Temmuz 31, 2020 19:38 Europe/Istanbul

Her biri yüce Allah’ın özelliklerinden birine işaret eden Esma-ül Hüsnâ’dan bu hafta, kısaca hakkıyla ve mutlak işiten, yanında açık veya fısıltı konuşmanın sessiz kalmakla eşit anlamında olan اَلسَّم۪یعُ es-Semi’ ismi şerif ile tanışacağız.

Kur'an-ı Kerim ayetlerinde 47 kez tekrarlanan ism-i şerif, duyan ve işiten anlamınadır fakat bazen de itaat etmek veya anlamak anlamına da geliyor. A’raf suresinin 179. Ayetinde cehennem ehli hakkında şöyle okuyoruz: 
… لَهُمْ آذانٌ لا یَسْمَعُونَ بِها …
… kulakları vardır ama onlarla işitemezler…
Burada ayette kulaklarının duyulmaması değil de duydukları hakkında düşünmedikleri, böylece ondan bir çıkar sağlamayı çalıştıkları kastediliyor fakat bu şekilde duymaları onlara hiç fayda sağlamaz zira sanki hiçbir şey duymamışlardır. 
Yüce Allah Furkân suresinin 44. Ayetinde şöyle buyuruyor:
أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَکْثَرَهُمْ یَسْمَعُونَ أَوْ یَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا کَالْأَنْعامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِیلًا
Yoksa sen onların çoğunun (söz) dinleyeceklerini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Onlar hayvanlar gibidirler… 
yüce Allah es-Semi'dir yani duyuyor fakat O’nun bu duyması mahluklarının duyması gibi değildir. O her mekanda her sesi duyuyor. Es-Semi' olan yüce Allah harfler, kelimeler, anlamları ve rollerine tamamen vakıftır ve kelimelerin açık veya gizli, yüksek veya kısıtlı, zayıf veya şiddetle söylenmesi O’nun için hiç fark etmez. Allah’ın bu duydukları ise sadece iki dudak veya dilin hareketi ile duyulan bir kelam ile kısıtlı değil, insanların gizli zamirlerinde olan veya içten fısıldadıklarını, hatta akıllarından geçen her şeyi duyuyor. Tâhâ suresinin 7.ayetinde şöyle okuyoruz:
وَ إِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ یَعْلَمُ السِّرَّ وَ أَخْفى
Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da.
Yüce Allah insanın duyabileceği her kımıldama sesini ve inanın duymaktan aciz olduğu her şeyi duyuyor. İnsandaki bu duyma kabiliyeti hava ve kulak gibi bazı araçlara ihtiyacı vardır, örneğin hava olmazsa muhatap her ne kadar yakın olursa olsun duyulmaz. Fakat es-Semi' olan yüce Allah hiçbir araç ve yardım olmadan her kelamı duyar. İnsan bir anda bir kaç kişinin konuşmalarını anlayamaz zira birinin kelamını anlayarak duymaya çalışan kişi başkasının konuşmalarını anlayamaz ve hakkında düşünemez. Fakat Subhan olan yüce Allah göklerde ve yerde olan her şey, insandan meleklere, hayvanlardan kuşlara kadar tüm sesleri duyar, anlar ve onların hepsine alimdir ve hiçbir söz ve konuşmayı unutmuyor. 
Kur'an-ı Kerim’in Mücâdile suresinin 7. Ayetinde bu konuya vurgu yapılırken şöyle buyuruyor:
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ یَعْلَمُ مَا فِی السَّمَاوَاتِ وَمَا فِی الْأَرْضِ ۖ مَا یَکُونُ مِنْ نَجْوَىٰ ثَلَاثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَا أَدْنَیٰ مِنْ ذَٰلِکَ وَلَا أَکْثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمْ أَیْنَ مَا کَانُوا ۖ ثُمَّ یُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا یَوْمَ الْقِیَامَةِ ۚ إِنَّ اللَّهَ بِکُلِّ شَیْءٍ عَلِیمٌ
Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilir.
Es-Semi' ismi şerif kabul etmek ve icabet etme anlamına da gelir. Bazen falan kişinin bizim lafımızı duymadığı söyleniyor. Aslında o kişi konuşulanları duymuştur fakat ona önem vermemiştir. Yüce Allah’ın “Semî’u’d-du’â” yani tövbeleri ve duaları duyan ve kabul eden olduğu söylenince, dua edenlerin konuşmalarını ve tövbe edenlerin yakarışını duyduğu ve ona önem vererek yerine getirdiğini kast ediliyor. Ayrıca namaz kılanların rükûdan sonra kıyamda “ سَمِعَ اللّه ُلِمَنْ حَمِدَهُ” yani “Allah Kendisini hamd edeni duyar” denilmesi ise yüce Allah’ın namaz kılan mümin kullarının şükür ve hamdlerini kabul ettiği anlamındadır.
Anlatılanlara göre günün birinde bir adam Kâbe’yi tavaf ederken yüce Allah’ı muhatap alarak şöyle demiş: “Allah’ım ! gördüğün gibi ben yoksul biriyim, ey beni gören ve benim görmediğim kişi, benim farkıma var!” 
Daha tavafı bitmeden ona zengin bir akrabasının mirasçısı olduğu haberi geldi. Orada olanlardan biri, “şimdiye kadar bir duanın bu hızla kabul edildiğini görmedim” deyince dua eden adam şöyle dedi: Benim semi’ ve icabet eden birini çağırdığımı görmüyor musun? Yüce Allah fazlını kime isterse bağışlar.
İnsan dünyadaki seslerden belirli frekansları duyma yeteneğine sahiptir. Dünyadaki canlıların bir kısmı daha yüksek frekanslar ve diğer kısmı ise daha düşük frekansları duyabiliyorlar. Aslında her canlı kendi varlık felsefesine ve Allah Teâlâ’nın ona uygun gördüğü oranda duyma yeteneğine sahiptir. B mesel ayetler ve rivayetlerde açıkça göze çarpıyor. Nitekim Neml suresinin 18 ve 19. Ayetlerinde şöyle okuyoruz:
حَتَّى إِذَا أَتَوْا عَلَى وَادِی النَّمْلِ قَالَتْ نَمْلَةٌ یَا أَیُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاکِنَکُمْ لَا یَحْطِمَنَّکُمْ سُلَیْمَانُ وَجُنُودُهُ وَهُمْ لَا یَشْعُرُونَ* فَتَبَسَّمَ ضَاحِکًا مِّن قَوْلِهَا وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِی أَنْ أَشْکُرَ نِعْمَتَکَ الَّتِی أَنْعَمْتَ عَلَیَّ وَعَلَى وَالِدَیَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَدْخِلْنِی بِرَحْمَتِکَ فِی عِبَادِکَ الصَّالِحِینَ 
Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler" dedi. Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: "Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!"
Bu ayetler açıkça karıncanın sesinin o vadideki tüm karıncaların duyduğunu belirtirken yüce Allah’ın hz. Süleyman’a verdiği yüksek ses duyma kabiliyeti sayesinde karıncanın sesini duyduğu ve mesajını aldığını belirtiyor. 
İlginç olan ise günümüzde bilim adamlarının karıncanın sesini duymaya ve çözmeye çalıştığını biliyoruz. Onlar yıllar süren araştırmaların ardından karıncaların duyusal dokunaçları ile sesli mesajlarını iletip alabileceklerini ispat edebilmişler.  
Evet! yüce Allah es-Semi'dir; karanlık gecede karıncanın kara taş üzerindeki ayak sesinden, şimşekler ve yıldırımlara, denizlerin ve yanar dağların ürkütücü seslerine kadar her şeyi duyar. O kalplerde gizlice geçen her şeyi duyar, hem de hiçbir alet ve araca ihtiyaç olmaksızın. Tıpkı seçkin mahlukları ile hiçbir dile gerek duyulmadan konuştuğu gibi. O’dur mutlak bilgin ve O’dur mutlak Semi’.
Değerli dinleyiciler bize bu hafta da ayrılan sürenin sonuna geldik. Sizleri yüce Allah’a emanet ederken ellerimizi duya açıyor ve emir-ül müminin hz. Ali’nin -as- mübarek Şaban ayındaki duasından bir bölüm ile sizlere veda ediyoruz:
اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِ مُحَمَّدٍ وَ اسْمَعْ دُعَائِی إِذَا دَعَوْتُکَ وَ اسْمَعْ نِدَائِی إِذَا نَادَیْتُکَ وَ أَقْبلْ عَلَیَّ إِذَا نَاجَیْتُکَ:
Allah'ım! Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet eyle ve Seni çağırdığımda duamı icabete eriştir; seni nida ettiğimde, nidamı duy; sana yalvarıp yakardığımda bana (lütuf gözüyle) bak.
فَقَدْ هَرَبْتُ إِلَیْکَ وَ وَقَفْتُ بَیْنَ یَدَیْکَ مُسْتَکِینا لَکَ مُتَضَرِّعا إِلَیْکَ رَاجِیا لِمَا لَدَیْکَ ثَوَابِی
 Ben sana doğru yönelmiş, sana boyun eğip yalvararak ve katındaki sevabı dileyerek huzurunda durmuşum. 
وَ تَعْلَمُ مَا فِی نَفْسِی وَ تَخْبُرُ حَاجَتِی وَ تَعْرِفُ ضَمِیرِی وَ لا یَخْفَی عَلَیْکَ أَمْرُ مُنْقَلَبِی وَ مَثْوَایَ وَ مَا أُرِیدُ أَنْ أُبْدِئَ بِهِ مِنْ مَنْطِقِی وَ أَتَفَوَّهَ بِهِ مِنْ طَلِبَتِی وَ أَرْجُوهُ لِعَاقِبَتِی
İçimde olanı biliyorsun; ihtiyacımdan haberdar ve kalbimdekine vakıfsın. Dönüşüm ve döneceğim yer, söylemek istediğim söz, dile getirmek istediğim ihtiyaç ve akıbetim için umduklarım sana gizli değildir./012