İmam Humeyni –ks– mektebinde - 69
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- başta gıybetten sakınma olmak üzere bazı ahlaki ve insani faziletlerini ele almak istiyoruz.
Geçen bölümlerde İmam Humeyni’nin -ks- ilahi rızayı kazanmayı ve şer’i ve insani tekliflerini yerine getirmeyi davranışlarında en önemli öncelik olarak belirlediğini anlattık.
Şimdi önümüzdeki bir kaç bölümde bu ilkeden hareketle İmam’ın başkaları ile teamül ve davranışlarında bazı ahlaki ve insani faziletlerinden söz etmek istiyoruz. Bu konuyu ele almaktan maksadımız, İmam’ın dini tutumu ve ilahi rızayı kazanma ve şer’i teklifi yerine getirme çabası kendisinden eşi dostu ve yakınları arasında bireysel ve sosyal davranışları ve ahlaki ilkeleri itibarıyla örnek bir insan yarattığını göstermektir.
Bu çerçevede şimdi İmam Humeyni’nin -ks- en önemli ahlaki ve insani özelliklerinden biri olan ve dini bir değer sayılan gıybetten sakınma özelliğinden söz edeceğiz.
İslam kültüründe gıybet, büyük günahlardan ve şiddetle men edilen bir ameldir. Allah teala Kur'an'ı Kerim’da mümin insanları gıybetten kaçınmaya davet ederken, bu çirkin ameli ölen kardeşin etini yemeye benzetmiş ve nasıl ki bu ameli kötü biliyorsak, gıybetten de kaçınmayı ve bu ameli çirkin bilmeyi buyurmuştur. Allah teala Hucurat suresinin 12. ayetinde şöyle buyurur:
Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir
Bu ayet birbiriyle bağlantılı olan üç günahtan men ediyor. bunlardan biri başkalarına kötü zan, diğeri başkalarında kusur aramak ve üçüncüsü de gıybettir.
İslam kültüründe gıybetten maksat, biri bir başkasının yokluğunda başka insanların bilmediği bir meselesi hakkında konuşması ve o şahıs bunu duyduğu zaman rahatsız olacağı durumdur. O zaman gıybet fiilinde üç nokta vardır. Birincisi, biri yokken arkasından konuşmak; ikincisi, edilen sözün doğru olması ve üçüncüsü o şahıs başkaları bu haberi duymalarından rahatsız olmasıdır.
Gıybet fiili, gıybet eden ve gıybetin hedef olan kişilerin üzerinde olumsuz tesirlerinin yanı sıra sosyal alanda da çok kötü sonuçları olur. Zira sosyal ilişkilerde insanların birbirine güvenmesi ve hüsnü zannı ve genel güven çok önemlidir ve bunların yokluğu sosyal ilişkileri olumsuz etkiler. Gıybet insanların arasındaki ilişkileri ve sosyal güveni yok eder. Bu yüzden Kur'an'ı Kerim bu ameli ölen kardeşin etini yeme şeklinde telakki etmiştir.
Dinimizin önde gelen büyüklerinden gelen rivayetlerde de gıybetten kaçınmaya sık sık vurgu yapılmıştır. Örneğin İmam Ali -s- şöyle buyurur:
Gıybetten kaçının, zira bu amel seni Allah katında ve halkın gözünde gazaba uğratır ve mükafatın heba olur.
İmam Seccad -s- da gıybeti dinlemeyi gıybet kadar kötü ve gıybeti duymamayı kulağın hakkı olarak belirterek şöyle buyurur: Kulağın hakkı, onu her türlü gıybetten ve reva olmayan sözlerden uzak tutmaktır.
İslam kültüründe gıybete kulak vermek de tenkit edilen bir ameldir, zira mümin ve Müslüman bir insanın gıybet karşısında yapabileceği ilk iş, gıybete kulak vermemektir, aksi takdirde ve konuyu bildiği durumlarda Müslüman insan en uygun biçimde gıybet konusu olan kişiyi savunması ve böylece gıybeti dinleme günahından arınması gerekir.
Kur'an'ı Kerim ve dinin önde gelen büyüklerinin bu konuya açık ve net vurgularından hareketle İmam Humeyni -ks- gıybetten kaçınmaya büyük özen gösterirdi, öyle ki İmam’ı tanıyan herkes onun bu ahlaki özelliğini itiraf ediyordu.
Aslında bu özellik İmam’ın sadece taklit merci olduğu veya yaşlandığı dönemlere özel bir özellik değildi. İmam ta gençlik çağından itibaren gıybetten kaçınmaya büyük özen gösterirdi. Ayetullah Hatem Yezdi bu konuda şöyle diyor: Talebelik yıllarında ve gençlik çağında İmam nerede ise, orada gıybete yer yoktu ve İmam şiddetle başkalarının bu ameline karşı çıkardı.
İmam Humeyni’nin -ks- merhum oğlu Hüccetüslislam Seyyid Ahmet Humeyni de aynı şekilde İmam’ın bu özelliğine vurgu yaparak şöyle diyor:
Herkesin hemfikir olduğu konu, İmam’ın ta gençlik çağından itibaren gıybet meclisi, yalan ve günah meclisinde oturmak istememesidir. İmam ta baştan şiddetle yalan ve gıybetten kaçınır ve gıybet meclisinde oturmaz ya da gıybetin önüne geçerdi
İmam Humeyni -ks- dostane oturumları başkaları hakkında gıybet yapılmaması şartına bağlar ve böylece bu tür meclislerin günaha ve gıybete bulaşmasına engel olurdu.
İran’ın büyük alimlerinden Ayetullah Şubeyri Zencani bu konuda şöyle diyor:
İmam, Ayetullah Hac Seyyid Ahmet Zencani, Hac Mirza Abdullah Müçtehidi ve merhum Seyyid Ahmet Levasani gibi bazı dostları ile dostane oturumlar düzenlerdi, ancak bu oturumların şartlarından biri, gıybetten kaçınmaktı.
İmam Humeyni -ks- gıybetten sakınmaya yönelik şiddetli bağlılığı, hiç kimse onun huzurunda gıybet etmeye cesaret bile edemeyecek kadar fazlaydı. Bu konuda Ayetullah şehit Mahallati şöyle anlatıyor:
İmam ta gençlik çağından itibaren gıybetten kaçınmaya bağlıydı. Hatta talebelerle birlikte huzuruna çıktığımızda hiç kimseden söz etmeye cesaret edemezdik, zira İmam sert bir bakışla ta ilk sözcükte bizi sustururdu. İmam çok özel bir vakara sahipti ve namazı vaktinde kalmak, teheccüt ve gıybetten sakınmak gibi bazı önemli ahkama bağlıydı. İmam hatta gençlik çağında ve henüz bekar olduğu yıllarda da arkadaşlarının anlattığına göre en ufak günahtan sakınırdı.
İmam Humeyni’nin -ks- bir başka arkadaşı Ayetullah Tevessüli de İmam’ın gıybetten sakınmasını gece namazına bağlılığı kadar sıkı olduğunu belirterek şöyle anlatıyor:
İmam iki özelliği ile dostlarından ayrıcalıklı oluyordu. İlkin İmam asla gıybet meclisine katılmaz ve bunun yanında gıybeti de şiddetle engellerdi. İkincisi İmam gece namazına çok bağlıydı.
Son zamanlarda birçok kesim ve sınıfta yaygın hale gelen işlerden biri, meslektaşların hakkında gıybettir. Meslektaşları çekiştirmek ve haklarında gıybet, genellikle kıskançlık ve rekabet yüzünden oluyor ve maalesef iş ortamında husumetlere ve sui zanna yol açıyor. Bu konuda maalesef bazı talebelerin arasında da bu konuya gerekli hassasiyet gösterilmiyor. Ancak İmam Humeyni -ks- bu konuya şiddetle karşı çıkıyordu ve kendisi gıybetten sakınmaya sıkı bağlı kaldığı gibi, başkalarına da huzurunda gıybet etmelerine müsaade etmezdi.
Ayetullah Tevessüli bu konuda ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:
Hiç bir şey İmam’ı ilahi emirlerden gaflet etmek kadar öfkelendirmezdi; özellikle bir İmam’ın huzurunda biri hakkında gıybet etmek veya bir alime hakaret etmek istediği zaman çok öfkelenirdi. Bir gün ben İmam’ın huzurundaydım. O sırada biri bir başka alimin hakkında hakaret içeren bir söz etti. İmam ona şiddetle karşı çıktı. Gerçi bu sözü beyan eden kişi İmam’ın müritlerinden biriydi. İmam ilahi teklifi yerine getirme konusunda asla karşısındaki insanın kim olduğuna bakmazdı. Eğer İmam’ın en yakınlarından biri gıybet kokan bir haberi vermek isterse, buna cesaret etmezdi, zira İmam hemen ben bu konuyu duymak istemiyorum, derdi.