Ağustos 02, 2019 16:14 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimize de konu ile ilgili kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz.

İngiliz BP firmasının internet sitesinde firmanın Hazar denizinde çevreyi koruma yönünde yürüttüğü faaliyetlerinden birini kazılarda çıkan çamuru yönetmekten ibaret olduğunu ileri sürüyor.

Aslında BP firmasının bu tür raporları yayımlamasının esas amacı, firmanın kazılardan çıkan çamuru Hazar denizinin sularına bırakarak çevre suçu işleme suçundan aklanmaya çalışmaktır. Gerçi bu raporlar bu yönde düzenlenerek yayımlanıyor, ancak raporların bazı bölümleri bile BP firması Hazar denizine kazılardan çıkan çamuru denize bıraktığını ve deniz çevresini kirlettiğini ortaya koyuyor.

İngiliz BP firmasının raporunda kazılardan çıkarılan çamurun denize boşaltılması ve tekrar kuyulara dökülmesi, söz konusu firmanın çamurları yönetme aşamalarından biri olarak ifade edilerek şöyle deniliyor:

Çırağ platformunda yapılan kazı çalışmasında çıkan çamurun boşaltılması ve yine Hazar denizinde 2014 yılında yapılan diğer kazılardan çıkan çamur, kazı çalışmaları arttığı için üç kata çıktığı ve 39 bin 714 ton seviyesine ulaştığı anlaşılıyor. 2014 yılında Azeri, Çırağ ve Güneşli petrol sahalarında ise 9 bin ton çamur tekrar kuyulara enjekte edilmiştir. Geriye kalan 31 bin 252 ton çamur ise tehlikeli atıkların depolandığı Serence’ye taşınmıştır.

İngiliz BP firmasının raporundan da anlaşıldığı üzere, BP firması kazıların sonucunda çıkarılan bu çamurları mecburen denize bıraktıklarını veya kazılan kuyuya yeniden enjekte ettiklerini veya tehlikeli atıkların depolandığı Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Serence bölgesine taşıdıklarını telkin etmeye çalışıyor. Ancak burada Serence’de biriken tehlikeli atıkların kaderi ne olduğuna açıklık getirilmiyor. Yani bu tehlikeli atıkların kaderi belirsizdir.

Gerçekte Azerbaycan Cumhuriyeti medyasında Serence bölgesinde depolanan tehlikeli atıklarla ilgili her türlü haber tam olarak sansüre uğruyor

İngiliz BP firmasının raporunda ayrıca Hazar denizindeki petrol tesislerinde üretilen pis suların da bu denize akıtıldığı konusunda şu ifadelere yer veriliyor: 2014 yılında pis ku akıntıları yüzde 5 artışla 195 metreküpten 204 metreküpe yükseldi, fakat sayı bakımından 21 vaka sayısı 12 vaka sayısına geriledi. Biz sürekli olarak pis suları arıtma tesisini ve arıtmanın niteliğini kontrol altında tutuyoruz. Sengeçal petrol terminalinde pis suları arıtma çalışmasını gözetleme sonuçları bu çalışmanın tüm kriterlere uygun olduğunu gösteriyor

İngiliz BP firması raporunun bu bölümünde Hazar denizine pis su akıntı sayısı azaldığını telkin etmeye çalışıyor. Oysa gerçekte denize akan pis suyun hacmi arttığı anlaşılıyor. Aslında BP firmasının çalıştığı bazı bölgelerde pis su akıntı sayısının azalması da çevre standartlarına uymaktan değil de, kazı ve petrol çıkarma operasyonlarının azalmasından kaynaklanan bir durumdur.

İngiliz BP firmasının çamur ve pis suyu deniz suyundan ayırma başlığı altındaki bölümünde şöyle deniliyor:

2014 yılında Azeri, Çırağ ve Güneşli petrol sahaları ve Sengeçal terminalinde toplam 5 milyon 263 bin 662 ton çamurun deniz suyundan ayırma çalışması gerçekleşti, ki bu da yıllık yüzde 18 bir artışı gösteriyor. Arıtma işinden sonra 5 milyon 77 bin 256 ton çamur enjekte edilmek üzere yeniden denize geri bırakıldı ve geriye kalan 186 bin 406 ton çamur ise üçüncü bir firmaya ait olan arıtma tesislerine gönderildi. Şahdeniz sahasında çıkarılan çamurun hacmi, Azeri, Çırağ ve Güneşli sahalarından çıkarılan çamurun hacminden çok daha azdı.

Aslında İngiliz BP firması bu raporu ile Hazar denizine bıraktığı petrole bulaşan çamurun önemli bir bölümü üzerinde arıtma işlemini gerçekleştirdiğini telkin etmeye çalışıyor. Oysa firma, Hazar denizini kirleten arıtılmamış çamurun hakkında hiç bir veri açıklamıyor. Zira kirleticinin tazminat ödeme zorunluluğu ilkesine göre BP firması petrol çıkarma çalışmasında uluslararası gerekli standartlara uymayarak çevreye zarar verdiği için Hazar denizinde kirlilikten en çok etkilenen başta İran İslam Cumhuriyeti olmak üzere zarara uğrayan kıyı ülkelerine tazminat ödemesi gerekiyor.

İngiliz BP firması raporunda ayrıca şu iddiada bulunuyor:

Firma on yılı aşkın bir süredir çevre araştırmaları yaparak, faaliyetlerimizin Hazar denizi çevresi üzerindeki tesirlerini değerlendiriyoruz. Firmamız Azerbaycan Cumhuriyeti’nde yönettiği denizde ve karadaki petrol tesislerinin çevresinde gözetleme programlarını uyguluyoruz. 2004 ila 2014 yılları arasında 171 araştırma projesi yapıldı, ki bunlardan 21’i 2014 yılında uygulandı. 2014 yılında uygulanan projelerden 13 kadarı karada, 6’si denizde ve 2’si de kıyıya yakın bölgede uygulandı. Ancak bu projelerde alınan örnek sayısının fazlalığı ve çok sayıda etkenin değerlendirilmesi gerektiği için nihai raporları hazırlamak iki yıl sürecektir.

İngiliz BP firması raporunda ayrıca, 2013 yılında gerçekleştirilen araştırmaya göre, Güneşli ve Batı Azeri sahalarında Bariyum adlı maddenin yoğunluğunda yaşanan artışı ve kazılardan çıkan çamurun bu sahalarda denize bırakıldığını ve yine Şahdeniz sahasında hidro karbonların nisbi yoğunluğunun yüksek olduğunu itiraf ediyor. araştırma raporunda şu ifadelere yer veriliyor:

Kazı çalışmalarından çıkan çamurun denize bırakılması, kuzey ve güney Şahdeniz sahalarında fiziksel özellikleri değiştirmekle beraber bölgenin merkezinde de çamur fışkırmaları yüzünden bazı değişikliklere yol açmıştır.

Gerçi BP firması bu değişikliklere rağmen deniz suyunda ağır metaller ve hidro karbonların yarattığı kirlilik tespit edilmediğini ve bölgede deniz canlıları ve planktonları da etkilenmediğini iddia ediyor.

Ancak İngiliz BP firmasının bu iddiasına rağmen, Hazar denizinde balıkların karaciğerleri üzerinde yapılan tıbbi ve bilimsel tetkikler, bu balıkların sağlık durumu tehlikeye girdiğini, zira balıkların besin kaynağı olan mikrobentozlar ve makrobentozlar şiddetle petrol kirliliğinden etkilendiklerini gösteriyor

İranlı araştırmacı İlahe Hudabahş 2014 yılında Hazar denizinde yaşayan balıkların karaciğerlerinin petrol kirliliğinden etkilenme konusunda yaptığı araştırmanın sonunda şu açıklamada bulundu:

Ham petrolün farklı yoğunlukları bu denizde yaşayan balıkların karaciğeri üzerinde önemli etkileri olmuştur. Yavru balıkların karaciğerleri üzerinde yapılan tetkikler bu organın şiddetle etkilendiğini ortaya koymuştur

Yine İngiliz BP firmasının raporlarından anlaşıldığı üzere hidro karbon yoğunluğu özellikle 2013 yılında Sengeçal terminali başta olmak üzere Azerbaycan Cumhuriyeti kıyılarında geçmiş yıllara kıyasla çok yükseldiğini gösteriyor. Bu bağlamda en çok yoğunluk artışı Sengeçal terminalinin doğusu ve güneydoğusunda kaydedilmiştir. Bu durum petrol kirliliğini taşıyan dalgaların bu bölgelere doğru hareket etmesinin sonucudur.

Gerçekte İngiliz BP firması Hazar denizinde yürüttüğü faaliyetlerin bu denizin çevresi üzerindeki tesirlerini örtbas etmek için detaylı raporlar yayımlamakta ve sözde bu faaliyetlerin Azeri, Çırağ, Güneşli ve Şahdeniz sahalarında sosyal ve çevre etkilerini değerlendirdiğini telkin etmektedir.

Oysa bağımsız bilimsel araştırmalar Hazar denizinde en önemli kirlilik kaynağı petrol faaliyetleri olduğunu ve bu faaliyetler Hazar denizi ekosistemini ve çevresini olumsuz etkilediğini ve bu yüzden denizin havyar balığı ve Hazar foku nüfusu şiddetle azaldığını ve yine birçok balık türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını gösteriyor.