İmam Humeyni –ks– mektebinde - 63
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- kararlılığını ve uzlaşmaz ruhunu ele almak istiyoruz.
Geçen bölümlerde İmam Humeyni’nin -ks- siyasi mücadele sürecinde kişiliğinin bazı özelliklerini beyan ettik. Bugünkü sohbetimizde de İmam’ın siyasi mücadelelerinde zafer kazanmasında önemli etkisi olan bir özelliğinden daha söz etmek istiyoruz.
İmam Humeyni -ks- oldukça güçlü ve uzlaşmaz bir ruha sahipti ve bu özelliği taraftarları arasında dayanışma ve birliktelik oluşturmakta ve inkılapçı halkın saflarını güçlendirmekte ve despot şah rejimine karşı zafere götürmekte önemli etkisi oldu.
İmam Humeyni -ks- kişilik tipi bakımından oldukça güçlü, sağlam ve çelikten iradeli bir insandı ve iman ve iradesinin kökleri yüce Allah’a tevekkül etmesi ve güçlü irfani ve manevi ruhuna dayanıyordu.
İmam Humeyni -ks- toplumun tüm kesimleri şah rejiminin zulüm ve adaletsizliğine karşı başını dizinin arasına alıp sessiz kaldığı ve hiç kimse despot rejime karşı çıkmaya ve direnmeye cesaret edemediği bir sırada korkusuzca rejimin yanlış politikalarına karşı tavır koydu ve kendisine yöneltilen tüm baskılara karşı direnerek asla uzlaşmaya yanaşmadı.Aslında İmam Humeyni’nin -ks- İslam inkılabını zafere götürme ve siyasi ve uluslararası düzeyde iktidarının zirvesinde olan ve en güçlü istihbarat ve casusluk servisi yani Savak’a sahip olan ve iktisadi bakımından da güçlü sayılan şah rejimini devirme sırlarından biri uzlaşmaz özelliği ve kişiliğiydi. İmam -ks- sadece kral Muhammed Rıza’ya karşı değil, ondan daha da despot ve daha da güçlü olan babası Rıza Han döneminde de rejim güçlerinden asla korkmadı ve rejimin baskılarına karşı teslim olmadı ve geri adım atmadı.
Seyyid Hamid Ruhani, İmam’ın Hareketi adlı kitabında İmam Humeyni’nin -ks- Rıza Han iktidarı döneminde rejim güçlerine karşı tavır koymasından bir macerayı anlatarak, İmam’ın rejim baskılarına karşı asla geri adım atmadığını ve uzlaşmaya yanaşmadığını belirtiyor. Seyyid Hamid Ruhani şöyle anlatıyor:
Rıza Han ajanları İmam Humeyni’nin -ks- haftada iki gün düzenlenen ahlak dersi celselerini bozmaya kalkıştı, ancak İmam’ın hiç görülmemiş bir direnişi ile karşılaştılar. İmam -ks-, ahlak dersi celsesinin tatil edilmesini isteyen polis görevlisine verdiği cevapta kendisi ne pahasına olursa olsun bu celseleri düzenlemekle görevli olduğunu, polis gücü bizzat gelip bu celseleri engellemesi gerektiğini söyledi. Rejim ajanları İmam’ın sert duruşuna karşı geri adım atmak zorunda kaldı, fakat baskıları ve sabotajları devam etti.İmam Humeyni’nin -ks- uzlaşmaz ve direnişçi ruhu, ulemanın temsilcisi olarak Ayetullah Burucerdi’yi ve bazen de bizzat Ayetullah Burucerdi’nin kendisini önemli görüşmelerde temsil etmek ve çeşitli konularda hükümete ulemanın görüşünü bildirmekle görevlendiriliyordu. İmam -ks- bu tür görüşmelerde şah rejiminin politikalarına karşı cesur bir duruş sergileyerek görüşlerini beyan ediyordu. Bu duruş hem rejim yetkililerini ve hem başka ulemanın hayretine sebep oluyordu. Örneğin şah ülke genelinde toprak reforma yapmaya karar verdiğinde o dönemin en büyük taklit mercii olan Ayetullah Burucerdi başta olmak üzere bazı büyük alimlerin muhalefeti ile karşılaştı. Bu yüzden şah Ayetullah Burucerdi’ye sert bir mektup yazarak ve içinde saygısızca ifadeler kullanarak, biz toprak reformu diğer İslam ülkeleri gibi uygulanmasını emrettik, dedi.
Ayetullah Burucerdi şahın bu mektubuna tepki göstermek üzere İmam Humeyni -ks- ve bazı büyük alimleri daha çağırarak şaha verilecek cevap konusunda istişarede bulunmak istedi. Ulema ile oturum başladığında Ayetullah Burucerdi şahın mektubunu başta İmam Humeyni -ks- olmak üzere oturuma katılan ulemaya gösterdi. Bazı ulema tepki gösterdi, bazıları da korktukları için herhangi bir görüş beyan etmedi. Ancak İmam -ks- şahın mektubunda biz emrettik ifadesine işaretle Ayetullah Burucerdi’ye şu öneride bulundu:
Siz de kesin bir ifade ile şöyle yazın: Bu, anayasaya aykırıdır. Şahın biz emrettik demeye hakkı yoktur. Ülke meşrutadır ve meclisi vardır.
İmam Humeyni -ks- Ayetullah Burucerdi’nin temsilcisi olarak şah ile yaptığı bir kaç görüşmede büyük bir şecaat ve salabetle onu izlediği politikalarının sonuçları hakkında uyarmıştı. İmam’ın oğlu merhum Hac Ahmet Humeyni bu konuda şöyle anlatıyor:
İmam ister merhum Ayetullah Haeri ister merhum Ayetullah Burucerdi döneminde olsun, dini ilimler merkezinin mücadelesinin bayraktarı oldu. Örneğin Ayetullah Burucerdi döneminde yaşanan siyasi hadiselerin sırasında merhum Ayetullah Burucerdi ve diğer ulema tarafından şah ile konuşmakla görevlendirildi. Taklit mercileri ve ulema, onları temsil edecek kişi sözü açık ve net bir şekilde şaha aktarması gerektiğini ve bu iş Hac Ruhullah Humeyni’den başka hiç kimsenin başaramayacağını düşünüyordu. İmam da şah ile gerçekleştirdiği iki görüşmede taklit mercileri ve ulemanın görüşlerini açıkça şaha anlatarak izlediği politikaların sonuçları hakkında uyarıda bulundu.
İmam Humeyni -ks- ayrıca İran’ın dönem Başbakanı Dr. İkbal Ayetullah Burucerdi’yi ziyaret ederek anayasanın bazı maddelerinde yapılacak değişikliklerde desteğini almak istediği celsede sert ve kesin bir ifade ile şöyle dedi:
Biz size asla anayasada böyle değişiklikleri yapmanıza müsaade etmeyiz, zira bu tür değişiklikler, ülke yasalarını köklü bir şekilde çalmak için bir ön hazırlıktır ve hükümeti ne zaman politikaları ve çıkarları icap ederse, anayasayı değiştirme imkanı sağlar ve hükümet kendi hedefleri doğrultusunda bir yasayı iptal ederek başka bir yasayı uydurur.
İmam Humeyni -ks- kendisini tehdit eden şah ajanlarına karşı da cesur ve kesin tavırlı davranıyor ve hükümetle asla uzlaşmayacağını ilan ediyordu.
İmam’ın yakın arkadaşlarından Ayetullah Tevessüli, saraydan gelen birinin İmam’la görüşmesiyle ilgili bir anısı İmam’ın bu özelliğini açıkça ortaya koyduğunu belirterek şöyle diyor:
Hareketin başladığı ilk günlerden bir gün İmam’ı ziyaret etmeye gittim. O sırada Behbudi adında saraydan bir yetkili geldi ve İmam’dan görüşme izni istedi. İmam izin verdi, adam İmam’ın huzuruna çıktı. İmam adamın sözlerini umursamaz bir ifade ile dinledi. Adam İmam’a siz bu yolda yalnızsınız dedi ve ekledi: Ayetullah Şeriatmedari bizimledir. Siz zafer kazanacağınızı zannetmeyin. Adam daha sonra da İmam’ı tehdit etmeye başladı. Ancak İmam şöyle karşılık verdi: şunu bilin, ben hayatta olduğum sürece, eğer evimin kapısını yüzüme kapatsanız bile ben yerimde oturmam ve kalemimle size karşı yazarım ve eğer bu da olmazsa kapı aralığından sözünü halka iletirim.
Ayetullah Sanei de İmam’ın siyasi mücadelelerinde uzlaşmaz tavrıyla ilgili benzer bir anıyı şöyle anlatıyor:
Hş. 1342 yılında, Tahran çarşısında bazı fakihler darp edildiğinde ve insanlar darp edilmeye başlandığında, herkes hükümetin bu uygulamasına destek verdi. İmam ise şöyle buyurdu: Eğer benim kanımda İmam Hüseyin -s- kanından bir damla varsa, ben de şu zalim şah rejimini devirmeden yerimde durmayacağım ve sadece bu rejimi değil, Amerika’yı da zillete düşüreceğim.
İmam Humeyni’nin -ks- salabet ve uzlaşmaz tavrının bir boyutu de şah rejimine bağımlı din adamlarına karşı sergilediği tavırdı. Aslında bu kesime karşı tavır koymak, dini ilimler merkezlerine bağlı oldukları ve din adamları arasında yer aldıkları için çok zordu, ancak İmam hiç bir korkuya kapılmaksızın ve emsalsiz bir cesaretle rejime bağlı din adamlarına karşı tavır koyuyordu.
Bu konuda Seyyid Ruhani şöyle anlatıyor:
İmam Humeyni -ks- İslami hükümet tartışmasında saraya bağımlı sözde din adamlarının mahiyetini ifşa etti ve bu zümrenin yüzünden asrı saadetten bu yana İslam dini ne gibi musibetlerle karşı karşıya kaldığını Allah bilir, dedi. İmam, esas sorun bunların başlarına sarık sararak karın tokluğuna rejime bağımlı hale geldiklerini vurguladı. İmam şöyle diyordu: Bunlarla ne yapmalıyız? Bunların bir çoğunu istihbarat örgütü din adamı yaptı ve eğer bayramlarda ve diğer merasimlerde imamları zorla getirip dua ettiremedikleri zamanlarda kendi imamlarına Celle Celalü dedirtecek adamları olsun istediler. Bunlar şaha Celle Celalü lakabı verdiler. Bunları rezil rüsva etmeliyiz.
Yine bir keresinde şah Kum kentine gelmek istediğinde İmam Humeyni -ks- kesin tavır koyarak ulemanın onu karşılamasına engel oldu. Seyyid Ruhani şöyle anlatıyor:
Şah’ın Kum kentine gelmesi gündeme gelince, İmam -ks- sert bir şekilde buna karşı çıktı ve ulemanın şah ile görüşmesine muhalefet etti ve hatta bütün ulema ve talebeler ve Kum halkı o gün evden çıkmayı boykot etmeleri gerektiğini ilan etti. O gün şah Kum kentine gelince sanki kentte hiç kimse yok gibiydi.
İmam Humeyni -ks- rejimin şeytanlığı ve planları çerçevesinde ulema hakkında gazetelerde olumsuz bir yazı çıkınca da ciddi bir şekilde tepki göstererek yazıyı yayımlayan gazeteyi geri adım atmaya zorluyordu. Örneğin bir keresinde Ettelaat gazetesi “kutsal hedef uğruna kutsal ittifak” başlığı altında şah ve ulemanın şahın beyaz devriminde ittifak kurduklarını anlatan bir makale yayımladığında, İmam Humeyni -ks- Hüccetülislam Fadlullah Mahallati’yi gazeteye göndererek bu ulemanın kimler olduğunu sormasını istedi. Gazetenin genel yayın yönetmeni makale hükümet tarafından gazeteye gönderildiğini ve onlar da mecburen yayımladıklarını söyledi. İmam -ks- gazetenin genel yayın yönetmenini makaleyi tekzip etmekle yükümlü hale getirdi ve bu talebini var gücüyle takip etti. Sonunda hükümet Kum’a temsilci göndererek İmam’dan özür dilemek zorunda kaldı ve af dileyerek bundan böyle ulema hakkında yalan ve iftiraları önleme sözü verdi.
Tüm bu anlatılanlar İmam Humeyni’nin -ks- siyasi mücadele sürecinde şecaat ve uzlaşmaz tavrına birer örnekti.