Aralık 08, 2019 19:06 Europe/Istanbul

Bu bölümde de geçen bölümlerde olduğu gibi Batılı şarkiyatçıların İslam'a yönelik fikirleri ve görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Geçen bölümlerde Hz. Muhammed saa'in semavi ve etkileyici şahsiyetinin  insanlık toplumuna yaptığı etkiler konusunda araştırmacılar tarafından birçok eserin kaleme alındığını söyledik. Bu eserlerin her biri farklı açılardan ele alabilirler. 18'inci yüzyılın başlarında yani tam da rönesans çağında kimi şarkıyatçıları tarihin bu büyük mimarını ve insanlığın eğiticisini tanımak için Batı'da Arapça bölümlerini okutmaya başlattılar. Tabii bu girişim bile Avrupalıların aklında yer eden bağnazlıkların giderilmesine yol açmadı ancak bu bağnazlık dozunu bir nebze bile olsun azaltarak bu ilahi önderin tanınmasını daha dil ve gerçekçi bir sürece dönüştürdü. 

 Sohbetimizin devamında Şarkiyatçılık çalışmalarını zifiri karanlıktan çıkaran, gerçeklere yönelen Fransız bir şarkiyatçı ve eserlerini sizlerle tanıştıracağız. 

Voltaire adı ile de bilinen François Marie Aruoue  18'inci yüzyılın yani Aydınlanma Çağının en büyük şahsiyetlerinden biri sayılır. Voltaire, piyes yazarı, edebiyatçı ve tarihçi olarak ün yapmıştır. 

Voltaire çalkantılı hayat sürecinde engebeli bir serüven yaşamıştır. Voltaire gençlik çağında kendini papazlar ve Hristiyan misyonerlerin İslam karşıtı öğretilerine kaptıran İslam'ın gerçekleri ile hiç tanışmayan biri olarak hayatını sürdürür. Tam da bu dönemde Hristiyan din adamlarının garazkar propagandalarının etkisi altında kalarak 1739 yılında Muhammet Fanatizmi piyesini yazıp sergilenmesini sağlar. Bu piyes Pop'un kızmasına bile neden olur. Voltair bu piyeste acımasız bir şekilde 18'inci yüzyıl Avrupalıların aklındaki Hz. Muhammed saa'i en kötü şekilde gösterir. 

Voltaire hayatının ikinci evresinde uzun bir çalışma sonucu İslam'ın gerçeklerinin bir parçası ve Hz. Muhammed'in gerçek yüzü ile tanışıp artık İslam Peygamberini yermekten vazgeçer. İşte tam da bu sırada Voltaire İslam'a daha fazla yönelmeye çalışır. Tabii bu devirde de Müslümanlar diğer dinlere mensup insanlar gibi kendi hurafeleri ve afaki düşünceleri ile meşgul olup dinin özünden uzaklaşmışlardı. Ancak birden bire herşey değişiyor. 

Voltair eserlerinde hep adalet, dini ve siyasi uzlaşma ayrıca toplumsal düzeltmelerden söz ediyor. Voltaire'in ifade özgürlüğü, bağnazlıktan uzaklaşma ve aklı temel öz olarak tanımaya verdiği önem onu hızlı bir şekilde Kilise ve Fransızların despot Bourbon krallığından uzaklaştırdı ve bunlarla karşı karşıya getirdi. Hristiyan rivayetçilerinin İslam ve Peygamber Efendimiz hakkındaki tarafgir anlatımlarının ardından Voltaire de Hristiyanlık aleyhindeki eleştirilerini yayımlattı. İşte Voltaire'in İslam'a yönelik kullandığı dil de değişti ve yavaş yavaş İslam'ı övmeye ve Müslümanların inançlarını savunmaya başladı. Voltaire , hurafeler mezarlığı ve şerefli bir insanın şeri kuralları adlı kitaplarında İslam ve Peygamber Efendimizi övmeye başladı. Bu övme o kadar doruğa ulaştı ki " sonunda bir tarafa yaklaşmalıyız " adlı eserinde açıkça İslam'a yönelmenin tüm dinler arasından en iyi seçim olduğunu dile getirdi. 

Voltaire yıllarca gerçeği arayıp hakikati bulmak için çaba gösterdi. Kitapları okuyup birçok kütüphanede aramalar yaptı. Farklı dinlere mensup insanlar ile temasa geçip onlardan bu yolda yardım istedi. Sonunda da İslam'a yakın olan yola ayak bastı. Voltaire akılcılığa dayanarak Allah'ın var olduğunu savunuyordu. Voltaire saatin de bir saatçiye ihtiyacı olduğu gibi dünyanın da bir yaratıcıya ihtiyacı olduğunu söylüyordu. Voltaire'den şöyle nakledilmektedir: " Kafamı kaldırıp göklere, yıldızlara bakmak Allah'ın var olduğunu bilmem için yeterlidir. "

1763 yılı ise Voltaire'in düşünsel hayatında bir dönüm noktasıdır. Bu yılda, Voltaire, Hz. Muhammed saa ve mensupları ile ilgili yeni bir anlayış ortaya koyup her zaman inatla yaklaştığı Peygamber İslam'ına yönelik bakışını değiştirdi. Voltaire 50 yıl edebi hayatın ve 40 yıl tarihi ve dini araştırmalar ve incelemelerin ardından gerçeği ve hakikati bulup Hz. Muhammed saa hakkında şöyle dedi: " Muhammed kuşkusuz çok büyük bir insandı. Eteğinde birçok faziletli ve erdemli insan yetiştirdi. Muhammed akıllı bir yasa düzenleyicisi, kabiliyetli bir topraklarını genişleten hakim, adalet yayan bir hükümdar ve ibadetkar bir peygamber olarak yer yüzündeki en büyük devrimi yaptı. 

Voltaire "hurafeler mezarlığı" adlı eserinde yer yüzündeki tüm dinlerin tarihin mezarlığına gömüleceğini sadece Hz. Muhammed'in getirdiği dinin kalıcılaşacağına inanıyor. Voltaire Hristiyanlıktan başka bir dini seçme yoluna koyulduğunda dinleri tek tek araştırıp İslam'ı ele aldığında şöyle söylemiştir: "Muhammed'in getirdiği din kuşkusuz Hristiyanlıktan daha üstündür. Muhammed'in dininde hiçbir zaman bir Yahudi ilahlaştırılmadı, Yahudi bir kadın tanrının anası diye düşünülmedi ve diğer Yahudiler de nefret ve kine hedef olmadı. Muhammed'in dininde Hristiyanların cinnet getirilmiş küfrüne bulaşılmadı ve bir Allah üç Allah  ve üç Allah'ın da bir Allah safsatası yapılmadı. .... Tek Allah'a inanmak Muhammed dininin büyük ilkesi idi. "(Voltaire Çalışmaları, C. 26, Sayfa 292)

Voltaire 1779 yılında, ilk İslam karşıtı eseri sayılan Fanatizm piyesinden yola çıkarak şu ifadede bulundu: "Gerçekten Muhammed'e haksızlık yaptım. Muhammed'de çok beğenilen ve sevilen ilginç bir şey vardır. O insanı şaşırtıp takdir etmeye yöneltiyor. Muhammed canı pahasına onun karşısında duran şirk koşanlara direnip onların batıl düşüncelerini yok edip insanları tek Allah'ın ibadetine çağırdı. Muhammed insanları tek Allah'a çağırma yolunda büyük işkenceler ve azarlamalara katlandı. 

Voltaire her daim İslam'ın yayılmasının sırrı konusu üzerinde kafa yorup Muhammed saa'in nasıl bu kadar medeniyet ve bilimsel meziyetelere sahip olduğunu düşünüyordu. Volaire bu yöndeki sorularına yanıt bulmak için İslam'ın derinliklerine inip Muhammed as'ın gerçek yüzünü tanımaya gayret etti ve sonunda da ilk başta yazdığı piyesten çok farklı bir duruma geldi. 

Voltaire uğradığı değişikliklerin farkına vararak papazlar ve misyonerlerin ithamlarının tam tersine Hz. Muhammed'in getirdiği dinin Hz. Mesih'in dinine yakın olduğunu ve tarihi açıdan daha mükemmel olduğunu da anladı. 

Zaten Hz. Muhammed saa ilahi davetinde öyle bir ilahi fikir ortaya koydu ki Hristiyanlığın Üçleme inancından uzak olup teolojide daha üstün bir fikri sergiledi. Voltaire'in bakımından İslam'ın başlangıç yüzyıllarında Müslümanların bilimsel ve manevi bakımdan Hristiyanlığa karşı belli bir üstünlük sağlaması idi. Voltaire'in bu alandaki belgesi ve kanıtı ise İngiliz bilim adamı George Seal'in Kuran çevirisindeki girişinde yer alan sözleri  idi. George Seal bu eserinde Müslümanları Avrupalıların öncüsü ve eğiticisi olarak nitelemiştir. 

Voltaire'in İslam hakkındaki son yargıları ise 1772 yılında açıklandı. Voltaire şöyle diyor: " Muhammed'in dini, makul, ciddi, pak ve insan sever bir dindir. 

-Makuldur çünkü hiçbir zaman şirk cinnetine hiç yakalanmadı, Allah'a ortak koşmadı ve onun benzerini yapmaya çalışmadı, kendi ilkelerini çelişkili sırlara ve akıldan uzak temeller üzerinde kurmadı. 

-Ciddidir çünkü kumar, şarap ve günah araçlarını haram bilip onun yerine beş vakit namazı belirlemiştir. 

-Paktır çünkü hükümdarların yatağındaki sayısız kadınları, 4'e indirdi. 

-İnsan severdir çünkü zekatı ve muhtaç insanlara yardım etmeyi hacdan daha gerekli olduğunu belirlemiştir. İşte bunların hepsi gerçek İslam'ın göstergeleridir. 

Voltaire ömrünün sonlarında ise var gücü ile İslam'ı ve Allah'ın son peygamberini savunmaya çalışıp eleştirilere karşı şöyle bir cevap verdi: " Bu Muhammed, aziz dostum, beni o kadar meşgul etmiş ki mektup bile yazamıyorum.