Aralık 15, 2019 22:30 Europe/Istanbul

Bu bölümde İran İslam Cumhuriyeti'n mazlum Filistin halkını ve direnişi tüm bölgede desteklemesi hususunda konuşacağız.

İslam İnkılabı ve İslam Cumhuriyet düzeni başlangıçtan günümüze dek değerli kutsal ülküler ve hedefler peşinden gitmiştir. Bu hedeflerin biri de zorbalara ve zalimlere karşı direnmek ve mazlumlar ile mustazafları desteklemek olmuştur. 

Her türlü sultacılığı ve sultaya boyun eğmeyi nefyetmek, bağımsızlık ve özgürlüğün savunulması ve de tüm dünya halklarının adalet ve hakkın egemenliğinden yararlanması İran İslam Cumhuriyeti'nin sabit siyasetlerinden olmuştur. 

Bu çerçevede İran İslam İnkılabı diğer Müslüman milletler arasında İslami uyanışın başlangıç noktası olmuştur. 

İslam İnkılabı şimdi de ikinci adımında kırk yılın ardından Direniş Cephesinin bölgenin mazlum milletlerinin kaderindeki rolünü ispatlarken korsan İsrail Rejiminin de zayıflamasına ve hor düşmesine neden olmuştur. 

Bu tarihî dönüm noktasında ise İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei " İslam İnkılabının İkinci Adımı başlıklı bildiriyi yayımlayarak bu aydın yolun devam edilmesi ve son kırk yılda elde edilen hayret uyandıran kazanımların aydınlatılması doğrultusunda " Büyük İslami İran'ın inşası için büyük cihat" amacı ile temel tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bu açıdan İslam İnkılabının İkinci Adımı bildirisi İran İslam Cumhuriyeti'nin geleceğin aydın yolunun haritası ve İran İslam Cumhuriyeti'nin yeni hayat evresi olan " yetiştirme, toplum inşa etme ve medeniyet kurma"nın başlatılması için uzun vadeli bir strateji sayılır. 

İslam İnkılabının , geleceğe doğru ikinci adımında devrimin değerleri ve ülkülerinden en ufak bir derecede bile ödün verilmeyecek tam aksine daha güçlü bir şekilde bu devrimci değerler ve ülkülerin hayata geçirilmesi izlenecektir. 

İran İslam Cumhuriyeti anayasasının 152 ve 154'üncü maddelerine göre tüm Müslümanların haklarının savunulması ve dünyanın dört bir yanında mustazafların müstekbirler yani emperyalistlere karşı korunması ilkeleri, İran İslam Cumhuriyetinin dış siyasetinin temelini oluşturmaktadır. 

Filistin milletinin savunulması da İran dış siyasetindeki en önemli önceliklerdendir. Bu doğrultuda İran İslam Cumhuriyeti yetkilileri defalarca hem maddi hem manevi olarak destek vermiş ve vermeye de devam etmektedir. 

İslam İnkılabı Lideri bu hususta yaptığı konuşmalarında şöyle buyurmuşlardır: "İran milleti mazlum ulusların ayrıca cesur Filistin halkının meselelerini kendi meseleleri gibi görüp bunları çözmeye gayret ediyor. "

İran İslam Cumhuriyeti anayasasına göre de dış siyasetin hedeflerinden biri de bu konuda şeffaf ilkelere vurgu yapılmasıdır. Bu ilkeler Müslümanların haklarının savunulmasına vurgu, mustazafların müstekbirler karşısındaki mücadelesine destek verilmesi ve özgürlükçü hareketlere yardım edilmesidir.

Bu ilkeler İran İslam Cumhuriyeti'nin zulüm altındaki mustazaf milletleri desteklemesinde kendini sorumlu hissettiğini ve özellikle de Müslümanlara karşı zulme sessiz kalmayacağını gösteriyor. 

İslam İnkılabı Rehberi konuya ilişkin Tahran'da düzenlenen Uluslararası Filistin İntifadasının Desteklenmesi Konferansında yaptıkları konuşmada şöyle bir hatırlatmada bulundular: "Bölgede uzun süreli çatışma, istikrarsızlık oluşturup bölgenin gelişimini engellemek amacı ile Siyonist Rejimi ortaya çıkaranlar şimdi de gelişmekte olan fitnelerin arkasındadır." 

Amerika ve Siyonistler Filistinlilerin ana topraklarından uzak mülteci olarak yaşamlarını sürdürmesini istiyor. İşte direniş ekseninin terörizm olarak lanse edilmesi ve gerici Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi de bu doğrultudadır. 

Bugün sadece İran milleti değil tüm Müslüman milletler ve hatta dünyanın hür halkları Siyonist İsrail'in habaset dolu cinayet içerikli girişimlerini kınayıp mazlum Filistin halkının haklarının alınmasını istiyorlar.  

İran İslam Cumhuriyeti mazlum milletlerin haklarının savunulması, her türlü işgalcilik ve saldırganlığa karşı çıkması özellikleri ile etkin stratejiler geliştirmeye gayret etmiştir. İran'ın Filistin halkının haklarını savunması ve böylece barış ve güvenliğin pekiştirilmesi için zemin oluşturulması da bu çerçevede gerçekleştirilmiştir. İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Hac organizasyonu personeli ve yetkilileri ile görüşmesinde yaptığı konuşmada düşmanların Müslümanlar ile mücadelede özellikle de Filistin meselesine odaklandığını hatırlatarak şöyle buyurdular: "Şimdi de Amerikalılar şeytani siyasetlerinin adını Yüzyılın Anlaşması olarak koydular. Ancak Amerikan yetkilileri, ilahi yardımlar ve fazl sayesinde bu anlaşmanın hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini, Filistin meselesinin unutulmayacağını Kudüs'ün de Filistin başkenti olarak kalacağını bilsinler. "Filistin meseleleri uzmanı Mecid Sefatac ise Amerika'nın Yüzyılın Anlaşması çerçevesindeki hedeflerini şu şekilde değerlendirmektedir: "İsrail, Yüzyılın Anlaşması ile Filistinlilerin geri dönüş hakkını ortadan kaldırmak istiyor. Suudi Arabistan da bu oyunda Amerika ve İsrail yanında yer alarak aynı amacı gerçekleştirmek istiyor. 

Aslında Trump'ın bu anlaşmayı uygulamak istemesindeki ısrarı ve ön ayak olması da dünya Siyonizminin Filistin ve Kudüs'te İslami hüviyeti değiştirmek istedikleri hedeflerini ortaya çıkardı. Filisin topraklarının Siyonist Rejim tarafından işgali ve de bu rejimin Filistin ve Lübnan halkına karşı pervasızca işlediği cinayetler Amerika'nın Telaviv'e tam desteği neticesinde gerçekleşmiştir. 

Bu doğrultuda Trump bu husustaki ilk tepkisinde Amerika'nın büyükelçiliğini Telaviv'den Kudüs'e intikal ettirdi. Böyle bir girişim Batı Asya'da kriz ve istikrarsızlığı daha da körükleyerek pratikte bağımsız bir Filistin devletinin kurulması fikrinden uzaklaşma anlamına da gelmektedir. Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda İran İslam Cumhuriyeti de Filistin meselesinin halihazırda İslami ümmetin en önemli meselesi olduğuna vurgu yapıp bu doğrultuda Filistin milletinin kurtarılması ve özgürlüğü için çaba göstermektedir. 

İran İslam Cumhuriyeti tüm aşamalarda Filistin milletinin yanında yer alarak Siyonistlere karşı verdikleri mücadelede direniş gruplarını destekleyip Filistin direnişinin başarılarında büyük bir payı olmuştur. 

İran İslam Cumhuriyeti dünya Kudüs gününü belirlemek sureti ile de aslında mazlum Filistin halkını desteklemek, bölgede istikrar ve güvenliği sağlamak ve de Amerika ve Siyonist Rejimin tefrikacı girişimlerini kınamak istemiştir. 

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei ise Nisan 2018'de Filistin İslami Direniş Hareketi Siyasi Bürosu Başkanı İsmail Hanye'nin İran milletine Filistin milletine destek çıkmasından dolayı teşekkür etmesine dair mektubunun cevabında İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin'e tam destek vermeye devam edeceğine vurgu yapmıştır. 

İslam İnkılabı Lideri bu hususta şöyle bir hatırlatmada bulunmaktadır: " Filistin meselesi ve hakları ayakları altına alınıp mülteci durumuna düşen bir milletin kaderi hiçbir zaman unutulmayacaktır. Günümüzdeki direniş geçmişe göre saldırganlıklara karşı daha olanaklı ve yetenekli olup İsrail karşısında dik bir duruş sergileyerek hiçbir zaman Siyonist Rejimin şom hedeflerine ulaşmasına müsaade etmeyecektir. "Mevcut kritik dönemde mazlum ve mülteci durumuna düşen Filistin halkının kesin haklarının savunulması ve saldırgan Siyonistlerin işgal topraklarından çıkarılması Müslüman ülkelerin dini ve milli görevlerinden sayılır. Bu büyük hareket gerçekleşirse kuşkusuz Filistin milletinin ülküleri de gerçekleştirilecektir.