Ekim 13, 2020 14:12 Europe/Istanbul

Bu bölümde geçen sohbetimizin devamında İslam tarafından övülen ahlaki özellikleri ele alacağız.

Geçen bölümde  hayatımızda etkili olan kimi ahlaki özellikleri ele aldık ve  öz Muhammedi İslam'ın itikadi ve eğitim kültüründe dünya ve ahiret arasında  sıkı bir bağ olduğunu, fikir ve amelin  uhrevi yansıması olduğunu söyledik.   Bu kader belirleyici ve temel noktaya işaret eden kısa ve öz bir söz vardır:" Dünya, ahiretin tarlası ve ekim alanıdır. "

Tıpkı bir çiftçi gibi herkes dünyada ektiğini ahirette biçecektir.   Bu dünyadaki fikirlerimiz ve amellerimiz  ölüm sonrası dünyada sonuç verecek ve tecelli edecektir.  İnsanlar ise bu fikirleri ve amellerinden dolayı sorgulanacaklardır.  İşte ahlaki değerler ve ilkelerde göze çarpan bir başka kural da bu gerçektir.   

Hatırlanacağı üzere geçen sohbetimizde   toplumsal ilişkilerin de sağlamlaşmasında etkili olan ahlaki özelliklerden birinin iyi huyluluk olduğunu söyledik. Allah Resulü Hz. Muhammed saa ise bu ahlaki ilkenin dünyadaki yansıması ile ilgili şöyle buyurmuşlardır:"   Kıyamet gününde, insanların amellerinin ölçülmesi ve tartılması yapılacak terazide  iyi huyluluktan daha değerlisi ve iyisi yoktur. "

Tüm insanların arzularından biri de  ölüm sonrası dünyada acı çekmemek ve cennete dahil olup sınırsız nimetlerden yararlanmaktır.  Tabii Allahu Teala'nın ebedi ve sonsuz cennetine girmenin şifrelerinden biri de  iyi huylu olmaktır. Bu özelliğin tam olarak tecellisi sayılan Allah Resulü ise  bu hususta şöyle buyurmuşlardır:" İyi huylu olan biri kuşkusuz cennete layıktır. " 

Allah Resulü Hz. Muhammed saa bir başka rivayete göre şöyle buyurmuşlardır:"  Benim ümmetimi en çok  da cennete götürecek  özellik, ilahi takva ve iyi huylu olmaktır. " 

Gerçekte iyi huylu olup bu özelliklerinden dolayı cennete layık olan kişilerin  hayatının sırrı da  hayat tarzları ve hayat şekilleridir.  İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei ise  bu hususta net bir açıklamada bulunup şöyle buyurmuşlardır:"   tebessümle süren hayat, cennetlik hayat, tebessümsüz hayat ise  cehennemlik hayattır. "

Cennet ehlinin bir başka belirgin özelliği de  insanların gönüllerine hitap etmesi ve onları kendine çekmesidir.  İşte Allah Resulü Hz. Muhammed saa de bu özelliğinden dolayı gönülleri fethetti ve ardından da getirdiği İslam dini  günden güne büyüdü ve daha fazla insanı kendine çekti. Allahu Teala ise  Hz. Muhammed saa'in özelliklerine değinerek Al-ı İmran suresinin 159'uncu ayetinde şöyle buyurmuştur:" ﴾159﴿   Sen onlara sırf Allah’ın lütfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi...

Bu yüzden  cennetlik yaşayıp  kıyametin ardından  cennete girmek ve rahmet peygamberi gibi  gönülleri hayran bırakmak istiyorsak iyi huyluluktan vaz geçmemiz gerekiyor.  Aslında günlük olarak yaklaşık  namazları ve yakarışlarında  Allahu Teala'yı rahman ve rahim olarak hatırlatan ve onu sınırsız rahmet kaynağı olarak bilen gerçek bir Müslümanın şiddete ve acımasızca davranışlara baş vurması mümkün mü ki?  Allah Resulü'nün bu husustaki sözü de dikkat çekicidir:"  Tüm insanlara karşı şefkat gösterin ki Allah size merhamet ve şefkat göstersin. "

İslam'ın ahlaki kültüründe dikkat çeken başka önemli nokta da   tüm insanlara karşı şefkatin umut verici ve ısıtıcı ışıklarını aynı şekilde saçmamız ve hayatın ortamını aydınlatmamızdır.   Allahu Teala tarafından dünyalılara rahmet olarak adlandırılan Hz. Muhammed saa şöyle buyurmuşlardır:" Herkese iyilik yapın ve şefkat gösterin. Böyle olmazsa sizin iyi huylu olduğunuz ve şefkatli olduğunuz söylenemez. "

İnsanların insanlığını eksen olarak tanıyan bu sınırsız insansever yaklaşımın kaynağı  Kuran-ı Kerim'dir. Bu hususta ise Nisa suresinin 75'inci ayetinde şöyle buyrulmaktadır:" ﴾75﴿    Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" 

Böyle bir aydınlatıcı yaklaşım sayesinde Müslüman biri iyi huyluluk, şefkat ve dostluk özelliği ile süslenip tüm insanlara karşı sevgi besler ve kendi türdeşlerinin çektiği acılara ve zulümlere de kayıtsız kalmaz ve kendini sorumlu hisseder onlar ile empati yapar.