Mayıs 18, 2020 23:57 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- devlet yönetimi ve erkanlarında emir komuta zinciri ve yasalara ve disipline uyma hakkındaki görüş ve düşüncelerini ele almak istiyoruz.

Hatırlanacağı üzere geçen bölümde İmam Humeyni’nin -ks- devlet erkanlarında emir komuta zinciri ve yasalara uyduğu yönünde bazı örnekleri anlattık. İmam yasaları ve emir komuta zincirini sırf örfi ve anlaşmalı bir durum olarak bilmezdi ve toplumda düzen ve disiplinin sağlanması için yasalara uymanın şer’i vacip olduğuna inanırdı. İmam hatta bir dört yolda kırmızı ışıktan geçmemeye bile özen gösteren bir yaklaşımı söz konusuydu.

Bundan başka İmam Humeyni -ks- yasalara uymak hatta zalim hükümdarları olan ülkelerde bile kamu maslahatına olduğuna inanırdı ve siyasi ihtilafların kamu düzenini bozmasına müsaade etmemek gerektiğini vurgulardı. Bu yüzden İmam taraftarlarına da hakimiyetin zulmü yüzünden yasaları ihlal ederek toplumun düzenini bozmamalarını tavsiye ederdi.

İmam Humeyni -ks- ayrıca kendisi bizzat emir komuta zincirine uyar ve sürekli toplumun işleri yasal ve resmi kanallardan yürütülmesi gerektiğine vurgu yapardı.İran’da İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra despot rejim dağıldı ve zamanla halkın oylarına dayanan yeni bir nizam hakim olmaya başladı. Doğal olarak siyasi bir nizamın çökmesi ve anayasa ve birçok yasanın feshedilmesi, toplumda bir nevi düzensizlik ve disiplinsizliğe yol açar ve hatta yeni düzen ve yeni yasalar belli olduktan sonra bile bir süre devlet erkanları arasında bir nevi uyumsuzluk ve kargaşa söz konusu olur.Bu şartlarda inkılabın bazı liderleri inkılap sayesinde kavuştukları gücü ve halkın ve özellikle inkılapçı güçlerin onlara temkin etmesi durumundan nemalanmaya ve yasaları ve emir komuta zincirini hiçe saymaya heveslenir.  Nitekim bu tür vesveseler zemini yeni bir despot rejimin şekillenmesine yol açar. Hal böyle olunca inkılapçı liderlerin büyük bir dirayetle hareket etmeleri ve bu tür vesveselerden etkilenmeden başkalarını ve özellikle inkılapçı güçleri ülke yasalarına ve emir komuta zincirine uymaya zorlamaları ve sonuçta yeni bir despot rejimin şekillenmesini engellemeleri gerekir.İmam Humeyni -ks-, güçlü karizmasına rağmen siyasi uzak görüşü sayesinde kendini bu tür sapmalardan koruyan seyrek sayıda inkılap liderlerinden biridir ve böylece diğer liderlere örnek olmuştur.

İmam -ks- inkılaptan sonra yaşaman siyasi çalkantıların ve ihtilafların doruk noktasında ve yine dayatılan savaş yıllarının en kritik anlarında bile her daim yasalara ve emir komuta zincirine uymuş ve başkalarına da bu yönde tavsiyede bulunmuştur.

İmam Humeyni -ks- iktidarın zirvesinde bulunduğu ve hatta yasal olarak bazı konulara müdahale etme hakkına sahip olduğu halde çok has ve hassas durumların dışında hükümet kurumlarının işlerine müdahale etmezdi, ki bu da devlet erkanlarının gelişmesi ve pekişmesine vesile oldu.

İran’ın İmam Humeyni -ks- döneminde dönem Başbakanı bu konuda şöyle yazıyor: İmam her zaman devlet erkanlarının görevine karışmaktan kaçınıyordu ve bu yöntem bu kurumların gelişmesi ve pekişmesine vesile oldu. İmam güçlü bir şekilde işlerde disipline inanırdı ve ofisine yapılan müracaat durumları her zaman ilgili kurumlarca ele alınırdı. Ben İmam’ın ofisinin devlet erkanlarının görevlerine müdahale ettiğine şahit olmadım, hatta İmam’ın bir kişinin bir göreve atanması veya görevden azledilmesine karıştığını veya kabinenin kurulma sürecinin birinin kabinede yer alıp almaması konusunda tavsiyede bulunduğunu görmedim, bir tek istisna istihbarat bakanıydı ki burada da İmam bir adı zikretmedi ve sadece bana bu bakanlık için biri üzerinde anlaşmaya varıldığı zaman kendisi ile de istişarede bulunmamızı hatırlattı.

İmam Humeyni’nin -ks- önderlik döneminde İran İslam Cumhuriyeti’nde hükümette yer alan yetkililer, İmam’ın en bariz ve en seçkin özelliklerinden biri devlet kurumlarının işlerine müdahale etmemek ve zemini bireylerin ve kurumların gelişmesine hazırlamaktan ibaret olduğunu belirterek şöyle diyorlar:

İmam’ın en bariz ve en seçkin özelliği yönetim anlayışında ilgili kurumlarca çözümlenmesi gereken işlere karışmamaktı ve biz de İmam’ın bu davranışı yüzünden teşkilatlanmada ve nizamı pekiştirmede gelişme kaydettik. İmam başkalarına yetki vermek ve gereksiz yerlerde onların işlerine karışmamak ve sadece titiz bir şekilde gözetlemekle gelişmelerine katkı sağlıyordu

İmam Humeyni -ks- ülkenin özel şartları yüzünden hükümet işlerinde yetkililerin arasında görüş ayrılığı olunca bu tür konulara doğrudan müdahale etmek yerine bir şura oluşturup yetkililerin arasındaki ihtilafı çözmeye çalışırdı. Örneğin o dönemde Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında yeni kabineyi kurma konusunda bazı anlaşmazlıklar yaşanır ve mesele çözümlenmek üzere İmam’a götürülürdü. İmam ise doğrudan müdahale etmek yerine bir şura oluşturup sorunu çözümlemekle görevlendirirdi. Dönem Başbakanı bu konuda şöyle anlatıyor:

Kabinenin kurulma ve bakanları meclise sunma sürecinde ne zaman bir sorun yaşanır ve normal yollardan çözümlenmezse, İmam meseleyi bir şuraya havale ederdi. İmam her halükarda yetkililerin bağımsız ve anayasa çerçevesinde hareket etmelerine vurgu yapardı.

İmam Humeyni -ks- hassas ve stratejik önem arz eden konuların dışında konumu ile ilgili olmayan meselelere müdahale etmez ve hatta bazı yetkililerin ihtilaf konusu olan meselelere müdahale etme yönündeki taleplerini geri çevirerek talepte bulunanları müzakere etmeye ve uzlaşmaya tavsiye ederdi.

İnkılabın ilk yıllarında başbakanlık görevini yürüten şehit Recai, dönem Cumhurbaşkanı Ebulhasan Benisadr ile ihtilafları hakkında şöyle diyor:

Bazı bakanların belirlenmesi üzerine yaşanan ihtilaf sırasında Ayetullah Musevi Erdebili ve Ayetullah Mehdevi Keni, konu hakkında İmam’la görüştüklerini ve benim seçtiğim bakanları İmam’a arz ettiklerini, ancak İmam şöyle buyurduğunu anlattılar: Ben karışmıyorum, gidin oturun, konuşun ve anlaşın.

İmam Humeyni -ks- ne zaman nizam yetkilileri arasında bir anlaşmazlık olursa bu konuya müdahale etmez ve herhangi bir taraftan yana tavır koymazdı ve onlara eğer birlikte çalışamıyorlarsa görevlerini başkalarına devretmelerini tavsiye ederdi ve böylece anlaşmazlıklara müdahale etmek ve emir komuta zincirine karışmaktan kaçınırdı. İran’ın dönem Başbakanı bu konuda şöyle diyor: İmam ancak önemli ve stratejik konulara müdahale ederdi. Bir keresinde kabinede bakanların arasında bir anlaşmazlık çıkı. İmam, birbiriyle anlaşamayanlar gitsin başka yerde hizmet etsin, dedi.

İmam Humeyni -ks- başka kurumlarla ilgili olan talepler ve şikayetlerle karşılaşınca açıkça bu konu benimle ilgisi yok, diyerek ülkeye hakim olan emir komuta zincirine uyardı. Bu konuda Hüccetülislam Aştiani şöyle yazıyor:

İmam -ks- özellikle idari işler başta olmak üzere disipline ve emir komuta zincirine uyulmasına bağlıydı ve eğer bu çerçevenin dışında bir iş İmam’dan talep edilirse, bu iş beni ilgilendirmiyor, neden bana gönderdiniz? diye karşılık verirdi.

Hüccetülislam Rahimian da İmam Humeyni’nin -ks- bir terör çetesi elebaşının örgüt üyelerinin serbest bırakılması yönünde yazdığı mektuba gösterdiği tepkiyi şöyle anlatıyor:

Terör çetelerinden birinin elebaşı İmam’a yazdığı mektupta tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep etmişti. Mektupta yer alan talep İmam’a arz edildi. İmam şöyle buyurdu: Bu konu beni ilgilendirmez. Onları ben tutuklamadım.

Yine bir başka örnekte kurumlardan birinde görevli olan bir yetkili kurumda bir fon açmak üzere İmam’dan yardım istemişti. İmam bu konu kendisiyle ilgisi olmadığını belirtti. Hüccetülislam Rahimian bu konuyu da şöyle anlatıyor: Kurumlardan birinde bir yetkili İmam’a bir mektup yazmış ve kurumda bir fon açmak üzere yardım istemişti. Söz konusu yetkili bu fonun çok faydalı olacağını belirtmişti. Ancak İmam şöyle buyurdu: Bunu neden bana göndermişler. Bu konu hükümeti ilgilendirir.

İmam Humeyni -ks- devlet erkanlarının yazdığı mektuplara da doğrudan cevap vermek veya görüş bildirmek yerine mektupları ilgili kurumlara havale eder ve bu tür konulara müdahale etmezdi. Hüccetülislam Rahimian bu konuda da ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor:

Sovyetler Birliği heyetinin İran’a gelmesine paralel olarak Cuma namazı merkezi Cemaran’la temasa geçerek Cuma namazında kahrolsun Sovyetler Birliği sloganı atılıp atılmamasını sordu. Ben de konuyu İmam’a arz ettim. İmam slogan atılsın ama daha az olsun, diye buyurdu. Bu cevabın ardından odadan çıkarken İmam tekrar beni çağırdı ve şöyle buyurdu: Bu söylediğimi duymamış ol, Cuma namazı merkezine söyle bu konu Haşimi bey ve Hamanei beyi ilgilendirir.

İmam Humeyni -ks- bazı talebelerin ve öğrencilerin savaş cephelerine gidip gitmemeleri konusunda bir mektup yazarak konuyu sormaları üzerine onları İkinci Başkumandan olarak Ayetullah Rafsancani’ye havale etti. Hüccetülislam Rahimian bu konuda şöyle diyor:

Bazı talebeler ve öğrenciler cepheye gitmek veya okula devam etmek arasında öncelik hangisine ait olduğunu sormuştu. İmam, söyleyin Haşimi beye sorsunlar, diye karşılık verdi.