Medya Terörizmi-3
Bu bölümde İran kanallarının uydu üzerinden yayınlarının kesilmesinin tarihine göz atmak istiyoruz.
Geçen bölümde uluslararası iletişim ve telekomünikasyon kurumlarının iletişim hakkı ve ülkelerin uydu yayınlarına erişimde eşit hakka sahip olduğuna yaptıkları vurguyu konu ettik. Bu bölümde İran uydu kanallarının yasa dışı bir şekilde yayından kaldırılmasının gerçeklerini incelemeye çalışacağız. Emperyalist güçler bağımsız ve muhalif ülkelere karşı yaptırım siyasetlerini uygulamak için genelde uluslararası barış ve güvenliği bahane göstererek bu yasa dışı girişimlerini izah etmeye çalışıyorlar. Bu doğrultuda kaba güç, ekonomi, telekomünikasyon ve diplomasi alanındaki yaptırımlar da söz konusudur. Bunların yanı sıra medyatik yaptırımlar çerçevesinde de telekomünikasyon yazılımları ve donanımlarının ithalat ve ihracatının yasaklanması, medyatik yetkililerin boykot edilmesi ve ayrıca uydu üzerinden yayınların kesilmesi söz konusu olabilir. Özel anlamı ile medyatik yaptırımda, hedef ülkenin uydu yayınları kesilip medyatik sorumluları da boykot edilir. Uydu yayınlarının kesilmesi ise genellikle insan hakları ihlallerinin önlenmesi ve sinyal bozucu teçhizatın hedef ülke tarafından kullanılması bahaneleri ile gerçekleştirilir.
Medya yaptırımı da diğer yaptırım türleri gibi tek taraflı ve çok taraflı olarak ikiye ayrılmaktadır. Kimi zamanlar ülkeler ve kurumlar bir araya gelerek toptan yani çok taraflı yaptırımlar uygulayama başlar ancak kimi zamanlar da tek bir ülke veya kurum tek taraflı olarak yaptırım uygular. BMGK ve uluslararası örgütler ve kurumlar özellikle de Avrupa Birliği çok taraflı yaptırımlar uygulayan kurumlardan sayılır.
Doğal olarak çok taraflı yaptırımların etkisi tek taraflı uygulanan yaptırımlara göre çok daha fazladır.
Tek taraflı medya yaptırımlar hususunda ise İngiltere, Fransa ve Amerika'nın İran'ı kendi siyasetleri doğrultusunda yayın yapmaya mecbur bırakmak için uyguladığı yayın yasakları ve yaptırımlarına değinmek mümkün. Londra hükümeti ise şimdiye kadar iletişim alanında Belarus, İran, Irak, Suriye, Ukrayna ve Rusya'ya siyasi garazları doğrultusunda geniş çaplı medyatik ve yayın yaptırımları uygulamıştır.
Amerika hazine bakanlığı dış sermayeleri denetleme bürosu ise Washington'un ulusal güvenlik hedefleri doğrultusunda hedef ülkelere yaptırımlar uygulamayı kendi stratejilerinden edinmiştir. 2013 Amerika başkanı kararı ile iletişim ve medya alanındaki yaptırımların hedef ülkeleri arasında ise İran İslam Cumhuriyeti, Suriye, Lübnan ve Sudan göze çarpmaktadır.
Fransa ise bu alandaki yaptırımlarını " Fransa Sesli ve Görüntülü Yayınlar Yüksek Konseyi-CSA tarafından uygular. Bu konsey ise 17 Ocak 1989'da kurulan görünüşte bağımsız resmi bir kurumdur. Bu konsey şimdiye kadar İran, Lübnan, Filistin ve Almanya aleyhinde yaptırım kararları almıştır.
Batılı devletlerin bağımsız ülkelere karşı tek taraflı ve çok taraflı medyatik yaptırımları ve saldırılarına paralel olarak Batı tarafından yönetilen uydu şirketleri tarafından da bu bağımsız ülkelere yayın yasakları getirilmektedir.
Uluslararası iletişim ve telekomünikasyon hukuku profesörü İranlı Seyyid Yasir Ziyayi bu hususta şöyle diyor: "Uydu şirketleri uydu kanallarının yayınının kesilmesinde büyük bir öneme sahiptirler. Hükümetler ile yayın sözleşmelerini imzalayan bu şirketler yönetildikleri ülkelerin hükümetleri tarafından baskı altında kaldıklarında siyasi tavırlar doğrultusunda adım atabilirler. "
Batı devletlerinin etkisinde kalan İntelsat, Eutelsat, Hispasat, Overon, Ses Astra, Globecast gibi uydu şirketleri son yıllarda farklı zamanlarda İran'ın uydu kanallarının yayınını kesmiş ve yaptırımlar çerçevesinde adım atmıştır. Bu ise dünya kamuoyunun tepkilerine neden olmuştur.
Batılı uydu şirketleri ve Suudi Arabistan ver Mısır'a bağlı kimi uydu hizmetleri şirketleri İran'ın uydu kanalları yayınlarının kesilmesinde kabarık bir dosyaya sahiptirler.
Bu çerçevede 2005 yılında Sahar Kanalı'ndan yayımlanan " Zehra'nın Mavi Gözleri" isimli dizi ve Fransız eleştirmen Robert Faurisson'un Holocaust ile ilgili canlı açıklamaları İran'ın Sahar 1 kanalının Hotbird üzerinden uydu yayınlarının kesilmesi için bir bahane oldu.
Fransa Radyo Televizyon Programları Yüksek Konseyi'ne göre Zehra'nın Mavi Gözleri dizisi, Siyonistleri bir çocuğu gözlerinden mahrum bırakacak insanlar olduklarını sistematik bir şekilde göstermeye çalışan bir dizi idi. Halbuki daha önce de Siyonistlerin Filistinlilerin organlarını kullandıklarına dair diğer medya organlarında da yayınlar yapılmıştı. Aslında Sahar kanalının Hotbird üzerinden yayınlarının kesilmesinin asıl nedeni Fransa'daki Siyonist lobinin hükümete yaptığı baskı idi.
İran'dan yayın yapan El Alem kanalı'nın Kasım 2009 ve Mart 2010'da yayınlarının kesilmesi de bu kanalın tüm profesyonel medya çalışmaları ilkelerine uyarak Siyonist Rejim İsrail ve Amerika'nın Irak, Libya, Suriye, Afganistan ve diğer Batı Asya ülkelerine yönelik doğrudan müdahalelerini ifşa ettiği bir sırada geldi.
Aslında El Alem kanalı da Direniş Ekseninin Lübnan'daki 33 günlük savaştaki zaferini gün yüzüne çıkardı.
Bu savaşta Siyonist Rejim Lübnan aleyhinde vahşice bir saldırı başlatsa da sonunda aşağılanmış bir şekilde yenilgiye uğradı. El Alem kanalı ayrıca 2008 yılında Gazze'de yaşanan savaşın görüntülerini de sahadan verip mazlum Filistin halkının haykırışlarını dünyaya iletti. Bu haklı bilgilendirme ve gerçekleri aktarmaya karşın Suudi Arabistan'da bir araya gelen Arap ülkelerinin iletişim ve bilgilendirme bakanları bu kanalın Arabsat ve Nilesat üzerinden yayınlarını boykot ederek bu kanalı eleştirilerinden dolayı cezalandırdıklarını bildirdiler. Siyonist Rejim İsrail'in 22 Günlük savaşta yenilgiye uğramasının ardından Gazze'nin kuşatması daha da sıkılaşınca Mısır Rafah sınır kapılarını da kapattı. Bu esnada ise İran'ın Press TV kanalı Londra'daki sunucusu ve Yaşasın Filistin hayırseverlik kurumunun desteği ile Gazze'ye bir yardım kampanyası başlattı. Bu kampanya çerçevesinde bir kafile Londra'dan Afrika ülkelerine gitti ve Mısır'a vardı. Yol boyunca ise Press TV canlı yayınları ile kafilenin geçtiği ülkelerin halklarının bu destek kampanyasına gösterdiği sıcak sevgiyi dünyaya yansıttı. Öyle ki güçlü bir medyatik hareket bile başlamış oldu. Bu hareket o kadar etkili oldu ki Mısır'daki Hüsnü Mübarek hükümeti güçleri Press TV kanalının Haberleşme ve Haber Toplama Cihazları ve Arabalarına saldırdı. Ancak bu yayınların etkisi ile Mısır hükümeti mecburen 250 yardım arabasının yolunu açarak savaştan sonra ilk kez Gazze kuşatmasına son verdi.
Gazze kuşatmasının kırılmasının sonlanmasının ardından ise Siyonist Rejim ve İngiltere hükümetinin yardımları ile Press TV aleyhinde bir yaptırım kararı da Britanya Medya Organları ve Kurallarını Denetleme Kurulundan geldi. Bu kurul Press TV kanalının çalışma belgesini iptal ederek bu kanalın Skysat üzerinden yayınlarının kesilmesine karar verdi.
İngiltere'nin ardından Almanya hükümeti de Kasım 2014'te Press TV yayınlarını kesmeye karar verdi.
Münih Medya İdaresi bu çerçevede Press TV kanalının Ses Astra uydusu üzerinden yayınlarının kesilmesine karar verdi.
Bu çerçevede Ses Astra uydu şirketinin başkan yardımcısı İran İslam Cumhuriyeti Radyo ve Televizyon kurumu başkanına bir mektup yazarak şöyle bir karar aldıklarını bildirdi: "Münih Medya İdaresi Press TV yayınlarını acilen kesmemiz için resmi bir çağrıda bulunmuştur. "
Medya araştırmacısı ve uluslararası hukuk doktora uzmanı İranlı Ahmed Kazımi, Mashregh News haber sitesine verdiği röportajda şöyle bir değerlendirmede bulunuyor:"Amerika ve ortaklarının, İran'ın Sahar, El Alem, Press TV ve Hispan TV gibi uydu kanallarının yayınlarını 2005 ile 2012 yılları arasında Eutelsat, Hispasat, İntelsat, Asiasat, Arabsat, Nilesat ve Skysat'ten kesmesi uluslararası iletişim hukukunun açık ihlalidir. "
Kazımi sözlerine şunları da ekliyor:"Akıllı yaptırımlar doktrini açısından bile Amerika'nın bu girişimleri hukuken temelsizdir. Çünkü bu yaklaşım bu doktrine aykırıdır. Bu doktrin çerçevesinde sıradan insanların gerçeklere ulaşımları kısıtlanmamalı engellenmemelidir. Uluslararası Kamu Hukukuna göre tüm insanlar adil ve eşit bir şekilde uluslararası yayınlar ve siber ortamdan yararlanma hakkına sahiptir. "
İran aleyhindeki iletişim ve medya alanında Amerika ve kimi Batılı ortakları tarafından uygulanan adil olmayan yaptırımlar bugüne kadar farklı şekillerde devam etmiştir. Öyle ki uydu yayınlarının yasaklanması ve kesilmesinin yanı sıra İran'ın radyo televizyon kurumuna bağlı kimi sosyal sayfalar bile bağımsız metinler ve haberler yayınladığı için boş sebeplerden dolayı kapatıldı. İran aleyhinde uygulanan yaptırımlar, medyatik teçhizat ve donanımın alımı, internet hizmetlerini kullanma, yeni teknolojilerinden yararlanması, ve medyatik yetkililerin faaliyetlerine yönelik olmuştur. Bu ise medya terörizminin ta kendisi olup ifade özgürlüğü iddialarında bulunan Batılı devletlerin uluslararası iletişim ve telekomünikasyon kurallarının ciddi ihlali sayılır.