Aralık 10, 2019 19:51 Europe/Istanbul

Bu bölümde Rus şairlerin 19'uncu yüzyılda Hz. Muhammed ve onun ilahi öğretilerine odaklanması konusunu ele alacağız.

İslam Peygamberi tüm iyiliklerin, faziletlerin, iyi huyların, şefkatin ve merhametin kaynağı olup eşsiz manevi etkisi ve karizması ile sadece cahiliye dönemi putperestleri ve sapkınların gönlüne girip onları doğru yola yönlendirmekle kalmayıp yüzyıllar sonra da kendini gerçekten tanıyan herkesi mıknatıs gibi kendine çekmiştir. Şimdi de kim bu sonsuz parlayan yıldızın derinliklerine inerse onun hayat bahşedici haklı mesajları ve öğretileri karşısında mütevazi olup huzu gösteriyor. 

19'uncu yüzyılda İslam Peygamberi Hz. Muhammed saa ve onun ilahi öğretileri büyük Rus şairlerinin ilgi odağına yerleşti. Çoğu Rus şairler Kur'an-ı Kerim ve İslami kavramlardan yola çıkarak şiirler yazdılar. Bu devirde İran ve Çarlık Rusya arasında Gülistan anlaşmasının imzalanması ve Kafkasya'nın 1815'te İran'dan ayrılması ile birlikte Rusların bölgeye daha sık uğraması ile onlar da İslam, Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammed saa ile daha fazla tanışma şansı buldular. 

Esasında, büyük Rus yazarların eserlerinde Doğu kavramı önemli bir yere sahiptir. Doğu'nun mucizevi doğası, Puşkin, Lermontov, Tolstoy ve saire gibi Rus yazarların ve şairlerin esin kaynağı olmuştur. 

İslam peygamberinin hayatı ve karakteri de Rus sanat büyükleri özellikle de Rus şairlerin eserinde belirgin şekilde ele alınan konulardan biridir. En büyük Rus şair Aleksandr Puşkin, Rus edebiyatında Doğu'ya en fazla sevgi besleyen ve Doğu'nun kültürü ve mirasından en çok etkilenen isimdir. Çağdaş Rus dilinin kaynak ismi, en tanınmış Rus şairi Puşkin yazdığı edebi mektuplarında defalarca İslam dini ve peygamberini övmüştür. Toplamda Puşkin'in Batı'nın Doğu'ya olan bakışını değiştirmekte temel rol oynadığı söylenebilir. 

1799 ile 1837 yılları arasında yaşamış Aleksandr Puşkin, Rus senaryo yazarı, hikaye yazarı ve şair olarak çağdaş Rus edebiyatının da kurucularından sayılır. Onun açısından edebiyat, toplumsal ve düşünsel içerikli olup hayatın gerçeklerini yansıtmalıdır. 

Puşkin hürriyetçi ve mücadeleci bir isim olup dünya büyüklerinin hayatlarını araştırıp ayrıca ilahi ve kutsal kitaplara da ilgi duyuyordu. Onun hürriyetçi şiirlerinde toplumsal ihtiyaçlardan söz ediliyor. Bu nedenden dolayı toplumun farklı kesimlerine sözleri hızlı bir şekilde etki etmesinden dolayı kimi çıkarcı kesimler onu dışlamaya ve sürgün etmeye çalıştı. Sonunda da bu şair sürgüne gönderildi. Puşkin'in eserlerinden onun Kur'an-ı Kerim ve Allah kelamına hayran olduğu, Kur'an ayetlerinin onu cehaletten ve maddi bağımlılıklardan kopardığını gösteriyor. 

Rus araştırmacı Bayan Kaştalva'ya göre " Puşkin şiirlerini yazarken Kur'an-ı Kerim'in Rusça çevirisinden esinlenmiştir. Kur'an-ı Kerim, Puşkin'de ilk dini kıvılcımlara neden olup bu yüzden onun hayatında olağanüstü bir öneme sahip oldu. "

Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin karakterinden etkilenerek yazılan Puşkin'in ünlü kasidelerinden biri de Resul adlı bir şiirdir. Puşkin bu şiiri 1926 yılında yazmıştır. Bundan önce ise Puşkin 1824 yılında "Kur'an ve Peygamber'den hüzmeler" adlı şiirini yazmıştı. 

Hz. Muhammed saa'in bi'setinin ardından ve Allah Resulünün büyük görevinin başına geçmesinden beri İslam tarihindeki en büyük olay olan Kur'an-ı Kerim'in de inmesi gerçekleşti. Allah Resulü biset öncesi yıllarda ibadet ve düşünmeye zaman ayırmak için Hira mağarasına gidip orada yaratılış alemi üzerinde kafa yorardı. Biset esnasında ilahi meleklerden Cebrail Hz. Muhammed saa'e nazil olup Allah'ın adı ile ona oku fermanı verdi ve ondan tevhide dayalı öğretileri ile insanların risaleti ve hidayetini üstlenmesini istedi. 

Bu ferman çerçevesinde Allah Resulü her türlü şirk, düşünsel çarpıklık ve hurafe ile mücadele etmekle ve dünyalıları ilim ve akıldan yararlanmaya yönlendirmekle görevlendirildi. 

Puşkin de yazdığı kasidelerinde İslam Peygamberine olan vahiyler ve yaşanan durumlar ile ilgili şöyle diyor: "Sıradan insanlar için anlaşılmaz kavranılmaz olan alemlerin ve metafizik sırları ona aşikar oldu. "

Puşkin Hz. Muhammed saa'in bisetini şiirsel bir açıdan şöyle anlatmaktadır: "

 

-Göğsüm kendi kılıcımla yarıldı

-Titrek kalbimi kökten kopardı

-Yarılmış göğsüme kor ateş yerleştirildi

-ve ben, çölde, cansız bir beden gibi yerlere düştüm

 

Puşkin daha sonra şiirin son bölümünde Peygamber Efendimiz'in dilinden şöyle diyor: 

-... Vahiy sesleri kulağımı çınlatıyor o anda

-Kalk ey peygamber benim irademe göre o anda

Denizler, kara parçalarını geride bırak, insanların yüreklerini çağrınla alevlendir o anda

Puşkin Peygamber Efendimizi uçsuz bucaksız dehşet verici bir çölde olan insan ruhunu doyuran bir peygamber olarak niteliyor. Puşkin Cebarail'in Peygamber Efendimiz'e nazil olmasını anlatırken onu bir kaç kanatlı bir melek olarak betimlemiştir. Kimi araştırmacılar ise bu betimlemenin esin kaynağı Kur'an-ı Kerim'deki Fatır suresinin 101'inci ayetidir. 

Görünen o ki Puşkin kimi şiirlerinde Peygamber Efendimiz ile ilgili konuşmalarında Alak ve İnşirah suresinin ayetlerinden etkilenmiştir. Puşkin'in Doğu ile alakalı özellikle de dini meselelere olan ilgili sadece temel şiirler antolojisi eseri ile kısıtlı değildir. Puşkin Peygamber ve Hafız adlı şiirleri de bu çerçevede söylemiştir. 

Puşkin'in " Kuran'dan Esinler" şiir mecmuası da ortak yanları Kur'ani kavramlar ve içeriklerden oluşan 9 farklı kıtadan oluşmaktadır. 

Bu eserin ilk parçasında şunları okuyoruz: "

-Tek olan çift olan her şeye ant olsun

-Zor günlerde çekilen kılıca

-Şafak yıldızına, sabahlara

-Ay ışığı altında yapılan yakarışa andolsun 

-Seni hiçbir zaman tek başına bırakmadık

-Seni insanların kurtarıcısı olarak belirledik

-Kem gözlerden gizledik seni

-Huzurunu sağladık

- Dudakların susadığı zaman

-En kurak çöller pınara dönüştüler

-Sana dillere destan bir çöl bahşettik

- Bu çölde konuşulan açıklayıcı dille akılsızları akıllılaştır

-Ayağa kalk ve mertlikle mücadele et

-Gel ve hak yolunu düzleştir

- Yetimlere iyilik yap

- Dünyayı Kuran'a çağır

-İmanları söğüt misali titreyenleri Kuran'a çağır

-Hakikat yoluna çağır

Bu şiirin ilk iki beyti Duha, Tarık, Asır, Fecr surelerinden alınmış ve bu şiirde edilen yeminler de Kur'an surelerinden alındığı belirtilmektedir. Bu şiirler şairin bu şiirleri söylemeden önce Kuran'la tanıştığını ve doğru bir kavrama vardığını gösteriyor. Şair edebi yaratıcılığından da yararlanarak bu şiirleri söylemiştir. 

İkinci dört dizede  Tevbe suresinin 40'ıncı ayetine değinilmektedir. Üçüncü dört dizede ise Peygamber Efendimiz'in açık dili ve konuşmasının etkisine değinilmektedir. Kuran-ı Kerim'de de bu konuya bir çok noktada değinilmiştir. Dördüncü dört dizede de mertlik, şefkat, merhamet ve yetimleri sevme gibi özelliklerden söz edilmiş ve son iki beyitte de Kuran'ın tebliğ edilmesinden söz edilmiştir. Bu meseleler ise Kur'an-ı Kerim'in farklı surelerinde ve ayetlerinde değinilmiştir. Nitekim Maide suresinin 67'inci ayetinde şöyle okuyoruz: "  Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! ....

Gerçekte hak ve adaleti haykıran edebi ve dini şaheserlerin coğrafi sınırlarla kısıtlı olmadığını görüyoruz. Bu şah eserler ise özel bir millete ait değil evrensel başarılardır. Bu eserler milletlerin yakınlaşmasının nedeni olabilirler. 

Kuran-ı Kerim evrensel mesajı olan semavi bir kitap olup insanlığın saadetinin kurallarını içermektedir. 

İslam Peygamberi de dünya için bir rahmet kaynağı olarak gönderilmiştir. 

Doğal olarak Hz. Muhammed saa'in ortaya koyduğu yol, insanlığın ruhu ve canına nüfuz etmiştir. Puşkin ise Kur'an-ı Kerimi ve Allah Resulünü tanıdığı için şiirsel ve edebi zevkinden ve yaratıcılığından da yararlanarak İslam Peygamberinin karakteri ile ilgili tüyolar vermeye çalışmıştır.