Mayıs 17, 2020 21:18 Europe/Istanbul

Bu hafta sizlerle birlikte Esma-ül Hüsnâ'dan el-Gaffar’ın anlamını irdelemeye çalışacağız.

Çok mağfiret ve merhamet eden, suçluları en çok affeden, çirkinlikleri örten ve ayıpları gizleyen el-Gaffâr, mağfireti pek çok olan, kullarının ayıplarını örten; mağfireti çok olan, kullarının günahlarını pek çok bağışlayan anlamına gelir. Fakat yüce Allah’ın bu ismi, günahkar bir kulun işlediği günahın zarar ve ziyanını itiraf ve tövbe etmesi zaman tecelli eder ve insanı bu büyük hüsranından koruyarak onun erdemliğe ulaşma yoluna devam etmesini sağlar

Hatırlanacağı üzere Esma-ül Hüsnâ’dan Musavvir adını ele aldık ve bu ismin temel erkanlarından güzellik ve hüsnü cemal olduğunu belirttik. Yüce Allah Musavvir ve güzel yaratandır, kendi lütfu ve fazlı sayesinde de kötülükleri ve çirkinlikleri Gaffâr adı ile örter ve böylece güzelliklerin ortaya çıkmasını sağlar.

İnsan, vücudunda ve organlarında çirkin veya orantısız bir parça olursa, onu mümkün olduğu kadar kapatmaya ve gizlemeye çalışır. İnsanın batını da kendine has güzellikleri vardır. Yüce Allah inanların suretini Musavvir olduğu için güzellikle süsler nitekim Tegâbün suresinin 3. Ayetinde şöyle buyuruyor:

خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَصَوَّرَکُمْ فَاَحْسَنَ صُوَرَکُمْۚ وَاِلَیْهِ الْمَص۪یرُ

Allah gökleri ve yeri hikmetli olarak yarattı, size şekil verdi, şeklinizi güzel yaptı. Dönüş de ancak O’nadır.

Cenab-ı Hak insanın yüzünü güzel yarattığı gibi onun içini ve batınına da dikkat etmiştir. Gaflet ve cehalet insanı çirkinlikler ve kötülüklere sürüklediği ve kul günah işlediğinde kendi günahının ziyanlarını anlar ve tövbe eder

İşte burada yüce Allah onun batınının en iyi şekilde kalmasını sağlamak için Gaffâr adı ile yardımına gelir. Bu yüzden Gaffâr tüm kötülükler ve çirkinlikleri örten ve gözardı edendir ve insan hakkında ise günahlarının bağışlanması ve onun zatını ve görünüşünü çirkinleştiren her ne varsa örtendir. Gaffâr sadece günahları bağışlamakla kalmaz, o günahların eserlerini insanın hayatından zihin ve düşüncesinden de temizler ki işlediği günahın anısı onu rahatsız etmesin.

Allah Teâlâ Tâhâ suresinin 82. Ayetinde kendini Gaffâr olarak tanıtarak şöyle buyuruyor:

وَ إِنِّی لَغَفّار لِمَن تابَ وَ آمَنَ وَ عَمِلَ صالِحاً ثُمَّ اهْتَدی

“Şu da bilinmeli ki, ben tövbe edip yürekten inanan ve iyi işler yapan, sonra da doğru yolda sebat eden kimselere karşı çok bağışlayıcıyım.”

Allah Teâlâ bu ayette kendini tövbe edenlerin günahlarını örten şeklinde tanıtıyor; öyle bir tövbe ki Nasuh ardından kalben iman ve salih amelle davrandı. Ne zaman insan sahip olduğu imanı, salih amelle tasdik ederse, hidayete erdiği söylenebilir.

Mümin insan ilahi seyir sürecinde günahın erdemliğe ulaşmasına engel olduğunu, Allah nezdinde makam ve konumunu aşağıladığını anladığı bir merhaleye ulaşır. Bu yüzden Allah’a döner ve O’nu tövbeleri kabul eden ve Gaffâr olarak bulur. Bu yüzden Allah’ın Gaffâr olması ise O’nun tövbelerini kabul eder ve isyan nedeni ile kalbini karartan işlediği günahların etkilerini temizler.

Yüce Allah’ın Gaffâr ismi, rahmet ve bereketin adeta akmasına sebep olur. Nitekim Kur'an-ı Kerim’in Nuh suresinin 10 ila 12. ayetlerinde hz. Nuh’tan naklen şöyle okuyoruz:

فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّکُمْ إِنَّهُ کانَ غَفّارًا /  یرْسِلِ السَّماءَ عَلَیکُمْ مِدْرارًا ... /  وَ یجْعَلْ لَکُمْ جَنّات وَ یجْعَلْ لَکُمْ أَنْهارًا

“Dedim ki: "Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin; O, çok bağışlayıcıdır. (Dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallar ve oğullar vererek sizi desteklesin, size bahçeler versin ve sizin için ırmaklar akıtsın.”

Hiç şüphesiz rahmet yağmurun anahtarı yüce Allah’ın ellerindedir ve Hakk’ın iradesi tecelli etmedikçe rahmet bulutları yağmaz; diğer yandan da günah ilahi rahmet kapılarının kapanmasına sebep olur.

Kendi ruhlarını tanımayan ve değerine vakıf olmayanlar en ufak bir gafletle günaha düşüyorlar. Onlar günah için attıkları ilk adımda kendilerini sonsuz ilahi nimet ve rahmetten mahrum bırakıyorlar ve bu da nefse yapılan zulmün tam mısdağıdır. Mağfiret ve bağışlanmak istediğimizde yani Allah’ım ben gafildim ve günah işlerken zakir değildim fakat Senin beni gözetlediğin ve yaptıklarıma nazir olduğunu biliyorum, öyle ise bana lütufta bulun ve günahlarımı bağışla zira sen çok bağışlayan ve tövbeleri çok kabul edensin!

Öyle ise Gaffâr konusundaki en temel mesele, işlenen her günahla nefsne ve kalbe bir karanlık hakim olur ve erdemliğe doğru hareket durur fakat pişmanlık ve tövbe ile Gaffâr adı ve onu kapatan ve örten özelliği tecelli eder.

İslam dünyasının seçkin muhaddis ve fakihlerinden Muaviye bin Veheb şöyle anlatıyor:

İmam Sadık -as- şöyle buyurdu: “Ne zaman bir kul gerçekten tövbe ederse Allah onu sever ve dünya ve ahret günahlarını örter.” Nasıl örter diye sorduğumda şöyle buyurdu: İki meleğin yazdıklarını unutturur ve organlarına günahlarını örtmesini emreder toprak parçalarına vahiy ederek üzerinizde işlediği (günahları) örtün der, öyle ise kul, hiçbir şey onun günah işlediğine tanıklık etmeyecek şekilde Allah ile buluşur.

İnanın kalbi onun hakimi ve hüküm sürenidir. Tövbe ile insanın kalbi yüce Allah karşısında huzu ve huşu içinde olur. Kalbin ardından diğer organlar da onu izler ve Allah’ın emrine girer. Bu durumda tövbe eden kul Allah’a şöyle arzeder: Allah’ım, ben günahlar karşısında ve şehvetlerimin kontrol edilmesinde zayıf davrandım, kendi lütfunla beni affın ve rahmetinden yararlandır. Allah’ım bana acı.

Yüce Allah da o kulunu bağışlayarak günahlarını örter. Tabi ki tövbenin kabul şartı ise eskiyi ıslah etmektir. Nitekim Maide suresinin 39. Ayetinde şöyle okuyoruz:

فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِهِ وَأَصْلَحَ فَإِنَّ اللَّهَ یتُوبُ عَلَیهِ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِیمٌ

Kim bu haksız davranışından sonra tövbe eder ve halini düzeltirse bilsin ki Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.

Bu ayette günah, insanı alçak bir duruma düşüren “kendine zulmetme” şeklinde yorumlanmıştır fakat tövbe edince ve kaybettiklerinin ceremesini çekince, ilahi rahmetin ışınları onu tekrar sarar ve yolunu aydınlatır.

Tabi ki bir konuya da dikkat etmek gerekir, Gaffâr islmi her zaman tövbenin ardından tecelli etmemiştir, bu isim günahtan sakındıran bir kalkan olarak davranır ve enbiya, imamlar ve ilahi evliyalara nasip olur. Bu yüzden insanlar yüce Allah’ın Gaffâr olmasına umut bağlayarak günah işlemekte korkusuzca davranmamalıdırlar, yüce Allah’ın Gaffâr isminin günah işlemeyi önleyen bir faktör olarak bilmeli ve daha fazla günaha bulaşmamaya çalışmalıdırlar.

Gaffâr ismi çok günahları affetmenin belirtisidir. Bu mübarek isim kuran-ı Kerim’de 5 kez geçmiştir ki üçü Aziz ismi ile birliktedir. Mümin suresinin 42. Ayeti Aziz ve Gaffâr isimleri ile bitiyor. Bu ayette mümin kişi tarafından şöyle buyuruyor:

...وَ أَنَا أَدْعُوکُمْ إِلَى العَزیزِ الغَفّار

… ben ise sizi izzet sahibi, çok bağışlayıcı olan Allah’a davet ediyorum.

Ayrıca Sâd suresinin 66. Ayetinde de şöyle buyuruyor:

رَبُّ السَّماواتِ وَ الأَرضِ وَما بَیْنَهُما العَزیزُ الغَفّار

O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin rabbidir, daima galiptir, çok bağışlayıcıdır.

Kur'an-ı Kerim’in büyük müfessiri Allame Tabatabai bu ayet ile ilgili şöyle yazıyor: Hiçbir şey O’na galip gelmez ve O’ndan başka karşısındaki her şey zelil ve itaatkârdır. Ayrıca Allah Gaffâr’dır yani kulun O’nun mağfiret ve bağışlaması tamahı ile O’nu ibadet etmesi farz olandır, zira ibadet ve kulluğun hedefi Mabud’a yakınlık ve kulun O’ndan uzaklaşmasını gidermektir ve bu da günahın mağfiretidir ki sadece yüce Allah’ın şanındadır.

En sonda ise A’râf suresinin 180. Ayeti ise şöyle buyuruyor:

وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ینَ یُلْحِدُونَ ف۪ٓی اَسْمَٓائِه۪ۜ سَیُجْزَوْنَ مَا کَانُوا یَعْمَلُونَ

En güzel isimler Allah’ındır; bu güzel isimlerle O’na dua edin, O’nun isimleri hakkında doğru inançtan sapanları kendi başlarına bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını çekecekler!

Daha önce de belirttiğimiz gibi Esma-ül Hüsnâ’yı okumanın hedefi bu ilahi sıfat ve isimlerden etkilenerek onlara alışmak ve süslenebilmektir. Nitekim Resûlüllah -saa- da “Ey insanlar nefis ve canlarınızda ilahi ahlakı oluşturun” diye buyuruyor.

Başka bir ifade ile kendinizi ilahi ahlakla süsleyin. Yani eğer Allah Gaffâr ise, aynı zamanda gücün zirvesinde günahları bağışlıyor, çirkinlikleri örtüyorsa bizler de etrafımızdakilerin hataları ve günahlarından geçip onları örtelim, böylece hem pişman olan günahkar şerefli bir hayat sürebilsin ve hem de eğer biz bir hata işlersek onlar da bizi affetsin. Nitekim hz. Ali -as- da şöyle buyurmuştur: ”En kötü insanlar, başkalarının hatasını bağışlamayan ve hataları örtmeyenlerdir.”

Değerli dinleyiciler Esma-ül Hüsnâ adlı sohbetimizin bugünkü bölümünde el-Gaffâr isminin anlamını sizlere kısaca anlatmak istedik. Sizlerle kısa bir dua ile vedalaşıyoruz:

اللَّهُمَّ إِنِّی أَسْأَلُکَ بِاسْمِکَ یَا غَفَّارُ الْغَوْثَ الْغَوْثَ خَلِّصْنا مِنَ النّارِ یا رَبِّ

Allah’ım ben, (güzel) ismin hakkına sana el açıyor, (hacetlerimi) senden diliyorum; Ey (ayıpları) örten, Ey kendisinden başka bir ilah olmayan… Kurtar bizi ateşten ey Rabbim!/012