İmam Humeyni –ks– mektebinde - 72
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- af ve hoşgörü hakkındaki görüş ve düşüncelerini irdelemeye devam etmek istiyoruz.
Geçen bölümde ulema, filozoflar ve düşünürlerin düşüncesinde af ve hoşgörünün yerinden söz ettik ve bu sıfata salip olmak insanın iç huzuruna vesile olduğu gibi, toplumda da dostluk, gönül birlikteliği ve uzlaşı duygusunu da arttırdığını beyan ettik.
Geçen bölümde ayrıca İslam dininde ve Kur'an'ı Kerim’in vahiy kelamı ve İslam Peygamberi -s- ve masum imamların -s- siyerinde de af ve hoşgörünün değerli yeri bulunduğunu ve insana onur ve izzet kazadırmanın yanı sıra, toplumda da uzlaşma duygusunu ve barış içinde bir arada yaşamayı takviye ettiğini belirtti.
Bundan başka af ve hoşgörü, insanların yüce Allah’ın affından ve mağfiretinden daha fazla yararlanmalarına ve cennette özel bir konum kazanmalarına vesile olur.
Geçen bölümün sonlarına doğru İmam Humeyni’nin -ks- bazı yakınlarının İmam’ın yaşamından bu bağlamda bazı anılarını sizlerle paylaştık. Bu anılar İmam’ın bu özelliklere sahip olduğunu ve bireysel ve sosyal yaşamında da bu sıfatların getirdiği elzemlere uyduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
Şimdi sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- hasene ahlakın tecelli ettiği seçkin kişiliğinin diğer bazı boyutları ile tanışmak istiyoruz.
İmam Humeyni -ks- kendi döneminde ve özellikle İslam inkılabından önceki yıllarda sürekli bazı alimlerin eleştirilerine ve hatta bazen yalan ve karalamaya yönelik sözlerine maruz kalıyordu. Zira İmam gelenekçi ve muhafazakar alimlerin ve dini ilimler merkezlerine hakim olan eski geleneklerin aksine güncel meseleleri takip eden ve iç ve dış platformlarda yaşanan gelişmeleri bilen bir din adamıydı. İmam Humeyni -ks- gazeteleri okumak ve radyo kanallarını dinlemekle iç ve dış gelişmelerden haberdar oluyordu.
Bundan başka İmam Humeyni -ks-, irfan ve felsefeye şiddetle karşı çıkan çağdaş alimlerin ve talebelerin aksine irfan ve felsefe okuyor ve bu iki ilmi ders veriyordu. Bu yüzden birçok alim İmam’ın bu özellikleri ve davranışlarından hoşlanmıyordu ve sonuçta bu zümrenin İmam’a laf atmalarına, kötülemeleri ve bazen hakaret etmelerine sebebiyet veriyordu. Ancak İmam büyük bir hoşgörü ile onları affediyordu.
Ayetullah Seyyid Hüseyin Bedla bu konuda bir anısını şöyle anlatıyor:
Dar-ul Şifa medresesinde benim hücrem İmam’ın hücresinin yanındaydı. Alimlerden biri Feyziye medresesinden Dar-ul Şifa medresesine gelirdi, fakat benim hücremin önüne kadar gelir ve daha ileriye geçmezdi. O alim hatta İmam’ı ve hücresini görmek istemiyordu, zir irfan ve felsefeye şiddetle karşıydı ve İmam’ın düşüncelerini reddediyordu. Bir celsede İmam’a falanca alim sizin hakkınızda şöyle düşünüyor ve bazen aleyhinize konuşuyor, dediklerinde İmam şöyle buyurdu: Benim hakkımda söylediklerine göz yumuyorum, umarım onun attığı iftiralar ve gıybeti Allah tealanın benim günahlarımı affetmesini ve onu da hidayete erdirmesini umuyorum.
Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre af ve hoşgörünün sonuçlarından biri insanın düşmanını dost yapmaktır. Allah teala Kur'an'ı Kerim’in Fussilet suresinin 34. ayetinde şöyle buyurur:
İyilikle kötülük bir olmaz, Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.
İmam Humeyni’nin -ks- yakınları ve arkadaşlarının anıları, İmam’ın birçok yerde düşmanlarına karşı af ve hoşgörü anlayışı ile yaklaşması onları değiştirdiğini ve daha sonra İmam’ın hayranları ve müritlerinden birine çevirdiğini gösteriyor.
Hüccetülislam Furkani, İmam Humeyni’ye -ks- kötümser bakışı ile bilinen Necefli bir alimle ilgisini anlatırken, söz konusu alimin talebelere İmam’ın derslerine girmemelerini söylediğini belirtiyor. Hüccetülislam Furkani bu alimin bir gün İmam’ı masum imamların arasında oturduğunu ve onlarla sohbet ettiğini rüyasında görünce büyük bir değişim yaşadığını ve İmam’dan özür dilemek istediğini belirterek şöyle diyor: O alim bana geldi ve benden İmam’dan onu affetmesini talep etmemi istedi. Ben de hemen bunu yaparım dedim. Camiden çıktıktan sonra yolda giderken İmam’a mevzuyu anlattım ve o alimin sizden onu affetmenizi istediğini arz ettim. İmam hemen ben onu affettim, dedi. İmam evine girdikten sonra yaşlı alim ağlayarak ve koşa koşa bana geldi ve ne olduğunu sordu. Ben de İmam konu her neyse bağışladığını söylediğini anlattım. Alim secdeye kapıldı ve daha sonra da gece gündüz imamın yanına geliyordu ve İmam da ona özel ilgi gösterdi ve böylece dünya ahiret huzura kavuştu.
İmam Humeyni’nin -ks- önemli özelliklerinden biri, başkalarının ve hatta düşmanların hakaret, iftira ve kötülemelerine göz yumarak bağışladığı gibi, hidayete ermeleri ve kaderleri hayırlı olmaları için dua etmektir.
İmam Humeyni’nin -ks- önderlik döneminde hakkına büyük cefakarlık eden ve töhmet ve hakarette haddini iyice aşanlardan biri Şeyh Ali Tahrani’ydi. Şeyh Ali Tahrani Irak’ın İran’a dayattığı sekiz yıllık savaşın başlarında ailesini de yanına alarak Irak’a gitti ve orada İmam’a karşı en sert ve en hakaret içerikli bir tavır takındı; ancak İmam onun hidayete ermesi için sürekli dua ediyordu.
Ayetullah Tevessüli bu macerayı şöyle anlatıyor: İmam ecnebi radyolarını dinlerdi; Amerika, İngiltere, İsrail vesaire radyoları; hatta Bağdat radyosundan yayımlanan Şeyh Ali Tahrani’nin konuşmalarına da kulak verir ve şöyle buyururdu: Ben geceleri Allah teala onu Saddam ve münafıkların elinden kurtarması için Şeyh Ali hakkında dua ediyorum.
Allah teala Al-i İmran suresinin 134.ayetinde muttaki insanları şöyle anlatıyor: O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.
Bu ayette kolay ve zor şartlarda infakta bulunmak ve af ve hoşgörü gibi iki sıfat yan yana gelmiş ve bu sıfatlar muttaki ve salih insanların sıfatı olduğu beyan edilmiştir. Bir başka ifade ile, insan ve infakla af ve hoşgörü birbirini tamamlayan sıfatlar olarak belirtilmiştir.
İmam Humeyni’nin -ks- özelliklerinden biri de, hakkında cefa eden veya gıybet eden veya iftira atanlara karşı cömertçe af ve hoşgörü ile davranmak ve hatta kalpleri sevgi ile dolması için dua etmekti.
Hüccetülislam Furkanı bu konuda da ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor:
İmam Necef’teyken İmam’a yönelik garezli propaganda çok yoğundu. Muhalifler bazen İmam neden düzgün giysi giyiyor, ya da neden düz yürüyor ya da neden temiz elbise giyiyor, şeklinde itirazda bulunurdu. Muhalifler bazen İmam’a, siz taklit merciisiniz, halkın gözü önünde güzel giyinmek size yakışmaz, şeklinde mesajlar yolluyordu. Bir gün İmam bana adını söylemeden birinden söz etti ve buraya geldiğinde ağzından geleni kendisine söylediğini, ama kendisi o şahıs burada bulunduğu sürece ve İran’a dönmeden önce ona harçlık gönderdiğini anlattı.
İmam Humeyni -ks- İslam’ın vahiy kelamına dayalı öğretilerine dayanarak muhaliflerin en sert ve utanmazca sözlerine ve davranışlarına karşı susuyor ve onlara karşı asla kin beslemiyordu. İmam hiç bir zaman affettikleri muhaliflerinden intikam almayı düşünmediği gibi birçok durumda herhangi bir sorun yaşayan muhaliflerine de mümkün mertebe ve elinden geldiğince yardım ederdi.
Hüccetülislam Rahimian bu konuda bir anıyı şöyle paylaşıyor:
Nice cahil, garez-kar ve soysuz insan Kum ve Necef’te İmam’a yönelik en kötü iftiraları attılar, hakaretler ettiler ve ruhi tacizde bulundular. Bunun örneklerinden birinde Feyziye medresesinde İmam’ın oğlunun kullandığı bardağı İmam felsefe dersi veriyor diye, su çekerek temizlemekti. Ancak İmam ister inkılaptan önce dini ilimler merkezlerinin en büyük ve mutlak taklit mercii mevkiine geldiği zaman ve ister inkılaptan sonra güç ve azametin doruğuna her açıdan nail olduğu vakit hiç bir zaman intikam almayı düşünmedi; bilakis taraftarları kara mazileri yüzünden onları hatta hayatta bile görmek istemedikleri bu cemaatten bazılarını arayarak onlara yardımcı oldu ve hasta olanlara birini göndererek geçmiş olsun dileklerini iletti ve varsa sorunları, gücü yettiğince bertaraf etmeye çalıştı.
İmam Humeyni -ks- kendisine saygısızlık ve hakaret etme yüzünden yasal sorun yaşayan insanları da affediyor ve ilgili kurumlardan sıkıntılarını bertaraf etmelerini talep ediyordu.
Hüccetülislam Furkani bu bağlamda bir anıyı şöyle anlatıyor:
Adamın biri alkollü içecek tüketerek sarhoş olmuştu ve aracı ile İmam Ali -s- türbesinin yolunda az daha İmam’ı eziyordu; üstelik İmam’ın beraberindekiler itiraz edince de kabalık yaparak tepki göstermişti ve sonuçta polis tarafından gözaltına alındı. Polis memuru İmam’dan evinden çıkmasını ve böylece sarhoş adam özür dilemek üzere İmam’ın ayaklarına sarılmasını istiyordu. Biz de İmam içeri girdiğini söyledik. Polis memuru, peki ben şimdi ne yapayım, diye soruyordu. İmam gürültüyü duyunca tepki vererek şöyle buyurdu: Bu gürültü niye? Neden insanları horluyorsunuz? İmam ardından bana, git şu adamı kurtar, bırakın evine gitsin, diye talimat verdi.