İmam Humeyni –ks– mektebinde - 54
Bu programda İmam Humeyni’nin -ks- kişiliğini ve siyerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- mücadele yıllarında eski dostları ve yol arkadaşlarına yönelik davranışlarını ele almak istiyoruz.Geçen bölümde en son İmam Humeyni’nin -ks- bireysel, sosyal ve siyasi hayatında yol arkadaşları ve dostlarının önemi itibarı ile yol arkadaşlarına yönelik davranışlarını gözden geçirdik ve İmam’ın çevresindeki insanlara karşı davranışı İslam öğretileri ve insani ve ahlaki çerçevelere dayandığını beyan ettik.
İmam Humeyni -ks- her daim arkadaşlarını korumaya ve özellikle kritik durumlarda veya herhangi bir sıkıntı ile karşılaştıklarında onlara yardım etmeyi bir görev ve yükümlülük bilirdi.

Geçen bölümde ayrıca İmam Humeyni -ks- de bu üç bileşene göre dostlarına ve arkadaşlarına davrandığını, bu bileşenler ise acıda ve sıkıntıda yardım etmek, dostunun yokluğunda onurunu korumak ve dostu vefat ettiğinde onu yad etmek ve onun için istiğfarda bulunarak ihsanda bulunmaktan ibaret olduğunu anlattık.
Şimdi sohbetimizin devamında İmam Humeyni’nin -ks- yaşamından bazı anıları ve örnekleri anlatarak İmam’ın kişiliğinin bu boyutuna daha fazla açıklık getirmek istiyoruz.
İmam Humeyni -ks- siyasi mücadele yıllarında arkadaşlarının güvenliği ve selametine yönelik büyük hassasiyet gösteriyor ve hepsini gerekli tedbirleri almaya ve dikkatli olmaya tavsiye ediyordu.
İslam inkılabının ilk suikast şehitlerinden Ayetullah Seduki’nin oğlu, İmam Humeyni’nin -ks- babasına suikast düzenlenmeden bir iki ay önce Ayetullah Seduki’ye şiddetle güvenliği konusunda tavsiyede bulunduğunu belirterek şöyle anlatıyor:
Ayetullah Seduki İmam’la son görüşmesi, şehadetinden yaklaşık bir buçuk iki a önceydi; görüşmede ben de vardım. Bu görüşme Ayetullah Seduki'nin batıdaki cepheleri ziyaretinden sonra gerçekleşti. İmam -ks- şöyle buyurdu: sizin cepheleri ziyaret etmeniz, çok iyi etkisi olmuş. İmam -ks- Ayetullah Seduki’ye cepheleri ziyaret ettiği için teşekkür etti, ama aynı zamanda bu ziyaretleri azaltmasını istedi ve düşman ona pusu kurma peşinde olduğunu kaydetti. İmam Humeyni -ks- İslam inkılabının ilk yıllarında suikast şehitlerinden biri olan Ayetullah Desgayb’a da kendi güvenliğini korumayı vacip bir konu olarak hatırlatmıştı. Ayetullah Destgayb’ın korumalarından biri şöyle anlatıyor: 7 Tir olayından sonra şehit Desgayb’le beraber İmam’ın huzuruna çıktık. Orada biz İmam’ın nasıl Ayetullah Desgayb’a saygı gösterdiğini, ama aynı zamanda kendisini korumasının vacip bir konu olduğunu söylediğini gördük.
İmam Humeyni -ks- arkadaşlarının güvenliği ve selametine büyük önem verirdi ve bu yüzden bir keresinde merhum Ayetullah Rafsancani yabancı bir ülkeye yaptığı ziyaretinden geri dönünce bir kurban kesmeyi adak etmişti. Fadıl Herendi bu konuda şöyle anlatıyor: Rafsancani’nin Hindistan ziyaretinden geri döndüğü uçak hava alanına iner inmez İmam yanında oturanlara dönerek şöyle dedi: Şimdi Rafsancani bey sağ salim döndüğünden gönlüm rahatladı. İmam -ks- Rafsancani’nin selameti için kurban adamıştı ve bu yüzden hemen kurban kesilmesini ve yoksullara para dağıtılmasını buyurdu.İmam Humeyni -ks- daima arkadaşları ve dostlarının sağlık durumundan özellikle hastalıkları durumunda haber alır ve mutlaka hastalanan herhangi bir arkadaşı iyileşinceye dek durumunun takipçisi olur ve hatta bazen hasta arkadaşını hekime götürürdü.
Hüccetülislam Resuli Mahallati babasının hastalığı ve İmam’ın gece yarısı başına hekim getirmesiyle ilgili bir anıyı şöyle anlatıyor:
Çok önceleri merhum babam ağır bir hastalığa yakalanmıştı. Hekimler iyileşmesinden umudunu kesmişti, biz de daha fazla imkanımız ve başka doktorlara ulaşma imkanımız olmadığı için üzgün ve kaygılı bekliyorduk. Birden gece yarısı kapımız çalındı, kapıyı açınca İmam’ı ve o yıllarda Kum kentinin en iyi hekimi olan doktor Müderresi’yi karşımızda bulduk. İmam ve doktor hemen babamı sordular ve içeri girdiler.
Hüccetülislam Mahallatı anısına şöyle devam ediyor:
Doktor Müderrisi hemen babamı muayene ederek tedaviye başladı. O sırada İmam muayene ve tedavi boyunca kapının önünde durmuş babama bakıyordu ve tehlike bertaraf olduğu anlaşılınca İmam kısa bir hal hatır sorduktan sonra gitti. Ertesi gün anladık ki bir gün önce İmam babamın Feyziye medresesindeki hücresine uğramış ve babamı sormuş ve hastalığından ve güvenilir bir hekim bulunamadığından haberdar olunca çok kızmış ve medresedekileri yumuşak bir ifade ile, neden kendisine haber vermedikleri ve bir çare etmedikleri için serzeniş etmiş ve hemen oradan doktor Müderresi’yi aramaya gitmiş ve aynı gece bizim eve getirmiş.

İmam Humeyni’nin -ks- ahlaki özelliklerinden biri de vefat eden insanların yakınlarını teselli etmektir. Aslında İmam arkadaşları veya yakın dostlarından birini kaybedince en çok kendisi üzülür ve ona rahmet ve mağfiret dileğinde bulunurdu.
İmam’ın ailesinden biri bu konuda şöyle yazıyor: Babam vefat edince İsfahan’dan geri döndüm. İmam bahçede yürüyordu. Siyah giyindiğim için İmam sordu: Ne oldu? Ben de babam vefat ettiğini söyledim. İmam şöyle buyurdu: Allah rahmet eylesin. Ben ona Allah’tan rahmet ve mağfiret dilerim.
Hüccetülislam Faham da İmam Humeyni’nin -ks- yasta olan arkadaşlarını teselli etme konusunda ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor:
Merhum Ayetullah Hac Şeyh Murtaza Haeri anlatıyordu; babam vefat edince Humeyni bey bu acıyı unutturmak için beni ve kardeşimi Humeyn’e gezmeye götürdü ve sonunda da her birimize bir miktar para verdi. Yine büyük alimlerden biri babası vefat edince mali açıdan zor duruma düşmüştü. İmam başka birinin vasıtasıyla ona para gönderdi, zira bu parayı onun gönderdiğini bilmesini istemiyordu.
İmam Humeyni -ks- arkadaşlarını kaybedince derin üzüntü duyar ve ağlardı. Ayetullah Mahallati’nin oğlu bu konuda şöyle yazıyor:
İmam’ın eşi bize geldiğinde şöyle anlattı: Ben İmam’ın iki şehit için çok ağladığını gördüm. Biri şehit Mutahhari’ydi ve diğeri de şehit Mahallati. İmam ikisi için de çok ağladı.
İmam Humeyni’nin -ks- arkadaşlarına karşı davranışlarında sahip olduğu önemli özelliklerinden biri, başta toplu seyahat durumları olmak üzere toplu halde düzenledikleri etkinliklerde arkadaşlarının durumuna uymaya ve seyahat sırasında hepsi hoş saatler geçirmesi ve bunun için bazı önceliklerinden vazgeçmesiydi. Yine ilginçtir ki İmam bu tür durumlarda günlük ibadetlerini de kısaltarak özellikle ziyaret amaçlı seyahatlerde arkadaşlarına hizmet etmeye daha fazla zaman ayırırdı.Seyyid Hamid Ruhani İmam Humeyni’nin -ks- bu özelliği hakkında ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:
İmam ziyarete, ibadete ve duaya yönelik özel ilgisine rağmen halka hizmet ve sorunlarını bertaraf etmeyi de asla ihmal etmezdi. Ulemadan biri şöyle anlatırdı: Bir yaz İmam ve diğer bazı ulema ile birlikte Meşhed kentine müşerref olduk ve bir ev kiraladık. Programımıza göre öğleden sonra toplu halde İmam Rıza -s- türbesini ziyarete gider ve ziyaret ve duadan sonra eve döner ve çay içerdik. İmam ise ziyaretini ve dualarını kısa keser ve tek başına eve dönerdi ve oturup çay içeceğimiz terası siler süpürür, halı serer ve çayı hazırlardı ve biz dönünce de bize çay getirirdi. Bir gün İmam’a neden ziyareti ve duayı arkadaşlara çap yapmak için kısa keserek hemen eve döndüğünü sordum. İmam şöyle buyurdu: ben bu işin sevabını ziyaretten ve duadan az bilmiyorum.
İmam Humeyni -ks- siyasi mücadelesinde izlediği yola iman etmesi ve bu uğurda canını ve malını feda etmeye hazır olmasına rağmen İmam Hüseyin’in -s- Aşura’ya bağlanan gecede yol arkadaşlarına ona biatini kırmalarına izin vermesi gibi tehlike durumlarında tüm arkadaşlarından o tehlike durumunda kendisine eşlik etmemelerini isterdi. Örneğin İslam inkılabının son günlerinde ve İran’ı siyasi gerginlik sardığı sıralarda İmam Paris’ten Tahran’a dönmeye karar verince, kendisini taşıyan uçağın hedef alınabileceği ve şah rejimi İran’a dönmesine izin vermeyeceği söylentileri yayıldı. Buna göre İmam ve arkadaşları ciddi bir tehdit altındaydı, ancak İmam kesin kararını vermiş ve İran’a geri dönecekti ve hiç bir tehlikeden de korkmuyordu, fakat arkadaşlarını men ediyordu, zira onlara en ufak bir zarar gelmesini istemiyordu.
Ayetullah Mahallati bu konuda ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor:
İmam’ın Nofel Loshato’da ikametinin son gecesiydi. İmam herkesi topladı ve tam Aşura’ya bağlanan gecede İmam Hüseyin -s- arkadaşları ile konuştuğu gibi şöyle buyurdu:
İnşaallah yarın İran’a dönmek niyetindeyiz. Ben arkadaşlardan kimse benimle İran’a gelsin istemiyorum. Uçağı vurma ihtimali var. Eğer yalnız gidersem, eğer uçak vurulursa, sadece ben şehit olurum... o sırada orada bulunanların gözleri yaşla doldu. Sonunda ve uzun tartışmaların ardından orada bulunanlar İmam’a neden onları şehadet feyzinden mahrum etmek istediğini sorup tepki verdiler.