Ekim 01, 2019 21:30 Europe/Istanbul

Bugünkü programda İslam İnkılabının büyük ülkülerinden olan adaletin inşasını konu edineceğiz.

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildiride adalet ve inşa süreci ile ilgili şöyle buyurmuşlardır: " Adalet tüm ilahi bi'setlerin ilk hedeflerinin başında gelip İran İslam Cumhuriyeti'nde de özel bir şana ve konuma sahiptir. Adalet tüm zamanlar ve tüm mekanlar için kutsal bir kelimedir. Ancak adaletin tam olarak uygulanması İmam Mehdi as'ın hakimiyetinden başka bir dönemde mümkün olmayacaktır. Ancak adaleti nisbî olarak her zaman ve her mekanda hayata geçirmek mümkün. Bu ise hepimizin özellikle de yöneticiler ve yetkililerin üzerindeki bir farizadır."

Gelişim ve ekonomik kalkınmadan söz edildiğinde böyle bir gelişim ve kalkınmanın sağladığı imkanların ve gelirin halk arasında adil ve dengeli bir şekilde dağıtılıp dağıtılmamasıdır. 

Batı'daki kapitalizm düzeninde ise zaten ekonomik ve sosyal adaletin kurulması diye bir ilke yoktur. Böyle bir düzende adalet hep kısıtlanmaya çalışılmıştır. Bu yüzden Batılı ülkelerde özellikle de Amerika'da servetleri toplumun sıradan kesimleri ile karşılaştırılamayacak derecede birçok zengin ve sermaye sahibi vardır. Bu sermaye sahibi kesim iktidarların yönetilmesinde bile payı olan çok etkili bir kesimdir. 

Kapitalist sisteme dayalı Batı dünyasına karşın İslam'da  adalet ekonomik, sosyal ve yargılama alanları gibi farklı alanlarda öncelik taşıyan temel ve esas meselelerden biridir. Kuran-ı Kerim'in farklı ayetlerinde ise zulüm ve ayrımcılık kınanmış ve  halk ve yöneticilerin adalete riayet etmeleri istenmiştir. Bu ayetlerde Peygamberlerin en önemli hedeflerinden birinin de adaleti inşa etmek olduğuna vurgu yapılmıştır. 

İmam Ali as ise adil yöneticiler ve hakimler hakkında şöyle buyurmaktadırlar: "En iyi yönetici, zulmü ortadan kaldıran, adaleti ayakta tutan biridir." 

Peygamber Efendimiz'in değerli torunu İmam Sadık as ise bu hususta şöyle buyurmaktadır: "Halk arasında adalet inşa edilirse herkesin ihtiyaçları karşılanır ve Allah'ın izni ile semalardan ve yerden bereket yağmaya başlar." 

Bu yüzdendir ki Hz. Mehdi as hakimiyeti döneminde adaletin inşası ile yeryüzü ilahi nimetler ve bereketler ile dolacaktır. 

Adaletin birçok bereket ve hayırlara vesile olmasına karşın toplumda tam olarak uygulanması çok zordur. Tarih boyunca hiçbir yönetimin adaleti uygulayamadığını söylemek mümkün. Bu önemli iş sadece beşeriyetin kurtarıcısı Hz. Mehdi döneminde gerçekleşecektir. 

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde bu hususta şöyle buyurmaktadır: "" Adalet tüm ilahi bi'setlerin ilk hedeflerinin başında gelip İran İslam Cumhuriyeti'nde de özel bir şana ve konuma sahiptir. Adalet tüm zamanlar ve tüm mekanlar için kutsal bir kelimedir. Ancak adaletin tam olarak uygulanması İmam Mehdi as'ın hakimiyetinden başka bir dönemde mümkün olmayacaktır. Ancak adaleti nisbî olarak her zaman ve her mekanda hayata geçirmek mümkün. Bu ise hepimizin özellikle de yöneticiler ve yetkililerin üzerindeki bir farizadır."

İran İslam İnkılabı ise İslami mahiyeti, mahrumları ve ihtiyaç sahiplerini destekleme açısından adaleti her daim kendi önemli ve yüce ülküsü olarak belirlemiştir. Bu yüzden İslam  İnkılabının başından beri İran toplumunda sınıflar arasındaki farkın azaltılması ve toplumsal ve ekonomik adaletin inşası için büyük çabalarda bulunuldu. 

Mahrumlara hizmet verilmesi,yetkililerin onlar arasından seçilmesi, İslami Şura Meclisi ve köy ve şehir konseylerinin üyelerinin onlar arasından seçilmesi, bu kesimin ekonomik durumunun iyileşmesi için bayındırlık ve altyapı projelerinin hayata geçirilmesi, İran İslam Cumhuriyeti'nin toplumda ayrımcılıkların giderilmesi için yaptıkları girişimlerden bir kaçıdır. 

İslam İnkılabı Rehberi İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde şöyle buyurmaktadırlar: "İran İslam Cumhuriyeti hizmet ve servet merkezlerinin değiştirilmesi ve tüm ülkeye yayılması alanında, dünya yönetimleri arasında en başarılılardan sayılır. Bu  başarı sayesinde servet ve hizmet, sırf kentlerde yaşayan yüksek sınıflardan daha alttaki kesimlere ve sınıflara da götürüldü." 

İslam İnkılabı Rehberi ayrıca şöyle bir açıklamada  bulundu: "İran İslam Cumhuriyeti adaletin inşası yolunda büyük adımlar atmıştır. Daha önce bu adımlara değinmişim. Tabii bu sürecin açıklanması ve izahı için daha fazla çalışılmalıdır. Bu çerçevede düşmanların bu sürece yönelik sessiz kalma ve üzerini örtme gibi ciddi planlarını etkisizleştirme de şart. "

Buna rağmen Ayetullah Hamanei, İslami Cumhuriyet'te halk arasında adaletin inşası için daha büyük adımlar atılması gerektiğini söyledi. Çünkü İslam İnkılabının temel hedeflerinden biri de ekonomik ve sosyal eşitsizliğin ortadan kalkması idi. Ancak bu önemli husus hala uygun bir derecede uygulanamamıştır. Bu yüzdendir ki İslam İnkılabı Lideri kimi konuşmalarında ve toplantılarında adaletin inşası için devam eden sürecin hızlandırılmasına vurgu yapmışlardır. 

İslam İnkılabı Rehberi adaletin inşası süreci ile ilgili  mevcut duruma ilişkin yaptığı eleştirilerin suiistimal edilmemesine vurgu yaparak bu hususta şöyle bir açıklamada bulundu: "Bendenizin ülkedeki adaletin işleyişi ile ilgili memnuniyetsizliği, bu yüce ve eşsiz değerin İslam Cumhuriyeti'nin baş özelliği olması gerektiğinden dolayıdır. Ancak bu hala gerçekleştirilememiştir. Bu eleştiriler ülkede adaletin inşası için çabalarda bulunulmadığı anlamına gelmemelidir. Gerçekte son kırk yılda adaletsizliğe karşı verilen mücadelenin kazanımları geçmişteki hiçbir dönem ile karşılaştırılamaz. "

Adaletin yayılması ve yaygınlaştırılması hak yanlısı hür insanın arzusudur. Ancak adaletin uygulanmasında büyük engeller ile karşılanması kesindir. Bu engellerden en önemlisi de güç ve servet sahipleri arasında var olan yolsuzluklardır. Gerçekte halka karşı gelirlerin ve imkanların dağıtılmasındaki ayrımcılık adaletten uzaklaşmalara ve yolsuzluklara neden olur. 

Bu yüzden toplumda adaletin uygulanması doğrultusunda olan hükümetler ve yönetimlerin en önemli görevlerinden biri de yolsuzlukla mücadeledir. 

Ayetullah Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde yolsuzluk ve sonuçları ile ilgili şöyle buyurmaktadır: "Adalet ve yolsuzlukla mücadele bir birinin tamamlayıcısıdır. Biri olmadan öbürü olmaz. Ekonomik, ahlaki ve siyasi yolsuzluklar, ülkelerin ve yönetimlerin yapısında baş gösterirse, onların meşruiyetine yönelik en yıkıcı ve en ağır darbe veren deprem yaşanır. Bu ise sıradan meşruiyetlerin ve sosyal popülerliğin de ötesine geçmek isteyen İslam Cumhuriyeti gibi bir düzen için daha ciddi ve daha somut bir meseledir. "

Böylece İslam İnkılabı Lideri ülke yetkililerinin yolsuzluk bataklığından uzak durmalarını ve bu tuzağa düşmemelerini söylüyor. Tabii adaletin inşası ve yaygınlaştırılması ne denli zorsa  yolsuzluk ve ayrımcılığın köklerinin kazınması da o denli zordur. Bunun için ciddi bir azme ihtiyaç duyulmaktadır. Çünkü yolsuzluk adaletin inşası ve yayılmasındaki en önemli engeldir. İslam İnkılabı Rehberi de kimi yetkililer arasında yolsuzluğun var olduğunu inkar etmemektedir. Çünkü zaten Şeytan her daim insanı yolundan saptırmak ve onu hak ve adalet yolundan uzaklaştırmak için pusu kurmuştur. 

İslam İnkılabı Rehberi gerçekçi bir yaklaşım ile İran'daki yolsuzluklar ile ilgili İslam İnkılabının İkinci Adımında şöyle buyuruyor: " İktidar, servet ve makam vesvesesi tarihin en Alevi yönetiminde yani Hz. Emirelmüminin Ali as hakimiyeti döneminde bile sarsılmalara neden oldu. Bu yüzden yetkilileri ve müdürleri devrimci züht ve sade yaşama yarışına giren  İslam Cumhuriyeti'nin bu tehdit ile karşı karşıya gelmesi uzak bir ihtimal değildir ve olmamıştır da..."

Tüm bunlara rağmen İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı medya organları her daim İran'ın yönetim yapısında büyük bir yolsuzluk olduğunu ima etmeye çalışıp yalan yanlış haberler yaymaya kilitlenmişler. 

İslam İnkılabı Rehberi İslam Cumhuriyeti'ne karşı karalama kampanyasından haberdar olup bu hususta şöyle bir vurguda bulunmuşlardır: "Tabii İran İslam Cumhuriyeti devlet adamları ve yetkilileri arasındaki yolsuzluklar diğer ülkeler özellikle de tepeden tırnağa yolsuzluklara batan tağut Pehlevi Rejimi'ne göre daha azdır. Elhamdülillah İslam Cumhuriyeti yetkililerinin çoğu sağlam kalmayı başarmışlardır. Ancak mevcut derecedeki yolsuzluklar bile kabul edilemezdir. Herkes ekonomik taharet ve temizliğin İslam Cumhuriyeti makamlarının meşruiyetinin şartı olduğunu bilmelidir. Herkes ihtiras ve servet hırsı şeytanından, haram lokmadan sakınmasını Allah'tan yardım istemesini bilmelidir." 

Bu yüzden İran İslam Cumhuriyeti adaletin müjdecisi olarak en ufak yolsuzluk ve ayrımcılığı bile kabul edemez. Tabii böyle bir hedefe varmak için büyük masraflar ve zorluklara katlanmak gerekiyor. Bunun için İslam İnkılabı Rehberi her şeyden önce ülke yetkililerini takvaya, kendilerini eğitmeye, dünya düşkünlüğünden uzak durmaya ve hayırlar peşinde olmaya çağırıp böylece adaletsizlik ve yolsuzluğun ortadan  kaldırılabileceğine vurgu yapmışlardır. 

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei'nin üzerinde durduğu yolsuzluk ile mücadele hususundaki yöntemlerinden biri de güç ve servet merkezlerine ve odaklarına yönelik sıkı ve tam denetimdir. 

İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildiride bu hususta şöyle okuyoruz: "Denetim ve kamu kurumları ve örgütleri kararlılık ve hassasiyet ile yolsuzlukları başladığı noktadan bulup büyümesini engellemelidir. Bu yöndeki mücadele için imanlı, cihatçı, azimli, nurlu yürekli ve pak insanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu  mücadele İslam Cumhuriyeti'nin adaletin kurulması için sarf ettiği topyekun çabalarının önemli bir parçasıdır. "

İslam İnkılabı Lideri doğru ve yasal yollar ile ekonomik faaliyetlerde bulunup servet elde edenleri tasdikleyerek onları bu yönde hareket etmeye teşvik edip şöyle bir açıklamada bulunmuşlardır: "Kamu kaynaklarının dağıtımındaki ayrımcılık, tekelcilik ve de ekonomi alanındaki dolandırıcılara yönelik ihmalkarlık, adaletsizliğe yol açacaktır. Bunlara geçit verilmesi yasaktır. Ayrıca toplumun ihtiyaç sahibi kesimlerinden gafil olmak da hiçbir şekilde kabul edilir değildir."

Bu yüzden İslam İnkılabı Lideri toplumdaki adaletin hızlı bir şekilde yayılmasını  İran İslam İnkılabının en önemli önceliklerinden sayıp bu kutsal hedefe varmak için yolsuzluk ile topyekun ve sürekli mücadeleye vurgu yapmıştır.