Eylül 24, 2019 21:37 Europe/Istanbul

Bu bölümde İran İslam İnkılabının ekseni sayılan maneviyat ve ahlakı konu edineceğiz.

Geçen bölümde de değindiğimiz gibi İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildiride toplumda ahlak ve maneviyatın yaygınlaşmasına ciddi şekilde vurgu yapıp İslam İnkılabının bu kazanımının diğer faaliyeti de yönlendirdiğinin üzerinde defalarca durmuştur. Kuşkusuz Kur'anî kültürün yaygınlaşması bu alanda önemli bir rol oynamıştır. İslam İnkılabı Lideri bu hususta şöyle diyor: "Kuran'da hikmet vardır, nur vardır, şifa vardır, bilesiniz. Dünyanın mevcut maddi sorunlarından dolayı insanların gönlünde ve canında oluşan düğümler Kuran-ı Kerim'in hikmetiyle  çözülebilir."

İslam İnkılabının zafere kavuştuğu ilk andan itibaren ülke çapında Kur'ani kültürün yaygınlaşması ve derinleşmesi için büyük çaba gösterildi. Binlerce Kur'an öğretim merkezi ve eğitim merkezi ülke çapında kuruldu. Camiler, Hüseyniyeler ve hatta kimi evler bile Kur'an-ı Kerim'i yaygınlaştıran mekanlara dönüşüp kıraat ve hafızlıktan bu büyük ilahi kitabın yorumu ve kavramlarının anlatılmasına kadar faaliyetlerin merkezi oldu.

Bu faaliyetlerin doruğu ise her yıl ülke içi ve dışında insanların ilgi odağında olan uluslararası Kur'an-ı Kerim yarışmalarıdır. Uluslararası Kur'an-ı Kerim yarışmaları dünyada Kur'anî bilimler alanındaki kariler, hafızlar ve uzmanların katıldığı en mükemmel ve en tanınmış yarışmalardandır. Bu önemli ve manevi yarışmaların 36'ncı döneminin İran'da düzenlenmesi Kur'an-ı Kerim'in İran İslam Cumhuriyeti'ndeki konumunu göstermektedir.

İran'da düzenlenen bir başka Kur'anî etkinlik de yüzlerce İranlı ve yabancı basın yayın kuruluşunun ve de İslamiyetin kutsal kitabı Kura'nı Kerim alanında faaliyet gösteren yazılım şirketlerinin katılımı ile gerçekleştirilen Uluslararası Kur'an-ı Kerim fuarıdır. Ramazan ayında düzenlenen bu fuara İran halkının yoğun ilgi göstermesi İranlıların Kur'anî maarifi öğrenmekteki ilgisi ve sevgisini gösteriyor.

İran halkı her daim Peygamber Efendimizin Ehlibeyti'ne karşı büyük önem beslemiştir. İran'da Peygamber Efendimizin torunlarının birçoğunun pak türbesi bulunmaktadır. İran halkı da bu türbelere karşı sevgi ve saygı beslemektedir. İranlılar bu türbeler ve kutsal mekanlara akın ederek bu mekanların ruhaniyeti ve maneviyat dolu ortamından yararlanıp Peygamber Efendimizin torunlarının şanı ve makamından medet umarak Allahu Teala'dan onların hacetlerini vermesini istiyor.

İran'daki bu tür kutsal mekanların en önemlileri Peygamber Efendimizin torunlarından İmam Rıza as'ın Rezevi Horasan eyaletindeki Meşhet kentinde bulunan türbesidir.

Her yıl milyonlarca İranlı ve de diğer ülkelerden gelen Ehlibeyt aşığı uzaktan yakından bu büyük şahsiyetin ziyareti için Meşhet'e gelir. İmam Rıza as'ın sefa ve maneviyat dolu türbesi, ziyaretçilerin gönüllerini aydınlatıp imanlarına güç katıyor. İmam Rıza as'ın değerli kız kardeşi Hz. Fatımayı Masume sa'ın türbesi İse Tahran'ın Güneyinde yer alan Kum şehrindedir. Bu kutsal mekan da her daim ziyaretçiler, maneviyat ve gönül paklığı arayan insanlarla dolup taşmaktadır.

Peygamber Efendimizin değerli ve yüce torunlarının İran halkı arasında ve toplumdaki maneviyatın gelişmesinde ve yaygınlaşmasındaki rolü inkar edilemez derecede yüksektir. Bu da Peygamber Ehlibeytinin öneminin ispatlanmasını belgelemektedir.  İran'daki ziyaret yerleri ve kutsal mekanlarına giden ziyaretçilerin bolluğundan dolayı son kırk yılda bu mekanlar ciddi derecede gelişmiş ve uygun bir hale getirilmiştir.

İran milleti Peygamber Ehlibeyti'ne olan saygılarını ve sevgilerini göstermek ve onların ruhani ve manevi makamlarından yararlanmak için onların türbelerini ziyaret etmekle yetinmeyip bu kutsal şahsiyetlerin veladet yıldönümlerinde şenlik etkinlikleri ve vefat yıldönümlerinde de matem merasimleri düzenliyorlar. Bu merasimler ve etkinlikler özel bir şevk ve zevkle insanların geniş çaplı katılımı ile camilerde, hüseyniyelerde ve hatta evlerde düzenlenir. 

Kuşkusuz  İmam Hüseyin ve vefakar yarenlerinin içleri sızlatan Kerbela olayında Peygamber Efendimizin dinini ayakta tutmak için zulüm, yolsuzluk ve adaletsizlik ile mücadele yolunda şehadete ermesi  İslam tarihinin önemli dönüm noktasıdır. Torununun şehadetini öngören Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saa İmam Hüseyin hususunda şöyle buyurmuşlardır: "Hüseyin'in şehadeti müminlerin gönlünde acı bir yara olacaktır. Bu yara hiçbir zaman kapanmayacak acısı da dinmeyecektir. "

İşte İran halkı da her daim dünya için bir örnek teşkil eden bu fedakarlık ve şecaati canlı tutmaya çalışarak yas ve matem merasimleri düzenliyor. Bu halkçı büyük merasimler, Pehlevi Rejiminin devrilmesi ile yıldan yıla daha görkemli ve daha da etkin bir şekilde düzenlenmektedir. Muharrem ayının başlaması ile matem merasimleri düzenlenip İmam Hüseyin'in şehadet günü olan Aşura gününün gelip çatması ile insanların hüznü doruğa ulaşır.

Kerbela şehitlerinin yas merasimlerinde keder ve hüznün hakim olmasına rağmen ancak adalettaleplik, zulümle mücadelecilik, Allah'ı aramak, din yolunda özveride bulunmak, vefakarlık, iman ve şehadet gibi yüce İslami değerler de bu merasimlerde belirginleşmektedir. Gerçekte Muharrem ayı İran toplumunda maneviyat, ahlak ve İslami değerlerin ciddi derecede arttığı bir dönemdir.

İmam Hüseyin as'ın sergilediği fedakarlık ve hamasetin  İran'ın manevi ortamına etkisini başka bir açıdan da ele almak mümkün. İmam Hüseyin sevdalısı milyonlarca insan özellikle de gençler her yıl büyük Erbain yürüyüşlerine katılmak için Irak'a doğru yola çıkıyor. Bu yürüyüş ise aslında İmam Hüseyin as'ın savunduğu yüce ülküleri hususundaki birliği ve dayanışmayı göstermek için Irak'ın farklı şehirlerinde özellikle de Necef ve Kerbela'da düzenlenir. Yürüyüş boyunca dayanışma, sinerji, özveri ve maneviyatın güzel örneklerine bolca rastlamak mümkün. Irak'ta doruk noktasına ulaşan Erbain yürüyüşleri ister Iraklı ister İranlı ister diğer ülkelerden gelen yürüyüşçülerin üzerinde büyük bir manevi ve ruhani etki bırakır.

İslam'ın önemli farizalarından sayılan Hac da sadece hacıları değil tüm İslami toplumları ruhen ve manen etkileyen bir ziyarettir. İran İslam Cumhuriyeti Kurucusu İmam Humeyni de Hac'da bir araya gelen Müslümanların büyük toplanmasından İslam alemindeki vahdeti pekiştirmek ve İslam alemi düşmanlarından teberri etmek için yararlanılmasına vurgu yapmıştır. İran İslam Cumhuriyeti ise Suudi yöneticilerinin tüm sabotajlarına rağmen hala bu hedefler doğrultusunda elinden geleni yapmaktadır.

İran'da düzenlenen bir başka vahdet yaratıcı, ruhu okşayıcı ve önemli toplu buluşma da Cuma namazıdır. Bu manevi toplu buluşma, toplumun maneviliği ve ruhaniliğini etkisi altına alır. Bu siyasi-ibadi farizanın önemi ise İslam İnkılabı zaferinin ardından ciddi derecede artmış oldu. Böylece her hafta Cuma namazı hutbelerinde Cuma imamları İslami maarifi ve siyasi meseleleri halka anlatmaya çalışıyorlar. Bu dini toplu buluşma ise İran toplumundaki maneviyat düzeyinin ve farkındalığın  artmasına yol açmıştır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İkinci Adım bildirisinde İran toplumundaki maneviyat düzeyinin artmasının göstergeleri hususunda şöyle buyurmuşlardır: "Camiler ve kutsal dini mekanlar geçmişte görülmemiş derecede gelişme kaydetmiştir. Artık binlerce genç, hoca, öğrenci, erkek ve kadından oluşan itikaf ve de cihat kampları, dolup taşarken bayındırlık cihadı ve gönüllü seferberliği kuyrukları da uzamaktadır. Namaz, hac, oruç tutma, dini yürüyüşler ve farklı kutsal merasimler, musatahap ve vacip sadaka verme olayları her yerde tüm kesimler arasında yaygınlaşmıştır. Bugüne kadar ise bunlar hem nicelik hem nitelik olarak gelişmiştir. "

İran İslam Cumhuriyeti'nin yönetimi döneminde ahlak ve maneviyat alanındaki bu gelişmenin önemi ise son kırk yılda Batı'nın bu alanda ciddi derecede çöktüğünü ve de aşırı maddiyatçılık ve pespayeliğe yöneldiğini göz önünde bulundurarak daha iyi anlaşılır.

İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisinde bu hususta şöyle yazılmıştır: "Batı'nın günden güne ahlaken düşüş yaşadığı, yandaşlarının Batılı erkekler ve kadınları fesat, ahlaksızlık ve maneviyatsızlık bataklığına sürüklemek için propaganda çalışmalarının doruğa ulaştığı bir dönemde İran İslam Cumhuriyeti başarılı bir performans çizdi. Bu da İslam İnkılabı ve İslami düzenin mucizesi olup aktif ve öncü olduğunu ispatlamış oldu. "

Başka bir ifade ile İran İslam İnkılabı Batı'nın maneviyata karşı ahlaksızca yapılan medyatik karalama kampanyasına rağmen pratikte dünya çapında maneviyat ve ahlakı yaygınlaştırmaya çalışmıştır. Bu yüzden Batı'daki görüntülü ve sesli medya organları ve sanal ortamdaki unsurları İran halkının imanını zayıflatmak ve yozlaşmış, karcı ve tüketici hayat tarzını yaygınlaştırmak için büyük bir telaş içerisine girmiştir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ise bu hususta şöyle bir uyarıda bulunmuştur: "Kapsamlı ve gelişmiş medyatik araçlar, maneviyat ve ahlak düşmanı odaklara çok tehlikeli bir imkan vermiştir. Şimdi de onlar bu imkanlardan yararlanarak gençlerin, delikanlıların hatta çocukların pak yüreklerini günden güne artan saldırıları ile hedef almışlardır. Bunu artık gözlerimizle açık bir şekilde görüyoruz. "

İslam İnkılabı Rehberi sözlerinin devamında bu psikolojik savaş ile mücadele hususunda ise şöyle buyurmuşlardır: "Yöneticiler ve yetkililer de bu alanda ağır sorumluluklar üstlenmişlerdir. Onlar bu alanda akıl dolu ve sorumlu davranmaları gerekiyor. Tabii bu devlet kurumlarına bağlı olmayanların bu hususta sorumlu olmadıkları anlamına gelmiyor. Önümüzdeki dönemde bu alanda kapsamlı kısa ve uzun vadeli planların hazırlanması ve uygulanması gerekiyor. İnşaallah."

Etiketler