Amerika'nın Dolar Hegemonyası-5
Bu bölümde Amerika'nın doları nasıl bir baskı aracı olarak kullandığı örneklerini anlatmaya çalışacağız.
Amerika'nın uyguladığı yaptırımlar küresel bir mesele olduğu için önemli bir mesele haline gelmiştir. Çoğu ülkeler bu geniş çaplı yaptırımların bağımsız ülkelerin içişlerine karışma mahiyeti taşıdığını savunuyor. Aslında ekonomik yaptırım dostane olmayan ve askeri güç kullanmaktan ayrı baş vurulan bir yöntem olup esasında uluslararası anlaşmalar ve taahhütlere uymayan ülkeler aleyhinde tek taraflı, çok taraflı veya kolektif bir şekilde uygulanır.
Uluslararası hukukta ise ekonomik yaptırım farklı ülkeleri taahhütlerine geri getirmek için baş vurulan bir baskı aracıdır. Ancak halihazırda Amerika yaptırımları ekonomik ve finans terörizm aracı olarak kullanmaktadır. Washington bu süreçte uluslararası mali ve finans kurum ve kuruluşları ve örgütlerini suiistimal etmektedir.
SWİFT( Society for Worldwide Interbank Financial ) gibi döviz aktarımı mali kanallar da mevcutta Amerika'nın dünya mali piyasalarındaki yasa dışı araçlarından birine dönüşmüştür. Bu çerçevede Amerika bu araçlardan yararlanarak diğer ülkelere ekonomik ve siyasi sulta kurmak istiyor. SWİFT ya da Dünya Çapında Bankalararası Mâli İletişim Topluluğu sivil bir kuruluş olarak 1973 yılında kurulmuştur. Bu tarihten kısa bir süre sonra da faaliyetlerine başlamıştır. Bu kurumun merkezi ise Belçika'da yer almakta ve gerçekte tüm dünya ülkeleri bu merkezle bağlantılı oldukları söylenebilir.
Bu çerçevede SWİFT'ten yararlanmak isteyen her kurum veya kuruluş kendi ülkesindeki SWİFT merkezine bağlanmalıdır. SWİFT dünyada en büyük finansal ve mali bilgi aktarımı düzeni sayılıp yaklaşık 11 bin banka ve mali enstitüye bağlıdır ve bu çerçevede 207 ülkede merkezi bulunmaktadır. Ancak bu sistemin tamamen dolara bağlı olduğu söylenebilir. SWİFT'in amacı ise uluslararası alanda kağıt ve teleks üzerine para aktarımı gibi standart yöntemlere alternatif bulmaktır.
SWİFT sistemi kurulduğundan beri mali aktarımlar ve küresel ticaretin gelişmesinde eşsiz bir rol oynasa da son onyıllarda Amerika dış siyasetinin çıkarlarını sağlama doğrultusunda baskı aracına dönüşmüştür. Doğal olarak bu husus Rusya, Çin, Avrupa Birliği ve Japonya gibi Amerika rakip ülkelerinin hoşuna gitmemektedir. Görünen o ki uzun vadede Block Chain teknolojisi ve rakip uygulamaların gelişmesi ile SWİFT de ciddi sorunlar yaşayacaktır.
Amerika İkinci Dünya Savaşından sonra gelen onyıllarda defalarca uluslararası mali ve ekonomik kurum ve kuruluşları kendi çıkarlarını sağlamak amacı ile suiistimal etti. Bu çerçevede Uluslararası Para Fonu-İMF ve Dünya Bankası'nın ihtiyaç sahibi ülkelere verdiği kredileri suiistimal etmesi en açık örnektir. Bu çerçevede Amerika ihtiyaç sahibi ülkelere kredilerin verilmesini bu ülkelerin ekonomileri liberal ekonomi ve dolar hegemonyası ve temelde Amerika'nın kapitalist düzenine koordineli yapılması ile şartlandırdı. Amerika SWİFT sisteminin asıl hissedarı olarak bu sistemin siyasetlerinin belirlenmesinde de büyük bir role sahiptir.
Son onyıllarda ise Amerika'nın SWİFT sistemini araç olarak kullandığının açık örneklerini İran'a barışçıl nükleer faaliyetleri yüzünden uyguladığı yaptırımlar, Rusya'ya Gürcistan, Ukrayna olayları ve Kırım Yarımadasını ilhak etmesi hususunda yaptırımları ve Venezuela'da hükümeti değiştirme amacı ile uyguladığı yaptırımlarda görmek mümkün.
SWİFT siyasi bakımdan tarafsız olduğunu iddia etse de ulu orta Amerika ve diğer Batılı ülkelerin ekonomik diplomasi baskı aracına dönüştüğü görülmektedir. Amerika SWİFT'ten doları bir silaha dönüştürmek için yararlanmaktadır. Aslında SWİFT'in Avrupalılar tarafından temeli atılsa da Doların bu sistemde küresel para birimi olarak kullanılması Amerika'ya bu sistemi kendi siyasi hedefleri doğrultusunda baskı aracı kullanmasına imkan tanıdır. Halihazırda Amerika hariç hiçbir ülke SWİFT'i bir araç olarak kullanamıyor. Sadece Amerika'nın bu sistemi suiistimali söz konusudur.
SWİFT'i kullanma yasağı gerçekte doların para aktarımı olarak kullanılmasının yasaklanmasıdır. Bu da imkansız gibi görünüyor. SWİFT'in tarafsızlığı iddiası ise gerçek dünyada inanılmayacak derecede imkansız bir iddiadır. Çünkü SWİFT'in siyasi açıdan tarafsızlığı, Amerikan Federal Merkez Bankasının siyasi açıdan tarafsız olduğu iddialarına benziyor.
İster Amerika federal merkez bankası ister SWİFT ister İMF hepsi siyasi olarak etkilenmektedirler. Ancak görünen o ki SWİFT hem finansal hem siyasi baskı aracıdır. SWİFT kısa vadeli olarak konumunu korusa da ancak Avrupa Birliği, Çin, Japonya ve Rusya gibi Amerikan rakiplerinin yeni alternatifler tanıtacakları söylenebilir. Ayrıca Block Chain teknolojisinin günden güne ilerlemesi ve dijital akıllı dövizlerin ortaya çıkması da uzun vadeli olarak SWİFT'in tekelini kıracak ve Amerika'nın dış siyasette bu sistemi araç olarak kullanma imkanını kısıtlayacaktır.
Amerika hükümeti Amerikan dolarının diğer dövizlere karşı değerini dengelemek için farklı araçlardan da yararlanmaktadır. Bu çerçevede Amerika hükümetinin asıl aracı Amerika merkez bankası diğer adı ile Federal Rezervdir. Bu merkez dolaylı bir şekilde döviz kurlarını azaltıp çoğaltır. Örneğin doların kurunu aşağıda tutarak Federal Rezerv tüm Amerika bankacılık sisteminde faiz oranını belirler. Bu mesele ise dolar arzını düşürür.
Dolar oranının azaltılıp çoğaltılması ise toplamda doların diğer para birimlerine karşı değerini arttırır. Arz ve talep kurallarına göre daha az arz demek talebin artması ve fiyatların yükselmesi demektir. Dolar bunu yaşadığında ise FOREX diye bilinen yabancı dövizler piyasasında daha fazla yabancı dövizler alabilme kabiliyeti kazanır. Dolar kurunun yükselmesi demek Amerika piyasalarına daha fazla sermayenin gelmesi ve diğer ülkelerden sermayenin çıkması demektir. Bu süreç ise doların diğer para birimlerine karşı değerinin artmasına yol açar.
Federal Rezerv'in yanı sıra doların fiyatlanmasında etkili başka merkez de Amerika hazine bakanlığıdır. Bu bakanlık para basma ve dağıtma merkezi aracılığı ile daha fazla banknotları piyasaya sürmektedir. Bu dolar artması ise arzı arttırıp doların değerini düşürür. Amerika hazine bakanlığı dolar banknotlarını satarak diğer ülkelerden kredi alabilir. Bu süreç ise para arzını arttırıp Amerika borçlarını arttırır. Bunun sonucunda dolar değeri düşmektedir.
Amerika Senato Meclisi temsilcisi Ron Wyden ise Amerika'nın 2019 ila 2020 yılları arasındaki ekonomik küçülme siyaseti ile ilgili şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır: "Kuşkusuz Trump Amerika'nın uzun vadeli olarak ekonomik istikrarını bozmak ve seçim sloganları çerçevesinde merkez bankanın elini daha da açık bırakmak istiyor. "
Mali olarak küçültme siyasetleri Amerika hükümetlerinin dolar değerini değiştirmek için kullandıkları bir başka araçtır. Bu hükümetler bu siyasetler sayesinde doların arzını arttırarak kasten milli para birimlerinin değerini aşağı tutmaya çalışırlar. Ancak bu strateji aynı zamanda Amerika ekonomisinde gelişme ve filizlenmeye yol açacaktır. Bu husus diğer yandan yatırımcıların da daha fazla dolar talep etmesine yol açar. Öyle ki dolara talep da artar. Bu yöntem yatırım ve dış borçlar hususunda etkili bir araçtır. Öyle ki yabancı taraflar Amerika hazine bakanlığından tahvil senetleri alarak doların dalgalanmalarına aşırı derecede bağlı hale gelirler.
Her halükarda Amerika başkanlarının İkinci Dünya Savaşından bugüne kadar en önemli stratejilerinden biri de doların dünyada kabul edilen küresel bir para birimi olarak değerinin ve itibarının korunmasıdır. Aslında Amerika'nın bu yöndeki girişimleri birçok ülke tarafından da ayak uydurulmuştur. Ancak bundan dolayı ciddi eleştirilerin de söz konusu olduğu söylenmelidir.
Financial Times gazetesinin Alman köşe yazarı Wolfgang Munchau ise yazdığı yazıda Amerika hükümetlerinin doları dış siyasette suiistimaline dair şöyle bir değerlendirmede bulundu:" Avrupa ülkeleri dış siyaset müzakerecileri siyasi meseleler yerine Euro'ya odaklansalar Avrupa Birliği daha iyi bir konuma sahip olur. Doların birçok dünya ülkesinin rezerv dövizi olarak kullanması Amerika'ya İran örneğinde olduğu gibi bu ülkelerin mali ve ticari piyasalar ile ilişkilerini kesme imkanı verir. Amerika yaptırımlarını ihlal eden Avrupalı şirketler bile Amerika'nın mali ve emtia aktarım sisteminden mahrum kalırlar. Bu durum bu şirketlere yardım eden bankalar için de geçerlidir. Çok uluslu bankalar ve şirketler ise bu ağır yüke katlanamayacaklardır. Bu yüzden Amerika'nın doları suiistimali için çok uygun bir zemin mevcuttur. "