Aralık 06, 2019 16:44 Europe/Istanbul

Bugünkü bölümde Amerika’nın İran İslam Cumhuriyeti’nin bölgedeki gelişmesini önlemek ve tecride sürüklemek için izlediği siyasetleri konu edineceğiz.

Amerika’nın İran Milletine karşı düşmanlığı İslam İnkılabının zaferinden kırk yıl geçmesinin ardından yeni bir aşamaya girmiştir. Amerika hükümeti bu doğrultuda İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde organize propaganda savaşı başlatarak üç kilit hedefi gerçekleştirmek istemiştir. Bu hedefleri şöyle sıralayabiliriz:” İran’ın kalkınması ve gelişmesinin önlenmesi ve bölgede tecride sürüklenmesi, ekonomik kuşatma altına alınma ve en son da İran için askeri ve güvenlik tehditleri oluşturulması.

Sohbetimizin başlarında şöyle bir soru sormak yerinde olacaktır: İslam İnkılabı zaferinden kırk yıl geçmesine rağmen farklı aşamalarda birçok hassas ve tarihi dönemeçlerin geride bırakılmasına karşın neden bu husumet başka bir ifade ile bu komplolar hala devam etmektedir?

Bu sorunun yanıtı ise İslam Cumhuriyeti düzeninin devrimci düşünce, kültür ve temelleri açısından eşsiz ve önemli özelliklere sahip olmasıdır.

İran İslam Cumhuriyeti birlikçilik, gelişimcilik, adaletçilik ve zulme karşı duruşu  ile eşsiz bir devrim olarak kendi ülküleri ve temellerine bağlı kalmayı başarmıştır.

İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei bu özellikleri tanımlarken şöyle buyurmuşlardır:” İran milletinin İslam İnkılabı en başından bu güne dek ne acımasız ne kan dökülme yanlısı ne pasif ne de tereddütlüdür. Her zaman açık sözlülüğü ve cesareti ile zorbalar ve zalimler karşısında durarak mazlumlar ve mustazafları savunmuştur.”

İslam İnkılabı anti-emperyalist düşünceler ortaya koyarak zorba güçleri sorguya çekip bu doğrultuda İslam Aleminde zorbalara karşı iktidarlı duruşun sergilenmesi için birlik oluşturulması stratejisini izlemiş ve başka Müslüman ülkelere de önermiştir.

Michael Fisher “ Dini Konuşmalardan Devrime Kadar İran” adlı kitabında bu noktaya değinerek şöyle yazmıştır:” İran halkında gerçekleşen değişiklik, dini kültürel bir devrimden dolayı idi. Zaten bunun sonucunda devrim oluşup zafere kavuştu.”

Bu halka dayalı hareket bölgesel ve küresel dengelerde ciddi değişikliklere de zemin hazırladı. Bu yüzden bu inkılabın yenilgiye uğratılması emperyal güçlerin en önemli hedeflerinden biri olarak gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.  

Amerika’da savaş düşmanı ve aynı zamanda Virginia Defender dergisinin baş editörü olan Phil Wilayto İran İslam İnkılabının kazanımları ile ilgili şöyle yazmaktadır:” Bu devrim, Batı Asya ve Güney Asya’nın yapısını değiştirdi. Amerika’nın kuklası da olan Muhammed Rıza Şah Pehlevi yönetimindeki İran, ekonomik ve jeopolitik tavizler almak için Batı’nın sömürüsü haline gelmişti. Bu dönemde İran’ın petrolünü yabancı şirketler çıkarıp istismar ediyorlardı. Hatta Tahran’daki Amerika büyükelçiliği bile casusluk operasyonlarının gerçekleştirilmesi için bir üs haline getirilmişti.”

İslam İnkılabının zaferi ile Amerika’nın da İran’ın zengin kaynaklarına konma döneminin bitmesi ile İran İslam Cumhuriyeti dünya çapında zulüm altında olan insanlar ve halklar için bir örnek haline geldi. İşte bu yüzdendir ki Amerika’nın İran milleti karşısındaki hasmane tutumu tüm bu yıllarda değişmemiştir. Bu dönemde Saddam Rejiminin İran’a karşı başlattığı savaşta Baas Rejimini desteklemesi ve kışkırtması, Münafıklar terör örgütünü himaye etmesi ve İran’a yaptırımlar uygulaması bu hasmane tutumun doruk noktaları sayılmaktadır.

Wilayto  yazısının devamında şöyle yazmaktadır:” Amerika  bu düşmanlığı sadece İran karşısında sergileseydi, bu düşmanlığın sebebini anlamakta zorluk çekecektik. Ancak Washington, Amerika’nın siyasetlerine karşı çıkan her ülkeye karşı bu düşmanlığı sergilemektedir. “

Tüm bunlara rağmen İslami İnkılap ve İran İslam Cumhuriyeti düzeni, iç öğelere dayanarak bu düşmanlıklar karşısında dik durmuş ve şimdi de hayatının 40’ıncı yılını doldurmuştur.

İran İslam Cumhuriyeti Rehberi Ayetullah Hamenei’nin yayımladığı İslam İnkılabının İkinci adımı başlıklı bildirisinde şöyle bir ifadeye yer verilmiştir:” Zulüm altında olan milletler arasından az bir sayısı devrim yapmaya yönelirler, ayağa kalkıp devrim yapanlar arasından ise işi sonuçlandıran ve yönetimi değiştirmesinin yanı sıra devrim ülkülerini koruyabilen milletlerin sayısı ise daha da azdır. Ancak yeni çağın en halka dayalı ve en büyük devrimi olan İran milletinin şanlı inkılabı, iftihar dolu kırk yılı ülkülerine ihanet etmeden, karşısında direnilmesi zor görünen vesveselere boyun eğmemek sureti ile kerameti ve sloganlarının asaletinden ödün vermeyerek geride bırakan tek devrimdir. Şimdi bu devrim kendini yetiştirme ve güçlendirme, toplum oluşturma ve medeniyet inşa etme aşamasına ayak basmıştır. “

İslam İnkılabı Rehberi’nin İkinci Adım başlıklı bildirisinde de değindiği gibi İslam İnkılabı ve büyük İran milleti ülkülerinden en ufak ödün bile vermemiştir. İslam İnkılabı Lideri sözlerine şöyle açıklık getirmektedir:” İslam İnkılabında durgunluk ve suskunluğun bir anlamı yoktur. Bu doğrultuda biz de devrimci düzen teorisini ebediyete kadar savunacağız. “

İslam İnkılabının İkinci Adımı başka bir ifade ile de gelecekte belirlenen hedeflere doğru yol alınması demektir. Bugün, İran milleti geçmişten aldığı dersler, tecrübeler ve ibretleri ile zengin bir birikime sahiptir. Tabii bu İslam İnkılabı aleyhindeki komplolar ve sorunlarından gafil olması anlamına gelmemelidir. İslam İnkılabının İkinci Adımı, son kırk yılda elde edilen değerli tecrübelere dayanarak mevcut gelişmeler ve engellerin göz önünde bulundurulması ile İslam İnkılabı ülküleri doğrultusunda hareket edilmesidir.  

İslam İnkılabı İran milletinin tüm neferlerinin adaletin uygulanması, ülkenin bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşturulması doğrultusundaki topyekun himayesi ile gerçekleşmiş oldu. Bu yüzden bu inkılaptan kaynaklanan ülküler de zamansal ve mekansal kısıtlamalara tabi tutulamayacaktır. İslam İnkılabının ikinci adımında göz önünde bulundurulması gereken nokta ise İslam İnkılabı ülkülerine bağlı kalınması ve eski acı ve tatlı tecrübelerden yararlanarak İslam İnkılabının bu evrensel ve yüce ülkülerine varmak için çaba gösterilmesidir.

İran İslam Cumhuriyeti düşmanları, İslami direnişini yenip Amerika ve Siyonist Rejim İsrail’in aşırı istekleri yolundaki engelleri kaldırmak için bölgede tefrikacı siyasetler izlemeleri gerektiğini biliyorlar. Bu düşmanlar aslında İslam ilkesini ve İslami Uyanış hareketlerini hedef almışlardır.  

Amerika, bugün şeytani hedefleri ile komplo kurmak ve fitnecilik yapmaktadır. Amerika’nın bölgedeki asıl siyasetinin temeli savaş çıkarmaktır. Bu emperyalist ülkenin isteği ve habaset dolu çabası, Müslümanların birbirini öldürmesi doğrultusundadır.

Kuşkusuz son yıllarda özellikle de Afganistan, Suriye, Irak, Gazze, Yemen ve Bahreyn’de görülenler Amerika’nın kirli planlarının ve büyük komplosunun bir parçasıdır.

İslam İnkılabı değerleri ve düzenine yönelen tehditler, İnkılabın aktifliğini ve zindeliğini baltalamak ve halk arasında yeis ve ümitsizlik oluşturma doğrultusundadır. Batı’nın propaganda araçları, bu İnkılaba yönelik karalama kampanyaları yürüterek İslam İnkılabı Muhafızlar Devrimi gibi İslam İnkılabına bağlı olan kurumlara yalan yanlış yaftalar yapıştırarak İran milletinin iktidarının öğelerini zayıflatmak peşindedir. Bu komplonun tanınması ve etkisizleştirilmesi için kuşkusuz İslam İnkılabının ikinci adımında herkesin üzerine büyük bir sorumluluk payı düşmektedir.

Etiketler