İmam Humeyni –ks– mektebinde - 93
Bugünkü sohbetimizde geçen bölümde ele aldığımız İmam Humeyni’nin -ks- dini ilimler talebelerine harçlık ödenmesinin ilkeleri ve çerçeveleri hakkındaki görüş ve düşüncelerini gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde dini ilimler talebelerine harçlık ödemenin şer’i temellerinden söz ettik ve dedik ki Enfal suresinin 41. ayetine göre malların ve ganimetlerin humsu peygambere -s- aittir ve bundan yakınlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalanlara ödemelerde yararlanılır. Bu ayetten yapılan bir tefsire göre Şia fıkhında kutsal şeriat müminlere yıl boyunca mallarını ihtiyaçları uğruna harcamadıkları ve tümü veya bir bölümü fazla geldiği takdirde humsunu ödemelerine hükmetmiştir.
Şia fıkhına dayanan bu içtihada göre ödenen humsun yarısı İmam’ın payı olarak İmam Zaman’ın -s- gaybeti döneminde taklit merciine ödenir ve o da bu maldan toplumun genel işleri ve dini tebliğ etme ve yaygınlaştırma yolunda yararlanır. Yine buna göre taklit mercileri bu paradan dini ilimler talebelerine harçlık öder ve böylece talebeler dini ilimleri öğrenmeye ve ardından tebliğ etmeye daha fazla zaman ayırabilir.
Geçen bölümde belirtildiği üzere, İmam Humeyni -ks- talebelere harçlık ödeme konusunda baz özel ilkeleri ve çerçeveleri gözetleyen seyrek sayıda taklit mercilerinden biriydi.
Geçen bölümde belirtildiği gibi, İmam Humeyni -ks- bu harçlığı ancak dini ilimleri öğrenme yolunda emek harcayan talebelere öder ve tembel talebelere ödemekten kaçınırdı.
İmam Humeyni -ks- ayrıca dini ilimler merkezlerini takviye etmek üzere Necef’e geldiğinde geçim sıkıntısı çeken talebelerin harçlığını önemli oranda arttırdı.
Şimdi sohbetimize İmam’ın bu konuda inandığı diğer bazı ilkeleri ve çerçeveleri gözden geçirerek devam etmek istiyoruz.
İmam Humeyni’nin -ks- talebelere harçlık ödemekte üzerinde durduğu ilke ve çerçevelerden biri, talebelerin arasında adalete uymak ve aralarında ayrım yapmamaktı. İmam -ks- bu bağlamda İslam Peygamberi’nin -s- siyerini izleyerek harçlık ödemekte talebelerin milliyetine göre aralarında ayrım yapmaz ve hepsine aynı miktarda ödeme yapıyordu.
İmam Humeyni’nin -ks- bu yöntemi bundan önce dini ilimler merkezlerinde talebelere uygulanan ayrımcılığı yok etmişti.
Hüccetülislam Seyyid Muhammed Seccadi İsfahani bu konuda şöyle anlatıyor: İmam -ks- Necef’e gelmeden önce harçlık konusunda bazı ayrımcılık durumları söz konusuydu. Ancak İmam -ks- ahlaki özellikleri ile Necef dini ilimler merkezlerinde İranlı, Afgan veya Arap talebelerin arasında uygulanan ayrımcılığa son verdi. İmam -ks- şöyle diyordu: Madem harçlık vermek icap ediyor, bunu aynı seviyede ve gerekli şartlara sahip olan tüm talebelerin arasında ödemek gerekir. burada talebenin İranlı, Afgan, Arap veya başka milliyetten olması hiç fark etmez.
İmam Humeyni -ks- çeşitli ülkelerden gelen talebelere harçlık ödemekte adalet ilkesine uyduğu gibi, farklı milliyetlere mensup olan talebelerle sosyal ilişkileri ve teamüllerinde de adalete uyan bir alimdi ve bazen bizzat başka ülkelerden gelen talebeleri ziyaret eder durumlarından haber alırdı.
Hüccetülislam Muhteşemipur bu konuda şöyle diyor:
Necef dini ilimler merkezinde büyük ulema Necef’e geldiklerinde başka alimlerce karşılandıktan sonra sadece kendileri ile aynı seviyede olan alimleri ziyaret etmeleri ve ilmi açıdan daha düşük seviyede olan ulemayı veya talebeleri ziyaret etmemeleri adettendi. Bu gelenek halen Necef’te bir nevi uygulanmaktadır. Ancak İmam Humeyni -ks- Necef’e geldiğinde İslami tevazu ve alçak gönüllülüğü yüzünden taklit mercilerini ziyaret etmenin yanı sıra talebeleri de ziyaret etti. Yani İmam -ks- Necef’teki dini ilimler merkezlerini tek tek ziyaret ederek orada okuyan talebelerle görüştü ve hepsine teşekkür etti. İmam hatta Afganistan, Pakistan ve başka ülkelerden gelen talebeleri de ziyaret etmeyi ihmal etmedi.
İmam Humeyni -ks- talebelere harçlık öderken bu konu talebelerin kişiliğine zarar vermemesine büyük özen gösteriyordu.
Ayetullah Muhammedi Gilani bu bağlamda şöyle anlatıyor:
İmam -ks- talebelere ödediği harçlığın onlarda beklenti ruhunu etkilememesine ve alçak gönüllülüklerini kaybetmemelerine ve sırf harçlık için karşı tarafa huzu ve huşu etmemelerine dikkat ediyordu.
İmam Humeyni’nin -ks- talebelere bu tarz bakışı, ulema ve talebe hayatının kutsal olmasına inandığından kaynaklanıyordu ve harçlık ödemek onların izzeti nefsini kırmamasına özen gösteriyordu.
Ayetullah Sadık Halhali bu konuda şöyle diyor:
İmam -ks- ulemaya ve talebelere büyük saygı gösterirdi ve bu insanlar, seçkin kişiler olduğunu belirterek, yaşamları da ona göre kutsal olması gerektiğini savunuyordu.
İmam Humeyni -ks- onurları yüzünden ihtiyaçlarını beyan etmeyen ve bu yüzden zor koşullar altında yaşayan talebelere büyük saygı duyar ve onlara ayrı ilgi duyardı. Bu yüzden İmam sürekli yakınlarından ve güvenliği kişilerden bu tür durumlarda olan talebeleri özel harçlıktan yararlanmaları için kendisine bildirmelerini istiyordu.
Hüccetülislam İsmail Firdevsipur bu konuda şöyle anlatıyor:
Necef’te İmam -ks- bize şöyle demişti: eğer talebelerden veya komşularınızdan muhtaç ve yoksul olan biri varsa ve benim tanıdığım iki kişi buna şahitlik ederse, ben onlara yardım ederim. Nitekim ondan sonra birçok kez biz de iki kişi olup İmam’ın huzuruna çıkıyor ve falanca talebenin şuna buna ihtiyacı olduğunu veya falanca komşumuz kızının çeyizini temin edemediğini söylüyorduk. İmam hemen onlara yardımda bulunuyordu.
İmam Humeyni -ks- talebelere harçlık ödemek ve yakınlarına da yoksul talebeleri bildirmeleri için tavsiyede bulunmaktan başka dersleri sırasında veya başka merasimlerde de ihtiyacı olan talebeleri tespit ederek onlara yardımda bulunmaya çalışırdı.
Hüccetülislam Furkani bu bağlamda ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:
Necef’te İmam ders başlamadan önce ve odaya girmeden ilkin kısaca dersin yapıldığı ortamı gözden geçirirdi. Bir gün İmam talebelerden birinin ayakkabısı asla uygun olmadığını fark etti. İmam bu konuya çok üzüldü ve dersten sonra birine şöyle buyurdu: Yarın sabah git ve o ayakkabının sahibini ve ardından evini bul ve gel bana söyle. İmam’ın yakını ertesi sabah bu buyruğu yere getirdiğini ve sonucu İmam’a arz ettiğini, İmam da o talebenin yeni elbiseye ve ayakkabıya kavuşmasına yardımcı oldu.
Hüccetülislam Ameri de bu konuda ilginç bir noktayı şöyle anlatıyor:
Bazen İmam -ks- hareme gitmek veya başka bir iş için evden çıkıp döndüğünde şöyle buyuruyordu: falanca kişiye yeni bir aba satın alın. Yani İmam haremde ve sokakta herhangi bir talebenin üstü başı uygun değilse hemen ona yeni aba ve elbise alınmasını emrediyordu.
İmam Humeyni -ks- talebelerin onuru ve geçimi konusunda fevkalade duyarlı olduğu kadar, bu ahlaki özelliğinden sui istifade edilmemesine da dikkat ediyor ve fırsatçı insanlara bu durumdan nemalanmalarına müsaade etmiyordu.
Hüccetülislam Ameri muhtaç talebeye aba satın alma macerasının devamında şöyle anlatıyor:
Bir gün adamın biri İmam’ın huzuruna çıktı ve abasını göstererek eski ve yırtık olduğunu arz etti. Bu sözün üzerine İmam kendi abasını getirdi ve ona göstererek, bak benimki de eski ve yırtılmış, dedi. Yani İmam bazı durumlarda uyanık geçinenlere böyle cevap veriyor ve bazı durumlarda da yardımda bulunuyordu.
İmam Humeyni -ks- Saddam rejiminin Necef dini ilimler merkezine talebe kisvesinde sızan ve derslere katılan ve hatta harçlık alan ajanları konusunda da çok hassas ve uyanıktı ve bu zümrenin adı harçlık alan talebelerin listesinden silinmesini emretmişti.
Hüccetülislam Seyyid Cafer Kerimi bu konuda bir anıyı şöyle paylaşıyor:
Bir gün İmam, Baas rejimi Necef dini ilimler merkezini kapatmak istediğini, kendisi buna mani olmayı şer’i görevi bildiğini buyurdu. İmam bunu önlemenin yollarından biri talebelerin durumu ile ilgilenmek ve harçlıklarını arttırmak olduğunu, fakat ödeyeceği harçlık İmam’ın mübarek payı ve İmam Zaman’a -s- ait olduğundan, bu paraların hesabı kitabı olduğunu ve ancak dini ilimleri öğrenen ve yüksek mertebelere nail olma yeteneğine sahip olan talebelere verilmesi gerektiğini belirtti. İmam ayrıca kendisinden harçlık alan talebelerin listesinde uygunsuz kişilerin adı yer aldığını öğrendiğini, bu adların listeden silinmesi ve listenin tümü yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini buyurdu. Biz de hemen çalışmalara başladık ve maalesef listede bu tür kişilerin adı yer aldığını fark ettik. Bunlar talebe kisvesinde oldukları halde Baas rejiminin istihbarat örgütü ile bağlantılıydı ve Baas partisi için casusluk yapıyordu; böylece hepsinin adı İmam’dan harçlık alanların listesinden silindi.
İmam Humeyni -ks- şer’i paraların talebelere ödenmesi ve diğer alanlarda harcanmaması konusunda çok titiz davranıyor ve hatta medrese ve hastane ve okul inşa etmek gibi şer’i açıdan caiz olan başka yerlere harcanmasından kaçınıyordu.
Ayetullah Muhammed Fadıl Lenkerani bu konuda şöyle diyor:
İmam -ks- onlarca okul ve medrese yaptırabilecek mali güce sahipti; hatta bu paralarla onlarca hastane yaptırabilirdi. Ancak buna rağmen İmam bunları yapmadı, hatta kütüphane bile yaptırmadı, oysa yüzlerce kütüphane de yaptırabilirdi. Zira İmam bu paralar talebelere verilmesi gerektiğine inanıyordu; böylece talebeler daha nisbi refah içinde ilmi çalışmalarını ve eğitimlerini sürdürebilecekti. İmam’ın bu tutumu talebeleri dersleri ile ilgilenmeye teşvik ediyordu