Aralık 04, 2020 16:55 Europe/Istanbul

Her biri yüce Allah’ın özelliklerinden birine işaret eden Esma-ül Hüsnâ’dan bugün sizlerle kısaca, rahmet, kudret ve ilmi her şeyi kaplayan, müsaadekar olan  اَلْوَاسِعُ  el-Vâsi’ ismi şerif-i hakkında konuşacağız.

Sohbetimizin başında da belirttiğimiz üzere Esma-ül Hüsnâ  yüce Allah’ı tanımak için en iyi yoldur. Aslında Esma-ül Hüsnâ olmadan Allah Teâlâ’yı tanımak, biz kısıtlı ve aciz olan ve her şeyi ister istemez kendi varlığımız ile ölçen insanlar için tamamen imkansızdır. Kutsal Kur'an-ı Kerim, Allah Teâlâ’yı Esma-ül Hüsnâ ile vasfediyor. Bu ism-i şerifler geçen sohbetlerimizde de belirttiğimiz gibi cenab-i Hakk’ın tüm isimlerini ve özelliklerini kapsıyor.

İsra suresinde 110. ayetin şan-i nüzulü hakkında şöyle anlatılıyor:

Mürikler Rasûlüllah’ın -saa-   یا اَللهُ یا رَحمانُ! “Ya Allah, ya Rahman!” dediğini duyunca alay ederek, onun kendilerini kaç tanrılıktan nehy ettiğini fakat kendisinin başka bir ilahı çağırdığını söylediler…. Bu sırada İsra suresinin 110. Ayeti nazil olarak çok tanrılık düşüncesini reddederek şöyle buyurdu:

قُلِ ادْعُواْ اللَّهَ أَوِ ادْعُواْ الرَّحْمَنَ أَیّاً مَّا تَدْعُواْ فَلَهُ الْأَسْمَآءُ الْحُسْنَى‏

De ki: "(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur."…

Tüm bunlar yüce Allah’ın Esma-ül Hüsnâ’larıdır ve hepsi Hak Teâlâ’nın zat-ı mübarekini anlatan farklı anlamlı ve güzel isimlerdir. Bu yüzden tüm bu isimler, Yegane Allah’ın sonsuz kemalatını anlatan farklı tabirlerdir. Bugün Esma-ül Hüsnâ’dan Kur'an-ı Kerim’de 9 kez geçen, bundan 7’sinin ise Alim ve bir kere Hekim ism-i şerifler ve bir de Mağfiret ile beraber geçen ve rahmet, kudret ve ilmi her şeyi kaplayan, müsaadekar olan el-Vâsi' ism-i şerif-i hakkında konuşacağız.

Vâsi' kelimesi, “Se’e سعَه  sahibi” demektir, yani Allah’ın ilim, kudret, rahmet ve fazlı geniş, yaygın, bol ve kapsamlıdır. “Vâsi'” kelimesi, “Zeyg ضیق‏” yani dar ve azın tam karşıtıdır. Vâsi' ayrıca mutlak anlamda muhtaç olmayan, ne kadar bağışta bulunsa da bir şey eksilmeyen ve istediği kadar bağışta bulunan anlamınadır. Bu yüzden Vâsi' olan yüce Allah, mutlak anlamda ganidir, yoksulluğu giderir ve tüm hacet ve talepleri karşılar, rızık ve bilgiyi genişletir.

Yüce Allah Bakara suresinin 115. ayetinde şöyle buyuruyor:

لِلَّهِ الْمَشْرِقُ وَ الْمَغْرِبُ فَأَینَما تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ واسِعٌ عَلِیمٌ

Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü(25) işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

Kur'an-ı Kerim’in büyük müfessiri Ayetullah Cevadi Amoli, Tesnim yorum kitabında insanın nereye dönerse Allah’a yönelmiş olacağı sırrının bu ayetin son bölümü olan “…inna(A)llâhe vâsi’un ‘alîm(un) إِنَّ اللَّهَ واسِعٌ عَلِیمٌ” de olduğuna işaretle şöyle diyor:

“Hiç kimsenin ulaşamayacağı Allah’ın zatı, sınırsız ve feyzi de uçsuz bucaksızdır ve hiçbir yer O’nun bağışlaması ve kereminden yoksun değildir. İşleri sonsuz olan Allah, zati olarak sınırsız “Se’e سعَه” ye sahiptir. Bu yüzden insan nereye dönerse ve neye niyet ederse Vâsi' olan Allah, ondan agahtır.”

El-Vâsi' olan yüce Allah, herşeyi kendi kerem ve fazlı ile geniş ve bolca yaratan mutlak güçtür. Tabi ki bu genişlik bazen mekanda geçerlidir. Nitekim Nisa suresinin 97. ayetinde şöyle okuyoruz:

إِنَّ الَّذینَ تَوَفّاهُمُ الْمَلائِکَةُ ظالِمی أَنْفُسِهِمْ قالُوا فیمَ کُنْتُمْ قالُوا کُنَّا مُسْتَضْعَفینَ فِی الْأَرْضِ قالُوا أَلَمْ تَکُنْ أَرْضُ اللهِ‌ واسِعَةً فَتُهاجِرُوا فیها فَأُولئِکَ مَأْواهُمْ جَهَنَّمُ وَ ساءَتْ مَصیرا

Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: "Ne durumdaydınız? (Niçin hicret etmediniz?)" Onlar da, "Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik" derler. Melekler, "Allah'ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!" derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir.

Bazen de Talak suresinin 7. ayetinde olduğu gibi malvarlığının genişliği ve bolluğuna işaretle şöyle deniliyor:

لِیُنْفِقْ ذُو سَعَةٍ مِنْ سَعَتِهِ وَ مَنْ قُدِرَ عَلَیْهِ رِزْقُهُ فَلْیُنْفِقْ مِمَّا آتاهُ اللهُ

Eli geniş olan, elinin genişliğine göre nafaka versin. Rızkı dar olan da, Allah'ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın. Allah, bir kimseyi ancak kendine verdiği ile yükümlü kılar.

Bazen de yüce Allah'ın göklerde, yerde ve tüm gökleri içine alan kainattaki mutlak hükümetinin nüfuzuna işaret ediyor, tıpkı "Ayet el Kürsi" olarak bilinen bakara suresinin 255. Ayetinde   وَسِعَ کُرسِیُّهُ السَّمواتِ و الارضَ "Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O'na güç gelmez" olduğu gibi.

Vâsi', kapasite olarak bir diğer cismi kendi içinde yerleştirebilen, onu kabul edebilen onu sarabilendir. Bu konuda insanın kalbi ise gökler ve yerlerden daha geniş bir kapasiteye ve hatta ondan daha fazlasını kendinde sığdırabilen örneklerden biridir. Nitekim Resul-i Ekrem  -saa- kutsi bir hadiste yüce Allah'tan naklen şöyle aktarıyor:

لا یَسَعُنی أَرْضی وَ لا سَمائی وَ لکِنْ یَسَعُنی قَلْبُ عَبْدِی الْمُؤْمِن

Ne sema ve ne yer yüzü beni içine sığdıracak alana sahiptir; fakat mümin kulun kalbi beni anlayacak alana sahiptir.

Bu hadis mümin inanın kalbinin azamet ve genişliğine işaret ederken mümin kalbinin yüce Allah'ın sevgi ve marifetini içinde barındıracak genişliğe sahip olduğunu, hal bu ki yerler ve göklerin görecedeki tüm genişliğine rağmen böyle bir güve sahip değiller.

Vâsi' ism-i şerifinin tecelli etmesi ile insan darlık ve sertlikten çıkar. Böyle bir insan Allah Teâla'yı, Allah'ın her ânı, Allah'ın tüm mekanları ve tüm zamanların Allah'ı bilir ve O'nun hikmet ve mağfiret ve rahmetini her yerde görür. Böyle bir insan için, insan için en büyük günah sayılan Allah'ın geniş rahmetinden umut kesmenin bir anlamı yoktur. İmam Seccad -as- bu bağlamda ve Allah'ın geniş ve bol mağfiret ve bağışlaması nedeni ile Müslümanların umutsuzluğunu reddetme bağlamında şöyle buyuruyor:

وَ امَّا الْعَجَبُ مِمَّنْ هَلَکَ کَیْفَ هَلَکَ مَعَ سَعَهِ رَحْمَهِ اللّهِ

Kurtulan'a şaşırmamak gerekir, hakk'ın geniş rahmetinin varlığına rağmen nasıl helak olunanın durumuna şaşırmak gerekir.

Başka bir ifade ile yüce Allah'ın tüm geniş rahmetine rağmen bir insan her ne kadar günah, masiyet, fisk-u fücur, küfür ve nifak içinde olsa bile gerçek bir tevbe ile Allah'ın geniş rahmet ve mağfiretine mazhar olabilir, zira yüce Rahman Necm suresi 32. ayetinde şöyle buyuruyor:

 إِنَّ رَبَّکَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ

 … Şüphesiz Rabbin, bağışlaması çok geniş olandır…

Değerli dinleyiciler bugünkü sohbetimizi Resul-i Ekrem'den -saa- bir nebevi hadis ile noktalıyoruz:

"Günün birinde Cebrail çok mutlu ve sevinç içinde bana nazil oldu, bana selem verdi ve ben de onun selamına cevap verdim. Cebrail şöyle dedi: Allah Teâla sana bir hediye gönderdi ve onlar Allah'ın sana ikram ettiği cennetin hazinelerinden kelimelerdir. Ona "bu kelimeler nelerdir?"diye sordum, dedi ki "Bu kelimeler bunlardır, de ki:

یا مَن اَظهَرَ الجَمیلَ وَ سَتَرَ القَبیحَ . یا مَن لَم یُؤاخِذ بِالجَریرَهِ وَ لَم یَهتِکِ السِّترَ یا عَظیمَ العَفوِ یا حَسَنَ التَجاوُزِ یا واسِعَ المَغفِرَةِ یا باسِطَ الیَدَینِ بِالرَحمَةِ یا صاحِبَ کُلِّ نَجوی وَ یا مُنتَهی کُلِّ شَکوی یا کَریمَ الصَّفحِ یا عَظیمَ المَنِّ یا مُبتَدَئَاً بِالنِّعَمِ قَبلَ اِستِحقاقِها یا رَبَّنا وَ یا سِیِّدَنا وَ یا مَولانا وَ یا غایَةَ رَغبَتَنا اَسئَلُکَ یا اللهُ اَن لا تُشَوِّهَ خَلقی بِالنّارِ

"Ey güzellikleri aşikar eden ve çirkinlikleri gizleyen, ey günahla cezalandırmayan ve günah perdesini yırtmayan, ey büyük affın sahibi, ey kötülerden iyilikle geçen Allah, ey mağfireti ve bağışlaması bol ve geniş olan, ey elleri lütuf ve rahmetle açılan Allah, ey her gizli sırdan agah olan, ey tüm korkuların sığınağı, ey sevgi yüzünden günahtan vazgeçen, ey tüm kullarına büyük ihsanı olan, ey her nimeti liyakatinden önce (bağışlayan ve) başlatan, ey Allah'ım, ey Efendimiz, ey Mevla, ey istenilenin sonu, ey feryada yetişen, Muhammed ve Muhammed hanedanına selam gönder, senden ateşle benim yüzümü çirkin ve pis yapmamanı istiyorum."

Resullah hz. Cebrail'e -as- "Bu kelimelerin sevabı nedir?" diye sorunca Cebrail şöyle dedi: Hiç kimse bunları sayamaz. Eğer yedi gök ve yedi kat yerin melekleri bu sevapları anlatmak isterse kıyamet gününe kadar bu kelimelerin küçük bir kısmını anlatamaz. Bir kul Allah'ı çağırıp dese ki یا واسِعَ المَغفِرَةِ Allah rahmetinden 70 kapı açar ve onu, dünyadan çıkana kadar kendi rahmetinin içine alır…. Öyle ise ey Allah'ın resulü; bu kelimeleri muttakilere öğret ki bu icabet edilen bir duadır ve kim onu okursa inşallah icabete varır./012