularında da olduğu gibi onlar için örnek teşkil etmektedir. Psikologların bakışından her öğün yemekten sonra dişleri fırçalamak, yıkanmak, ellerin yemekten önce yıkanması, tırnakların kesilmesi, yüzün yıkanması gibi hijyenik alışkanlıkların öğretilmesi daha faydalıdır.

Tabii sağlıklı alışkanlıkların başlaması için hiçbir zaman geç değildir. Bir kişiye, çocukluğunda  hijyen konusunda eğitim verilmemişse veya hijyen konusuna ilgisiz olan bir ortamda büyümüşse, böyle bir kişiye alışkanlık kazandırmak için tekrarlama ve alıştırma yaptırarak bu özellik kazandırılabilir.

İşte hayatımız akıp gitmektedir. Biz daha iyi bir yaşam için ise daha fazla çaba göstermemiz şart. Bu çabaların ertelenmemesi ise daha büyük bir önem taşımaktadır.