Şam’ın terörle mücadelede eksen olması - 1
Son günlerde Suriye ordusu ve direniş güçlerinin elde ettiği zaferler ve tekfirci IŞİD terör örgütünün bu ülkede işgal ettiği bazı bölgelerden geri çekilmesi Arap medyasında büyük yankı uyandırdı.
Arap medyası Suriye topraklarında yaşanan bu değişikliği ve gelişmeleri, Şam yönetiminin terörle mücadele cephesinde konumunun tüm dünyaca benimsendiği şeklinde yorumladı.
Gerçekte Suriye’de son aylarda sahalarda yaşanan gelişmelerin yeni bir aşamaya girdiği gözleniyor. Suriye ordusu ve halk güçleri bir kaç aydan beri tekfirci terör örgütlerinin işgalinde bulunan bölgelerde başlattıkları operasyonlarda önemli ilerleme kaydetti ve bir çok bölgeyi de teröristlerin işgalinden kurtardı. En son Suriye ordusu ve direniş güçleri tarihi ve stratejik konumu olan Tedmer kentini kurtardı.
Suriye ordusu tarihi Tedmer kentini kurtardıktan sonra stratejik önem arz eden Karitin kentini kurtarma operasyonunun düğmesine bastı. Suriye ordusu ve direniş güçleri Tedmer’i kurtardıktan bir hafta sonra da silahlı teröristlerle girdikları ağır çatışmaların ardından Humus eyaletinin önemli kenti Karitin’i tam olarak kurtarmayı başardı.
Bu gelişmelerin ardından Arap medyası Suriye ordusunun zaferlerini ve sonuçlarını irdelemeye başladı.
Şimdi gelin hep birlikte Arap medyasının yaptığı yorumları gözden geçirelim.
Lübnan’ın El Ahbar gazetesi, Suriye’nin El Vatan gazetesi, Katar’ın El Cezire TV kanalının internet sitesi, Lübnan’ın Nur radyosu ve Mısır’ın El ahram gazetesi gibi medya organları bazı raporlarını Suriye ordusunun zaferleri ve bu zaferlerin tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadelede ciddi tesirlerini masaya yatırdı.
El Ahbar gazetesi şu ifadelere yer verdi:
Suriye ordusu Karitin kentini geri alarak aslında bu örgütün Suriye coğrafyasının tam göbeğindeki varlığının tabutuna ikinci çiviye çıkmış oldu. Suriye ordusu bu zaferi ile ayrıca stratejik Doğu ve Batı bölgelerini kurtarma savaşı için gereken zemini hazırladı. Karitin zaferi ayrıca Kalemun cephesinde başka zaferlerin zeminini oluşturacağı anlaşılıyor. Kalemun cephesi, Suriye ordusu ve müttefiklerinin buradaki zaferi kader belirleyici niteledikleri bir cephedir.
Lübnan’ın Nur radyosu da yayımladığı raporunda Karitin kentinde Suriye ordusunun zaferi tekfirci IŞİD terör örgütü için Tedmer’den sonra yeni bir yenilgi olduğunu belirtti. Radyo, Suriye ordusunun zaferleri, savaş arenasında şartların değiştiğini ve terör afetinin yok olması gerçeğe dönüştüğünü belirtti.
Suriye’de yayımlayan El Vatan gazetesi ise şu ifadelere yer verdi:
Gerçek şu ki Tedmer gibi harikulade bir zafer, dünyaya vekaleten terörle savaşabilecek tek gücün Suriye ordusu olduğunu ortaya koydu. Bu zafer ayrıca terörle mücadele için kurulan uluslararası ittifakın acizliğini ve müsamahakarlığını tüm dünyaya ispat etti.
Gazete şöyle devam etti: mevcut şartlarda dikkat çeken nokta şu ki Suriye ordusu terörle beş yıl mücadele ettikten sonra şimdi Suriye’nin terörle mücadele kapısı olduğunu ve uluslararası camianın tek dayanağı olduğunu ispat etti.
El Cezire TV kanalının internet sitesi de Suriye ordusu Tedmer ve Karitin zaferlerinden diplomasi arenasında yararlandığını ve uluslararası arenada ve Arap ülkelerinin arasında kendini terörle mücadelenin baş ortağı olarak tanıttığını belirtti. El Cezire, Suriye ordusu ve müttefiklerinin Tedmer ve Karitin kentlerini geri almalarını ve Suriyeli yetkililerin bazı Arap ülkelerini ziyaret etmelerini göz önünde bulunduran gözlemciler Şam yönetimi Suriye ordusunun savaş arenasındaki başarılarından diplomasi arenasında yararlanmak istediğini belirtiyor.
Aslında El Cezire’nin işaret ettiği nokta, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in Cezayir ziyareti ve ayrıca Suriye başmüftüsü Şeyh Ahmet Bedreddin Hasun’un Umman ziyaretidir. Bu ziyaretlerin amacı ise Suriye nizamının terörle mücadelede baş ortak ve en aktif ülke olarak tanıtmaktı.
Mısır’ın El ahram gazetesi de Muhammed Abdulkadir kaleminden yayımladığı raporunda şu değerlendirmede bulundu:
Suriye ordusunun tarihi Tedmer kentini tekfirci IŞİD terör örgütünün pençesinden kurtarmasının ardından yeni bir dönem başladığı anlaşılıyor ki bunu Suriye krizinden uluslararası arenada yeni bir tablonun gündeme gelmesi şeklinde adlandırmak mümkün. Bu aşama aynı zamanda Beşar Esad’ın iktidarın başında kalmasını güvence altına alıyor.
Gazete, Tedmer kenti tam da IŞİD’in Brüksel’de düzenlediği terör saldırılarına tepkiler sürerken ışidin işgalinden kurtarıldığını belirtti. Gazete ayrıca Suriye yönetiminin başmüzakerecisi Beşar Caferi’nin de Cenevre müzakerelerinde ülkesi terörle mücadelede uluslararası ittifakla işbirliği yapmaya hazır olduğunu açıkladığını hatırlattı. Caferi ayrıca AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’den de AB üyeleri Şam’daki büyükelçiliklerini açmalarını istedi. Caferi bu talebinde ayrıca şimdi esas düşman Esad değil, asıl IŞİD olduğunu söyledi.
El Ahram gazetesine göre bu tür tutumları Rusya’nın yeni başarısına ve Suriye’de krizin siyasi yollardan nihai çözümüne kavuşuncaya dek Beşar Esad’ın iktidarın başında kalma zaruretini ispat etmesine bağlamak gerekir. Bu konu özellikle Fransa parlamentosu dış ilişkiler komisyonu üyesi Tiri Mariani’nin Şam ziyareti sırasında sergilediği tutumda da açıkça göze çarptı.
Mariani Şam ziyareti sırasında, Suriye ve Rusya’nın IŞİD’e karşı birlikte hareket etmelerine tepki gösterenlerin şimdi bu birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu anladıklarını beyan etti.
Bundan başka Çin yönetimi de Suriye’ye ilk özel temsilcisini atadığını açıkladı.
Öte yandan Suriye ordusunun terörle mücadelede elde ettiği zaferleri önemli niteleyen medya organlarına karşın El Cezire gibi bazı malum medya organları ise Suriye nizamının her türlü askeri zaferi ve siyasi hareketliliği konusunda uyarıda bulunmaya başladı.
El Cezire’ye demeç veren Suriyeli muhaliflerin kurduğu ittifakın üyesi Hatib Bedle, Suriye nizamı Arap ülkeleri arasında Şam yönetimine karşı oluşan konsensüsü yok etmesi mümkün olmadığını belirtti. Bedle, Suriye nizamının manevra yaptığı diplomatik alanın çok dar olduğunu ve seyrek sayıda Arap ülkesi Suriye nizamını onayladığını ileri sürdü.
Suriyeli eski hukukçu ve politikacı Hüsam Hafız da El Cezire’ye şu açıklamada bulundu:
Suriye nizamının yeni girişimleri uluslararası arenada ulaşılması mümkün olmayan taleplere ulaşmak için sarf ettiği başarısız çabalardır.
Hafız Suriye nizamının BM güvenlik konseyinin 21118 ve 2254 sayılı kararnameleri temelinde sürdüreceği Cenevre müzakerelerini ve siyasi gücün el değiştirmesini birleştirerek, bazı ülkelerin Suriyeli diplomatları kabul etmeleri Suriye nizamını tanıdıkları anlamına gelmediğini iddia etti.
El Cezire kanalı, askeri uzman Abdulnasır Ayid kaleminden bir başka yorumunda Suriye nizamının yeni hareketliliğini, Rusya’nın Suriye nizamına itibar kazandırmaya amaçlayan uzun vadeli ve geniş kapsamlı planının bir parçası olduğunu belirtti.
Ayid’in iddia ettiğine göre Suriyeli muhalifler ateşkesi kabul etmekle büyük hata işledi ve bu mesele, Suriye nizamına bazı savaş cephelerini sakinleştirmesine ve diğer bazı cephelerin üzerinde odaklanmasına yardımcı oldu ve sonuçta bu stratejiden ve zaman faktöründen yararlanarak siyasi iktidarın el değiştirmesini atlatmasına ve terörle mücadeleyi ön plana çıkarmasına katkı sağladı. Ayid’e göre Suriye nizamı siyasi ve askiri muhalifleri daha da dağılmalarını umduğunu vurguladı.
Suriye krizi başladığında Paris yönetimi Beşar Esad’ın Hüsnü Mübarek ve Binali gibi hemen devrileceğini zannediyordu ve işte tüm hataları da bu noktadan başladı. Paris yönetimi Suriyeli muhaliflerin kurduğu sözde milli konseyi hemen tanıdı ve hatta onlar için Paris’te büyükelçilik açtı. Fransa ayrıca Suriye’de teröristlere para ve silah toplama merkezine dönüştü ve bu bağlamda Suriyeli muhaliflerden Heysem Mena, Fransa’nın hibe ettiği silahların %80’i tekfirci teröristlerin eline geçtiğini itiraf etti. Öte yandan bir çok Fransız uzman yazdıkları eserlerinde Fransa’nın bu büyük hatasını itiraf etti. Ancak Fransa yönetimi için önemli olan şey, Beşar Esad’ın yasal yönetiminin dvrilmesiydi ve bu nizamı kimin devireceği asla önem arz etmiyordu.
Evet, Fransa için en önemli hedef, Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesiydi, ancak Nikolas Sarkozy’nin cumhurbaşkanlığı dönemi sona erdi, ama Beşar Esad devrilemedi. Şimdi de Fransuva Hollande gidiyor, ama bu olay yaşanmıyor. Fakat Fransa’nın hatası sonucu şimdi teröristler tüm gücüyle Fransa’ya geri dönüyor. Bu şartlarda akla gelen soru ise, Paris’in şimdi ne yapacağı sorusudur.
Fransa Sarkozy döneminde Katar’dan milyarlarca dolar aldı ve daha sonra Hollande da Suud rejiminden milyarlarca dola aldı. Gerçekte Fransa yönetiminin sağcı veya solcu olması, silah satışı anlaşmalarının imzalanmasında asla anlam ifade etmiyor, yani paris için Suriye’de sözde demokrasiyi desteklemek için sattığı silahların parasını, hatta parlamentosu bile olmayan bir rejimden alması hiç bir önem arz etmiyor. 015