Nisan 28, 2020 12:29 Europe/Istanbul

Bugün her şeyi yaratan, yoktan var eden anlamında olan El- Hâlık adını, özelliklerini ve faziletlerini ele alacağız.

Bilindiği üzere yüce Allah varlık aleminde olup bitenleri, yaratılış ve incelik, ölüm ve ölüm sonrası, kıyamet ve hesap kitap, mükafat ve cezaları, semavi kitabında Esma-ül Hüsnâ’ya işaret ederek her iş ile ilgili kendine has ismini kullanmıştır. Örneğin Zümer suresinin 62. Ayetinde şöyle buyuruyor:

 اللَّهُ خالِقُ کُلِّ شَیْ‌ءٍ وَ هُوَ عَلى‌ کُلِّ شَیْ‌ءٍ وَکِیلٌ

“Allah her şeyin yaratıcısıdır ve her şeyi koruyup yöneten de O’dur.”

Yüce Allah bu ayette yaratılış ve her şeyin yaratılmasını Hâlık adı ile kendine nisbet veriyor, başka bir ifade ile yüce Allah bu ayette her şeyi yaratan Hâlık’ın bizzat kendisi olduğunu ifade ediyor.

 

Hâlık’ın kökü olan halk, aslında ölçüm ve takdir anlamındadır, fakat bir şeyi yaratmak onun ölçüsü ile yaratmayı gerektirdiğinden Hâlık ismi de yaratan anlamında oluyor. Öyle ise kelime anlamı ile Hâlık, ölçen anlamındadır, fakat her şeyi gerektirdiği gibi ölçerek yarattığından Cenab-ı Hak, Hâlık’tır.

Merhum Tebersi bu konuda şöyle diyor: aslında Halk bir şeyi tam ve titiz ölçmelerin ardından yaratmaktır, öyle ki hiçbir eksiklik ve kusuru olmasın, bu da ancak Kâdir olan Allah’ın işidir.

Bu yüzden yüce Allah Kamer suresinin 49. Ayetinde şöyle buyuruyor:

اِنَّا کُلَّ شَیْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ

Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.

Öyle ise tüm canlıların ve cansız mahlukatın yaratılışında çok dakik bir ölçüm vardır. Nitekim günümüzde ilmin ilerlemesi ile bu dakik düzen, doğanın tüm sisteminde var olan düzen ve uyum her geçen gün daha da ortaya çıkıyor.

Günümüzde kozmologlar ve astronomlar, galaksiler, yıldızlar ve gezegenlerin hareketlerinin belirli bir düzene göre gerçekleştiğini keşfetmişlerdir. Eğer astronomlar on yıllardan önce tam ve yarım güneş ve ay tutulmalarını detayları ile hesaplayabiliyorlarsa, bu evrende var olan düzenden dolayıdır.

Karınca gibi en ufak canlıların bu kadar küçük ölçeklerde sahip oldukları organlar, sinirler, beyin vb. diğer uzuvları arasındaki uyum ve dakik çalışmaları hayret vericidir. Tek hücrelilerde ve milimetrenin binde biri veya daha da ufak ölçeklerdeki canlılarda ise bu zarafet ve dikkat doruğa ulaşıyor.

Bunun ötesinde atom ve bir tür temel parçacık ve maddenin temel bileşenlerinden olan kuark dünyasını incelediğimizde, yaratılışın nasıl da hesaplanarak her şeyi ölçüsünde yarattığı ve Hâlık olduğu akıllara durgunluk veriyor.

Tabi ki tüm bu ölçümler, sadece fiziki boyutta ve miktarlarla ilgili değildir, bu düzen kaliteyi de etkiler. İnanın ruh haletine, isteklerine, iç güdülerine egemen olan düzen, inanın bireysel ve sosyal isteklerinin gerçekleşmesi yolunda dakik bir ölçümün sonucudur, öyle ki eğer bu düzende en ufak bir değişiklik ortaya çıkarsa insanın sosyal ve bireysel düzeni bozulur. Bir insanın ruh haletine en ufak ilgisizlik veya aşırı ilgi söz konusu insanın ruhsal dengesini bozar.

Bu yüzden Hâlık’ın tüm parçalar arasında uyum ve dengeyi sağlayan olduğu söyleniyor. Hâlık ilk etapta her şeyi kuralları gereği ölçülendirmiş, gerekli zaman ve mekanını belirlemiş ve ikinci etapta ona varlık kazandırarak yaratmıştır. Bu yüzden canlıların yaratılması birden bire değil, genelde kademeli olmuştur. örneğin Kur'an-ı Kerim’in Mü’minüm suresinin 12 ila 14. Ayetlerinde insanın yaratılışı ile ilgili şöyle okuyoruz:

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن سُلَالَةٍ مِن طِینٍ ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فِی قَرَارٍ مَکِینٍ ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَاما فَکَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْما ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقا آخَرَ

Gerçek şu ki biz insanı çamurdan alınmış bir özden yaratıyoruz; Sonra onu sağlam bir korunakta nutfe haline getiriyoruz. Ardından nutfeyi (döllenmiş yumurta) alakaya (rahimde asılıp beslenen embriyo) çeviriyor, alakayı şekilsiz et (görünümünde) yapıyor, bu etten kemikler yaratıyor, daha sonra da kemiklere adale giydiriyoruz; nihayet onu bambaşka bir yaratık halinde inşa ediyoruz. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir.

Yine yüce Allah Hûd suresinin 7. Ayetinde şöyle buyuruyor:

وَ هُوَ الَّذی خَلَقَ السَّماواتِ وَ الْأَرْضَ فی‏ سِتَّةِ أَیَّامٍ

“… gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur…”

Tabi ki yüce Allah, dünya ve içindeki olayları bir anda bile yaratabilir, fakat maddi dünya onun sebep-sonuç sistemine tabidir ve yüce Allah’ın isteği ve iradesi de tüm yaratılış dünyasını kapsayan kuralların yürütülmesidir. Bu kurallar tüm varlık dünyasının başlangıcından ebede kadar devam edecektir.

Hâlık olmak, her şeyi yaratan, yoktan var eden demektir. Allah Teâlâ, eşyayı, her hangi bir örneği ve benzeri olmadan yaratandır. Örneğin eğe biri, bir araba icat ederse onun Hâlık’ı sayılır.

Şimdi eğer bu arabanın seri üretimine başlanırsa, fabrikadan çıkan diğer arabaları, yeni hilkat olarak sayılmaz. Zira aynı tasarım, aynı yapım formülü, aynı parçalar ve aynı model üretilmiştir. Öyle ise artık diğer arabaları üretene Hâlık denilmez, hatta eğer ilk arabayı üreten kişi olsa bile.

Bu yüzden Hâlık'ın en önemli özelliklerindenen biri, diğerlerinin önceki mahluku yaratmaktan aciz olmasıdır.

Şimdi bilinen veya bilinmeyen yıldızlar ve gezegenler milyonlarca varlık bulunuyor. Tüm görünen veya görünmeyen bu mahlukların var olmaları için bir Hâlık'a ihtiyaç vardır; öyle bir Hâlık ki diğer varlıklara benzemeyen mahluklar yaratsın. İlginç olan ise günümüzde ilimdeki ilerlemelerle, tıpatıp birbirine benzeyen iki insan, aynı türden iki hayvan veya bitkinin hatta iki taşın bile olmadığını ispatlamıştır.

İşte bu yüzden tüm dünyada insanların kimliklerinin belirlenmesi için onların parmak izleri inceleniyor zira iki insanın ister ölü ister canlı, parmak izleri birbirine benzemezken aynı insanın parmaklarını izleri de farklıdır. Bu yüzden ancak mutlak Hâlık olan yüce Allah, varlık alemi kadar büyük bir dünya yaratabilir.

Yüce Allah her şeyin Hâlık'ıdır. Fakat önemli olan konu ise yüce Allah'ın bunca muazzam galaksiler, milyarlarca ışık yılı uzaklığındaki yıldızlar, milyonlarca farklı hayvan ve bitkinin yaşadığı engin okyanuslar, dağlar, ovalar ve çöller yaratmasına rağmen yine en üstün mahlukunun insan olduğunu tanıtmasıdır.

Yüce Allah Rahman suresinde tüm mahlukatlar arasında ilk önce insanın yaratılmasını hatırlatarak ona değiniyor. Bunun sebebi ise insanın diğer mahlukata göre sahip olduğu önem ve konumudur.

Yüce Allah cismin yaratılmasına ilaveten insanın vücudunda olan bir başka varlıktan yani ruhtan söz ediyor, Allah'tan olan bir ruh, ve bu yüzden Allah'ın halifesi olma liyakatine sahiptir. Nitekim Sâd suresinin 71 ve 72. Ayetlerinde şöyle buyuruyor:

إِذْ قالَ رَبُّکَ لِلْمَلائِکَةِ انِّی خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ طِینٍ / فَإِذَا سَوَّیْتُهُ وَنَفَخْتُ فِیهِ مِنْ رُوحِی

Hani rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Ona tam şeklini verip ruhumdan da üflediğim vakit hemen onun için secdeye kapanın."

Değerli dinleyiciler bugün de bizlere ayrılan sürenin sonlarına yaklaşıyoruz. Sizlerle haftaya vedalaşırken Hac suresinin 73. Ayetine dikkatinizi çekmek istiyoruz:

Ey insanlar! Size bir misal verilmekte; dinleyin onu: Allah’tan başka kendilerine yalvarıp yakardıklarınız var ya, hepsi bunun için bir araya gelseler bile bir sinek yaratamazlar! Hatta sinek onlardan bir şey kapsa, onu dahi ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!

Bu ayette insanların ilim ve kabiliyet konusunda en yüksek kademede olarak bildiği tüm güçlerin bir araya gelerek, tüm ilimler, imkanlar, araçlar ve teçhizatlarını bir araya toplamaları halinde bir sineği bir yaratamayacakları, açıkça belirtiliyor. Sinek küçük bir böcektir fakat bilimsel açıdan onu inceleyecek olursak, onun bir beyin, sinir ve sindirim sistemi olduğunu, en donanımlı uçaklardan bile daha karmaşık, şaşırtıcı ve kıyaslanamayacak kabiliyetlere sahip olduğunu görürüz.

Şimdi insanın cansız bir hücreden canlı bir hücre bile yarattığını farz etsek de, acaba her biri çok detaylı bir kamera gibi çalışan yüzlerce küçük gözü yan yana bir araya getirebileceğini ve sinir sistemi ile bir böceğin beynine bağlayacağını, görüntü bilgilerini böceğin beynine aktarabileceği, böceğin de tehlike zamanında en uygun fırsatta tepki gösterebileceğini kim sağlayabilir?

Acaba tüm insanlar bir araya gelse de görünüşte böyle naçiz bir  canlıyı bunca karmaşık yetenek ve kabiliyetlerle yaratabilir mi? Yapsa bile muhakkak bu varlık dünyasında var olan imkanlar ve araçların montajından başka bir şey olamaz.