Kasım 11, 2019 12:44 Europe/Istanbul

Bu bölümde sohbetimizi toparlamaya çalışıp genel olarak daha iyi bir yaşam sürdürmek için atılması gereken adımları gözden geçireceğiz.

İyi bir yaşam her insanın arzusudur ancak iyi bir yaşamın davetsiz bir misafir gibi aniden başlayacak bir şey olmadığını böyle bir  hayatı kendi ellerimizle yapmamız gerektiğini bilmemiz lazım. İyi yaşamak sanatı adlı seri sohbetimizde adım adım ilerleyip hayattaki sahip olmamız gereken beceriler ile ilgili konuştuk. Hayatımızın kalitesini arttıracak ve değiştirecek kişisel ve toplumsal becerileri gözden geçirdik. Geçen bölümlerde harekete başlamamız gerektiği, durgunluk, tembellik ve zaman kaybından sakınmamız gerektiğini anlattık. 

Unutmamamız gerekir ki kendimizi geliştirmediğimiz müddetçe hayatımız da geliştirilemeyecektir. Hayat becerilerinin kazanılması kişilerin uyum düzeyini arttırıp şahsın toplumsal ve kişisel sorumlulukları daha iyi üstlenmesine, kapasitelerini doğru kullanmasına ve sorunları çözmekteki gücünün de artmasına yol açacaktır.

Bu yönde ilk olarak doğru düşünme ile donatılmamız gerekiyor. Bu doğrultuda tecrübeler, kitap okuma, ibret alma, danışma vb. durumların zihnimizi genişleteceği ve düşünme gücümüzü arttıracağını bilmemiz gerekiyor. Derin düşünme ve kendimizi tanımak sureti ile, doğayı, çevremizi, Allah'ımızı ve yaratılış nedenlerini anlamak sureti ile alemdeki konumumuzun farkına varabiliriz. Bunun ardından kendimize şöyle bir soru da yöneltebiliriz: "Yaradan, beni hangi görevler ve sorumlulukları yerine getirmem için yaratmıştır? 

Daha iyi bir yaşam için gerçek benliğinizi şeffaf aynada görmeniz gerekiyor. İnsanın kendini tanıması, benliğini bilmesi, zayıf ve güçlü noktaların ve yanların bilinmesi demektir. Bir insan kendini gerçekçi bir şekilde tanıyorsa, ihtiyaçları ve eğilimlerini iyi biliyorsa o zaman kişisel, toplumsal hakları ve sorumluluklarına da vakıf olacaktır. Bu yüzden içimize dönük düşünmeye başlayıp, kabiliyetlerimizi, zaaflarımızı, yeteneklerimizi ve eksik yanlarımızı gözden geçirip bu yönde bir liste hazırlayalım. Ayrıca elimizde bulunan imkanları da göz önünde bulundurarak arzular ve hedeflerimizin de listesini hazırlayalım. İhtiyaçlarımız ve elimizdekiler temelinde sıraladığımız arzularımız ve isteklerimiz çerçevesinde nihai amaçlarımızı belirleyelim.

Daha iyi bir yaşam için hedef belirleme kilit noktalardan sayılır. Hedefsiz, amaç belirlemeden yaşamak boş ve anlamsızdır. Bir bataklıkta oturmak veya çıkmaz bir sokakta durmak gibi bir şey. Tabii hedeflerimiz gerçek dışı ve tamamen hayalperestlik ürünü olmamalı. Yeteneklerimiz ve imkanlarımıza göre hedefleri belirlersek bu hedeflere varma şansımız da artacaktır. Bu yönde hareket edersek küçük hedefleri bile elde ettiğimiz zaman büyük başarı elde etmiş gibi oluruz. Sanki içimizde bir ağaç yeşermiş ve bu ağacın meyvasının kokuları kalbimizi doldurmuştur. 

Hayatta kısıtlamaları ve elimizdekileri göz önünde bulundurup hedefleri belirlemenin ardından zaman yönetimine odaklanmamız gerekiyor. Zaman yönetimi demek zamanın, fırsatların, saatlerin, günlerin, ayların hatta dakikalar, saniyeler ve anların boşuna harcanmaması demektir. Zamanı doğru kullanmak insanlığın en büyük nasibidir. İnsan zaman yönetimi sayesinde büyük hedeflere ulaşabilir. 

Zaman yönetimi özellikle de bulunduğumuz hız ve teknoloji çağında daha da dikkate alınan bir husustur. Tabii İslam dininde, Kuran-ı Kerim'de, Allah Resulü ve Ehlibeyt İmamlarının sözlerinde de zamanın önemi ve boşuna harcanmaması hususunda önemli noktalara değinilmiştir. Örneğin Kuran-ı Kerim'deki Bakara suresinin 189'uncu ayetinde yılın ayları ve mevsimleri konusunda şöyle denilmiştir: "Sana hilâlleri soruyorlar. De ki: "Onlar insanlar ve hac için vakit ölçüleridir....."

İmam Ali as ise zamanın önemi hususunda şöyle buyurmuşlardır: "Bugünden yararlanıp yarın için erzak topla, zamanı en iyi şekilde değerlendirip onu önemse, her fırsat, mühlet ve imkandan yararlan."

Bu doğrultuda zamanın yönetilmesi ve hedefe doğru hareket etme yolunda adım atmak için güçlü irade, çabalama ve korkmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Gerçekte hayatın iyileşmesi için şevke ve coşkulu harekete, çabaya ve ciddiyete ihtiyaç vardır. Gerçek dünyada elde edilen başarıların çoğu da gerçek bir iradenin sonucu olmuştur. Araştırmacılar da insanda oluşan coşku ve heyecan hissinin olumlu düşüncelerden kaynaklandığını söylüyorlar. O zaman unutmayın ki kötümser olmak da hayatta başarısız olmakta büyük bir rol oynamaktadır. 

Bir insan daha iyi yaşamak için, hedeflerine varmak için, hayatta çaba göstermeli ve azimli bir şekilde sağlıklı ve zinde bir şekilde yol kat etmelidir. Fiziksel ve ruhsal sağlığa önem vermek ve doğru beslenmenin de bu yöndeki katkısı büyüktür. Fiziksel sağlığın korunması için, yeme ve içmemizi dengeli tutmamız, zamanında ve yeteri kadar uyumamız, sağlıklı beslenmemiz ve spor yapmamız gerekiyor. Diğer yandan da ruhsal sağlımıza da önem vermemiz şart. Ruhsal sağlık  da fiziksel sağlık kadar hatta ondan daha fazla önem taşımaktadır. Allah'a yaklaşmamız, maneviyat açısından kendimizi güçlendirmemiz, diğer insanlarla özellikle de aile bireyleri ile etkileşim içerisinde olmamız ruhsal sağlımızın arttırılmasında çok etkili olacaktır. Daha iyi yaşamak için sevmemiz sevilmemiz gerekiyor. Sevgi ve şefkat can suyu gibidir. Kesilirse, insan susuz bir çiçek gibi solar sonra da kurur. Şefkat ve sevgi, hayatın kalitesini arttıracak hayatı çiçeklendirecek bir yağmur misalidir. 

Aile bireyleri ile olumlu ilişkilerin geliştirilmesi de daha iyi bir ortamın yaratılmasında ciddi derecede etkilidir. Özellikle de anne-babaya nazik ve saygılı davranılması çok daha büyük öneme sahiptir. Anne ve baba, sevgi, özveri ve fedakarlığın pınarları olup ömürleri bir bahçıvan gibi çocuklarının yetiştirilmesi için adayan kişilerdirler.

Anne ve babaya saygı duyulması ve verdikleri emeklerinin takdir edilmesi bir insanın erdemliliğin göstergesidir. Bir diğer yandan ise zor günlerde insanın yanında kalan dostların korunması da iyi bir hayat için kazanılması gereken becerilerdendir. 

Sinerji ve empati, iyi konuşmak ve diğerleri ile uzlaşmak, sadakatli olmak, sabırlı olup öfkeyi ve dilimize mukayyet olmak, bir kişinin ruhsal sağlığının göstergelerindendir. Bu iyi özellikler, toplumdaki iyi ortamı güçlendirmektedir. Buna karşın kötülük yapmak, fuhuş, kincilik, küfür etmek, bencillik yapmak ve sömürmek hem bunları yapanın hem de etrafındaki insanların hayatını bozacaktır. 

Bu kötü ahlaki özellikler kara bulutlar gibi yavaş yavaş yoğunlaşıp toplumun da huzurlu ve güvenli ortamını bozabilir.  İnsanlar ancak sağlıklı bir toplumda, ahlaki faziletlerin ve iyiliklerin yoğunlaştığı bir toplumda daha iyi bir yaşam sürdürebilirler. Böylece anormal bir toplumda, normlara uyulmadığı bir toplumda iyi yaşamak arzusu da çöpe atılmalıdır. 

Halihazırda modern dünyada yaşamak birçok ruhsal ve psikolojik baskıyı da beraberinde getirmiştir. Bu baskılar uzun süre devam ederse insanların hayatı da kötü yönde etkilenip ve böylece ciddi sorunlar ortaya çıkar. Bu çerçevede sinirsel baskılar ve olumlu ve olumsuz heyecanları kontrol etmeyi ve yönetmeyi de öğrenmemiz şart. 

Pozitif insani ve toplumsal ilişkiler hayatımızın rengini değiştirebilir. Ne zaman kötü özellikler ve vasıflardan uzaklaşırsak iyi huylar edinirsek gelişme ve yücelme yoluna adım atmış sayılırız. Bu yolda hareket ederken diğerlerinin deneyimlerinden, büyüklerin sözlerinden de yararlanıp danışmayı da aklımızın bir köşesinde tutmamız gerekiyor. 

Hayatı severek tatlı acı her anında umutlu kalmamız gerekiyor. Hayattan keyif alın ve tüm anlarını hatıraya dönüştürmeye çalışın. Çünkü sadece bir kez fani dünyada yaşam fırsatımız olacaktır. Diğerlerinin yaptıklarından ibret almak ve doğru modeller seçmemiz bu doğrultuda önem arz etmektedir. Çıkmaza giren hayatlar ve onların nedenlerini tanımak bize büyük bir yardımı dokunacaktır. 

Bu yönde kötülüklerden de uzak durmamız gerekiyor. Kötü huyluluk, eş ile samimi olmamak, karşılıklı olarak anlayış göstermemek, çocuklara kötü davranmak, şiddet uygulamak, boş durmak, hareketsiz kalmak, yalan söylemek, kin gütmek vb. kötülükler hayatın afetleridir. Bunlardan uzak durmak şart. 

Hayatta engelleri tek tek aşmanız mümkün. Ancak bu yönde sorunları ve engelleri doğru tanımak, gerçekçi olmak ve azimli olmaya ihtiyaç vardır. Zamanın ayarlanması, ailevi ve dostane diyaloglara önem verilmesi, sanal alemin doğru kullanılması, kendimizi geliştirmemiz, yardımlaşma ve ahde vefa ve sözlerimizi tutmamız hem bizim kişisel hayatımızı hem de toplumsal hayatı değiştirip kalitesini arttıracaktır. Kendimizi yeniden inşa ederek daha iyi anlar yaşayıp hayatımızın kalitesini arttırabiliriz.