Afganistan'da IŞİD-15
Bu bölümde Pakistan'ın IŞİD'in Afganistan'daki durumuna yaklaşımını konu edineceğiz.
IŞİD'in Pakistan ve Afganistan'daki varlığının kesinleşmesi Güney Asya bölgesinin gelecekteki gelişmelerinin gidişatını belirlemekte önemli bir etkendir. Bu olay sadece bölgedeki radikal grupların ilişkileri açısından değil bölgesel ilişkiler açısından da önem arzetmektedir. Ancak bu arada en azından Afganistan'da büyük önem taşıyan mesele IŞİD'in varlığına paralel olarak sürdürülen Amerika-Taliban görüşmeleridir. Afganistan'ın çoğu siyasi ve medyatik çevresi bu paralelliğin tesadüf olmadığını Pakistan ordusunun istihbarat teşkilatı-İSİ'ın da bilgisi dahilinde olduğunu belirtiyorlar.
Bu yüzdendir ki uzmanlar Taliban'ın bir kaç rakip gruba ayrılmasını tahmin etmektedirler. Ancak mevcut koşullar altında dikkat edilmesi gereken konu Taliban'ın muhtemel parçalanması ve bölünmesinin doğal süreçle yoksa başka şekilde yaşanacağıdır. Bu mesele hususunda kimi uzmanlar Taliban'ın ılımlı ve aşırılık yanlısı olmak üzere ikiye ayrılması planının Pakistan ordusunun yeni planı olduğunu düşünüyorlar. Bu uzmanlara göre Pakistan bu vesile ile Molla Hibetullah Ahundzade liderliğindeki Taliban ılımlılarını Eşraf Gani hükümeti ile uzlaşmaya yönlendirmiş ve Taliban'ın radikallerini de IŞİD paçavrası altında Afganistan'da savaşa devam etmesini teşvik etmektedir. Pakistan böyle yaparak bir yandan Amerika'nın baskılarını azaltmak ve bir yandan da terörizm ile mücadele bahanesi ile Amerika'dan daha fazla mali tavizler almak istiyor.
Pakistan siyasi meseleler uzmanı Rameş Salemi'nin değerlendirmesine göre Pakistan'ın özellikle de Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinin istihbarat teşkilatlarından radikal grupları desteklemek çerçevesinde yüklü miktarda para aldığına dair tasdiklenmemiş raporlar mevcuttur. Buna ilaveten Pakistan, İslami olmayan ülkelerin hedefleri çerçevesinde yaratılan mevcut İslami mezhepler arasındaki sorunları da kendi çıkarları doğrultusunda suiistimal etmektedir.
Böyle bir açıdan bakıldığında kimi uzmanlar da Molla Ömer'in ölümünün ardından Taliban'ın ikinci elebaşısı Molla Ahter Mansur'un öldürülmesinin de IŞİD'in Afganistan ve Pakistan'da ortaya çıkışı ile ilişkili olduğunu bunun da Pakistan istihbarat teşkilatı tarafından planlandığı söylenmektedir. Bu görüşün doğru veya yanlış olması bir kenara bırakılsa da gerçekte Pakistan ordusu generallerinin Taliban'ın yeni elebaşısı Hibetullah ile iyi ilişkiler kurduğu söylenebilir. Bu çerçevede Pakistan başbakanı İmran Han da Taliban'ı Amerika ile diyaloglara olumlu yanıt vermesi için açıklamalarda bulunmuştu.
Böyle bir ortamda çoğu uzmanlar da Amerika ve Taliban'ın Eylül 2019'da müzakerelerinin durdurulmasına rağmen Molla Hibetullah Ahundzade'nin nihayet Amerika ve Kabil hükümeti ile diyaloglara geri döneceğini tahmin ediyorlar. Bir diğer yandan ise barışa karşı olan Taliban üyelerinin de Afganistan hükümeti ile savaşa IŞİD terör örgütü gibi yeni gruplar adı altında devam etmek istemesi de muhtemeldir.
Afganistan siyasi meseleler uzmanı Seyyid Hasan Hüseyni Taliban'ın barış müzakereleri çerçevesinde Amerika'nın bölgedeki ve Afganistan'daki hedeflerini gerçekleştirememesi halinde Amerika'nın IŞİD'i Taliban'ın yerine getirmek isteyeceğini düşünüyor. Böylece Amerika Taliban'ı devre dışı bırakıp IŞİD'i yerine getirmek istiyor. Görünen o ki Amerika şimdi de Taliban liderlerini hedef almıştır. Amerikalılar Afganistan komşu ülkeleri, Orta Asya ve Rusya için şom planlarını uygulamak istiyor. Buna paralel olarak Pakistan istihbarat teşkilatı da IŞİD'i Taliban'ın yerine oturtup bir sonraki aşamada bölgesel hedeflerini IŞİD üzerinden gerçekleştirmek istiyor.
Görünen o ki böyle bir görüş, Afganistan'ın siyasi, medyatik ve hükümet çevresinde de ciddi ve güçlü bir yaklaşımdır. Bu görüş açısından bakıldığında Taliban projesinin de tamamlandığı ve Amerika, Pakistan ve Suudi Arabistan arasında Taliban'ın parçalanmasına dair bir anlaşmanın sağlandığı söylenmektedir. Taliban elebaşısı Molla Hibutullah Ahundazade'ye vefalı olan isimler Pakistan İstihbarat teşkilatının yönlendirmeleri ile müzakere ve barış sürecine katılıp radikal kesim de Taliban'dan ayrılıp IŞİD'e katılacaktır. Böyle bir inanç Afganistan halkı arasında da güçlü bir inanca dönüşmüştür.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı eski uzmanı Georgi Maçitidze ise El Kaide ve IŞİD'i denetleme hususunda IŞİD'in Taliban'ın yerine geçmesi hususunda emareler olduğunu belirtiyor. Bu emarelerden biri de yabancıların IŞİD'i desteklemesidir. Bu hususta tereddütler olsa da bir taraftan da bu grubun uzun süredir Afganistan'da yaptığı faaliyetler unutulmamalıdır. IŞİD'lilerin çoğunun da yabancı olduğundan dolayı bu grup yabancıların yardımları ile Afganistan'daki konumlarını koruyabilirler.
Afgan çevreleri açısından Pakistan ordusu Taliban'ın kimi kollarını Afganistan'da IŞİD olarak adlandırarak Amerika işbirliğinde yeni projeler yürütmek istemiştir. Böyle bir yaklaşım Afganistan'ın siyasi ve medyatik çevrelerinde de yaygın bir yaklaşımdır. Onlar IŞİD'i gelecekte Taliban ve El Kaide örgütünün alternatifi olarak görüp radikal Talibanlıları kendine çekmek istiyor. Bu projeye göre Taliban'ın gerçekçi bölümü ise Kuveyte konseyi ve Peşaver konseyi yani Taliban ve Hakkani grupları halinde örgütlenmiş ve Amerika ve Afganistan milli vahdet hükümeti ile müzakere sürecine dahil olmuştur. Böylece İslamabad Washington tarafından hep suçlandığı terörizmi desteklemek ithamından da kurtulmak istiyor.
İstanbul'da uluslararası ilişkiler araştırmacısı Necibullah İntizam ise Pakistan'ın Afganistan'da çıkarlarının sağlamlaştırılması ve Peşaver meselesinin de çıkarlardan sayıldığını düşünüyor.
Bu ülke her zaman Afgan grupların birleşmesi ve milli hükümetinin güçlü olmasından korkmuştur. Savaşzede Afganistan iflas etmiş zayıf ekonomisinin devam ettiği bir sırada Pakistan Afgan siyasetçileri ve liderlerinin Peşaver'i düşünmelerine fırsat vermek istemiyor. Pakistan Afganistan'da güçlü bir hükümetin oluşmasını engellemek sureti ile bu ülkede Pakistan'ın çıkarlarını koruyacak bir hükümet kurdurmak istiyor. Pakistan'ın İslami Parti'yi desteklemesi ve gelecek yıllarda da Taliban projesine yönelmesi de Pakistan'ın bu görüşünden kaynaklanmaktadır.
Görüş sahipleri açısından Pakistan hala Afganistan'da Peştunların iktidarda olmasını istiyor. Bilindiği üzere Peştunlar dil ve ırk bakımından Pakistan aşiretlerine daha yakındırlar. Pakistan bu etnik grup vasıtası ile iki tarafın yaşadığı sorunlar hususunda daha iyi sonuçlar alacağını düşünüyor. Pakistanlıların en iyi rüyası ise İslamabad yönetiminde olan bir Afganistan'ın olmasıdır. Böyle bir Afganistan Pakistan için şöyle çıkarlar sağlayabilir: "İlk olarak stratejik derinlik kazanmak, İkinci olarak Afganistan'ın el değmemiş doğal kaynakları ve madenlerine erişim sağlamak ve üçüncü olarak da Afganistan'ı Orta Asya'ya açılan bir kapı olarak kullanmak dördüncü olarak da Orta Asya'ya nüfuzunu arttırması ve en son da Durand hattının ortadan kaldırılması
Afghanirca haber ajansı IŞİD'in Taliban'ın yerine geçmesi hususundaki analizinde son aylarda Afganistan'daki Batı'ya bağlı medya organlarının IŞİD'in varlığını güçlü göstermek yönündeki çabalarının artmasına değinerek böylece Afganistan halkına IŞİD'in Taliban'ın yerine geçtiğini ve beyaz bayraklarının siyah bayrağa dönüşmesini kabullendirmek istiyorlar. Bu medya organları kimi zamanlar tanınmış Taliban komutanlarının IŞİD'e bağlı olduklarını göstererek kimi zamanlar da sadece eski Taliban'a saldıran maskeli silahlı insanlardan söz ediyorlar. Ayrıca Afganistan askeri işler uzmanı Atikullah Emrhil ise bu ülke güvenlik ve hükümet güçlerinin IŞİD terör örgütü tehlikesini ciddiye alması gerektiğini düşünüyor. Onun açısından Amerika ve Taliban müzakere sürecinin başlaması ile IŞİD yerini daha da açmıştır.