İslam İnkılabının İkinci Adımı-15
Bu bölümde İran İslam Cumhuriyeti'nin kaydettiği bilimsel ve teknolojik gelişmeleri konu edineceğiz.
Günümüz dünyasında bilim ve teknoloji bir ülkenin gelişimi ve kalkınmasında yadsınamaz bir role sahiptir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei'nin de İslam İnkılabının İkinci Adım bildirisinde bu hususta şöyle bir açıklamada bulunmaktadır: "İlim ve bilim bir ülkenin izzeti ve kudretinin en açık vesilesidir. Aklı kullanmanın diğer yüzü güçlü olmaktır."
Pehlevi Rejimi ise güç ve iktidar peşinde koşarken askeri gücü ve büyük emperyal güçlere bağlılığı çerçevesinde faaliyet gösteriyordu. Bu yüzden büyük güçlerin kontrolünde bulunduğu derecede bilim ve teknolojiden yararlanabiliyordu.
İslam İnkılabının İkinci Adımı adlı bildiride bu hususta şöyle buyrulmuştur: "İslam İnkılabı öncesi İran'da bilim ve teknoloji üretimi sıfırdı. Endüstride montaj, bilimde ise çeviriden başka bir şey yoktu."
Bu yüzden İslam İnkılabı sonrası ülke yetkilileri bu büyük bilimsel geri kalmışlığı telafi etmeye çalıştı.
Ancak maalesef ekonomik yaptırımlar, diktatör Saddam Rejimi'nin İran'a dayattığı yıkıcı savaş ve düşmanların diğer komploları İranlı bilim adamlarının bu bilimsel geri kalmışlığı telafi etmelerine müsaade etmedi. Ama savaş yıllarının ardından özellikle de son yirmi yıl içerisinde atılan adımlar, izlenen siyasetler ve İslam İnkılabı Liderinin teşvikleri ile bilim ve teknoloji üretimi hızlanmış ve bu alanda büyük başarılar elde edilmiştir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İkinci Adım bildirisinde bu hususta şöyle buyurmaktadır: "Elhamdülillah bizim milletimizin bilim ve araştırma yeteneği dünya ortalamasından daha yüksektir. Şimdi ülkede bilimsel devrimin başlamasından yaklaşık yirmi yıl geçiyor. Bu süre içerisindeki bilimsel gelişimin hızı uluslararası gözlemcileri şaşkına çevirmiştir. Bu bilimsel büyüme oranı dünya bilimsel büyüme oranlarının ortalamasının 11 katıdır. Bizim bu kısa sürede elde ettiğimiz bilimsel ve teknolojik başarılarımız dünyanın 200 ülkesi arasında bizi 16'ıncı sıraya yerleştirip küresel gözlemcileri şaşkına çevirdi. Bu sayede İran kimi hassas ve yeni bilimsel dallarda bile ilk sıraya yerleşti. Bu başarıların hepsi mali ve bilimsel, teknolojik yaptırımların şiddetlendiği bir dönemde gerçekleştirildi. "
Bu büyük ve hayret verici gelişim, Allah'a tevekkül ederek İranlı uzmanların özgüveni sayesinde elde edildi. İslam İnkılabı zaferinden sonra kırk yıl süresince bilimsel ve eğitim ortamının ülke çapında gelişmesi ve yayılması ile İranlı bilim adamları da bu zor yolu ciddi ve azimli bir şekilde geride bırakarak farklı bilimsel dallarda ülke için gurur kayağı olmaya çalışmışlardır.
Şimdi ise ülke çapındaki okulların ayısı Pehlevi Rejimi dönemine kıyasen iki kat artmış ve eğitim imkanlarının yayılması ile de 14 milyon öğrencinin eğitimi için zemin hazırlanmıştır.
Nitekim son 30 yılda seçkin İranlı öğrenciler birçok uluslararası bilimsel arenada yaklaşık 700 madalya kazanmışlardır. Bu çerçevede İran bu başarıları ile önemli uluslararası bilimsel çevrelerde 10'uncu sıraya yerleşmiştir.
Bir diğer yandan ise İran İslam Cumhuriyetinde üniversitelerin kapasitesi de önemli derecede artmıştır. İran'da bulunan 2 bin 570 üniversitede 3 milyon 800 bin öğrenci farklı seviyelerde tahsil görmektedir. Halbuki Pehlevi Rejimi döneminin son yıllarında sadece 170 bin öğrenci eğitimden yararlanıyordu.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei İkinci Adım başlıklı bildiride İran'daki üniversite sayısının ve de bu üniversitelerden mezun olanların artmasına değinerek İran'ın nano teknoloji, kök hücreler, nükleer yakıt döngüsü, tıp ve biyo-teknoloji alanında takdire şayan gelişmeler kaydettiğini ve bazılarında dünyanın en iyileri arasında yer aldığını vurguladı.
Tıp alanında ise İslam İnkılabının zaferinden sonra büyük adımlar atılmıştır. İran bu hayati bilimsel dalda bilimsel üretim açısından bölgede ilk sıraya ve dünyada da 17'inci sıraya yerleşmiştir. Halihazırda ülke çapında117 bin doktor ve 200 bin tıp bilimleri öğrencisi bulunmaktadır. Bu rakam ise İslam İnkılabı öncesi döneme göre büyük bir atılım sayılır. Buna ilaveten İslam İnkılabı zaferinden sonra ülkedeki hastaneler ve tedavi, sağlık merkezlerinin teçhizatı ve donanımı da artmış bunun yanı sıra sağlık hizmetleri en ücra şehirler ve köylere kadar götürülmüştür.
Bu doğrultuda İran uzuv nakli alanında da dünyanın ilk 5 ülkesi arasında ve bölgede ilk sırada yer almaktadır. İran'daki sağlık hizmetleri o kadar uygun bir seviyededir ki diğer ülkelerden bile tedavi görmek için İran'a gelenlerin sayısı yıldan yıla artmaktadır.
Şimdi İran ihtiyacı olan ilaçların yüzde 97'isini içeride üretip kimi ilaçları da ihraç ediyor. Buna ilaveten İran artık yeni bulunan tedaviler için gereken modern ilaçların üretimine başlamıştır. Bu alanda öncü ülkelerden sayılan İran İslam Cumhuriyeti bu tür yeni ilaçların 30 türünü üretebilir durumdadır.
İran kök hücre alanı gibi yeni ve modern bilimler alanlarından da yararlanarak kimi tedavisi günümüze kadar mümkün görünmeyen hastalıkların tedavisinde de büyük ve başarılı adımlar atmıştır. Kök hücreler vücudun uzuvlarına eklenip tedavi sürecini hızlandırıp başarılı sonuçların doğmasına yol açan modern teknolojilerden biridir. İran İslam Cumhuriyeti halihazırda kök hücre alanında dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yer almaktadır. İranlı doktorlar ve bilim adamları bu yeni bilim dalından yararlanarak beyin, kemik, kornea nakli, deri, göz ve kemik hasarlarının tedavisi için yararlanıyorlar. İran genetik gibi yeni ve önemli tıbbi bilimler dalında da bölgenin en gelişmiş ülkesidir. Bu gelişmiş bilim dalı sayesinde bitkiler ve canlıların zararlar ve zor koşullar karşısında verimliliği ve dirençlerinin arttırılması için hatta hastalıkların tedavisi için yararlanılabilir.
Günümüzde modern Nao teknolojisi farklı alanlarda birçok gelişime sebebiyet vererek hızlı bir şekilde gelişmektedir. Bu teknoloji dalında maddenin parçacıklarında değişiklikler yaparak daha verimli ve daha üstün ürünler üretilebiliyor. İran İslam Cumhuriyeti ise bu alanda o kadar ilerlemiş ki şimdi dünyada bu alanda 4'üncü sıraya yerleşmiştir. İran bu alanda ürettiği ürünlerle hem iç ihtiyacını karşılamış hem de bu ürünlerin yüzde 47'isi kadarını ülke dışına ihraç etmiştir. Bu teknolojiden daha verimli ve gelişmiş tıbbi teçhizatın, daha hafif inşaat malzemelerinin üretiminde yararlanılmaktadır.
Hava-Uzay bilimsel dalı da İran'ın ciddi derecede gelişme gösterdiği bir başka alandır. Bu teknoloji alanında iletişim, bilişim, havacılık, kartografi, casusluk ve askeri alanlardaki uyduları uzaya fırlatmak için gerekli uzun menzilli gelişmiş füzelerin gelişimi konu ediliyor. Bu doğrultuda İran İslam Cumhuriyeti Batı Asya bölgesinde 2009 yılında Umut adlı füzeyi uzaya fırlatan ilk ve tek ülke oldu. Böylece İran bu alanda faaliyet gösteren sayılı ülkelerin arasına girmiş oldu. Bu denemeden sonra ise üç farklı denemede hayvanları taşıyan uzay mekikleri ve uyduları uzaya fırlatılıp başarılı bir şekilde görevlerini tamamladılar. Şimdi ise İran bir kaç başka uydunun yapımına devam etmektedir.
İran tüm yaptırımlara ve kısıtlamalara rağmen nükleer yakıt döngüsünü başarı ile elde eden bir ülkedir. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei İkinci Adım başlıklı bildiride bu başarının görkemli halkçı devrimin bilimsel ve teknolojik semerelerinden olduğuna vurgu yapmıştır. Bu büyük başarı dünya nükleer uzmanlarının hayretlerine neden olmuştur. İranlı bilim adamlarının 2006 yılında elde ettiği bu başarı sayesinde İran İslam Cumhuriyeti nükleer yakıt döngüsünü yönetebilen ülkeler arasına girdi. Bu ülkelerin sayısı İran'ın katılması ile 8'e yükseldi.
Halihazırda ise nükleer teknolojiden nükleer santrallerinin yakıtının üretimi, radyo-ilaçların üretimi, yer altındaki su ve petrol kaynaklarının aranması ve keşfi, çevre kirliliğinin ölçülmesi, meteoroloji ve diğer barışçıl alanlar için yararlanılmaktadır.
Tüm bu barışçıl kullanımlara rağmen zaten kendileri ölümcül kitle imha silahları üreten kimi Batılı devletleri İran'ın barışçıl faaliyetlerinin tehlikeli olması bahanesi ile bu faaliyetleri durdurmak istiyorlar. Ancak İran İslam Cumhuriyeti'nin nükleer faaliyetleri Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun tam denetimi altında yürütülmektedir. Ayrıca İran İslam Cumhuriyeti Rehberi de nükleer enerjinin silah üretimi için yararlanmasının haram olduğunu bildirmişlerdir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Batı'nın bilimi kötüye kullanması gibi girişimleri tavsiye etmiyoruz. Ancak ülkemizin bilim pınarlarını coşturması gerektiğine de ısrar ediyoruz."
Tüm bu hayret verici ve göz kamaştırıcı bilimsel gelişmelere rağmen Ayetullah Hamanei bilim adamları ve uzmanları daha fazla araştırma yapmaya ve yetkilileri bu bilim adamlarına destek vermeye çağırarak bilimsel bir cihadın başlaması gerektiğini vurgulamaktadır. İslam İnkılabı Rehberi'nin ikinci adım bildirisinde de vurgu yaptıkları gibi mevcut bilimsel gelişme ivmesi sürdürülmesi gerekiyor. Böylece Pehlevi Rejimindeki bilimsel geri kalmışlık telafi edilebilir.
Toplamda Ayetullah Hamanei de ülkenin bilimsel ve teknolojik başarılarının geleceği ile ilgili ikinci adım bildirisinde şöyle buyurmaktadırlar: "Benim demek istediğim kat edilen bu yolun tüm önemine rağmen sadece bir başlangıç olmasıdır. Biz hala dünya bilim zirvelerine varmamışız; işte bu zirvelere ulaşmalıyız. Mevcut bilim sınırlarını aşmalıyız.