İmam Humeyni –ks– mektebinde - 58
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- Irak’ta sürgün yıllarında ve Baas rejimi döneminde salabet ve direnişi hakkında geçen bölümde başladığımız sohbetimize istiyoruz.
Geçen bölümde İmam Humeyni -ks- şah rejimi tarafından sürgün edildiğini anlattık. 15 yıl süren bu dönem İmam Humeyni -ks- yaşamında oldukça zorlu günlerdi, zira bu sürenin önemli bir bölümü Irak’ta sürgün hayatıyla ilgiliydi. Öte yandan Saddam rejimi İmam Humeyni’nin -ks- Irak’taki varlığından yararlanarak İran’ı zayıflatma yönündeki siyasi hedeflerine ulaşmak istiyordu. İran’a hakim olan tağut rejimi ise Baas rejimi ile ihtilafları yüzünden İmam Humeyni’nin -ks- Irak’ta bulunmasından kendisine karşı faydalanmak istiyordu.O yıllarda İmam Humeyni -ks- Irak’ın Baas rejiminin üst düzey yetkilileriyle her türlü irtibat ve ilişkiden kaçınarak onları kendisinden İran’ın despot rejimine karşı nemalanmalarına müsaade etmedi.
Bu zorlu şartlar ve ağır baskılar İran ve Irak rejimleri 1975 yılında Cezayir anlaşması adı ile anılan bir anlaşmaya varmaları ve birbirinin içişlerine karışmama ve iki rejimin muhaliflerini desteklememe konusunda mutabakat sağlamalarının ardından daha da arttı. Anlaşmanın ardından şah rejimi Saddam rejiminden İmam Humeyni’nin -ks- Necef’te bulunma şartlarını ve faaliyetlerini kısıtlamasını istedi. Ancak İmam -ks- Baas rejiminin bu talebini kabul etmedi ve Saddam rejimine salabet ve iktidarla cevap vererek Irak’ta şah rejimine karşı siyasi faaliyette bulunamayacaksa bu ülkeyi terk etmeye hazır olduğunu vurguladı.
Geçen bölümde en son dedik ki, Saddam rejiminde Irak’ta din alimlerine yönelik baskı ve dehşet politikasına rağmen İmam Humeyni -ks- Baas rejiminin tehditlerini umursamıyor ve her zaman din alimleri ve Şii Müslümanların taklit mercilerini savunuyordu ve bu uğurda büyük bedeller de ödedi, ki en önemlisi de sevgili evlatlarından Hac Mustafa Humeyni’nin tutuklanmasıydı.
Şimdi sohbetimizin devamında İmam Humeyni’nin -ks- bazı arkadaşları ve yakınlarının sürgün yıllarında salabet vve direnişiyle ilgili tutumu ile ilgili anılarını anlatmaya devam etmek istiyoruz.
Irak’ın Baas rejimi İmam Humeyni’nin -ks- salabet ve direnişini kırmak ve bu durumdan İmam’ın İran milleti ve Iraklı Şii Müslümanların nezdinde konumundan nemalanmak için büyük çaba sarf ediyor ve bunun için İmam’a ruhi ve duygusal bazda baskı yapıyordu. Bu doğrultuda Baas rejimi İmam’ın alim ve arif evladı Hac Mustafa’nın tutuklanmasıyla İmam Humeyni’nin -ks- siyasi faaliyetlerini etkilemeye çalışıyordu.
Seyyid Hamid Ruhani bu bağlamda İmam Humeyni’nin -ks- gösterdiği tepkisini anlatarak, İmam’ın bu zorlu durumda nasıl salabet ve direnişini en iyi biçimde sergilediğini gözler önüne seriyor. Ruhani şöyle anlatıyor:
Hac Mustafa merhum Hekim Bağdat’tan döndüğünü onu ziyarete giderek teselli etmek istemişti. Bu yüzden Necef valisi ve istihbarat şefi İmam’ın huzuruna çıkarak devrim komutanlığı konseyi tarafından Seyyid Mustafa’yı Bağdat’a göndermekle görevlendirildiklerini ve bu görevi yerine getirmek üzere İmam’dan izin istediklerini arz ettiler. İmam şöyle buyurdu: Eğer Mustafa’nın Bağdat’a gönderilmesi benim icazetime bağlıysa ben asla böyle bir icazeti vermem, ama eğer onu tutuklamakla görevliyseniz, bu sizin bileceğiniz iştir.
Seyyid Hamid Ruhani maceranın devamını şöyle anlatıyor:
Ertesi sabah saat 8:00 sularında Hac Mustafa Humeyni bir kaç güvenlik görevlisinin gözetiminde Bağdat’a gönderildi. İmam o gün her zamanki gibi ders celsesine geldi, fakat derse katılanların derin üzüntüleri ve kaygılarına rağmen bir dünya huzur içinde ilmi ve fıkhi komplike meseleleri tedris etti ve namaz programını, görüşmelerini ve diğer günlük programlarını da gayet sakin bir şekilde yerine getirdi.
İmam Humeyni -ks- Baas rejiminin fırsatçı uygulamaları ve psikolojik savaşına karşı sadece salabet ve vakarla davranmakla kalmıyor, aynı zamanda bazı simgesel uygulamalarda bulunarak bu rejimin başta Şia Müslümanlar olmak üzere kamuoyunda yarattığı içi boş heybetini de kırıyor ve aynı zamanda Iraklı mücahitleri cesaretlendiriyordu.
Bu bağlamda Hüccetülislam Duayi İmam’ın Baas rejiminin korku ve dehşet atmosferi yaratma çabaları ve sahtekarlığına gösterdiği tepkide bu rejimi nasıl rezil ettiğini şöyle anlatıyor:
Merhum Ayetullah Hekim Baas rejimine karşı muhalefeti yüzünden mazlumane bir şekilde vefat etti. Hekim’in vefatından sonra Irak rejimi Şia Müslümanların arasında kaybettiği itibarı geri kazanmak ve geçmişi telafi etmek istiyordu. Bu yüzden Irak’ın dönem Cumhurbaşkanı Hasan El Bekir Ayetullah Hekim’in cenaze törenine katıldı; Kerbela eyaleti yetkilileri de Hekim için düzenlenen her türlü anma törenine katılmaya özen gösteriyordu.
Hüccetülislam Duayi şöyle devam ediyor:
Kerbela yetkilileri İmam Humeyni -ks- tarafından düzenlenen bir merasime katıldılar. Baas rejimi bu hareketleri ile İmam Humeyni -ks- mücahit ve şah karşıtı olduğu için düzenlediği anma merasimine katıldıklarını telkin etmek ve aynı zamanda İmam’dan da onları İmam’ın taraftarı olarak kamuoyuna tanıtmasını bekliyordu. İmam meclisin ev sahibi olarak kapının önünde oturmuş ve gelen şahsiyetlere saygısını sunuyordu. O sırada rejim yetkilileri de geldi. İnsanlar İmam’ın tepkisi ne olacağını merak ediyordu. İmam oturduğu yerden hiç kımıldamadı, öyle ki Kerbela valisi eğilip İmam’la tokalaşmak zorunda kaldı. İmam’ın çevresinde oturanlarda İmam’a uyarak yerlerinde kalkmadı ve rejim yetkilileri aşağılanmış vaziyette gidip kalabalığın arasında bir yer bulup oturdular. O sırada sıradan bir Şeyh de meclise girdi. İmam -ks- hemen ayağa kalktı ve ona saygı gösterdi. İmam’ın iki farklı tutumunu ve rejimin adamlarını hiçe saydığını mecliste bulunan herkes fark etti.
İmam Humeyni’nin -ks- İran ve Irak arasındaki sınır anlaşmazlığı konusunda Baas rejimine karşı sergilediği tedbiri ve salabeti de oldukça ilginç ve bir ders niteliğindeydi. Irak’ın Baas rejimi İmam’ın şah rejimi ile ihtilaflarından bu rejime baskı yapmak ve İran devletinden taviz koparmak için yararlanmaya çalışıyordu, ancak İmam büyük bir dirayet ve salabetle milli meseleleri hükümet meselelerinden ayırıyordu ve böylece tarafların bu durumdan nemalanmalarını engelleyerek İran milletinin çıkarlarını ve ülkenin toprak bütünlüğünü savunuyordu.
Bu bağlamda Seyyid Hamid Ruhani şu ilginç anıyı anlatıyor:
Baas rejimi İmam’dan İran ve Irak arasındaki sınır anlaşmazlığında Irak’ın tarafını tutmasını istiyordu. İmam yanında oturan mütercime, ben sözlerimi hiç eksiksiz ve yumuşatmadan bunlara çevirecek birini istediğini söyledi. Mütercim ben hazırım, deyince İmam şöyle buyurdu: Evvela bizimle İran devleti arasındaki ihtilaf köklü ve inanca dayalı bir ihtilaftır ve asla bertaraf edilecek gibi değildir, oysa sizinle İran devleti arasındaki ihtilaf resmi ve geçicidir. Siz bugün birbirinize kötü söz eder, birbirinize lanet okur, ertesi gün bir araya gelirsiniz. İkincisi, siz ne yaptınız ki İran yapmamış? Eğer onlar kötülük ettiyse, siz daha beterini yaptınız.
Seyyid Hamid Ruhani şöyle devam ediyor:
Bu sözlerin üzerine Iraklı yetkililer şiddetle öfkelenerek ayağa kalktılar ve sürekli Irak rejimine destek yönünde açıklama yapmanı istemeyiz, diyerek İmam’ın evinden ayrıldılar. İki gün sonra İmam’a karşı derin öfke duyan Baas rejimi İmam’ı tehdit etmeye kalkıştı ve bir mesaj göndererek İmam’dan iki gün içinde Irak topraklarını terk etmesini söylediler. İmam bu mesajı alınca gayet soğukkanlı bir şekilde pasaportunu mesajı getiren kişinin önüne atarak şöyle dedi: Çıkış damgasını vurun, ilk fırsatta Irak’ı terk edelim.
İmam Humeyni -ks- Irak’ın Baas rejimine karşı salabet ve direnişini sergilemek ve arkadaşlarına ve Iraklı Şii Müslümanlara örnek olmak için Baas rejimi ile mücadelede bazı simgesel uygulamalarda bulunarak bir yandan bu rejimin halkın kafasındaki içi boş heybetini ve gücünü kırıyor ve öbür yandan halka İslam ve Şia mezhebini korumak için gerekli salabet ve direnişin nasıl sergileneceğini gösteriyordu.
Bu konuda Iraklı hekim Dr. Sahib Hekim şu anıyı paylaşıyor:
Bir gece İmam her zamanki gibi İmam Ali’nin -s- mutahhar türbesini ziyaret etmek üzere evden çıktı. O sırada Irak casusluk örgütünden bir ajan İmam’a yaklaştı ve pasaportu ve ikamet tezkeresi hakkında sorular sormaya başladı. Ancak İmam o ajanı umursamadı, halk da hemen İmam’ın çevresini sararak muhtemel küstahlığı engellemek istedi. O sırada çevredeki esnaf da dükkanlarını bırakarak Baas rejiminin ajanını serzeniş etmek üzere toplandı. Bu hadise Çarşamba günü yaşandığı için İmam bir süre Çarşamba günlerinde İmam Ali’nin -s- türbesini ziyaret etmedi ve böylece bu olayın halkın kafasında yaşatılmasını ve Baas rejimine yönelik muhalefete örnek olmasını istedi.
İmam Humeyni -ks- kişisel bağımsızlığı ve salabetinin yanı sıra Necef dini ilimler merkezinin bağımsızlığını ve salabetini de Baas rejiminin itirazları ve tehditlerine karşı korumaya ve takviye etmeye çalışıyordu. İmam sürekli Baas rejiminin dini ilimler merkezine musallat olmasına karşı direniyor ve diğer ulema ile birlikte bu şom planı boşa çıkarıyordu.
Seyyid Hamid Ruhani bu konuda da şöyle diyor:
Baas rejimi Necef alimlerinde rejimle uzlaştıkları ve dost oldukları takdirde dini ilimler merkezi işine devam edebileceğini, aksi takdirde dağılacağını telkin etmeye çalışıyordu. Onlar hatta bu yönde bazı önerilerde bulundu ve maddi açıdan merkezi takviye edeceklerini belirtti. Ancak İmam bu önerileri şiddetle reddetti ve bunu Baas rejiminin ulemanın bağımsızlığını ellerinden almak ve Necef dini ilimler merkezine musallat olmak için ortaya atılan bir komplo olduğunu belirtti. Sayın Huyi İmam’ın muhalefetini duyunca Baas rejimine bir mesaj göndererek, İmam Humeyni’nin -ks- merkezde her türlü yapılanmaya karşı olduğunu, kendisi de tek başına bu işin üstesinden gelemeyeceğini bildirdi.