Temmuz 29, 2020 17:46 Europe/Istanbul

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu yılki Hac mesajında Amerika terör devletinin ırkçı tutumunu kınayarak Amerikan halkının hareketine destek verdiklerini belirtti.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei Hac dolayısıyla yayımladığı mesajda İslam ümmetinin saldırgan ABD ve siyonist rejim İsrail’e karşı vahdetine ve ayrıca mazlum Filistin milletine yardıma, Yemen’in kanayan yaralarını sarmaya ve dünyanın neresinde olursa olsun zulüm altındaki Müslümanları kaygı ettiklerine vurgu yaparak, bazı İslam ülkelerinin liderleri bir kaç günlük kişisel çıkarları uğruna gaspçı siyonist rejimle dostluk eli sıkıştığını belirtti. Ayetullah Hamanei bu liderleri zillet içeren bu davranıştan sakınmaya çağırarak, Amerika’nın bölgedeki varlığı ve cari hadiselerin hakkında şöyle dedi:

Amerika’nın Batı Asya bölgesinde varlığını bölge milletlerinin zararına ve bölge ülkelerinin güvensizliği, yıkımı ve geri kalmışlığına sebebiyet veren bir durum olarak görüyoruz. Amerika’da yaşanan şimdiki meseleler ve oradaki ırkçılık karşıtı harekette de bizim kesin tavrımız Amerikan halkını desteklemek ve bu ülkenin ırkçı rejiminin acımasız davranış ve tutumunu kınamaktır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin mesajının tam menti şöyle:

 

بسم‌الله‌الرحمن‌الرحیم والحمدلله رب العالمین و صلی الله علی محمد و آله الطاهرین و صحبه المنتجبینو من تَبِعَهُم باِحسانٍ الی یوم الدین

Her zaman İslam dünyasının izzet, azamet ve sevincine yol açan Hac mevsimi bu yıl müminlerin üzüntü ve hasreti, hicran ve kalp kırıklığına neden oldu. Şimdi yürekler Kâbe’nin gurbetinden gurbet acısı yaşıyor ve ayrı kalanların lebbeyk nidası göz yaşı ve ah çekmelerle karıştığı gözleniyor. Bu mahrumiyet gerçi kısa sürelidir ve ilahi güç ve inayetle pek fazla sürmeyecektir; ancak asıl kalıcı olması ve bizi gafletten kurtarması gereken ders, Hac’cın büyük nimetinin kıymetini bilmektir.

Bu yıl İslam ümmetinin azamet ve güç sırrının, çeşitli ve geniş kapsamlı müminlerin Kâbe çevresinde ve İslam Peygamberi -s- ve Baki’de yatan masum imamların -s- hareminde toplanmasında olduğunu her zamankinden daha çok hissetmeli ve üzerinde düşünmeliyiz.

Hac emsalsiz bir farizadır; İslami farizaların arasında en güzelidir; sanki dinin tüm bireysel ve sosyal, azrî ve semavi, tarihî ve evrensel önemli tüm boyutları bu farizada gözden geçirilir gibidir. Hac’da maneviyat vardır; ancak inziva, halvete çekilmek ve ruhbanlık yoktur.  Hac’da toplanma vardır; ancak her türlü çatışmadan, gammazlıktan ve kötülük etmekten uzaktır.

Bir yandan münacat ve ibadet ve ilahi zikirden ruhi haz, öbür yandan uns ve insanların arasında kurulan irtibat. Hacı bir gözüyle tarih, İbrahim, İsmail ve Hacer’le, Resulullah ile Mescid-i Haram’a zaferle girerken ve Asr-ı Saadet’te müminlerle derin bağlarını ve öbür gözüyle çağdaşı olan ve her biri ilahi ipe sarılmak için yardım eli uzanabilecek yığınla müminlere bakar.

Hac farizası üzerinde düşünmek, hacıyı dinin beşeriyet için istediği birçok arzu ve ülkünün dindar insanların iş birliği, gönül birlikteliği ve yardımlaşması olmadan gerçekleşmeyeceği sonucuna götürür, nitekim gönül birlikteliği ve iş birliği olursa muhaliflerin ve düşmanları bu uğurda herhangi bir önemli sorun çıkaramayacakları da kesindir.

Hac, dünyada fesat, zulüm, yağma ve zayıfları kıran ve bugün İslam ümmetinin cismi ve canı onların zulüm ve düşmanlığından acı çeken ve kana bulaşan müstekbirlere karşı gövde gösterisi ve tatbikatıdır.

Hac İslam ümmetinin yumuşak ve sert yeteneklerinin şovudur. Bu, Hac’cın doğası, Hac’cın ruhu ve Hac ibadetinin önemli hedeflerinden sayılır. Bu, rahmetli İmam Humeyni “İbrahimi Hac” olarak adlandırdığı şeydir. Bu, kendilerini haremeynin hademeleri adlandıran Hac yetkililerinin samimiyetle boyun eğmeleri ve Amerika devletinin hoşnutluğu yerine ilahi rızayı seçmeleri durumunda İslam dünyasının büyük sorunlarını çözebilecek şeydir.

Bugün her zamanki gibi, ve hatta daha fazlası, İslam ümmetinin elzem maslahatı vahdettedir; bu vahdet tehditlere ve düşmanlara karşı tek el yaratmalı ve somut şeytan saldırgan Amerika ve zincirli köpeği siyonist rejimin başına yıldırım misali haykırmalı ve zorbalıklara karşı cesurca göğüs germelidir. Bu ilahi şu fermanın anlamıdır:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِیعًا وَلَا تَفَرَّقُوا

 

Kur'an'ı Kerim İslam ümmetini kafirlere karşı acımasız ve kendi aralarında merhametli bir ümmet olarak tanıtır ve bu ümmetten şu görevi talep eder:

 

وَلَا تَرْکَنُوا إِلَی الَّذِینَ ظَلَمُوا،  وَلَن یَجْعَلَ اللَّهُ لِلْکَافِرِینَ عَلَی الْمُؤْمِنِینَ سَبِیلًا،  فَقَاتِلُوا أَئِمَّةَ الْکُفْرِ  و  لَا تَتَّخِذُوا عَدُوِّی وَعَدُوَّکُمْ أَوْلِیَاءَ 

 

Ve yine düşmanı belirlemek üzere şu hükmü verir:

 

لا یَنْهَاکُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِینَ لَمْ یُقَاتِلُوکُمْ فِی الدِّینِ وَلَمْ یُخْرِجُوکُم مِّن دِیَارِکُمْ

 

Bu önemli ve kader belirleyici fermanlar aslı biz Müslümanların düşünce ve değerler manzumemizden ayrı düşmemeli ve unutulmamalıdır. Bugün her zamankinden daha çok bu köklü değişim ümmetin ve yürek yakan ve maslahatımızı düşünen elit kesimin ulaşabildiği konumdadır.

Bugün İslami uyanış hareketi, Müslüman gençler ve elit kesimin kendi maarifleri ve manevi değerlerine yönelme bağlamında inkar edilemeyecek bir hakikattir. Bugün son yüz yılda ve özellikle son elli yılda Batı medeniyetinin en seçkin armağanları sayılan liberalizm ve komünizm tamamen gözden düşmüş ve tedavisi mümkün olmayan kusurları gün yüzüne çıkmıştır. Bu ideolojilerden birine dayanan düzen dağılmış ve ötekine dayanan düzen de derin krizlerle uğraşmakta ve dağılmak üzeredir. Bugün sadece Batı’nın kültürel modeli değil – ki ta baştan da büyük bir utanmazlık ve rezillikle gündeme geldi – aynı zamanda siyasi ve iktisadi modeli, yani para ekseninde demokrasi ve sınıfsal ve ayrımcı sermaye düzeni de yetersizliğini ve fesada yol açtığını ortaya koymuştur. Bugün İslam dünyasında başı dik ve büyük bir onurla Batı’nın medeni ve marifetle ilgili iddialarını sorgulayan ve açıkça İslami alternatiflerden söz eden Müslüman elit sayısı az değildir. Bugün hatta bundan önce liberalizmden büyük bir gururla tarihin sonu şeklinde söz eden bazı Batılı düşünürler mecburen bu iddialarını geri almış ve teorik ve pratik şaşkınlıklarını itiraf etmiştir.

Bugün Amerika’nın caddelerine, Amerikalı devlet adamlarının kendi halkına davranışına, bu ülkede derin sınıfsal uçuruma, bu ülkeyi yönetmek üzere seçilenlerin aşağılığına ve cahilliğine, korkunç ırkçılık ve ayrımcılığına, sokakta suçu olmayan bir insan büyür bir acımasızlıkla ve soğuk kanlı bir şekilde insanların gözü önünde işkence ederek öldüren polis memuruna bakıldığında, Batı medeniyetinde ahlaki ve sosyal krizin derinliği ve siyasi ve iktisadi felsefesinin çalkantısı ve çöküşü anlaşılır.

Amerika’nın zayıf milletlere karşı davranışı da dizini savunmasız siyahi adamın boynuna koyan ve can verinceye kadar basan polisin sergilediği davranışın büyük çapta davranışıdır. Diğer Batılı devletler de kendi imkanlarına göre bu facia boyutunda durumun diğer örnekleridir. İbrahimi Hac, İslam’ın bu modern cahiliyeye karşı muhteşem fenomenidir; İslam’a davet ve İslami toplumda yaşamın simgesel gösterisidir. Bu toplumda müminlerin bir arada ve tevhit ekseninde yaşaması, en üstün işaretidir. Çatışma ve sürtüşmeden uzak durmak, ayrımcılık ve eşraflık imtiyazlarından uzak durmak, fesat ve kötülükten uzak durmak, hepsi gerekli şartlardır. Şeytanı taşlamak, müşriklerden beraat etmek, alt kesimlerle bütünleşmek, yoksullara yardım etmek, müminlerin şiarlarını gerçekleştirmek, temel görevlerden sayılır. Kamu menfaatleri ve maslahatlarına ulaşmak, Allah’ı yad etmek ve O’na şükür ve kulluk etmek, orta ve nihai hedeflerdir. Bu, İbrahimi Hac aynasında İslami toplumdan genel bir görüntüdür ve bunu iddialı Batılı toplumların gerçekleri ile mukayese etmek, himmetli her Müslümanın kalbini böyle bir topluma ulaşmak için mücadele şevki ile doldurur.

Biz İran milleti büyük İmam Humeyni’nin hidayeti ve önderliği ve böyle bir şevkle bu yola adım attık ve başarılı oldu. Biz tüm bildiklerimizi ve sevdiklerimizi gerçekleştirdiğimizi iddia etmiyoruz, ancak bu yolda bayağı ilerlediğimizi ve birçok engelli ortadan kaldırdığımızı iddia ediyoruz. Kur'an'ı Kerim’in vaatlerine inanma bereketi ile adımlarımız daha da sağlamlaşmıştır. Zamanın en gaddar ve en eşkıya şeytanı yani Amerika rejimi bizi korkutamadı, hileleri ile mağlup edemedi, bizim maddi manevi ilerlememize mani olamadı.

Biz tüm Müslüman milletleri kendi kardeşimiz biliriz ve muhalif cephelerde yer almayan gayri Müslimlere da iyilik ve adaletle davranırız. Biz Müslüman toplumların kederini ve sıkıntısını kendi kederimiz ve sıkıntımız biliriz ve bertaraf edilmesi için çaba harcarız. Biz mazlum Filistin milletine yardımı, yaralı Yemen’e yürek yakmayı ve dünyanın neresinde olursa olsun zulüm altında bulunan Müslümanları kaygı etmeyi görev biliriz. Biz bazı Müslüman ülkelerin liderlerini nasihat etmeyi de görev biliriz; bu devlet adamları Müslüman kardeşlerine dayanmak yerine düşman kucağını sığınıyor ve bir kaç günlük çıkar uğruna düşmanın aşağılamasını ve dayatmalarını tahammül ediyor ve kendi milletinin izzet ve bağımsızlığını satıyor. Gaspçı ve zalim siyonist rejimin bekasını kabul eden ve açık gizi onlarla dostluk eli sıkışanlardan söz ediyoruz. Onları nasihat ediyor ve bu davranışlarının acı sonu hakkında sakındırıyoruz.

Biz Amerika’nın Batı Asya bölgesinde varlığını bölge milletlerinin zararına ve bölge ülkelerinin güvensizliği, yıkımı ve geri kalmışlığına sebebiyet veren bir durum olarak görüyoruz. Amerika’da yaşanan şimdiki meseleler ve oradaki ırkçılık karşıtı harekette de bizim kesin tavrımız Amerikan halkını desteklemek ve bu ülkenin ırkçı rejiminin acımasız davranış ve tutumunu kınamaktır.

Ve son olarak Hz. Bakiyatullah Ervahüna Feda’ya -s- selam ve salevat gönderiyor, rahmetli İmam’ı saygı ile anıyor, şehitlerin pak ruhunu selamlıyor ve yüce Allah’tan yakın gelecekte İslam ümmeti için güvenli ve makbul ve mübarek bir Hac niyaz ediyoruz.

 

Seyyid Ali Hamanei 

Hş. 7 Mordad 1399