Mayıs 10, 2019 16:17 Europe/Istanbul

Bu bölümde İslami devrim sonrası dönemdeki siyasi özgürlük ve ekonomik gelişim ile adaleti konu edineceğiz.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde şöyle buyurmaktalar:" Milli bağımsızlık, millet ve devletin, küresel sultacıların zorbalıklarından ve dayatmalarından özgür olmak demektir. Toplumsal özgürlük ise, tüm toplum bireylerinin düşünmekte ve karar alıp uygulamakta hakka sahip oldukları demektir. Bunların her ikisi de İslami değerlerden sayılır. Her ikisi de insanlara hibe edilen İlahi nimetlerdir. Bunlar, devletlerin halklara yaptığı lütuf değil. Bunların hayata geçirilmesi devletin görevlerindendir. "

İran İslam İnkılabı, Bağımsızlık, Özgürlük ve İslam Cumhuriyeti gibi üç önemli ilkeye dayanarak hayata geçirilmiş ve devrimden sonra da hedeflerini büyük ölçüde gerçekleştirmiştir. Ancak daha önemli olan bir mesele de İslam İnkılabının temelli ve büyük getirilerinin korunmasıdır. İran milleti son kırk yılda bu başarıları elde etmek için büyük çilelere katlanmış ve ciddi şekilde çaba göstermiştir.

İran İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde, herkesi İran'ın özgürlüğü ve bağımsızlığının devam etmesine yardımcı olmasına çağırarak bu ilkelerin tanımında şöyle buyurmaktadır:" Milli bağımsızlık, millet ve devletin, küresel sultacıların zorbalıklarından ve dayatmalarından özgür olmak demektir. Toplumsal özgürlük ise, tüm toplum bireylerinin düşünmekte ve karar alıp uygulamakta hakka sahip oldukları demektir. Bunların her ikisi de İslami değerlerden sayılır. Her ikisi de insanlara hibe edilen İlahi nimetlerdir. Bunlar, devletlerin halklara yaptığı lütuf değil. Bunların hayata geçirilmesi devletin görevlerindendir. "

İslam İnkılabı Liderinin özgürlük ve bağımsızlık tanımı ile ilgili bu ifadelerinde birkaç önemli nokta göze çarpmaktadır.

İlk önemli nokta, bağımsızlığın kendisinin de bir tür özgürlük olmasıdır. Ancak bu özgürlük dış siyaset arenasında anlam kazanıyor. Yani bağımsızlık, yabancılardan, zulüm ve müdahalelerinden serbest olma anlamına gelir.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei'nin özgürlük ve bağımsızlıktan verdiği tanımdaki bir diğer önemli nokta da bunların ilahi kökenli olmasıdır. İslam açısından, özgürlük ve hür yaşamak, ilahi bir hibedir. Bu nimet, insanoğlunun doğduğu andan beri ona verilmiştir. Bu hakkı hiçbir devlet veya kişi ortaya çıkarmamıştır. Tabii İslam'daki özgürlük kavramı, Batının söz ettiği özgürlük kavramına göre daha derin ve daha kapsamlıdır. İslam'daki özgürlük kavramında, insanların ahlaki ve nefsani kötülüklerin esaretinden kurtulma gibi manevi özgürlükler de yer almaktadır.

Ayetullah Hamenei devletlerin ve hükümetlerin görevini halkın özgürlüğü ve bağımsızlığını korumak olarak tanımlıyor. Tabii bu özgürlükler İslami temellere dayanan özgürlüklerdir. Bunlar dini değerler ve kanunlar ve ayrıca ahlaki ilkelere aykırı olmamalıdır. Bağımsızlık ise dünya ile ilişkilerin kesilmesi anlamına gelmemelidir.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei'nin İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde ülkenin bağımsızlığının korunması ile doğrudan ilişkili olan bir başka tavsiye de izzet, hikmet ve maslahat ilkelerine İran İslam Cumhuriyeti dış siyasetinde riayet edilmesi gerektiğidir. Ayetullah Hamenei bu üç ilkeye liderliğe seçildiği dönemden itibaren vurgu yaparak her daim bu ilkelerin doğru şekilde uygulanmasında da titiz davranmaya çalışmıştır.

İzzet ilkesine esasen dış siyaset ve uluslararası ilişkiler arenasında İran milletinin kerameti, onuru ve izzeti hiçbir şekilde zedelenmemelidir. Bu izzet, hekimane ve akıllı stratejiler ve yöntemler ile korunmalıdır.

Maslahat ilkesine göre ise İran İslam Cumhuriyeti dış siyaset alanında İran milletinin izzeti ve İslam Cumhuriyetinin ilkeleri ve temelleri zedelenmediği müddetçe esneklik gösterip idarei maslahat politikası yürütebilir.

Ayetullah Hamenei, İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde izzet, hikmet ve maslahat ilkelerinin dış siyaset alanındaki uygulanmış örneklerine değinerek, hükümetlerden Batılı hükümetler ile ilişkilerinde bu üç ilkeye her daim riayet etmesini ve onlara güvenmemesini istemiştir.

İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildiride üzerinde durulan bir başka önemli husus da ekonomik gelişim ve filizlenmedir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamenei bu konu ile ilgili bölümde ekonominin önemi üzerine şöyle buyurmaktalar:" Ekonomi, belirleyici ve kilit bir noktadır. Güçlü ekonomi, ülkenin güçlü yanı ve sultacılığa boyun eğmeme ve nüfuzun yolunun kapatılmasında önemli etkenidir. Güçsüz bir ekonomi ise zayıf nokta sayılmasının yanı sıra düşmanların müdahaleleri, sulta ve nüfuzlarına zemin hazırlayacak bir etkendir."

Böylece bir ülkenin siyasi bağımsızlığı bile ekonomik güç olmadan tamamlanmış ve sağlam değildir.

İran İslam İnkılabının vuku bulmasının sebeplerinden biri de zaten Pehlevi Rejiminin ekonomik zafiyeti ve dışa bağlılığıdır. Bu yüzden devrimden sonra halkın geçim ve ekonomik alanındaki büyük sorunlarının giderilmesi çalışmaları hemen başlamış oldu. Ancak düşmanların ekonomik yaptırımlar, siyasi baskılar ve İran'ın sekiz yıllık savaşa sürüklemesinin yanı sıra ülkedeki kimi yetkililerinin zayıf performansı yüzünden İran İslam Cumhuriyeti ekonomik bakımdan istediği uygun ve belirgin konuma erişemedi. Tabii son kırk yılda ekonomik alanda büyük ve takdire şayan başarıların elde edildiği de unutulmamalıdır.

Dünya Bankasının raporuna göre İran ekonomisi dünya sıralamasında 18'inci sırada yer almakta  olmasının yanı sıra bakır, alüminyum, çimento ve petrokimya ürünlerinin üretiminde ciddi şekilde gelişmiştir.

Ülkenin ihtiyaç duyduğu, buğday, arpa ve pirinç gibi temel ve en çok tüketilen tarımsal ürünler ve ekinlerin yüzde 90'ı ülke içinde üretilmektedir. Bunun yanı sıra birçok tarımsal ürünün de yabancı ülkelere ihracatı yapılmaktadır.

Devrim sonrasında İran İslam Cumhuriyeti yetkililerinin en büyük fikri uğraşlarından biri de yoksul ve zayıf bölgelerin gelişimini sağlamak olmuştur. Bu alandaki başarılar, İslam İnkılabı öncesi dönemle kıyaslanamaz bir şekilde artmıştır. Hali hazırda daha önce yoksul ve yoksun bölgelerden sayılan kırsal bölgelerde, halkın yüzde 80'i sağlıklı içme suyundan, yüzde 81'i de doğalgaz imkanından yararlanmaktadırlar. Tüm köyler ve kırsal nüfus ise elektrik nimetinden yararlanmaktadır.

İslam Cumhuriyetinin refah ve bayındırlık alanındaki çalışmalarının toplamı sonucunda İran'da yaşam süresi 77'ye yükselmiştir.

Bu başarılar Batı dünyasının tüm yaptırımlarına rağmen elde edilmiştir. Tabii Ayetullah Hamenei bu yaptırımları ülke ekonomisinin dış etkenleri olarak adlandırmaktadır. İslam İnkılabı Lideri açısından ülke içindeki yönetim zafiyetleri ve yapısal kusurların giderilmesi halinde bu dış etken çok daha etkisizleştirilecektir. Ayetullah Seyyid Ali Hamenei İran ekonomisinin en büyük sorunlarından birini de petrol paraları ve gelirlerine bağlılığı olarak görmektedir. Bu sorun ise İran ekonomisinin en büyük zafiyeti ve kırılgan noktası sayılır.

İslam İnkılabı Lideri her daim ülke ekonomisindeki sorunların çözümünün  de ülke içinde olduğuna vurgu yaparak buna esasen yıllardır "direniş ekonomisi" projesini önermişlerdir. Bu projenin genel siyasetleri ise 2014 yılında,  farklı kurumlar tarafından hazırlanıp İslam İnkılabı Rehberi tarafından uygulanma talimatı verilmişti.

Ayetullah Hamenei, İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde Direniş Ekonomisi özelliklerini şöyle saymaktadırlar:" Ülke ekonomisinin içe bağlılığı, üretken ve bilgi tabanlı olması, ekonominin sivilleştirilmesi ve hükümetin işleri devretmesi, ülke içi kapasitelere dayanarak dış ile ilişkilerin yürütülmesi, bu çözüm yolunun önemli parçasıdır. "

İslam İnkılabı Lideri direniş ekonomisinin siyasetlerinin uygulanması hedefi ile yıllardır yerli ürünlerin niceliği ve niteliğinin artmasına vurgu yaparak halkı yerli ürünler almaya teşvik ediyor. Bu sene de aynı siyaset doğrultusunda, yeni yıl, " Üretimin Gelişimi" olarak adlandırıldı.

Tüm bunlara rağmen ancak ekonomik sorunların çözülmesi için en başta yolsuzluk ile mücadele etmek ve adaletin sağlanmasında uygun bir seviyeye ulaşmak şarttır. Özellikle de İslam İnkılabı ülkülerinin yüce İslami değerlerden kaynaklanması yüzünden adaletin uygulanmasına daha titiz davranılmalıdır.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde, adaletin tüm ilahi peygamberlerin en öncelikli hedefleri arasında yer aldığına ve İran İslam Cumhuriyeti'nde de özel bir konuma sahip olduğuna vurgu yaparak  şöyle buyurdular:" İran İslam Cumhuriyeti bu yolda önemli adımlar atmıştır. Tabii adaletin açıklanması ve detaylarının gün yüzüne çıkarılması için daha fazla çalışma yapılmalıdır. Böylece devrim düşmanlarının da ciddi planlarından olan İran'ın adaletin yayılması konusundaki başarılarını ters gösterilmeye çalışılması ve gizlenmeye çalışılması komplolarını etkisizleştirmek gerekiyor. "

İran İslam İnkılabı Lideri, düşmanlar tarafından İranlı yetkililer arasındaki yolsuzluğu arttırmaya yönelik geniş çaplı propaganda ve kampanyalarının yürütüldüğüne değinerek şöyle bir vurguda bulundular:" Tabii yolsuzluk oranı, İslam Cumhuriyeti devleti yetkilileri arasında başka ülkelere özellikle de tepeden tırnağa fesat bataklığına saplanan tağut Pehlevi Rejimi'ne kıyasen çok daha azdır. Elhamdülillah İslami düzenin memurları çoğunlukla bu konudan uzaktır. Zaten mevcut oran da kabul edilemezdir. Herkes, ekonomik taharetin, tüm İslam Cumhuriyeti devleti makamlarının meşruiyetinin şartı olduğunu bilmelidir."

Başka bir ifade ile İslam İnkılabı Rehberi açısından az olan yolsuzluk oranı da İslami öğretiler ile yönetilen İslam Cumhuriyeti düzeni için kabul edilemezdir. Ayetullah Hamenei bu konuya tekrar tekrar vurgu yaparak denetleyici kurumların bu temel sorun ile ciddi ve güçlü bir şekilde mücadele etmesini isteyerek sözlerine şunları da eklediler:" Bu mücadele, İslam Cumhuriyeti düzeninin adaletin sağlanması alanındaki topyekun çalışmalarının en etkin bölümlerindendir."

Buna esasen İslam Cumhuriyeti'nde Batının liberal ekonomisinin aksine sadece ekonomik gelişme başlı başına yeterli değildir. Bu gelişme ve kalkınma öyle olmalıdır ki tüm insanlar ondan adil bir şekilde yararlanabilsin. Böylece yoksulluk, ekonomik ve toplumsal çatlaklar da en aza indirilecektir.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamenei İslam İnkılabının İkinci Adımı adlı bildirisinde bu hususta şöyle buyurmaktadır:" İslam Cumhuriyeti'nde servetin elde edilmesi bir suç değildir tam tersine teşvik edilen bir şeydir. Ancak kamu kaynaklarının dağıtımı konusundaki ayrımcılıklar ve bazılarına özel haklar tanınarak ekonomik aldatmacılığa da müsaade edilmesinin adaletsizliğe yol açacağından dolayı tamamen yasaktır. Ayrıca ihtiyaç sahibi kesimlerinden gafil olunması da kabul edilebilecek bir konu değildir."