Aralık 06, 2019 17:05 Europe/Istanbul

Bu bölümde İslam İnkılabının zalimler karşısındaki direnişi ve mazlum insanların haklarını savunması özelliğini ele almak istiyoruz.

İran İslam Cumhuriyeti halihazırda hayatının kırkıncı yılını geride bırakıp yeni bir devire ayak basmıştır. Bu yeni devrin özelliklerinden biri de İslam İnkılabının ilkeleri ve ülkülerinin devam ettirilmesidir. Bu ilkeler ve ülkülerden biri de emperyalist güçlere karşı mazlumların da desteklenmesidir.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Cuma namazı hutbelerinde Filistin ülküsünü savunmak niteliğindeki konuşmasında şöyle buyurdular: "Biz nereye müdahale edersek açıkça belirtiriz. Biz Siyonist İsrail'e karşı olma konusunda her zaman varlık gösterdik. Bunun sonucu da 33 günlük ve 22 günlük savaşlarda zafer oldu. Bundan sonra da nerede bir millet veya bir grup Siyonist İsrail'e karşı savaşmak istiyorsa biz onun arkasındayız. Bu sözü söylemekte ise hiçbir beis görmüyoruz. "

İran İslam Cumhuriyeti her daim işgalcilik ve saldırganlığa karşı çıkıp nerede olursa olsun saldırganlık karşısında ezilen milletlere yardım edip mazlumların haklarını korumaya çalışmıştır.

İslam İnkılabı Kurucusu İmam Humeyni ise bu hususta şöyle buyurmaktadır: "Biz dünya mustazaflarını savunmalıyız…. Çünkü İslam,,, dünya Müslümanlarının destekçisidir."

Bu doğrultuda İran anayasasında da açıkça mazlum milletlerin haklarının savunulması hususuna vurgu yapılmıştır.

İran anayasasının 154'üncü maddesinde ise bu konuya şöyle açıklık getirilmiştir: "İran İslam Cumhuriyeti diğer milletlerin içişlerine karışmaktan sakınmasının yanı sıra bir yandan da dünyanın her noktasında mustazafların emperyal güçlere karşı mücadelesini destekleyecektir. "

Bu doğrultuda ise mazlum Filistin milleti haklarının desteklenmesi de büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü Kudüs ve Filistin meselesi İslam Aleminin en önemli meselesidir.

İran İslam Cumhuriyeti ise bu büyük mesele karşısında sorumluluk duymaktadır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Hac Örgütü personeli ile görüşmesinde yaptığı konuşmada düşmanların Müslümanlar ile mücadele etmesi için Filistin meselesine odaklandıklarını hatırlatarak şöyle dedi: "Şimdi Amerikalılar Filistin'e yönelik şeytani planlarının adını Yüzyılın Anlaşması olarak takmışlar. Ancak bilmelidirler ki Allah'ın fazlı ve inayeti ile Yüzyılın Anlaşması hiçbir zaman gerçekleşemeyecektir. Amerikan devlet adamlarının Filistin meselesinin unutulmayacağını ve Kudüs'ün de Filistin başkenti kalacağını bilmeleri gerekir."

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei Filistin milletinin de bu komplo karşısnda dik duracağına ve direniş göstereceğine değinerek Müslüman milletlerin de Filistin halkı arkasında duracağına vurgu yapıp şöyle buyurdular: "Tabii İslam'a hiçbir şekilde inanmayan kimi İslami hükümetler ve yönetimler aptallıkları, cehaletleri ve dünyevi isteklerinden dolayı Amerika'nın fedaisi olmuşlardır. Ancak ilahi tevfik sayesinde İslam ümmeti ve Filistin milleti düşmanlarına galebe çalacaklardır. Bu düşmanlar Siyonist Rejimin Filistin topraklarından köklerinin kazınmasına da şahitlik edeceklerdir."

Gerçekte Filistin milleti büyük ve tarihi bir mağduriyet ve mazlumiyet ile karşı karşıya kalmıştır. Filistin meselesinin ötesinde ise işgalci çocuk katili bir rejim Amerika'nın destekleri ile küresel bir sorun haline gelmiştir.

İslam İnkılabı ise en başından beri yüce şiarları ile varlık göstermeye çalışmıştır. Emperyalizm ile mücadele, adalet, özgürlük, mazlumların savunulması ve insan yetiştirme İslam İnkılabının asıl şiarlarından olup şimdi de bu yüce şiarlarını korumaya çalışmaktadır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildirisinde bu konuya şöyle açıklık getirmektedir: "İran milletinin İslami devrimi güçlü ancak şefkatli, affedici ve hatta mazlumdur da. İran İslam Cumhuriyeti hiçbir sahada Amerika ve Saddam ile savaş meydanlarında bile ilk kurşunu sıkmamıştır. Tüm bu  dönemde sadece düşmana karşı kendini savunmuş ve tabii gereken karşılığı vermiştir. Bu inkılap, başlangıcından günümüze kadar ne acımasız ne kan dökücü ne pasif ne de tereddütlü olmuştur. Her zaman açık sözlülük ve cesareti ile zorbalar ve kabalar karşısında dik durup mazlumlar ve mustazafları savunmuştur.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei ise geçen yıl Meşhet'te İmam Rıza as türbesindeki konuşmasında İslam İnkılabı değerlerinin sürdürülebilirliği konusuna açıklık getirerek İran'ın kimi bölge ülkelerindeki varlığının da bu ülkelerin halkları ve milletlerinin isteği ile gerçekleştirildiğine vurgu yaparak şöyle buyurmuşlardır: "Biz ne zorbalık yaptık ne de başka ülkelerin içişlerine müdahale ettik. Biz sadece yardım ettik. Bu yardımı ise duygularımıza dayanarak değil mantıklı ve hesaplanmış akılcı saiklerimize dayanarak gerçekleştirdik.

İslam İnkılabı Lideri İkinci Adımı bildirisinde ise şöyle buyurmuşlardır: "İslam İnkılabı tüm cesareti ile mazlumları ve mustazafları savunmuştur. Bu devrimci mertlik ve mürüvvet, bu sadakat, açık sözlülük ve iktidar, bu küresel ve bölgesel nüfuz ve mazlumların yanında durma, İran ve İranlıların gururlanmasına yol açmış ve açacaktır da. "

Batı Asya bölgesi son yıllarda terörizm ve tekfirci terör örgütleri hususunda büyük sorunlarla karşılaşmıştır. Bu terör örgütleri ve çeteleri İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgedeki stratejik derinliğinin artması ile ortaya çıkıp İran'ın Müslüman ülkeler arasındaki manevi nüfuzunu azaltmak istiyorlar. Zaten son zamanlarda İran İslam Cumhuriyeti'nin gücünü azaltmak için baş vurulan bu yöntemde, İran'ın İşgalci Siyonist Rejim ile düşmanlığı küçümsenerek İsrail'in Batı Asya'daki nüfuzu arttırılmaya çalışıldı. Ancak Direniş Cephesinin Irak ve Suriye'deki önemli başarıları ve zaferleri ve bölgesel gelişmeler bölge milletlerinin düşmanların komploları karşısında direnmek istediğini açıkça göstermiş oldu. Bu büyük hareketin kazanımlarından biri de milletlerin özgürlükçü hareketleri desteklemesinin güçlenmesi, emperyalizm karşıtı ruhun güçlenmesi ve de büyük Şeytan Amerika'nın planlarının arka perdesinin elit kesim tarafından anlatılması idi.

Bu sebeplerden dolayıdır ki Amerika İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı koymak için onlarca devletten ve ülkeden medyana gelen büyük bir koalisyon ve ittifak kurma ihtiyacı duymaktadır. Amerika bu koalisyonlardan yararlanıp İran'ı korkutmak istese de İran bu psikolojik savaşlarda da hep galip gelmiştir.

İran İslam Cumhuriyeti bağımsız ve önemli bir aktör olarak farklı alanlarda başarılı bir performans çizip bu inkılabı düşmanlarının tüm komploları ve hilelerine rağmen günden güne gücüne güç katmıştır. İran İslam Cumhuriyeti açık sözlülük ve cesaret ile zorbalar ve kabalara karşı dik durup İslam İnkılabının ikinci adımında kendi ülküleri ve ilkelerine bağlı kalıp mazlumlar ve mustazafları savunmaya devam etmiştir. Filistin ülküsünün savunulması sadece mazlumların savunulması değil İran'ın çevresinin güvenliğinin artmasına da yardımcı olmak demektir. Bu ise İran İslam Cumhuriyeti'nin caydırıcılık ve savunma doktrininde önemli bir yere sahiptir.

Etiketler