Ekim 02, 2020 20:29 Europe/Istanbul

Hatırlanacağı üzere geçen sohbetimizde sizleri İran bahçelerinde havuzların özelliğine değindik.

Ayrıca 2011 yılına İran’ın 9 bahçesinin UNESCO miras listesinde yer aldığını bunların Pasargad, Eram, Çehel sütun, Fin Bahçesi, Abbas Abad Bahçesi Şazde Bahçesi, Pehlivanpur ve Ekberiye Bahçeleri olduğunu söyledik. Sohbetimize kaldığımız yerden devam edeceğiz.

İran bahçeleri, mimarlık ilkelerine dayalı olarak, geometrik yapı, su, bitki ve ağaçlar ve orta köşkü unsurlarından oluşan, genelde İran platosunda ve genelde etrafındaki bölgelerin kültüründen etkilenen bahçelere denir. İran bahçelerinin tarihi kanatın tarihi ile düğümlenmiştir öyle ki ilk İran bahçeleri kanatların çıkış yolunda şekillenmiştir. Daha önce de belirttiğimiz İran bahçelerinin bazı örnekleri UNESCO kültür miras listesinde kayda alınmıştır.

Söz konusu bahçelerde, binalar ve bitki örtüsü için su sistemi yöntemi çok özel ve kendine hastır. İranlı mimarlar suyun fiziki özelliği ve onun insan ile bağları ve rolünün farkında olarak suyu kendi mimari eserlerine kattılar. Çeşitli derinliklerde inşa ettikleri havuzlar, şelaleler ve güzel fıskiyeler, oluklarda akıttıkları su ile onun estetik ve manevi rolünü ortaya çıkarmaya çalıştılar. Tabi tüm bunlardan önce daha çok suyun israf edilmemesine özen göstererek suyun en iyi şekilde ve yararlı ölçülerde kullanılmasına çalışılmıştır.

Bahçelerin organize edilmesi Ahamenişler döneminde başlamıştır. Milattan önce 6. Asırda düzgün geometri, padişahların özel bahçeleri ve sarayların çevresindeki bahçelerde kullanılarak bir modele dönüştü ve asırlar sonra Sasaniler döneminde ve ardından İslam’dan sonra daha da gelişerek evrimine şahit oluyoruz. Pasargad bahçesi bu bahçelerin bir örneğidir. Bu bahçede su dolaşım sistemi taştan yapılmış ve “AB Nema” olarak bilinen geniş oluklarla sağlanırmış AB Nemalar bahçenin sulamasına ilaveten bahçeyi süslemek ve peyzajında da büyük etkisi vardı. Tüm saraylar perdis denilen bahçenin ortasında bulunurmuş, öyle ki her sarayın kendi çevresinde yeşil ve huzurlu bir bahçesi varmış. Padişah bahçesinin suyu ise Pelvar dağlarından kaynaklanan Pelvar nehrinin dallarından sağlanırmış. AB Nemalar ise iki bölümden oluşurmuş: biri suyun aktığı geniş oluklar ve diğeri ise küçük havuzlar.

Taştan yapılan geniş oluklarda her 9,5 veya 13,5 metrelik mesafelerde küçük bir  havuz var; bu havuzar aslında suyun bölüştürülmesi ve akan suyun hızını alarak yavaşlatılmasını sağlıyor, üstelik su ile birlikte çamurun çökelmesine sebep olurlar. Söz konusu küçük havuzların giriş ağzı 87 x 87 Cm’dir ve derinlikleri de 52 santimetredir. Taşlı geniş olukların derinliği ve ağzı ise yaklaşık 25 cm’dir. Pasargan bahçesinde yaklaşık 100 taşlı oluk, yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkmıştır.

İsfahan’da Çehel Sütun bahçesi, Safevi dönemine aittir. Bahçenin ortasında çok güzel bir köşk yer almakta, köşkteki resimler ve süslemeler ise dünyaca tanınan şaheserdir. Safevi dönemin usta mimarlarıÇehel Sütun bahçesinde su dolaşımını iki şekilde sağladılar; binanın doğu batı yönlerindeki  büyük havuzdaki durgun su, ve mermer verandanın havuzlarında ve güney cephedeki havuzlar. Köşkün etrafında suların aktığı kanalların genişliği farklıdır ve yol boyunca bulunan fıskiyeler ve pompalamak ve suyun bölüştürülmesi için titiz bir şekilde kullanılan sifonlar, bu tarihi bahçede suyun kullanılması ve bahçenin güzelliği ve peyzajında kullanılan su için ön görülen metotlardır. Buradaki su dağıtma sisteminde, Şeyh Bahai’nin Tomarı olan su bölme metodundan yararlanılmıştır.

İran’ın orta kesiminde bulunan İsfahan’ın büyük nehri Zayende Rud, tatlı ve daimi suyu ile eski dönemlerden itibaren kent ve çevre ahalisi tarafından çeşitli alanlarda ve özel düzenle bölüştürülerek kullanılırdı. Son su bölme düzeni yerel toplumun geleneğine göre “Şeyh Bahai Tomarı” olarak bilinir.

Söz konusu tomara göre nehrin tüm suyu 33 büyük pay ve kentin 70 km batısından 120 kilometre doğusuna kadar 7 blok arasında 275 adet daha küçük paylara bölüştürülürdü. Tomar uyarınca su bölüştürmesi Nevruz’dan 75 gün sonra İran takvimine göre son baharın ikinci ayın sonuna kadar yani yaklaşık Haziran’ın ortasından Kasım’ın ortasına kadar başlar ve sulamaya ihtiyaç olmayan kış mevsiminde nehrin suyu serbest akarken her kes ondan yararlanırdı. Tomar’ın en büyük özelliği ise bölgedeki hiçbir köy ve tarlanın veya kentteki hiçbir mahallenin gözardı edilmemesi ve sulanması gereken en az bin parçanın 27 sayfada düzenlenmesidir.

İsfahan’ın Safevi bahçelerinde su, geçitler ve oluklarda, 90 derecelik açılarda akardı. Bahçelerin bir çoğunda satranç alanını  andıran bir sistem bulunuyor, Çaharbag modeli hakimdi; bahçe ise suyun köşkün önünde veya ağaçlar ve bitkilerin arsında özel tasarlanmış bir ortamda akardı. Safevi bahçelerin yapısı nehirlerin bitkiler, ağaçlar ve çiçeklerle birlikteliği, yaşam ve çalışmak için çok huzurlu ve güzel ortam oluştururdu.

Safevi bahçelerinden mevcut kalıntılarda suyun etkisi çok açık bir şekilde görülüyor. örneğin “Heşt Beheşt” (sekiz cennet) bahçesinde suyun estetik varlığı açıkça görülüyor. Kuzey verandada bulunan dörtgen  havuzun suyu fıskiye ile temin edilir, havuzun taşması ile su bir şelale gibi eğimli bir taştan aşağı akıyor. Köşkün sekizgen olan orta salonunda yine sekizgen olan bir havuz bulunuyor.

Miladi 17. Asrın Alman seyyah ve doktor Engelbert Kaempfer Heşt Beheşt köşkü hakkında şöyle yazıyor: Mermerde çapraz şeklinde oluşturulan deliklerden akan suyun hoş ve daimi sesi, izleyicilere huzur ve rahatlık veriyor; öyle ki suyun bu muazzam oyununu izlerken, uyumamak için çok zorlanacaktır.

En modern su ulaştırma sistemi Kaşan’ın Fin bahçesinde bulunuyor. Fin Bahçesi’nin tasarımında su, en temel unsur sayılır. Fin Bahçesinde su köşkün önünde ve Safevi havuzhanede durgun, nehirlerde akan, fıskiyelerde fışkıran ve havuzun tabanındaki düzenli boşluklardan coşan şekillerde bulunuyor. Suyun bu bahçedeki her türlü varlığı özel bir anlamı çağrıştırıyor. Bahçede turkuaz fayanslarla döşenmiş kanallarda akan bol su, üstelik suyun gerçekten çok az olduğu bir bölgede ve geniş gölgeli ağaçların varlığı, bahçe duvarının arkasında olan kasvetli ve kuru çölün doğası ile büyük bir çelişkidedir.

Nehirler ve oluklarda akan su ve havuzlardaki su, Süleymaniye Çeşmesinden sağlanır. Çeşmenin suyu önce bahçenin arkasında olan büyük bir havuzda depolanır. Havuzun oluklar ve nehirlerin seviyesinden yüksekte olması, suyun fıskiyelerden artezyen şeklinde fışkırmasına sebep oluyor.

Tüm kanallar ve havuzların etrafındaki olukların altında bir metrelik derinlikte Tanbuşe adında kiremit cinsinden borular döşenmiştir; tüm bu borular bir yandan ana havuza bağlı ve diğer ucu da kanalın dibinde açık bırakılmayarak kapatılmıştır. Su bir yandan boruya girerken diğer ucu kapalı olduğu için fıskiyelerden akıyor.

Yer eğimi nedeni ile basıncın bölüştürülmesi için boruların çapı farklıdır. Borunun başındaki çapı dibinden daha kalındır ve böylece basınç bölüştürülüyor ve su da fıskiyelerden aynı seviyede yükseliyor. Ana havuzun suyu ise içindeki 12 çeşmeden kaynıyor ve ona “havuz cuş” deniliyor.

Bu sistem, seviye farkı kanunun ve doğal yer eğimini Fransız fizikçi ve matematikçi Pascal’dan 200 yıl önce hicri 8. Asırda İranlı matematikçisi ve astronom Gıyaseddin Cemşid Kaşani tarafından tasarlanmıştır.

Erem Bahçesi Şiraz kentinin ortasında ve büyük bir alanda dikdörtgen şeklindedir. Bahçedeki yer eğimi batıdan doğuya doğrudur; yüksek eğim mimarların çare bulmasına sebep olmuştur ve bu yüzden ana ve tali yollarda bazı basamaklar yapılmıştır. Tabi ki zeminin yükselmesi ve inmesi bahçeye ayrı bir güzellik katmıştır

Bahçenin ortasında ana yol doğudan batıya uzanmış. Bu yol bina ve büyük havuzdan başlar ve bahçenin sonuna kadar devam eder. Yolun iki tarafında şimşirler ekilmiş ve ortasında ise büyük havuzdan başlayan ve bahçenin ortasında birkaç oluğa bölüşen ve böylece bahçenin çeşitli bölgelerine su ulaştıran bir su kanalı bulunuyor. Kanalın oluklara ayrıldığı yerde basamaklar bulunuyor. Erem Bahçesindeki bu yolun devamı ise basamaklardan bahçenin sonuna kadar eğimsiz ve çakıl taşlarla döşenmiştir

Bahçeye güzellik ve tazelik kazandıran ise havuzhanede dönerek havuzhanenin ızgarasının altındaki kanala giren berrak ve akan sudur. Su daha sonra havuzun etrafındaki nehirlere giriyor ve böylece ana geçidin ortasında olan geniş kanalda ve ardından diğer kanal ve oluklara akarak ağaçlar ve bitkileri suluyor

Bu suyun büyük bir kısmı Şiraz’daki diğer bir çok bahçede olduğu gibi belirli bir takvime göre bölüştürülen Azam nehrinin kanatından sağlanıyor. Buna ilaveten bahçede kazılan iki derin kuyunun suyu pompalarla su boru sistemine akıtarak bahçenin sulama suyu sağlanıyor. Tabi ki binanın içme suyu ise kentin sulama sisteminden temin ediliyor