İmam Humeyni –ks– mektebinde - 64
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- siyasi mücadele sürecinde uzlaşmazlık ruhunu ele almak istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde İmam Humeyni’nin -ks- siyasi mücadele sürecinde uzlaşmaz ve salabetli kişiliğinden bazı örnekler verdik ve dedik ki, İmam -ks- toplumun çeşitli kesimleri despot şah rejiminin zulüm ve adaletsizliğine karşı sessiz kaldığı ve seyrek sayıda muhalif sesin de susturulduğu ve artık hiç kimse zalim yönetime karşı direnme ve muhalefet etme cesareti sergilemediği bir sırada hiç bir korkuya kapılmadan şah rejiminin politikalarına karşı tavır koyuyor ve hiç bir koşul altında ne geri adım atıyor, ne de bu rejimle uzlaşmaya yanaşıyordu.
Yine geçen bölümde dedik ki, İmam Humeyni’nin -ks- uzlaşmaz ve direnişçi ruhu, ulemanın temsilcisi olarak Ayetullah Burucerdi’yi ve bazen de bizzat Ayetullah Burucerdi’nin kendisini önemli görüşmelerde temsil etmek ve çeşitli konularda hükümete ulemanın görüşünü bildirmekle görevlendiriliyordu. İmam -ks- bu tür görüşmelerde şah rejiminin politikalarına karşı cesur bir duruş sergileyerek görüşlerini beyan ediyor ve hükümetin izlediği politikaları yüzünden şahı ve diğer hükümet yetkililerini uyarıyordu.
Şimdi sohbetimizin devamında İmam’ın -ks- bu özelliğinin diğer bazı boyutlarını ve örneklerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
İmam Humeyni’nin -ks- uzlaşmaz ruhunun en önemli örneklerinden biri, siyasi mücadele yıllarının ta başında eyalet ve vilayet encümenleri yasa tasarısına karşı tavır koymasıydı. Bu yasa tasarısında eyalet ve vilayet encümenleri seçimlerinde adayların ve seçmenlerin Müslüman olma şartı ve yine seçilen adayların Kur'an'ı Kerim üzerine yemin etme şartı kaldırılmıştı. Oysa bu karar meşruta anayasasına aykırıydı.
Meşruta anayasasına göre dini azınlıkların temsilcileri dışında diğer tüm adaylar ve seçmenlerin Müslüman olması ve seçilen adayın da Kur'an'ı Kerim üzerine yemin etmesi gerekiyordu.
Hükümetin yasa tasarısını meclise sunması başta ulema olmak üzere Müslüman İran halkının tepkisine yol açtı. Ancak İmam Humeyni’nin -ks- gösterdiği tepki diğer ulemaya nazaran daha sert ve daha akılcıydı.
Şehit Iraki İmam Humeyni’nin -ks- yayımladığı bildirinin diğer ulemanın yayımladığı bildirilere nazaran farkını şöyle anlatıyor:
Bazı ulema yasa tasarısına itiraz etmek üzere bildiri yayımladılar. Bir bildiriyi de Ayetullah Humeyni yayımladı, fakat metni, kelimeleri, ifadesi diğer ulemanın bildirilerinden baştan başa farklıydı.
İmam Humeyni -ks- ulemanın tutumuna gösterdiği tepkide yasa tasarısı şeriate aykırı değil, diyen dönem Başbakanı Esedullah Alem’e gösterdiği tepkide sert ve güçlü bir ifade kullandı. İmam’ın bu tepkisi diğer ulemayı da rejimle muhalefet etmekte cesaretlendirdi.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu konuda şu anıyı paylaşıyor:
İmam bir bildirisinde, eyalet ve vilayet encümenleri yasa tasarısı şeriate aykırı olmadığını söyleyen dönem Başbakanı Alem’e güçlü ve üst konumdan hitap ederek şöyle demişti: eğer siz bu iş şeriate aykırı olduğunu bilmiyorsanız, Kum’a gelen ve bizim uzmanlarımızdan sorun, size şeriate aykırı olup olmadığını anlatırız. İmam’ın bu heybeti ve bildirilerinde ve konuşmalarında üst konumdan ve güçlü bir şekilde tavır koyması ulemayı da İslami emirler ve yasaklara karşı sorumlu oldukları konusunda cesaretlendiriyordu.
İmam Humeyni -ks- şah rejimine karşı mücadelede ilk siyasi hareketlerinden biri olan eyalet ve vilayet encümenleri yasa tasarısı macerasında yaptığı itiraz ve muhalefetinin bir sebebini de şahın heybetini açıkça kırma şeklinde ifade ediyordu.
Ayetullah Sadık Halhali bu konuda şöyle diyor:
Eyalet ve vilayet encümenleri macerası başladığında İmam -ks- Ayetullah Hac Şeyh Abdulkerim Hairi’nin oğlu Ayetullah Hac Murtaza Hairi’nin evinde celsesi vardı. İmam o celsede şöyle buyurdu: Şah Azerbaycan’a gidip döndüğü için kibirlendi ve ne anayasayı ne de İslam şeriatini umursamak istiyor. bu yüzden biz şahın bu kibrini kıracak bir şeyler yapmalıyız.
İmam Humeyni’nin -ks- açık ve aleni tavrı, şah rejimini bu yasa tasarısında geri adım atmaya zorladı. Ancak despot rejim sinsi bir şekilde yasa tasarısının geri çekildiği haberini basına pek yansıtmadan ulemayı aldatmak istiyordu, fakat İmam’ın dirayeti, şecaati ve uzlaşmazlığı yüzünden bu alanda da başarılı olamadı.
Dr. Mahmut Burucerdi bu macerayı şöyle anlatıyor:
Şah eyalet ve vilayet encümenleri meselesinde başarısız olup artık başlarında İmam Humeyni -ks- bulunan ulemaya karşı direnemeyince yasa tasarısını geri çekti ve ardından Ettelaat gazetesinde çok kısa bir haberde hükümet yasa tasarısını geri çektiğini duyurdu. Ancak İmam, yasa tasarısının ilk haberini nasıl bu gazetede manşetten verdilerse, aynı şekilde manşetten geri çektiklerini ilan etmeleri gerektiğini, bu tarzda bir ilanı kabul etmek, ulemanın şanına yakışmadığını belirtti.
İmam -ks- bu uzlaşmaz tutumunu, bazı ulema hükümet sözünü geri aldığını telefondan bildirdiği için Kum çarşısının ışıklandırılmasını söyledikleri halde sergiledi ve gazetede aynı manşetle geri çekme haberini vermeleri gerektiği üzerinde ısrarla durdu.
Şah rejiminin geri adım atmasına yol açan eyalet ve vilayet encümenleri macerasından sonra bu kez şah rejimi Beyaz Devrim adı altında altı maddeden oluşan yeni bir yasa tasarısı hazırladı. Ancak İmam Humeyni -ks- şahın bu macerada doğrudan müdahalesinden çekinmeksizin altı maddeli yasa tasarısı paketine karşı çıktı ve her türlü uzlaşma yolunu da kapattı.
Bu konuda da İmam’ın yakınlarından biri şöyle anlatıyor:
Şah rejimi eyalet ve vilayet encümenleri macerasında İmam ve diğer ulemanın direnişi karşısında başarısız olunca, bu kez altı maddelik paketi gündeme getirdi. İmam şöyle dedi:
Bu kez macera farklı, bundan önce Alem hükümeti bize karşı durmuştu, şimdi şahın kendisi meydana çıktı, dolaysıyla konu daha ağır ve daha zordur, fakat azim ve irademizle ve kararlı bir şekilde durmalı ve tüm zorluklarına karşı hazırlıklı olmalıyız.
Şehit Iraki de Beyaz Devrim referandumu macerasında İmam Humeyni’nin -ks- uzlaşmaz tavrı hakkında şöyle anlatıyor:
Şah rejimi eyalet ve vilayet encümenleri macerasında İmam ve diğer ulemanın direnişi karşısında başarısız olunca, bu kez altı maddelik paketi gündeme getirdi, ancak bu da bazı ulema ve taklit mercilerinin muhalefeti ile karşılaştı. Bu yüzden hükümet ve şah dini ilimler merkezine karşı çıkmaya başladı. Kum’da bazı hadiseler yaşandı, bazıları darp edildi, bazıları tutuklandı, halkın dükkanları saldırıya uğradı. O sırada İmam bir bildiri yayımladı ve hareketi rejim saldırıları doruk noktasına ulaştığında başladı ve bildiride halkı direnişe davet etti. Şahın düzenlediği referandum skandal oldu ve sonuç vermedi, fakat her yerde halk ve ulema panik içindeydi. İmam ders celsesi için Kum büyük camiine geldi ve önemli bir konuşma yaptı. İmam bu çıkmazı kırdı ve insanlara, kendilerini her şeye hazır hale getirmelerini söyledi.
İmam Humeyni -ks- şah rejimi ile mücadele yolunda despot rejimle her türlü uzlaşma yolununu kapattı ve takiyye etmeyi de haram ilan etti. Takiyye Şia Müslümanların arasında yaygın bir gelenekti. Buna göre eğer bir Şia her hangi bir macerada canını, malını veya namusunu tehlikede görürse, hakikati inkar edebilir. Ancak İmam Humeyni -ks- takiyye etmeyi haram ilan ederek halk ve Şia alimlere rejimle her türlü uzlaşma yolunu kapattı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei rejimin Feyziye dini ilimler merkezine saldırması ve İmam Humeyni’nin -ks- takiyye etmeyi haram ilan etmesinin halk arasında panik ve dehşet atmosferini kırmak ve uzlaşmacı düşünceleri etkisiz hale getirmekte etkisini şöyle anlatıyor:
İtiraf etmeliyim ki Feyziye hadisesinde her tarafa tam bir panik ve dehşet hakim olmuştu. Ben kendimden örnek vereyim. Ben korkak biri değilimdir ve o günde bekar ve beklentisiz bir talebenin tüm özelliklerini taşıyordu, fakat hadise gününde öylesine bir panik ve dehşet hakim olmuştu ki, cemaat namazına katılma hissimi yitirmiştim. Şimdi beni bir kriter olarak ele alın ve Kum’da ve talebelerin arasında nasıl bir atmosfer hakim olduğunu düşünün.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei şöyle devam ediyor:
Ancak şunu de hemen eklemeliyim ki insanlarda kaygı ve panik hali, İmam Humeyni’nin -ks- yirmi dakika veya en çok yarım saatlik konuşması ile şecaat ve cesarete dönüştü ve herkes hiç bir hadise panik ve dehşet yaratamayacağını anladı. O gün panik ve dehşet atmosferinin kırılmasında bir kaç etken etkili oldu. Bunlardan biri İmam’ın bildirisiydi. İmam bildiride Feyziye medresesinde yaşanan hadiseye ve faciaya işaretle şöyle demişti: Şahı sevmek yağmacılıktır; şahı sevmek, cinayettir; şahı sevmek risaletin izlerini inkar etmektir... Dehşet atmosferini kıran bir başka etken İmam’ın fetvası oldu. İmam takiyye etmenin haram ve hakikate beyan etmek vacip olduğu yönünde fetva verdi. Bu fetva büyük bir yankı uyandırdı ve hakim olan dehşet atmosferini kırmak ve uzlaşmacı düşünceleri silmekte çok etkili oldu ve uzun yıllar bir dizi bahane aramaların ve sahtekarlıkların önüne geçti.
İmam Humeyni -ks- mücadelenin ilk günlerinden itibaren şah rejimi devirmeyi düşünüyordu ve taraftarlarına ve insanlara despot rejimin devrileceğini müjdeliyordu. Ayetullah Sanei Feyziye medresesine saldırının ardından yaşanan gelişmeleri şöyle anlatıyor:
Bir çokları için o günlerde yaşananları hayal etmek bile imkansızdır. Talebeler çatılardan atılıyor ve şehit oluyordu; hastaneler yaralı talebelerin yüzünden kapatılmıştı; bazı talebeler yakalındı; yağma, cinayet, hırsızlık, o gün yaşanan olaylardı. Bu şartlarda yaralı bir talebeyi İmam’ın evine getirdiklerinde İmam ona şöyle buyurdu: Sana mübarek olsun, rejim son nefeslerini veriyor.