Nisan 18, 2020 06:14 Europe/Istanbul

Bu bölümde Hürmüz Boğazı'nın ekonomik ve kültürel açıdan önemini ele alacağız.

Hürmüz Boğazı belli ve farklı nedenlerden dolayı önem taşımaktadır. Bu Boğazın önemli olması nedenleri arasında bu bölgenin küresel ekonomide özellikle de enerji aktarımı alanındaki konumuna değinebiliriz. Bu boğaz, Arap ülkeleri için de belirleyici bir role sahip olan Doğu Asya ve Avrupa'ya enerji ve petrol aktarımı ve transitinin yapıldığı noktadır. Bu boğaz dünya petrol transitinin yüzde 30'unun yapıldığı bir geçittir.

Günlük olarak yaklaşık 18 milyon varil petrol, Japonya, Çin, Hindistan, Avrupa, Amerika ve  diğer ülkelerin petrol gemileri tarafından bu geçitten taşınmaktadır.Bu boğaz ayrıca en önemli uluslararası gemicilik bölgelerinden ve de kıyı ülkelerin ekonomik gelişmesi için de en önemli kaynak sayılır. Bu boğazın güvenliği ise sadece bölge ülkelerinin ekonomisi, değil bazı bölge dışı ülkelerin ekonomilerini de doğrudan etkilemektedir. 

Hürmüz Boğazı ve genel olarak da bulunduğu bölge Fars Körfezinin öneminin asıl değişkeni de ekonomik ve transit kapasitesidir. Hürmüz Boğazı üzerinden günlük olarak küresel petrol piyasalarına geçtiği büyük miktardaki petrol yüzünden, dünyada en önemli petrol ve doğalgaz kondensatlarının taşınma koridorudur. Amerika Enerji İstatistikleri İdaresinin bildirdiğine göre Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi Fars Körfezi çevresinde bulunan petrol ihracatı yapan Arap ülkeleri 2018 yılında günlük olarak yaklaşık 21 milyon varil petrol ve türevlerini Hürmüz Boğazı vasıtası ile ihraç etmişlerdir. Bu rakam küresel petrol ve ürünlerinin tüketim piyasasının yaklaşık yüzde 21 kadar ihtiyacına denk gelmektedir. Bu rakam 2016 yılında yaklaşık 18 milyon varil kadardı. Bu da sadece iki yıl içerisinde büyük bir artış anlamına gelir. 

Amerika Enerji İstatistikleri İdaresi bilgilerine göre Amerika Hürmüz Boğazından 2018 yılında geçen ham petrol ve doğalgaz kondensatlarının yüzde 76'ısı Asya piyasalarına taşınmıştır. Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Singapur, Hürmüz Boğazından geçen petrolün en büyük alıcıları olup toplamda bu bölge üzerinden taşınan ham petrol ve doğalgaz kondensatlarının yüzde 65'inin alıcısı konumundadırlar. 

Washington Düşünce Kuruluşundaki Batı Asya meseleleri uzmanı ve araştırmacısı Patrick Clawson şöyle bir değerlendirmede bulunmuştur: "Hürmüz Boğazı kapatılırsa küresel ekonomi çökecektir. " Bu uzman, dünyanın ihtiyacı olan petrolün yaklaşık yüzde 40'ının bu hayati bölgeden geçtiğini belirterek bu boğazın uzun zaman kapatılması halinde küresel ekonomi ve piyasaların büyük darbe alacağını ve sonunda da küresel ekonominin çökeceğini söylüyor. 

2018 yılında günlük olarak yaklaşık 33 petrol ve likit doğalgaz-LNG tankeri ham petrol ve doğalgaz transiti hedefi ile Çin, Japonya, Hindistan ve Güney Kore gibi ülkelere Hürmüz Boğazı aracılığı ile gitmektedir. 2016 yılında Hürmüz Boğazı aracılığı ile transit edilen ham petrol, kondensatlar ve petrol yan ürünleri miktarı Amerika'nın İran'a yönelik tek yanlı yaptırımlarına rağmen nispeten istikrarlı olmuştur. 

Hürmüz Boğazının ekonomik öneminin bir başka boyutu da, tek ürünlü ekonomiye sahip olan bölge ülkelerinin enerji transitindeki rolüdür. Bölge ülkelerinden Suudi Arabistan'ın petrolünün yaklaşık yüzde 88'i, İran'ın yaklaşık yüzde 90'ı, Irak'ın yüzde 98'i ve Kuveyt ile Katar'ın tüm petrol ihracatı Hürmüz Boğazı aracılığı ile ihraç edilmektedir. Petrole ilaveten bölge ülkelerinin ticaret hacminin yüzde 50'si de Hürmüz Boğazı aracılığı ile yapılmaktadır. Bu istatistiklerden bölge ülkelerinin Hürmüz Boğazına alternatif olarak pek seçenekleri olmadığını anlamak mümkün. 

Fars Körfezinin dünyanın başka noktalarındaki petrol rezervlerinin bitmesinin ardından hala petrol rezervlerine sahip olacağı hususu da Hürmüz Boğazının stratejik ve hayati önemini kat kat arttırmaktadır. Tahminlere göre petrolün küresel tüketimi 2021 yılının başına dek günlük olarak 112 milyon varile ulaşacaktır. Bu yüzden Fars Körfezi'nin petrolüne yönelik küresel talep de artacaktır. 

Genel olarak Fars Körfezi bölgesinin yeni enerji stratejilerindeki öneminin artmasının iki önemli sebebinin olduğunu söylemek mümkün: Birincisi, enerji tüketiminin artması ve sonuçta ham petrole talebin de artması, ikincisi de Kuzey Denizi ve muhtemelen Orta Amerika ve Karaiblerin petrol havzalarının rezervlerinin azalması. 

Yine tahminlere göre en az gelecek 25 yılda Fars Körfezi'ne yönelik ilgi daha da artacaktır. Tabii halihazırda sanayileşmiş ülkeler, Rusya, Hazar ve diğer bölgelerden enerji kaynaklarını temin ederek Fars Körfezi bölgesinde bağlılıklarını azaltmaya çalışsalar da ancak o bölgelerde enerji kaynaklarının devamlılığının az olduğunu ve Fars Körfezinden enerji taşımanın daha tasarruflu ve kısa yollu olduğunu biliyorlar. Bunlara ilaveten Hazar havzası petrol kaynakları ve rezervleri ile ilgili tahminler ve istatistikler de abartılmış ve gerçek dışı olarak değerlendirilebilir. Halihazırda bile bu bölgedeki kuyular petrole ulaşılmadan kapatılmaya başlanmıştır. 

Genel olarak Fars Körfezi bölgesi petrolünün üretiminin daha düşük masraflı olduğu, kalitesinin yüksek olduğu, rezervlerinin fazla olduğu söylenebilir. Bu yüzden Fars Körfezi bölgesindeki enerji güvenliği meselesi ve Hürmüz Boğazı aracılığı ile kolay taşınması bu bölgenin önemini de oldukça arttırmaktadır. Bu doğrultuda bölge ülkelerinin enerji güvenliği de Hürmüz Boğazının güvenliğine bağlıdır. Kuşkusuz Fars Körfezi bölgesinin doğalgaz ve petrolüne ihtiyacı olan ülkeler, bu bölgenin güvenliğini tehlikeye düşürmeme sorumluluğuna bağlı kalmalı özellikle de bölgeden yabancı güçleri çıkartmaları gerekiyor.         

Amerika ve İngiltere Fars Körfezi bölgesinde güvensizlik dalgalarının sebebi olduğu bir sırada en çok da bölgenin enerjisine ihtiyaç duymaktadırlar. Amerika başkanı Donald Trump ve kimi Amerikan makamlarının Washington'un Fars Körfezi enerji kaynaklarına ihtiyacı olmadığı iddiaları ise gerçek dışı ve demagojiden ibarettir. 

Britanya Deniz Kuvvetleri eski komutanı ve bu ülkenin Gordon Brown başbakanlığı dönemindeki ulusal güvenlik danışmanı Lord West Financial Times gazetesine şöyle bir demeç vermişti: " Hürmüz Boğazı kapatılırsa Britanya da büyük masraflara ve bedellere katlanması gerekir. Bu bedellerden biri de doğalgaz ihracatının azalmasıdır. Bu da Britanya'nın yeni ve ciddi bir krize girmesine neden olacaktır. "   Lord West böyle bir olayın kuşkusuz Britanya ekonomisini kötü yönde etkileyeceğini vurgu yaparak küresel petrol ve doğalgaz fiyatlarının geçmişte görülmemiş şekilde artacağını belirtmeketedir.    

Kültürel önem açısından Fars Körfezi ve Hürmüz Boğazı birçok din, medeniyetin, grubun ve etnik grubun var olduğu bir bölgedir. Hürmüz Boğazı'nın kültürel ve toplumsal önemi her şeyden ziyade bu bölgede var olan ülkelerin varlığından dolayıdır. Etnik bakımdan bölgede Fars ve Arap etnik grupları yüzyıllarca beraber yaşamıştır. Buna ilaveten bölgenin ekonomik öneminden dolayı ve Arap ülkelerinin durumu itibarı ile Bangladeş ve Filipinler gibi Güney Doğu Asya uyrukları da bölgeye çalışmak için göç etmişlerdir.

Örneğin Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın 2018 istatistiklerine göre Suudi Arabistan nüfusunun yüzde 30 kadarı yabancı uyruklardan oluşmaktadır. Bu da 10 milyon göçmeni kapsamaktadır. Bu bölgenin kültürel öneminin bariz özelliklerinden biri de tüm ilahi peygamberlerin, Hz. Musa'nın, Hz. İsa'nın ve Hz. Muhammed saa'in bu bölge ile  Akdeniz arasında kalan bölgede zuhur etmesidir. Sonuçta Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar uzun yüzyıllar boyunca bu coğrafi ortamda beraber yaşamışlardır. 

Fars Körfezi ve Hürmüz Boğazı'nın siyasi, güvenlik, ekonomik ve kültürel önemi göz önünde bulundurulduğunda, doğal olarak bölgenin petrol zengini ülkelerinin bölgenin güvenliğinin temini ve Amerika ile İngiltere gibi bölge dışı güçlerin yapıcı olmayan müdahalelerine karşı iş birliği yapması kaçınılmazdır. Buna esasen İran Fars Körfezi ve Hürmüz Boğazının güvenliğinin sağlanmasında tarih boyunca eksen rol oynamıştır. Bu çerçeve İran, yabancı güçlerin bölgede varlığının bölge için en büyük tehdit olduğunu savunmuştur. Bu husus İran'ın Hürmüz Barış projesinde de değinilen bir konu olmuştur.