İmam Humeyni –ks– mektebinde - 80
Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- sadakat ve dürüstlük hakkındaki görüş ve düşüncelerini ve bu sıfatların siyasi yaşamındaki yerini gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.
İmam Humeyni’nin -ks- bireysel ve sosyal yaşamında sergilediği en önemli özelliklerinden biri siyaset meydanında dürüstlüğü ve sadakatle davranmasıydı.
Bilindiği üzere siyaset alemi oldukça karmaşık ve komplike bir dünyadır ve içinde sadakat ve dürüstlüğe pek yer olmadığı bilinmektedir. Özellikle sosyal ve siyasi ilişkilerinde pek fazla şeffaflık ve yasalara uyma durumu olmayan ülkelerde sadakatli siyaset izlemek daha da zor ve daha da sıkıntılıdır; zira siyasi mücadele veya teamül alanında karşı taraf hedeflerine ulaşabilmek için sürekli hile yapmaya çalışır ve sonuçta bu meydanda yer alan biri samimi ve sadık olsa bile birçok durumda bu ilkeye bağlı kalma konusunda sıkıntı yaşar ve pratikte siyaset meydanında başarısız olur.
Ancak İmam Humeyni -ks- sadakat ve dürüstlük ilkesine sıkı sıkıya bağlı olmasından ötürü asla siyasi mücadelelerinde bu ilkeden taviz vermedi ve emsalsiz bir titizlik ve dehası ile düşmanların hilelerinin tutsağı olmadı; zira İmam’ın -ks- Allah tealaya olan imanı tamdı ve mücadele yolunda her zaman Allah’tan medet umardı.
İmam Humeyni -ks- siyaset meydanında ahlak ilkesine kazandırdığı asaletle ve ahlakla siyasetin bir arada yürütülmesi gerektiği inancına dayanarak sürekli siyasi söz ve amellerinde ahlak eksenli bir siyaset modeli sunmaya çalıştı. Nitekim İmam’ın beyanatına bakıldığında, her daim siyasette ahlak eksenine vurgu yaptığı ve kendisi de bu eksene bağlı olduğu anlaşılır.
İmam Humeyni’nin -ks- siyasete yönelik ahlaki eğilimi, Kırk Hadis Şerhi adlı eserinde bizzat temelini attığı geleneğin devamıydı. İmam -ks- ancak nefsin tehzibi ve kendini sürekli gözetlemekle toplumu ıslah etmenin ve asil bir siyasetin temelini atmanın mümkün olduğuna inanırdı.
İmam Humeyni -ks- çeşitli etkinliklerde yaptığı konuşmada siyaset adamlarına her insanın içinde bir Firavun bulunduğunu ve bir nevi diktatör taşıdığını, fakat bu Firavun’a ve diktatörlük huyuna meydan verilmemesi için uyanık olmak gerektiğini hatırlatıyordu.
İmam Humeyni -ks- siyaset adamlarının bazı ahlaki özelliklere ve sıfatlara sahip olmalarını gerektiğini ve bu sıfatların en önemli olanlarından biri sadakat olduğunu vurguluyordu. İmam’a göre, sadakat sıfatının anlamı yalancılıkla mücadelenin yanında insanlara karşı dürüst davranmaktan ibaretti. İmam’a göre sadık politikacı anlaşmalarına bağlı olan, emanete ihanet etmeye ve hakikat yoluna adım atan insandı. Bir başka ifade ile sadık politikacı yükümlülüklerine bağlı kalmakla beraber kendisini insanlara olduğu gibi tanıtması ve sahtekarlıktan ve insanları kandırmaktan kaçınan bir politikacıydı.
İmam Humeyni -ks- politikacılara kararlarında her daim bu ilkeyi gözetlemelerini tavsiye ediyor ve ancak savunabilecekleri kararları almalarını ve sonuçta kararlarını halkın karşısında savunmalarını ve sadakat ve samimiyetle izah etmelerini vurguluyordu.
İran’ın dönem Başbakanı İmam Humeyni’nin -ks- önderliği dönemiyle ilgili ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:
Bir keresinde konu dış politika ile ilgiliydi ve biraz gizli diplomatik girişimleri gerektiriyordu. Bu konuda İmam’la istişare yapıldı. İmam şöyle buyurdu: Halka açıklayamayacağınız bir işi yapmaktan kaçının. Bu sözün azametini anlayabilmek için yürütme alanında çalışmış olmanız gerekir. İmam siyasi yaşamının başından sonuna kadar geçmişle veya gelecekle ilgili meselelerde ve açık gizli kararlarında sözlerinde asla çelişki olmadı.
İmam Humeyni’nin -ks- siyasi sadakatinde göze çarpan önemli noktalardan biri, hataların itiraf edilmesinden korkulmamasına yaptığı vurguydu. İmam Humeyni’ye -ks- göre sadık politikacı bu ahlaki sıfatı halkın güven duygusunu asla kötüye kullanamayan ve hatalarını itiraf etmekten korkmayan şekilde geliştiren ve hatasını itiraf etmeyi zafiyet değil de, özgüven olarak bilen biriydi. Böyle bir politikacı halkın hamisidir ve hatalarını cesur bir şekilde kabul eder ve gerektiği takdirde halktan özür diler.
İmam Humeyni -ks- pratik alanda bizzat bu ilkeyi bağlıydı ve bir kaç konuda hata yaptığını itiraf ederek halktan özür diledi. İmam -ks- İslam inkılabının zaferi üzerinden on yıl geçtiği bir sırada inkılabın ilk yıllarında bazı hatalarına işaretle şöyle buyurdu:
Ben bugün İslam inkılabının zaferi üzerinden on yıl geçtiği bir sırada inkılabın başında bazı mevkileri ve ülkenin önemli işlerini öz Muhammedi -s- İslam’a gerçekten inanmayan bazılarına emanet etme kararlarının yanlış olduğunu itiraf ediyorum. Bu hataların acısı kolay kolay giderilmez; gerçi o sıralarda da şahsen bu zümrenin işbaşına gelmesine sıcak bakmıyordum, ancak arkadaşların maslahat görmeleri ve onaylamaları yüzünden kabul ettim.
İmam Humeyni -ks- siyaset alanında hatalarını ilan etme meselesine bağlı kalmanın yanı sıra başkalarına da hatalarını itiraf etmekten kaçınmamalarını tavsiye ediyordu; zira bu tür itiraflar insanın halk arasında izzet ve onurunu azaltmadığı gibi artmasına vesile olurdu.
İmam Humeyni -ks- anayasayı kollama ve koruma konseyi fakihleri ve yargı yüksek konseyi üyelerine hitaben şöyle buyuruyor:
Anayasayı kollama ve koruma konseyi fakihleri ve yargı yüksek konseyi üyeleri de böyle davranmalıdır ve eğer bir meselede hata yaptılarsa, açıkça hata yaptıklarını söylemeli ve sözünü geri almalıdır. Bizler masum değiliz. Ben inkılaptan önce inkılap zafere kavuşunca işleri İslam’a göre yürütecek salih insanların işbaşına geleceğini düşünüyordum. Ancak daha sonra baktım ki bunların çoğu salih olmayan insanlardı ve baktım ki söylediğim söz doğru değildi. Bu yüzden geldim ve açıkça hata yaptığımı söyledim.
İmam Humeyni’ye -ks- göre diktatörlük insan bir hata yapınca ve hatasını anladıktan sonra hatasını itiraf ederek düzeltmek yerine hatasının üzerinde ısrar etmesi ve yanlış yoluna devam etmesiyle başlar. İmam devlet adamlarına hitaben şöyle buyuruyor:
Bir söz söylediğinizde, eğer yanlış olduğunu anladığınız zaman ben hata yaptım diyebiliyor musunuz? Yoksa aynı yanlışla sonuna kadar yolunuza devam mı edeceksiniz? Diktatörlükte var olan fesat durumu ve diktatörü etkileyen konulardan biri, bir sözü söylemesi ve ardından söylediği yanlış sözün tersine hareket edememesidir. Bu, diktatörlerin yakalandığı en büyük fesattır.
İmam Humeyni -ks- siyasi faaliyetlerinde sadakat ve dürüstlük ilkesine bağlı kaldığı için İslam inkılabından sonraki yıllarda ülkeye hakim olan atmosfer yüzünden samimi davranmayan ve sahtekarlık yapan ve kendilerini haksız oldukları halde haklı göstermeye çalışan politikacılara çok soğuk davranır ve genelde muhalif görüşleri olan fakat samimi davranan insanları kendisi gibi düşünen ama sadık olmayan politikacılara tercih ediyordu.
Ayetullah Tevessüli İmam Humeyni’nin -ks- sahtekar insanlara karşı tavrıyla ilgili ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor:
İmam esasen gösteriş yapanlardan hoşlanmaz, bilakis gösteriş ehli olmayanlardan hoşlanırdı. Örneğin İmam General Zahirnejad’dan hoşlanırdı, zira gösteriş yapmazdı. General Zahirnejad her gün sakal tıraşı olur ve bu şekilde İmam’la görüşürdü. Bir çokları General Zahirnejad’ın görevden alınmasını istiyordu; ancak İmam bunu kabul etmiyordu. Bir gün, daha sonraları gösteriş yapan ve bunun için sakal da bırakan hava kuvvetleri komutanının de aralarında bulunduğu bazı komutanlar İmam’ın huzuruna çıktı. O sırada hava kuvvetleri komutanı bir rapor sunacaktı. Komutan rapordan önce Ferec duasını okumaya başladı. General Zahirnejad ona şöyle dedi: İmam avamdan değil, sözünü söyle. İmam bu sözden çok hoşlandı ve güldü.
İmam Humeyni -ks- hayır niyeti ile sadakat çemberinin dışına çıkan ve kendisini veya başkasını övmekte aşırıya kaçanlara da tepki gösteriyor ve onları belgesiz ve kanıtsız abartılı sözleri söylemekten sakındırıyordu.
İmam hatta araştırmadan ve hiç bir belge veya kanıta dayanmadan sırf ilgisi yüzünden bir sözü söyleyen kişilere de tepki gösteriyordu.
Örneğin bir yazar İmam’ın annesinin erdemleri hakkında bir yazı yazmıştı. İmam hemen tepki gösterdi ve bu erdemleri nereden anladığını sordu. Gerçi bir başka yazarın araştırmaları bu erdemlerin doğru olduğu anlaşıldı, fakat İmam birinci yazarı araştırma yapmadan bu erdemleri annesinin adına mal ettiğini bildiği için yazısını sadakatten uzak niteleyerek eleştirmişti.
İmam Humeyni -ks- mücadelesine başladığı ilk günlerde de bazı insanların yalakalığı sadakate tercih edebileceklerini fark etmişti ve bu yüzden hş. 12 Ordibeheşt 1342’de kalabalığa hitaben yaptığı konuşmayı, mücadelecilerin sadakati bazı maslahatların uğruna feda etmemeleri gerektiğini belirtmek üzere kasıtlı olarak şu dua ile başladı:
Ey yüce Rabbim, bizi beyhude sözlerinden, abartılardan ve yalakalıktan ve yalandan koru.