Aralık 27, 2020 08:31 Europe/Istanbul

Bugünkü sohbetimizde geçen bölümün devamı olarak İmam Humeyni’nin -ks- talim ve tedris alanında teamül ve tartışma özelliğini ele almak istiyoruz.

Geçen bölümde İmam Humeyni’nin -ks- talim ve tedriste eleştirel düşünceye verdiği önemden söz ettik ve dedik ki İmam, ulemaya duyduğu büyük saygının yanında her zaman onları ve hatta talebeleri ilmi tartışmalara ve ders konularını sorgulamaya ve cevap aramaya davet ediyordu.

Geçen bölümde ayrıca İmam, derslere aktif bir şekilde katılan talebeleri önemsediğini ve düşüncesiz ve duyarsız bir şekilde derslere katılan ve zamanın boşa harcanmasına sebebiyet veren talebelere ders sırasında bunu yapmalarına müsaade etmediğini anlattık.

Şimdi sohbetimizin devamında biraz önce de belirtildiği üzere, İmam Humeyni’nin -ks- talim ve tedris alanında teamül ve tartışma özelliğini ele almak istiyoruz.

Eğitim sırasında hocanın izlediği tedris yöntemi oldukça önemli ve etkili bir konudur. Tedris, öğretmenin veya hocanın sınıfta bulunduğu sırada yaşanan ve amacı öğrencilerin dersi iyi anlamaları için uygun ortam oluşturmaktan ibaret olan eğitim faaliyetine verilen addır.

Bir tedris söz konusu olduğunda öğrenme sürecinin gerçekleşmesi için en az üç şart gerçekleşmesi gerekiyor. Bu şartlardan ilki, önceden belirlenen hedeflerin bulunmasıdır; yani öğretmen eğitimden ve tedristen amacını bilmeli ve hangi hedeflere ulaşmak istediğini önceden tespit etmelidir. İkinci şart, öğretmen ve öğrenci arasında karşılıklı bir teamülün bulunmasıdır; yani talim süreci tek yanlı ve tek taraflı olmamalıdır. Üçüncü şart ise, öğretmenin muhataplarına konuyu kolayca öğrenebilmeleri için uygun fırsatlar oluşturmasıdır. Dolayısıyla tedris yöntemi sırf bilgileri aktarmak değildir ve öğrenme şartları ve karşılıklı teamül gibi durumlar da oldukça önemlidir.

Eğitim uzmanları tedris yöntemlerini ve tekniklerini dört genel bölüme ayırıyor. Birincisi, bilgileri doğrudan intikal ettirme temelinde tedris yöntemleri, ikincisi teamül temelinde tedris yöntemleri, üçüncüsü konu eksenli tedris yöntemleri ve dördüncüsü de bireysel tedris yöntemleri.

Gerçi bu yöntemlerden herhangi biri diğerlerine nazaran daha üstün olduğunu söyleyemeyiz. Nitekim herhangi bir yöntemi seçmek dersin konusu, muhatapların ilmi seviyesi, yaş seviyesi, sayıları ve benzeri etkenlere bağlıdır. Ama yine de eğitim uzmanları teamül temelli tedris yöntemi diğer yöntemlere kıyasla en başarılı ve en iyi yöntemlerden sayıldığını belirtiyor.

Teamül temelli tedrisin özelliklerinden biri bu yöntemin aktif olmasıdır. Öğrencinin faal olmasına vurgu yapılan tedris yöntemine aktif tedris denir. Bir başka ifade ile, öğrenci öğrenme ve öğretme sürecinde aktif rol ifa ederek hoca ile tartışır, meseleleri çözümler ve hocasının yol göstermesiyle tecrübe kazanır ve kısacası öğretmen ve öğrenci arasında karşılıklı bir teamül söz konusudur. Aktif tedris yöntemlerinde öğretmen veya hoca bir nevi rehberlik ve yol gösterme rolünü ifa eder; oysa aktif olmayan yöntemlerde esas görev öğretmenin üzerindedir.

Aktif tedris yöntemi öğrencilerin zihinsel maharetlerinin geliştirir. Şuur, uygulama yeteneği, analiz etme kabiliyeti, yargı, değerlendirme ve grup içinde ilişkilerin takviye edilmesi, aktif tedrisin getirilerinden sayılır. Bu yöntemde öğrenci grup faaliyetlerine katılmak ve arkadaşları ile tartışmakla uygun davranış modelleri ile tanışır ve sonuçta teamül psikolojisi ve çevresine uyum sağlama yeteneği gelişir. Beyan ve istidlal gücünün gelişmesi, eğitim sürecinin zevkli hale gelmesi, yaratıcılık gücünün takviye edilmesi, sorumluluk üstlenme duygusunun gelişmesi, kişiliğin güçlenmesi, öğrencilerin arasında iş birliği ve yardımlaşma  teamüle dayalı ruhunun gelişmesi, öğretmen öğrenci ilişkilerinin takviye edilmesi, aktif tedris yönteminin bazı getirileridir.

İmam Humeyni’nin -ks- talim ve tedriste en seçkin özelliklerinden biri aktif, teamül ve tartışmaya dayalı tedris yöntemini benimsemiş olmasıydı.

İmam’ın talebeleri de bu konuda yaptıkları açıklamalarında, İmam -ks-  derslerde talebelere meydan verdiğini belirterek şöyle diyor:

İmam tedriste sadece tartışma ve teamül temelli yöntemi benimsemekle yetinmemişti ve aynı zamanda talebelerine eğitim vermenin yanında onlara bu yöntemi de öğretiyordu.

Bu konuda Ayetullah Muhammed Hadi Marifet şöyle anlatıyor:

İmam’ın derslerine Arap Acem tüm ulema ve fadıl insanlar katılıyordu ve İmam onlara tartışma fırsatı veriyordu. İmam’ın derslerine katılanlardan bazıları bu yönteme Kum’da şahit olmadıklarını ve derslerde tartışmaya izin verildiğine Necef’te şahit olduklarını söylüyordu. Bazen İmam kendisi de tartışmaya giriyordu ve örneğin benim gibi katılımcılara kendisi ile tartışmamıza izin verirdi. Yine tartışma arkadaşların arasında başladığı zaman İmam susar ve sadece dinlerdi ve tartışmaya karışmazdı ve ancak görüşünü sorduğumuz zaman tartışmaya girerdi. Tartışmaya girdiğinde de amacı sırf bizi ikna etmek veya tartışmaktan kaçınmak değildi. İmam’ın bu yöntemi gerçekten onur verici ve eğiticiydi.

Ayetullah İbrahim Emini de İmam’ın bu özelliği hakkında yaptığı açıklamada şöyle diyor:

İmam ilmi tartışmalarda çok titizdi; konuları dikkatle inceliyor ve sorulara ona göre cevap veriyordu.

Derslerin öğretmenle öğrenci arasında teamüllü geçmemesinin sebeplerinden biri, öğretmenin veya hocanın ilmi gururudur. Nitekim hocanın ilmi gururu ve kendisini üstün görmesi, öğrencilerin ilmi tartışmalara aktif bir şekilde katılmalarına mani oluyor ve dersin teamüllü ve tartışmalı geçmesinin yolunu tıkıyor.

Ancak İmam Humeyni -ks- tüm talebeleri ve ulemanın şahitlik ettiği üzere ilmi gururdan uzak olan bir şahsiyetti, ki bu da derslerinin aktif ve tartışmalara açık bir şekilde geçmesine vesile oluyordu.

Ayetullah Kadiri bu konuda şöyle anlatıyor:

İmam -ks- derste söylenen iyi sözlere asla olumsuz tepki vermez, kimsenin sözünü kesmezdi. İmam’ın tedris yönteminde ilmi bilgileri yüzünden gurura kapıldığı asla görülmedi. İmam daima, muhtemelen şöyle olabilir, muhtemelen öyle olabilir, diyordu.

Ayetullah Musevi Erdebili de İmam Humeyni’nin -ks- en önemli özelliklerinden biri ilmi gururdan uzak olması ve ilmi tartışmalara açık olmasından ibaret olduğunu belirterek şöyle diyor:

İmam hiç bir zaman ilmi gurur sergilemedi. Örneğin bazı yazılarda bir dizi anlaşılmayan tabirler vardır. Ancak İmam’ın yazılarında bu tür tabirler yoktur ve insan yazıyı okurken şaşırmaz; eğer varsa da sayısı çok seyrektir, öyle ki asla dikkat çekmez. Ben İmam’ın kitabını çok okudum, ama bu tür tabirlere rastlamadım.

İmam Humeyni -ks- ayrıca muhataplarının sözlerine ve özellikle düşüncelerini ve derslerini tartışma konusu yapanların eleştirilerine kesin kulak veriyordu. Nitekim bu kesim her zaman İmam tarafından ilgi ile karşılanırdı ki bu da zemini derslerin teamüllü geçmesine hazırladığı gibi talebelerin özgüven duygularını geliştirirdi.

Ayetullah Abbas Ali Amid Zencani bu konuda şöyle diyor:

İmam’ın derslerinde konuşmak isteyen herkes, velev ki genç bir talebe olsun, aklına gelen bir soru varsa sorusunu sorabiliyordu. İmam onlara fırsat veriyor ve sözlerini dinliyordu. Bu durum talebelerin bu şekilde yetişmelerine vesile oluyordu.

Ayetullah Zencani ayrıca İmam Humeyni -ks- başkalarının sözlerini büyük bir titizlikle ve pür dikkat dinlediğini belirterek şöyle ekliyor:

Ben bu özelliğe İmam’ın derslerinde ve hatta normal yaşamında şahit oldum. Yani biri İmam’a bir şey söylemek istediği zaman İmam pür dikkat ve titiz bir şekilde karşı tarafın sözlerini dinliyor ve iyice anlamaya çalışıyordu.

İmam Humeyni -ks- tedriste izlediği bu yöntemle talebelerinin yeteneklerinin açığa çıkmasında etkili rol ifa ediyor ve özgüven duygularının gelişmesine katkı sağlıyordu.

Ayetullah Mezahiri bu bağlamda şöyle diyor:

İslam Peygamberi -s- sahabeye, her biri o hazretin gözünde en çok sevilen ve sayılan biriymiş gibi davranıyordu. İmam da derslerde böyleydi ve talebelere kişilik kazandırıyor ve yeteneklerini geliştirmeye çalışıyordu. İmam her doğru sözü kabul ediyor ve teşekkür de ediyordu.

İmam Humeyni -ks- dini ilimlerin üzerindeki hakimiyeti sayesinde

 Talebeleri için çok verimli ders celseleri düzenliyor ve sorularına ve şüphelerine cevap veriyordu. İmam’ın talebelerinin de vurguladığı üzere, herhangi bir sorunun cevabını veremediği durum yok denecek kadar azdı.

Ayetullah Ekber Haşimi Rafsancani şöyle anlatıyor:

İmam talebelerinin tümüne meydan veriyor ve herhangi bir ders müfredatını tartışmaya açmalarına müsaadet ediyordu. Ancak konu üzerinde hakimiyeti sayesinde yöneltilen soruları cevapsız bıraktığına şahit olmadık.

İmam Humeyni -ks- ilmi konuların üzerinde hakimiyetine karşın her soruya hemen ve anında cevap vermekten kaçınırdı ve bazen herhangi bir soru veya şüphe hakkında, biraz daha düşünmem gerekir, diye karşılık veriyordu.

Ayetullah Muhammed Ali Muvahhid Kirmani bu konuda şöyle diyor:

İmam’ın ders verdiği Azam camiinde ben de derslere katılıyordum. Ders bitince İmam otururdu ve bazı talebeler İmam’ın etrafından toplanırdı. Bir keresinde aklıma bir soru geldi ve İmam’dan sordum. İmam biraz düşündü ve şöyle dedi: Bunun üzerinde düşünmeliyim. İmam’ın bu cevabı alçak gönüllü olduğunu gösteriyordu. Zira bu tür durumlarda hoca başkalarının önünde ilmi makamı sorgulanmasın diye hemen bir cevap verir. Ancak İmam tevazu göstererek, konu üzerinde düşünmesi gerektiğini söyledi.