Nisan 12, 2020 21:33 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen sohbetimizde ilahi isimler ve sıfatların yüce Allah’ı tanımak için en iyi yol olduğunu söyledik.

Ayrıca Esma-ül Hüsnâ’nın aynı seviyede olmadıklarını, aralarında seviye farkı olduğunu, bazılarının geniş ve kapsamlı, bazılarının daha cüzi olduklarını, bunun sebebinin de bazı isimlerin genişliği ve dünyadaki etkilerinden olduğunu söyledik.

Bugün Cebbar sıfatını ele almak istiyoruz

 

Cebbar yüce Allah’ın mübarek isimlerindendir ve Rab adının alt kademesinde yer alıyor. Rab,  rububiyet makamında ve kendi kullarını yetiştiren, her yenilgiyi, her eksikliği telafi eden ve her kötülüğü yok edendir. Allah bu yüzden Cebbar’dır.

Cebbar kelimesi, azameti daha daimi ve batını olan, büyük ve kudretli anlamında olan ceberut gibidir ve telafi etmek anlamında olan Cebr, kökünden gelir. Cebbar adı, yüce Allah’ın büyük sıfatlarından biridir ve bu yüzden irade ve gücün kemalinde olarak her fesat ve kötülüğü ıslah eder.

Cebbar Kur'an-ı Kerim’de 10 kez geçmiştir, bunlardan 9’u zalim, sapkın ve serseriler için kullanılırken bir kez Haşr suresinin 23. Ayetinde kâdir ve yüce Allah için geçmiştir.

هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ی لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِکُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَیْمِنُ الْعَز۪یزُ الْجَبَّارُ الْمُتَکَبِّرُۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا یُشْرِکُونَ

“O, kendisinden başka tanrı olmayan Allah’tır; egemenliğin mutlak sahibidir, her türlü eksiklikten uzaktır, esenlik verendir, güven sağlayan ve kendisine güvenilendir, görüp gözeten ve yönetendir, üstündür, iradesine sınır yoktur, büyüklükte eşi olmayandır. Allah onların yakıştırdıkları ortaklardan tamamıyla münezzehtir.” (Haşr-23)

Bazı insanlar hem yüce Allah ve hem insanlar için kullanılan Cebbar isminden ve Mütekebbir, Müzill, Müntekim ve Kahhâr gibi isimlerden doğru bir anlayışa sahip değiller ve bu isimlerin olumsuz anlamlarının yüce Allah hakkında da geçerli olduğunu sanıyorlar.

Örneğin cebbar insanlar, kendilerini büyük göstermek için saldırı ve zorbalık yapan ve böylece kendilerini başkalarına dayatan zalimlerdir. Fakat yüce Allah için bu ismin gerçek anlamına dikkat etmek gerekir. Allah’ın Cebabr olması birkaç anlamı vardır. Cebbar, azim ve âlâ anlamındadır, zira yüce Allah’ın hakikat ve zatına ulaşılmaz ve akil insanların aklı O’nun azametinin derinine erişemez ve gözler O’nu kavrayacak güçte değillerdir.

Cebbar’ın bir diğer anlamı ise işleri ıslah ve telafi edendir. Araplar, kırık için cebbar kelimesini kullanırlar. Bu yüzden cebire abdesti de bu sebepten cebire olarak biliniyor, yani telafi eden ve uzuvlarında yara veya kırıkları olanlar için abdesti telafi ve ıslah eden.

Cebr, kırık veya çıkık kemiği yerine getirerek iyice bağlayıp sarmak, eksiği düzeltip tamamlamak demektir. Bu manada cebbar, halkın eksikliklerini tamamlayan, ihtiyaçlarını karşılayan, işlerini düzelten ve bunları yapmakta çok güçlü olan demektir. Müfessirlerin birçoğu Allah'ın Cebbar isminin bu manada olduğunu söylemişlerdir. Allah'u Teâlâ "dertlere derman veren, kırılanı onaran, yoksulları zengin eden, perişanlıkları yoluna koyup düzelten"dir

Yüce Allah Cebbar’dır ve O’nun azamet ve büyüklüğü karşısında kırılan her yüreğe merhem olur, yoksulu zengin, zorda ve yoksullukta olan insana zorluğu kolaylaştıran, musibette olanlara sabır ve dayanma gücü veren ve çektiği musibete karşılık ise ona büyük bir mükafat verendir.

Cebbar olan yüce Allah dostlarının yüreklerini kerametler, maarif ve imanla doldurur ve böylece onlara özen gösterir. Öyle ise Cebbar her kırığı telafi eden, her eksikliği gideren ve her kötülüğü yok edendir

Dualarda ve özellikle yüce Allah’ın adları bin kez tekrarlanan  Cevşen-i Kebir’de “… ıslah eden, selâmet veren, istediğini yaptıran, Câbir,” deniliyor. Örneğin bir günah işleyen ve daha sonra tevbe edenin Allah tarafından tevbesinin kabul edilmesi Allah’ın cebbarlığının göstergesidir. Günah insan ruhunda kırıklık anlamındadır. İnsan günah işlemekle kendinde eksiklikler ve kırıklar oluşturuyor. Fakat yüce Allah kendine has rahmeti ile bu eksiklikleri ıslah ve telefi ediyor. Nitekim İmam Rıza -as- şöyle buyuruyor:

 اَلتَّائِبُ مِنَ الذَّنبِ کَمَن لا ذَنبَ لَه

Günahtan tevbe eden, hiçbir günah işlememiş kimse gibidir.

Yüce Allah’a yakın olmak isteyen her insan, bir çok eksikliği olduğu için yüce Allah’ı Cebbar adı ile çağırır. Aslında biz bir çok günah işleyerek, erdemlik yolundan alıkonulmuşuz; günahlardan her biri, bizim göz, kulak ve diğer uzuvlarımız için bir hicap ve bir engel olarak bizi hedefimize ulaşmak ve Allah’a yakınlaşmaktan alıkoymuştur. İşlediği günahlardan dolayı Allah’tan bu uzak kalmayı ve mahrumiyeti kavrayan her kimse, kalbinde yaşadığı hayal kırıklığı, Allah tarafından onarılır. Allah’ın telafisi daimidir ve hatta ölümden sonraki hayatta bile kendi mümin kulları için eksiklikleri telafi eder böylece cennetin en yüksek mertebelerine ulaşmalarını sağlar.

Yüce Allah, ölüm ve hayat ve kullarının bir çok durumlarının elinde olduğu için Cebbardır. Burada dikkat edilmesi gereken ise Allah’ın Cebbarlığının kullarına zorlama ve cebir uygulamak şeklinde yorumlanmamasıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim’in de hiçbir yerinde Allah’ın zorlaması söz konusu değildir; fakat çeşitli ayetlerde O’nun kulları hakkında her şeye kadir olduğu belirtiliyor. Nitekim En’âm suresinin 18. Ayetinde de şöyle buyuruyor:

و هُوَ القاهِرُ فَوقَ عِبادِهِ

O, kullarının üstünde tam bir tasarrufa sahiptir. O hakîmdir, her şeyden haberdardır.

Yüce Allah’ın Cebbarlığının kaynağı ise ilim, kudret ve hikmetidir. Fakat insanın cebbarlığının kaynağı ise cehalet, eksiklik, irade zayıflığı, öfke ve hırsındandır. Bir veya birkaç yönden kendini eksik hisseden kompleksli biri, eksikliklerini örtmek için, sahip olmadığı bir konumda olduğunu iddia eder ve fakat halkın onun iddialarını kabul etmediğini görünce taşkınlık yaparak saldırıya ve tacize başlar; böylece kendini halka dayatır ve onları da kendi söylediklerini kabul etmeye zorlar. Bu ise insanlığın cabbarlığının ta kendisir.

Fakat yüce Allah bu cebbarlık ve zorbalığı sevmez. O, bu sıfatlara ve özelliklere sahip değilken hatta kulları için de bu özellikleri beğenmez ve onlara bu huydan uzak durmayı tavsiye eder. Nitekim Kâf suresinin son ayetinde yüce Allah cebbarlık sıfatını Resulünden alarak şöyle buyuruyor:

نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا یَقُولُونَ وَمَٓا اَنْتَ عَلَیْهِمْ بِجَبَّارٍ فَذَکِّرْ بِالْقُرْاٰنِ مَنْ یَخَافُ وَع۪یدِ

Onların ne dediklerini biz daha iyi biliyoruz. Sen onları zorlamakla görevli değilsin, ceza uyarımızdan kaygı duyanlara Kur’an’ı durmadan oku!

Yüce Allah ayrıca Meryem suresinin 32. Ayetinde Cebbar isminin zalim insanların adı olduğuna işaret ediyor. Bu ayette Hz. İsa -as- onlardan beraat ettiğini belirterek şöyle buyuruyor:

وَبَراًّ بِوَالِدَت۪یۘ وَلَمْ یَجْعَلْن۪ی جَبَّاراً شَقِیاًّ

Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.

Ayrıca Mâide suresinin 22. ayetinin başında da İsrail Oğullarının durumu ile ilgili olarak, dönemin Beyt-ul Mukaddes ahalisi hakkında Hz. Musa’ya -as- şöyle buyuruyor:

قَالُوا یَا مُوسٰٓى اِنَّ ف۪یهَا قَوْماً جَبَّار۪ینَۗ

Dediler ki: "Ey Mûsâ! Orada zorba bir topluluk var,…

Böylece yüce Allah Kur'an-ı Kerim’de, kimseye karşı alçak gönüllü ve mütevazi olmayan ve merhametleri olmayan, Allah’ın salih kullarının tam tersi özelliklere sahip olan zalim zorbalara, Cabbar demiştir. Bu Cabbarlık ise zorbalık ve kabadayılık anlamındadır ve asla iyi bir özellik ve kemalat sayılmaz. Yüce Allah bu sıfatı ne kendisine, ne de kullarına layık görmüştür.

Demek ki yüce Allah’ın Cebbar olduğunu söylediğimizde O’nun kırılanları onardığını, eksikleri tamamladığını, yaratılmışların hâlini iyileştirdiğini, iradesini her durumda yürüttüğünü, hüküm ve iradesine karşı gelinmek ihtimali bulunmadığını belirtmek isteriz.

Büyüklük ancak Allah’ındır ve Allah’tan başkası mutlak fanidir. Tüm dünya Allah’tan hayat bulmuştur ve büyüklüğü hak edecek kendisinden hiç bir şeyi yoktur. O’nun iradesi tüm dünyada geçerlidir ve O’nda zulüm yoktur. Bu yüzden Allah’ın Cabbar olması, zalim, baskıcı ve dayatmacı olduğu anlamında değildir. O’nun Cebbar olması, Kahir olması ve tüm mahluklarına musallat olan zatî özelliğidir. Bu yüzden başkalarını, kendi isteği ve iradesine karşı teslim alabiliyor ve her yaratılan ise O’na karşı huşu içindedir.

Değerli dinleyiciler bugün de bize ayrılan sürenin sonuna geldik. Sizlerle güzel bir dua ile vedalaşmak istiyoruz.

Ey her kırılmayı telafi edecek olan Cebbar Allah’ım,

Senden Muhammed –saa- ve pak hanedanının -as- hakkı için, işlerimde açılış yapmanı diliyorum ey Fettah,

Ve tahmin ettiğim ve etmediğim yerden beni rızıklandırmanı diliyorum ey Rezzak;

 Ancak Sen, istediğine hesapsızca rızık verensin.