Nisan 17, 2016 07:49 Europe/Istanbul

Kur'an'ı Kerim en büyük imtiyazı takva için belirlemiş, öyle ki Müdessir suresinin 56. ayetinde yüce Allah’ın da takva ehli olduğunu beyan ederek şöyle buyurmakta:

Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur.

Evet, sohbetimizin başında anlaşıldığı üzere bugün takva hakkında konuşacağız.

İslam peygamberi (sav) hac mevsiminde Mina diyarında bir devenin üzerinde otururken insanlara döndü ve şöyle buyurdu: Ey insanlar! Bilin ki sizin Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Ne Arap acemden üstündür, ne de acem Araptan. Ne siyah kumraldan ve ne de kurmal siyahtan üstündür, illa takvası ile.

Allah Resulü (sav) bu sözlerin ardından orada bulunanlardan bu sözü orada bulunmayanlara da duyurmalarını ister.

İslam peygamberinden (sav) bir başka hadiste de şöyle okumaktayız:

Allah sizin aile ve soyunuza bakmaz, sizin vücudunuza da bakmaz, malınıza da, ancak kalplerinize bakar. Kalbi salih olan insana Allah lütuf ve merhamette bulunur. Hepiniz Ademoğullarısınız ve aranızda Allah katında en çok sevilen, en takvalı olanınızdır.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim’de muttaki insanları büyük mükafat, büyük fazilet, mağfiret, rahmet ve cennetle müjdeliyor. Kur'an'ı Kerim’de yer alan bir başka önemli nokta şu ki ilahi takva itaatle beraber, peygamberlerin amacı ve davetinin özetidir. Örneğin Yüce Allah Şuara suresinin 105 ila 108. Ayetlerinde şöyle buyuruyor:

Nuh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar. Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) Sakınmaz mısınız? Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

Kur'an'ı Kerim takvadan insanların en iyi yoldaşı ve ahiret için en iyi azık şeklinde söz ederken Bakara suresinin 197. Ayetinde şöyle buyuruyor:

Ey müminler! Ahiret için azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır.

İmam Ali (sa) de bu konuda şöyle diyor: Takva edinin. Yüce Allah hak yolunu sizin için aşikar etti ve yollarını aydın tuttu. O zaman sizi ya sizi saracak şekavet ya da ebedi kurtuluş bekliyor. O zaman şu fani dünyada ahirette ebedi yaşamınız için azık toplayın ki, sizleri buna doğru hidayete erdirmişler ve bu dünyadan göç etmeyi emretmişler ve sizi kıyamet yolunu izlemek için uyandırırlar. Sizler bir yerde bekleyen ve ne zaman ahirete doğru yola çıkmanın emredileceğini bilmeyen bir kafile gibisiniz.

Fani dünyada sorunlardan ve sıkıntılardan kurtuluş ve işlerin kolaylaşması ilahi takvanın faydalarından ve tesirlerinden biridir.

Ebuzer Gaffari’den bir hadiste İslam peygamberinin (sav) şöyle buyurduğu nakledilir: Ben öyle bir ayet biliyorum ki eğer tüm insanlar ona amel ederse, sorunlarını çözmeye yeter. Allah Resulü daha sonra Talak suresinin ikinci ayetini tilavet buyurur: Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.

Kuşkusuz bu ayetin anlamı şu değildir ki insan her türlü çabadan el çeksin. Nitekim İmam Sadık (sa) şöyle buyurur: Bu ayet nazil olduğunda bazıları kapılarını kapatıp ibadete yöneldiler ve Allah bizim rızkımızı üstlendi, dediler. Bu haber Allah Resulüne (sav) ulaştı. Onlara elçiler gönderdi ve neden böyle yaptıklarını sordu ve kim böyle yaparsa duası kabul görmez, takva çalışmak ve çaba harcamakla beraber olmalıdır, diye buyurur.

İmam Ali’nin (sa) de takva konusunda çok net ve canlı tabirleri vardır. O hazret bir yerde takvayı, günah ve kirlenmekle mukayese ederek şöyle buyurur: Bilin ki günahlar asi merkepler gibidir ki günahkâr insan onun üzerine binmiştir ve dizginlerini kopararak onları cehennemin dibine yuvarlandırır. Ancak takva sakin ve uslu bir merkep gibidir ki sahibi ona biner ve dizginlerini elinde tutar ve cennetin derinlerine kadar merkebini koşturur.

Gerçekte takva, nefsin kontrol altına alınması ve şehvetlere musallat olmaktır. Oysa takvasızlık asi şehvete teslim olmak ve onun üzerindeki kontrolü kaybetmektir.

İmam Ali (sa) bir başka yerde de şöyle buyurur: Bilin ey Allah’ın kulları, takva güçlü ve yenilmez bir kale gibidir, ancak günah öyle bir surdur ki gevşek ve savunmasızdır ve ehli olanları afetlerden kurtaramaz ve ona sığınan içinde güvende olamaz. Bilin ki insan sadece takva ile günahın zararlarından korunabilir.

Lokman Hekim de oğluna şöyle diyor: Oğlum, dünya derin bir deniz gibidir ki içinde bir çok insan boğulmuştur. Sen bu denizde gemini Allah’a iman olarak belirle, yelkenini Allah’a tevekkülü, ahiret için azığını ilahi takva yap. Eğer bu denizden kurtulursan, ilahi bereket ve hikmet sayesindedir ve eğer helak olursan bu, günahların yüzündendir.

Kuşkusuz günahtan sakınmak ve ahlaki öğretilere yönelmek, insanlarda takvayı daha da güçlendirir ve sonuçta insanın kalbi iman nuru ile aydınlanır. Takva nuru güçlendikçe, yakin ve iman nuru da o kadar güçlenir. 015