Temmuz 25, 2019 20:15 Europe/Istanbul

Bu bölümde Orta Asya ülkeleri arasında su kaynaklarından yararlanma anlaşmaları konusunu ele alacağız.

Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından Orta Asya'nın yukarı bölge ve aşağı bölge ülkeleri su kaynakları konusunda ihtilaflar ve gerilimler yaşamaya başladılar.

Bu ihtilafların aradan kaldırılması için bölge ülkeleri arasında iki taraflı veya çok taraflı anlaşmalar ve hukuki sözleşmeler imzalandı. Bu anlaşmalar aslında Orta Asya bölgesinin su ve enerji alanındaki hukuki rejimini inşa etti.

Orta Asya ülkeleri arasında su kaynakları alanında yapılan anlaşmaların en önemlilerinin tanınması, bölgeye hakim olan koşulların açıklanmasına da yardımcı olacaktır.

Orta Asya ülkelerinin bu alandaki ilk önemli adımı Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan tarafından 12 Ekim 1991'de yayımlanan Ortak Taşkent Bildirisi idi.

Bu bildiri gerçekte Orta Asya'da su kaynaklarını kullanma alanında bölgesel hukuki rejimin ortaya koyulmasında başlangıç noktası sayılır.

Bu ortak belgede Aral gölünün eşsiz özelliklerine ve ayrıca bu gölün kurumasının önlenmesi için ortak işbirliği yapılmasına vurgu yapılmıştır.

Tüm tarafların su kaynakları ve rezervlerinin kullanılmasındaki çıkarlarının adil bir şekilde sağlanması, aşağı bölge ve yukarı bölge ülkeleri arasında su kaynaklarının adil bir şekilde paylaşılması, su kaynaklarından yararlanma alanında bilgi paylaşımında bulunulması ve su konusunda komşu ülkelere zarar verilmeye çalışılmaması bu ortak bildiride değinilen önemli hususlardır.

1992 yılında imzalanan Almatı anlaşması ise Orta Asya'da su kaynaklarının korunması ve ortak yönetilmesi alanındaki bir diğer önemli anlaşma olmuştur. Hükümetler arasında su kaynakları koordinasyon konseyi çerçevesinde bir kurumun kurulması ve böylece su kaynaklarının korunması ve mantıklı kullanılmasını sağlamak bu anlaşmanın önemli maddelerindendir.

Bu anlaşmada ayrıca bölge ülkelerinin Sovyetler Dönemindeki su kaynakları paylaşımlarına bağlı kalmaları da onaylandı. Orta Asya'da Devletlerarası Su Alanındaki Koordinasyon Komisyonunun oluşturulması da su ve enerji kaynaklarının adil bir şekilde kullanılması çerçevesinde bu anlaşmada altı çizilen konular arasındadır.

Kazakistan'da 1993 yılında yapılan Kızılorda anlaşması Orta Asya su kaynakları ortak hukuki girişimleri alanında atılan bir başka önemli adımdır. Bu anlaşma Mart 1993 yılında Orta Asya'nın beş ülkesi liderleri tarafından Kazakistan'ın Kızılorda kentinde imzalanan bir anlaşmadır. Bu anlaşmada Aral gölünün sorunlarının çözülmesine yönelik ortak girişimler, bu gölün çevresindeki bölgelerin ekonomik ve sosyal olarak geliştirilmesi ve kanalizasyonların hijyenik yöntemler ile kontrol edilmesi gibi konular ele alındı

Bu anlaşmada Aral bölgesindeki ekonomik ve sosyal gelişimin garanti altına alınması için su kaynaklarının mantıklı ve ekonomik olarak kullanılması, Ceyhun ve Seyhun nehirleri deltası ekosisteminin canlandırılması, suyun kalitesinin arttırılması ve bölgenin sağlık durumu düzeyinin arttırılması gibi konulara da vurgu yapıldı.

Bu sürecin devamında 1993 yılında Devletlerarası Aral Gölü Havzası Konseyi ve Uluslararası Aral Gölünü Kurtarma Fonu kuruldu. Daha sonra bu iki kurum 1997 yılında ortak hedefler izlemelerinden dolayı birleştirildi.

Birleşmeden sonra Uluslararası Aral Gölünü Kurtarma Fonu olarak bilinen bu kurumun en önemi hedeflerinden biri de Aral gölü sorunlarını ele almak ve bölge halkına ekonomik ve sosyal yardımlarda bulunmaktı.

Aralık 2008'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda gözlemcilik hakkı  Aral Gölünü Kurtarma Konseyi'ne verildi. Bu fonun kurulmasının 25'inci yıldönümü 31 Ağustos 2018'de üye ülkelerin liderlerinin katılımı ile Türkmenistn'ın Türkmenbaşı şehrinde düzenlendi.

Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'ın 17 Mart 1998'de Seyhun nehrinin su kaynakları ve su havzasının enerjisinin kullanılması alanında imzaladıkları anlaşma da Orta Asya'daki su sorununun çözülmesine yönelik atılan bir başka önemli adım sayılır. Bu anlaşmanın maddelerinin birinde şöyle bir vurgu yapılmıştır:" Seyhun nehrinin Narin hidro-elektrik santralinin ürettiği elektriğin fazlası eşit olarak Kazakistan ve Özbekistan arasında paylaşılacaktır. "

Bu anlaşmanın yapılmasından 9 yıl sonra Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta Orta Asya'nın su kaynaklarını koruma ve kullanmak üzere uluslararası toplum tarafından Birleşmiş Milletler Teşkiatı'na bağlı Orta Asya'da Bölgesel Önleyici Diplomasi Merkezi kuruldu. Bu merkez aslında Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından bölgedeki mevcut ve potansiyel tehditleri bulmak ve önlemek için görevlendirilmişti.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulu ise 21 Kasım 2017'de Birleşmiş Milletler Teşkilatına bağlı bu bölgesel merkezin Orta Asya'daki diplomasinin gelişmesindeki önemli rolüne vurgu yapıp bu merkezin, Orta Asya bölgesindeki toplumsal ve ekonomik gelişme alanındaki işbirlikleri yolundaki sorunların çözümü çerçevesinde yapılan siyasi görüşmeleri teşvik ettiğinin altını çizerek bu merkezin kurulmasını onayladı. 

Bazı bölge ülkelerinin eski anlaşmaları yerine getirmekten kaçındığına rağmen 2018 yılında bölge ülkelerinin bağımsız ve bölge dışı güçlerin olmadığı bir işbirliği yönünde gelişmeler meydana geldi.

Orta Asya'nın tanınmış uzmanlarından Georgi Gotev'in ifadesine göre birkaç yıl önce bu bölge ülkeleri arasında işbirliklerin bu denli gelişeceğini düşünmek bile zor görünüyordu.

Bu bağımsız bölgesel işbirlikleri süreci doğrudan su kaynakları sorunlarını ilgilendirmese de ancak bu alandaki işbirliği ve diplomasinin gelişmesi için zemin oluşturmuş durumdadır.

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyayev'in 9 Mart 2018'deki tarihi Tacikistan ziyaretinin ardından Astana Zirvesi adı ile anılan Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan Cumhurbaşkanları ve Türkmenistan'ın meclis başkanının katılımı ile 18 Mart 2018'de Kazakistan'ın Astana kentinde düzenlenen zirve de bölgesel diplomasinin gelişmesinde önemli bir adımdı. Orta Asya'daki beş ülkenin üst düzey makamlarının görüşmeleri ve oturumlar bu bölgedeki önemli bir gelişimin gerçekleştiğinin göstergesidir. Bu arada su konusu, özellikle de Aral Gölü'nün çevresel sorunlar bu görüşmelerde hep önemli bir yer alması da bu çerçevede olumlu bir adım sayılmaktadır.

Bölge ülkelerinin yabancı güçler olmadan zirveler düzenlemesi gibi önemli gelişmeler, geçmişteki ihtilafların azalmasına ve işbirliklerin artmasına neden olmuştur. Bu bölgesel işbirlikleri, su ve çevre alanında, ulaşım koridorlarının çeşitlendirilmesinde ve enerji taşıma hatlarının çoğaltılmasında gerçekleştirilmektedir. Bunun en önemli örneği ise CASA-1000 elektrik taşıma projesidir. Tabii bunun yanı sıra diğer hidro-elektrik projelere de değinmek mümkün

Bu gelişmelerin doğurduğu sonucu beş ülkenin de katıldığı " Orta Asya'da Sınır Yönetimi Programı'nda açık bir şekilde görmek mümkün.

Bu program, bölge ülkeleri tarafından destek görmesinin yanı sıra uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele, enerji taşıma hatlarının güvenliği ve ulaşım hatları güvenliğinde dolayı Avrupa Birliği'nin desteğini de arkasına almıştır.

Orta Asya ülkeleri arasındaki sınır ve toprak anlaşmazlıklarının çözümü yolundaki gelişmeler, hala nihai bir sonuca ulaşmamışsa da son yıllarda bölge ülkelerinin bakışlarının yakınlaşmasında önemli bir rol ifa etmiştir.