Aralık 04, 2020 16:20 Europe/Istanbul

Bu bölümde sosyal ahlak ile ilgili konuşacağız.

Geçen bölümde  İslami ahlakın temel ilkeleri ile bir nebze bile olsa tanıştık ve  İslami ahlakın  diğer ahlaki ekoller ile kimi temel farklarını da gördük.  Ardından da  kendini yetiştirme, iyi huyluluk, yumuşak yüzlülük, affetme, sadakat ve  emanettarlık gibi kişisel ahlaki özellikleri ele aldık.  Bu bölümde  toplumsal ahlaki konulardan konuşacağız. 

Tabii ki  İslam bireyciliği ve toplumculuğu harmanladığı için  Batı kapitalizmi ve  Doğu Sosyalizminden farklı bir ahlaki görüşe sahiptir.  Toplumun yapısı kişilerden oluşur.  Her toplumun bireyleri yüce ahlaki  değerler ve özelliklere sahip oldukları zaman sağlıklı ve sağlam bir toplum inşa edilebilir. 

Toplumsal ahlakın en önemli ve kader belirleyici özelliklerinden biri de  birlik, yakınlaşma ve empati yapabilmektir. Bu hususlar ise birlik ve beraberliğe vurgu yapan İslami rivayetler ve ayetlerde defalarca ciddi şekilde vurgulanmıştır.   Bu konulara girmeden önce ise  mevcut dönemde, Müslümanların birleşmesi zarureti ile ilgili konuşacağız. 

İslam'ın tarihi sürecine  baktığımızda   acı bir gerçek ile karşılaşırız.   Allah Resulünün peygamberliğe seçilişinden itibaren  şirk ve küfür liderleri ve elebaşıları   Ehli Kitap özellikle de Yahudiler, münafık ve riyakarların  yardımları ile  farklı komplolara ve hilelere baş vurarak  Müslümanların birliği ve beraberliğini bozmak istediklerini, İslami toplumda ihtilaf ve uzaklaşma tohumlarını ekmek istediklerini görüyoruz.  

İşte bu şom siyaset  günümüze kadar devam eden bir siyaset olmuştur. Ancak şeytani hakimiyetlerin  tüm komplolarına rağmen  ilahi irade ve meşiyet sayesinde  görkemli İslam İnkılabı zaferinin  ardından  tüm şeytani  planlar altüst oldu ve İslam'ın yeniden gündeme gelmesi ile  yeni bir ruh İslami toplumlara üflendi ve İslami direniş cephesi güçlü bir şekilde  düşmanların içi boş  yapılarına ağır darbeler indirmeyi başardı ve aralıksız yenilgileri onlara  dayattı. 

Kuşkusuz bu zaferlerin sürdürülmesinin tek yolu,  küresel emperyalizm karşısında  ayağa kalkmış Müslüman toplumların ve milletlerin birleşmesi ve vahdetlerini korumalarıdır. 

Tevhide dayalı dünya görüşüne göre  İslam dininde  en sağlam ve güven yaratıcı birleşme ve beraber olma ekseni  Kuran-ı Kerim'in Al-ı İmran suresinin 105'inci ayetinde ifade edildiği gibi şu nidadır:" ﴾103﴿  Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın." 

Bu açıdan  ne zaman milli birlik, etnik, coğrafi, siyasi, askeri ve benzeri birlikleri bozulursa  bir süre sonra da  toplumlar dağılmış ve birçok durumda da savaşlar ve kin temelli çatışmalar başlamıştır.   Ancak Kuran-ı Kerim'de  Allah'a inananlara  güvence verme adına Bakara suresinin  256'ncı ayetinde şöyle buyrulmuştur:"  Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir."

Bu yüzdendir ki İslam aleminde her türlü birleşme ve anlaşma da  ilahi motivasyonlar dahilinde  yapılmalı ve böylece garanti altına alınmalıdır.   Böylece  bu anlaşmaların sürdürebilirliği sağlanır ve sultalarını ve çıkarlarını dayatmaktan başka bir hedef gütmeyen yabancıların müdahalelerinin önü kesilir.    İşte sırf ilahi yola baş vurularak  gönüller de yumuşar, düşmanlıklar ortadan kalkar ve  İslam aleminde de  ilişkiler dostane olur. 

Allahu Teala İnfal suresinin  63'üncü ayetinde bu gerçek hakkında şöyle diyor:" ﴾63﴿   Müminlerin gönüllerini birleştiren de O’dur. Dünyanın bütün servetini harcasaydın onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını düzeltti. O izzet ve hikmet sahibidir. " 

Müslümanlar da böyle bir görüş çerçevesinde saflarını birleştirirse, yan yana yer alıp  maddi ve manevi kapasitelerinden ve kabiliyetlerinden yararlanırlarsa, şeytani  hakimiyetler karşısında ayağa kalkarlarsa  kuşkusuz   düşmanların içi boş  haybetlerini  yıkabilir, İslam'ın zafer, yenilmezlik ve iktidar bayrağını  göndere çekebilirler.   Böyle bir cephe ise  ilahi nusret ve yardım almasının yanı sıra çok sevilen bir cephe olacaktır.  Nitekim Saff suresinin  4'üncü ayetinde de şöyle buyrulmuştur:" ﴾4﴿   Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever."

İlahi lütuflardan da yararlanan  ortak ve görkemli bir cephenin oluşturulması  zorluklara karşı  sabır göstermekle beraber olursa  o zaman imanlı savaşçıların zaferleri de kesinleşecektir. 

Etiketler