Aralık 21, 2020 12:20 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde İmam Humeyni’nin -ks- iyi ahlak hakkındaki görüş ve düşüncelerini gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.

Geçen bölümde İslami kültürde hasene ahlakın konusunu ele aldık ve ayrıca Kur'an'ı Kerim ayetleri ve dinin önde gelen büyüklerinin konu ile ilgili rivayetlerini gözden geçirdik. Geçen bölümde ayrıca İmam Humeyni’nin -ks- yakınları ve arkadaşlarının anılarını gözden geçirerek İmam’ın başkaları ile muaşerette iyi ahlak ve güzel davranış konusuna çok bağlı olduğunu ve aile fertleri, arkadaşları ve kendisini ziyarete gelen insanlarla teamüllerinde sürekli tebessüm ettiğini beyan ettik.

Şimdi sohbetimize kaldığımız yerden devam edelim,

Geçen bölümde de belirtildiği üzere, iyi ahlak ve açık yüzlü olmak İslam dininde özel yeri vardır, öyle ki dinin önde gelen büyükleri iyi ahlak sahibi olmayı imanın tam olması ve doğru insanların amel mektuplarının başında yer alan bir konu olduğunu belirtmiştir. Kur'an'ı Kerim de iyi ahlaktan Allah katında sevilen bir özellik şeklinde söz ediyor.

İslami kültürde ahlaki emirler sosyal muaşeret adabı anlamına gelen ahlaki hasenat ve bireysel adabın anlamına gelen ahlaki mekarim olarak ikiye ayrılıyor.

İyi ahlak terimi kavramsal olarak genişliği yüzünden bazen iyi muaşeret ve mertlik gibi sözcükler ifade ediliyor ve tüm durumlarda yine açık yüzlü ve yumuşak huylu olmayı ifade ediyor.

Ahlak bilginleri toplum bireyleri ile alışmak ve dost olmak, açık yüzlü olmak, yumuşak huylu olmak, hoşnutluk, öfkeye hakim olmak ve güzel yüzlü olmak gibi özellikleri iyi ahlak mısdakları arasında sayıyor. İslami kültürde insanlara karşı yumuşak huylu ve açık yüzlü davranmak, akli, asabi ve şehvet konularında ve ayrıca hoşnutluk, iyi ahlakı ifade etmekte iki önemli bileşen olarak vurgulanıyor. İslam Peygamberi -ks- bu konuda şöyle buyuruyor: İyi ahlak demek, dünyadan ona ulaşan miktardan hoşnut olmak ve ulaşmadığında da öfkelenmemek demektir.

İslami kültürde iyi ahlak yüce Allah’ın sıfatlarından birinin tecellisidir ve ilahi rahmetten kaynaklanır. Nitekim Allah teala Al-i İmran suresinin 159. ayetinde peygamberinden iyi ahlakın üstün simgesi şeklinde söz ediyor ve bu durum ilahi rahmetten kaynaklandığını belirterek şöyle buyuruyor:

O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.

Bu ayetten de anlaşıldığı üzere iyi ahlakın kökleri ilahi rahmete uzanır ve Allah tarafından sevilen bir sıfattır. Bu yüzden İslam Peygamberi -s- her türlü şartlarda ve hatta halk ve müşrikler “sen bizi bu felakete sürükledin” diyerek itirazda bulunduklarında yine de onlara karşı açık yüzle ve iyi ahlakla davranır ve onlara karşı sert davranmaz, yüzünü asmazdı.

Dinin büyüklerinden gelen bazı rivayetlerde ve hadislerde imanın tamamlanması iyi ahlaka endekslemiştir. Nitekim İmam Ali -s- şöyle buyurur: Kim iyi ahlakı daha fazla ise, imanı da daha tamdır.

İslam dininin önde gelen büyükleri ve İslam Peygamberi’nin -s- pak Ehl-i Beyt’i -s- sosyal teamüllerde insanlara karşı iyi ahlak ve açık yüzle davranmayı tavsiye ettikleri gibi kendileri de bu konuda örnek insanlardı. Nitekim İslam Peygamberi -s- tüm insanlara ve hatta kendisine saygısızlık edenlere karşı asla sert davranmazdı. Resulullah efendimizin -s- Ehl-i Beyt -s- fertleri de başkalarına karşı davranışta açık yüzlü ve iyi ahlakın abideleriydi.

Rivayetlere göre, bir gün Hristiyan bir adam İmam Bakır -s- olarak ün yapan Hz. Muhammed bin Ali’ye -s- saygısızlık etti ve bakar, yani ineksin diyerek küstahlıkta bulundu. Ancak İmam -s- sakin bir şekilde ona, hayır, ben Bakır’ul ulum, yani ilimleri delenim, diye buyurdu. Hristiyan adam hakaret etmeye devam ederek, sen o aşçı kadının oğlusun, dedi. İmam -s- ona, aşçılık onun mesleğidir ve bu iş ayıp değildir, şeklinde buyurdu. Hristiyan adam saygısızlığa devam etti ve sen ağzı bozuk zenci bir kadının oğlusun, dedi. İmam Bakır -s- yine metanetle şöyle buyurdu: Eğer onun hakkında doğru söylüyorsan, Allah onu bağışlasın ve eğer yalan söylüyorsan Allah seni bağışlasın ve günahlarını affetsin.

İmam Bakır’ın -s- bu hikmetli ve güzel davranışı Hristiyan adamda büyük bir değişime vesile oldu, öyle ki bu iyi ahlakı gördükten sonra İslam dinini benimsedi.

İslami kültürde iyi ahlak ve açık yüzlü olmak günahların bağışlanması ve kıyamet gününde hesap işini kolaylaştırmaktan başka, yüksek derecelere ulaşmaya ve ilahi enbiya ile mahşur olmaya ve ayrıca dünyevi yaşamda da bir takım olumlu tesirleri oluyor.

İslam dininde iyi ahlakın bazı tesirleri ve bereketleri bu dünya ile ilgilidir, ki en önemli tesirlerinden biri sorunların ve sıkıntıların kolaylaşmasıdır. Sorunlara karşı sabırlı davranan ve baskılara ve musibetlere karşı öfkelenmeyen insan pratikte sorunun bir bölümünü çözmüş olur veya en azından katlanılmasını kolaylaştırır. Bir başka ifade ile, iyi ahlak ve açık yüzlü olmak insanların sıkıntıları ve sorunları tahammül etme gücünü arttırır. İmam Ali -s- bu konuda şöyle buyurur: Kim ahlakı iyi olursa, yaşam yolları daha da kolaylaşır.

İmam Humeyni -ks- iyi ahlakı ve açık yüzlülüğü sayesinde birçok bireysel, sosyal ve siyasi sorunları tahammül etmeyi ve onlara karşı teslim olmamayı başaran şahsiyetlerden biriydi. İmam’ın yaşamında en sıkıntılı dönemlerden biri, hastalandığı ve ameliyat geçirdiği günlerdi.

İmam’ın hekimi Mutemedi, İmam hastalığın en ağır şartlarında asla sert davranmadığını ve yüzünü asmadığını belirterek şöyle anlatıyor:

İmam hakikaten Muhammedi ahlaka sahip biriydi. Biz İmam’ın evindeyken ve kendisi için yaptığımız müdahalelerde veya ameliyat sırasında asla yüzünü asmadı. Gerçekten İmam’ın örnek bir hasta olduğunu söyleyebilirim. Ben bir insanın bu denli ilahi rızayı kazanma uğruna acılara tahammül edebileceğini ve bu şartlara rağmen iyi ahlak özelliğini koruyabileceğini ve bizi incitmeyeceğini düşünemiyordum.

İyi ahlakın dünyevi tesirlerinden biri de dostlukların pekişmesi ve kalıcı olmasıdır. İslam Peygamberi’nden -s- açık yüzlü olmak dostlukları pekiştirir, şeklinde buyurduğu rivayet edilir. Nitekim İslam Peygamberi -s- ve masum imamların -s- yaşamında bu bağlamda birçok örnek anlatılmıştır. Bu rivayetler iyi ahlak ve açık yüzlü olmanın nasıl düşmanları ve muhalifleri cezbettiğini ve arkadaşların arasında dostlukların pekiştiğini ortaya koyuyor. Bir başka ifade ile İslam Peygamberi -s- ve Ehl-i Beyt -s- fertlerinin iyi ahlakı İslam dinini sevenlerin ve sahabenin kalplerini birbiriyle düğümlüyor ve aralarında tefrika yaşanmasına mani oluyordu.

İmam Humeyni’nin -ks- sağlığını gözetleyen doktorlardan Pur Mukaddesi, hekimlerin ekibi her türlü şartlarda İmam’la görüştüklerinde İmam tarafından açık yüzle karşılandıklarını anlatarak şöyle diyor:

İmam bize gecenin her saatinde bir “ya Allah” diyerek huzurlarına çıkmamıza müsaade etmişti. İmam bize şöyle demişti: ne zaman benle işiniz varsa bir “Ya Allah” söyleyin ve içeri girin. Biz de ne zaman İmam’ın odasına girecek olursak “Ya Allah” diyor ve İmam’ın cevabını, yani “Bismillah” demesini bekliyorduk ve ardından içeri girip gerekli bakımı yaptıktan sonra geri dönüyorduk. Tüm bu anlarda bir kez bile bize yüzünü astığına şahit olmadık; bilakis bizi açık yüzle karşılıyordu ki bu da İmam’ın ne denli sabırlı olduğunu gösteriyordu.

İyi ahlakın bir başka dünyevi tesiri öfkeyi kontrol edebilmektir. Kur'an'ı Kerim muttaki insanların bir özelliğini öfkeyi yutmak ve affetmek ve hoşgörü ile davranmak olduğunu belirterek, iyi ahlak sahibi olan insan için öfkesini kontrol etmenin çok daha kolay olacağını buyuruyor.

İmam Humeyni -ks- emsalsiz şecaat ve heybetine karşın iyi ahlakı yüzünden başkalarına karşı öfkesini dizginleyebilen büyük insanlardan biriydi.

Zehra Mustafavi bu bağlamda ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:

Bir gün tanıdıklardan biri evimize geldi ve bir meseleyi itiraz ettiği için biraz yüksek sesle konuşuyor ve görüşünü beyan ediyordu. O sırada İmam hasta olduğu ve nekahet günlerini geride bıraktığı halde gayet sakin bir şekilde ona şöyle dedi: Neden rahatsızlık duyuyorsun; hadi gelin sohbet edelim, bir nevi anlaşırız.

Gerçi İslam dininde iyi ahlak üzerine sık sık vurgu yapılmış, ama aynı zamanda mümin insanlar, iyi ahlakın muhtemel afetleri ve zararları konusunda da uyarılmıştır. Bu zararlardan biri emri maruf ve nehyi münkerin terk edilme ihtimalidir. Bir başka ifade ile iyi ahlak ve açık yüzlü olmak bu farizanın terk edilmesine sebebiyet vermemeli.

İmam Humeyni -ks- de iyi ahlakı ve açık yüzlü olmasına karşın asla emri maruf ve nehyi münker farizasını terk etmedi.

İmam’ın hizmetkarlarından biri şöyle anlatıyor:

Bir gün İmam’ın evinde abdest alıyordum. İmam bana seslendi ve şöyle buyurdu: sizin abdest almanızda bir kaç hata var... İmam gerçekten iyi ve vakarlı davranıyordu ve tebessüm etmediği zamanlar çok nadirdi.