İslam İnkılabının İkinci Adımı-16
Bu bölümde İran İslam Cumhuriyeti'nin ekonomik gelişimi konusu ele almak istiyoruz.
Ekonomi her ülkede temel ve esas rol oynamaktadır. Ekonominin gelişmesi demek insanların refah düzeyi ve huzurunun artması ve ülkenin de güçlenmesi demektir. Bu yüzdendir ki İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei de İran'ın ekonomik filizlenmesine vurgu yapıp İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde bu konuya özel bir yer ayırmıştır. Ayetullah Hamanei bu bildiride ekonominin önemi üzerine şöyle buyurmuşlardır: "Ekonomi, belirleyici kilit rol oynayan bir noktadır. Güçlü ekonomi, sultaya karşı boyun eğmeme ve yabancı güçlerin nüfuzunu önlemek yolunda etken ve artı puan olarak sayılır. Zayıf ekonomi ise bu alanda ciddi bir zafiyet sayılır. Yoksulluk ve zenginlik insanların maddi ve manevi hayatını etkiliyor. Ancak yine de ekonomi, İslami toplumun nihai hedefi olmasa da onsuz da hedeflerine ulaşamayacak bir araçtır. "
Bu yüzden İslam İnkılabının en büyük hedeflerinden biri de ekonominin adalet eksenli gelişmesidir.
İslam İnkılabı Lideri İkinci Adım bildirisinde şöyle buyurmaktalar: "İslami devrimimiz, ülkenin bilim, teknoloji, ekonomi, şehircilik ve hayati altyapı alanlarındaki dinamosu oldu. Şimdi de bu devrimin günden güne artan kazanımlarına şahitlik ediyoruz. "
Tabii bu doğrultuda ekonomik yaptırımlar ve Saddam Rejimi'nin İran'a dayattığı sekiz yıllık savaş büyük sorunlar sayılırdı. Ancak tüm bu süreçte ülke yetkilileri daha yüksek bir ekonomik gelişme ve refah düzeyini sağlamaya çaba gösterdi.
İslam İnkılabının İkinci Adımında bu hususta şöyle okuyoruz: "Tüm bu ciddi sorunlara karşın İran İslam Cumhuriyeti günden güne ileriye dönük büyük ve sağlam adımlar atmıştır. Bu kırk yılda büyük cihatlar, parlak iftiharlar ve de hayret verici gelişmelere şahit olduk. İran milletinin kırk yıllık gelişmesinin azameti, Fransız İhtilali, Sovyetler Devrimi ve Hindistan devrimi gibi dünyanın büyük devrimleri ile kıyaslandığı zaman daha iyi bir şekilde anlaşılır. "
İran İslam İnkılabı sürecinde tüm halk kesimlerinin pay sahibi olmasına rağmen ancak maddi imkanlardan pek yararlanamayan orta ve alt kesimin rolü daha belirgindi. İslam İnkılabı zaferinin ardından ise halkın büyük bir kesiminin yoksulluğu ve düşük refah düzeyine dikkatlerin çekilmesi ile özellikle de sağlık ve refah alanlarında bu kesime hizmet götürülmesi için ciddi bir seferberlik başlatıldı. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İkinci Adım bildirisinde bu hususta şöyle buyurmuşlardır: "Tağut dönemi Pehlevi Rejiminde ülkenin gelirlerinin büyük bir bölümü ve hizmetlerin çoğu başkentte yaşayan belli bir kesim ve yandaşları için ayrılmıştı. Şehirlerde yaşayan insanların çoğu özellikle de ücra noktalarda ve köylerde yaşayan insanların çoğu bu hizmet verme listesinin sonunda yer alıp alt yapı ve temel ihtiyaçlardan bile mahrum kalmıştı. İran İslam Cumhuriyeti bu doğrultuda hizmet götürülmesi ve servetin merkezden ülkenin dört bir yanına dağıtılması açısından dünyanın en başarılı yönetimlerinden olmuştur. Böylece servet ve hizmet şehirlerde yaşayan belli kesimin yanı sıra orta ve alt kesime de götürüldü. "
İslam İnkılabının bu kazanımları her şeyden ziyade ücra ve mahrum bölgelere hizmet götürme amacı ile Bayındırlık Cihadı ve şimdi de Cihadî Kampları çerçevesinde beklentisiz çalışan genç yetkililerin sorumluluğu ve çabalarından kaynaklanmıştır. Bu onur verici yol ise hala yeni nesil tarafından sürdürülmektedir. İran İslam Cumhuriyeti'nin mahrum ve ücra noktalara hizmet götürme çerçevesindeki başarısını farklı istatistiksel verilerde de görmek mümkün. İran'ın insani gelişme endeksi diğer ülkelere kıyasen ciddi derecede gelişmiş ve böylece İslam İnkılabı zaferi ardından İran bu alanda 143'üncü sıradan 60'ıncı sıraya yükselmiştir. Halihazırda ise İran'da sınıf farkı azalıp insanların beklenen yaşam süreleri de 54'ten 76'ya yükseldi.
İran İslam Cumhuriyeti'nin bereketli kırk yıllık hayatında, halk ve yetkililerin çabaları ile İran'ın tüm şehirleri ve köyleri elektrikten yararlandı. Köyler ve şehirlerin yüzde 80'i de boru ile getirilen içme su nimetine sahip oldu. Ayrıca İran dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi olduğundan dolayı şimdiye dek şehirlerinin yüzde 97'isi ve köylerinin yüzde 81'i doğalgaza da sahip oldu.
Bir diğer taraftan ise İslam İnkılabı zaferinin ardından köylülerin sağlık durumuna da dikkat edildi. Bu doğrultuda kırsal bölgelerde yaşayanların yüzde 95'i temel sağlık hizmetlerinden yararlanmış oldu.
İslam İnkılabının kırk yıllık hayatı boyunca yol ve cadde yapımı alanında da ciddi bir gelişme yaşanmıştır. Halihazırda ülke çapında asfalt, şose ve toprak olmak üzere 210 bin kilometre yol vardır. Bunun 20 bin kilometre kadarı otobanlardan oluşmaktadır.
İslam İnkılabı döneminde su ve elektrik ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rolü olan barajların sayısı da 19'dan 172'ye yükseltilmiştir.
Ayetullah Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde bu hizmetleri şöyle anlatmaktadır: "Ülkenin dört bir yanında en ücra noktalarında yol, ev, endüstriyel merkezler kurulması, tarım işlerine destek verilmesi, elektrik ve su ulaştırma şebekesinin genişletilmesi, sağlık merkezleri ve eğitim merkezlerinin hizmet vermesi, santraller ve barajların inşasına dair büyük istatistikler gerçekten gurur vericidir. Kuşkusuz bunların hepsi ne yetkililer tarafından reklamı yapılmış ne de kötülükten başka bu millete bir şey istemeyen iç ve dış düşmanlar tarafından itiraf edilmiştir. Ancak bu bir gerçektir. Bu gelişmeler cihat çerçevesinde ihlaslı bir şekilde çalışanların büyük sevabıdır."
Pehlevi Rejiminin yanlış siyasetleri yüzünden İran'ın tarım sektörü yok olmuştu. O dönemde tarımcılar ve çiftçilerin yüzde 30'u kadarı işsizdi. Ancak İslam İnkılabı zaferinin ardından kırsal bölgelere verilen önem yüzünden tarım sektörü de ciddi derecede göz önünde bulunduruldu. Son kırk yılda ise tarımsal ürünlerin üretimi 5 kat daha arttı. Bu tarımsal ürünlerin bir kısmı ihraç edilirken İran halkının buğday, arpa ve pirinç gibi temel ihtiyaçlarının yüzde 90'ı ülke içinde üretilmektedir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü-FAO ise 2017 yılında İran'ın 20 milyon ton tahıl üretimi ile Batı Asya'nın en büyük ikinci tahıl üreticisi olduğunu bildirdi. Tarımın yanı sıra İran bağ ve bostan ürünleri alanında da iç ihtiyaçlarını karşılamasının yanı sıra ihracat yapmaktadır. Balıkçılık ve deniz ürünleri alanında da İran İslam Cumhuriyeti döneminde ciddi gelişim sağlanmıştır. Öyle ki bu sektör İslam İnkılabı öncesine göre yüzde 35 kadar büyümüştür. Geçen yıl ise bir milyon 100 bin ton türlü deniz ürünleri avlandı.
İslam İnkılabı öncesinde Pehlevi Rejimi İran'ı sanayileşmiş bir ülkeye dönüştürdüğünü iddia ediyordu. Buna rağmen tüm yabancı yardımlara rağmen endüstri sektörünün gayrı safi yurt içi hasılasındaki payı sadece yüzde 16 idi. Şimdi ise o düşüş ve bağımlılığın kırk yıl ardından küçük ve orta boylu 100 bin işletmenin faaliyetleri ile İran sanayi sektörü 70 milyar dolar gelir ile gayrı safi yurt içi hasılanın yüzde 40'ını oluşturmaktadır.
İran'ın zengin maden taşlarının işlenmesi ve üretiminde aktif olan kimi sanayileri bu sektörün önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Örneğin İran dünyanın en önemli bakır üreticileri ve ihracatçılarından sayılır. İran dünya bakır rezervlerinin yüzde 4'üne sahiptir. Ayrıca İran yıllık olarak 400 bin ton alüminyum üretimi ile dünyada 14'üncü sıradadır. İran çelik üretiminde de yıllık olarak 22 milyon ton üretim ile dünyada aynı sırada yer almaktadır.
İran İslam Cumhuriyeti çimento üretiminde de büyük adımlar atmış ve yıllık olarak 60 milyon ton çimento üretimi ile bu alanda dünyanın en büyük üçüncü üreticisi olmuştur.
İran'ın bol petrol kaynaklarından dolayı İslam İnkılabının ardından petrol sanayisi alanında da ciddi bir gelişme yaşanmıştır. Böylece ürünlerin çeşitliliği de arttırılmış ve katkı değeri yüksek ürünler de üretilmiştir. İran'da bu sanayide birçok rafineri ve petrokimya tesisleri faaliyet göstermektedir. Halihazırda İran'da yıllık olarak 60 milyon ton petrokimyasal ürünler üretilirken bunların yarısı ihraç edilmektedir. Doğalgaz sanayisi alanında da İran'da büyük yatırımlar yapılmıştır. Günlük olarak 800 milyon metre küp doğalgaz ülke dışına ihraç edilmektedir. Bu doğalgazın bir bölümü de İran çapındaki 30 elektrik santralinin yakıtını karşılamaktadır.
Maden rezervleri açısından ise İran o kadar zengin ki dünyanın maden cenneti olarak adlandırılırken dünyada maden zengini ülkeler arasında üçüncü sırada yer almaktadır. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ise İkinci Adım bildirisinde bu duruma değinerek şöyle buyurmuşlardır: "İran dünya nüfusunun yüzde 1'ine sahip olmasına karşın dünya maden rezervlerinin yüzde 7'isi kadarını elinde bulunduruyor. "
Bu rezervlerin değeri 770 milyar dolar kadarken demir, bakır, altın, gümüş, kurşun ve diğer madenlerden oluşmaktadır. Bu çeşitli ve bol madenler, doğalgaz ve petrol kaynaklarının yanı sıra İran için büyük bir kapasite sayılır.
İslam İnkılabı Rehberi konuşmalarında şehircilik, taşımacılk, ulaşım, sanayi, enerji, maden, sağlık, tarım ve temel hizmetler alanındaki altyapı çalışmaları, petrol dışı ürünlerin ihracatının 60'a katlanması, endüstriyel işletmelerin 10'a katlanması, kalite bakımından sanayilerin on kat daha iyileşmesi, montajın yerli teknolojiye dönüştürülmesi ve savunma alanı gibi mühendislik dallarındaki başarıları doğrultusundaki İran'ın son kırk yıldaki bazı ekonomik gelişmelerine değinerek şöyle bir vurguda bulunmuşlardır: "İşte bu kazanımlar ve başarılar, İslam İnkılabının armağanı olan kolektif duygu, ruhu ve varlık göstermesinin ürünüdür."