Mayıs 16, 2016 06:42 Europe/Istanbul

Sohbetimizin birinci bölümünde en son Amerika’nın Obama döneminde Şam’ın bombardıman edilmesi imkansız olduğu gibi, Amerika’da yeni başkanın seçilmesi de şimdiki şartları değiştirmeyeceğini anlattık.

Yani hatta Donald Trump gibi, Arabistan Amerika’nın Riyad’a verdiği desteğin bedelini ödemesi gerekir, diyen bir ırkçı Başkan seçilse bile, Suriye krizinde şartlar değişmeyeceğini vurguladık.

Şimdi sohbetimize kaldığımız yerden devam edelim.

Amerika’da Başkan değişebilir, ancak ne Araplar ve ne de Arap ülkelerinin rejimleri değişir ve eğer değişecek olursa, bu değişiklik geriye dönüktür.

Anlaşılan Suriyeli muhalifler Filistin’in Amerika ve özellikle Obama ile ilişkilerinden ders çıkarmamıştır. Filistinliler Obama Kahire üniversitesinde yaptığı konuşmada yerleşke inşaatının durdurulması ve iki devletli çözüm yoluna vurgu yapmasının hemen ardından ABD uçaklarını Hayfa, Yafa ve Tel aviv’e göndereceğini zannettiler. Oysa bugün Obama beyaz saraydan ayrılmak üzere, oğul Bush’un terk ettiği gibi. Başkanlığının birinci dönemi sona ermeden önce bağımsız Filistin devleti sözü veren oğul Bush, hatta ikinci dönem başkanlığı sırasında böyle bir adımı atmadı.

Obama Suriye ordusu dağılacağını ve Cumhurbaşkanı Beşar Esad da Moskova veya Tahran’a sığınacağını zannetmişti, ancak bu gelişme yaşanmadı.

Eğer Amerika Başkanı Obama hayatının en büyük hatası Libya’ya askeri müdahalede bulunmak diyorsa, bunun anlamı ne olabilir, dersiniz? Obama, ilk günden itibaren oğul Bush’un hatalarını tekrarlama sözü veren bir başkandı. Acaba şimdi Obama’nın oğul Bush’un hatasını Suriye’de tekrarlayabilir, diyebilir miyiz?

Amerikalı ünlü gazeteci yazar Simore Hersh “Usame bin Ladin’in öldürülmesi” başlıklı yeni eserinde bu gelişmeyi terörle mücadeleyi haklı gösterme aracı olarak değerlendiriyor. Obama Atlantic dergisine verdiği mülakatta izlediği dış politika ahmakça bir sabotaj olmadığını söylüyor. Hersh’ten eserinde de işaret ettiği üzere Obama esasen Beşar Esad yönetimini devirmek istediği, acaba bu girişim ahmakça bir iş değil mi? acaba bu iş Suriye’de tekfirci terör örgütlerinin lehine iktidar boşluğu yaratmaz mı? diye sorulduğunda şöyle diyor:

Allah bilir ki ben de neden herkes özel bir harekette bulunduğunu bilemiyorum. Ben insanların kafasının içinde değilim. Ben size benzer bir sorunun ABD genel kurmay Başkanı General Dempsey’ye ve nedenben onların gizli girişimleri hakkında bir şeyler yazabildiğim sorulduğunu söyleyebilirim. Ben neden bizlerin soğuk savaş şartları altında yaşamayı sevdiğimizi bilemiyorum. Rusya çok iyi bir girişimde bulundu. Ruslar sadece bizim bombardımanlarımızdan daha etkili olan bombardımanlar yapmakla yetinmedi, daha da ilginci ve daha da ince işleri, Suriye ordusunu takviye etmekti. Onlar Suriye ordusunun devre dışı kalan birliklerini donattı, onlara silah verdi ve ardından onlara gelişmiş eğitimler vermeye başladı.

Simore Hersh şöyle devam ediyor:

Bugün Suriye ordusu çok daha iyi durumda. ABD Dışişleri Bakanlığının belgeleri bizim 2003 yılından sonra ne ince ne de sert bir politikayı gündemimize aldığımızı ve milyonlarca dolarıl muhalif gruplara tahsis ettiğimizi gösteriyor. Biz kesinlikle Suriye’nin iç arenasında Şam yönetimi karşıtı ecnebi devlet değiliz. Bizim politikamız her zaman Beşar Esad aleyhinde olmuştur, bunu gözden geçirebilirsiniz. Brüksel ve Paris’te terör çetelerini oluşturan bir örgüt sayılan IŞİD ile ilgili tüm meşakkatlerle aynı yönde olan durumlardan biri de şu ki tesadüfen Fransa ve Belçika, Suriye’de savaş başladığında buraya gidip savaşmak isteyen herkesi gitmeye ve Beşar Esad’ı devirmeye teşvik eden ülkelerin arasında yer almasıdır. Gerçekte bu iki ülke insanlara Suriye’ye gitmeleri için baskı bile uyguluyordu. Hatta Suriye’ye gidenlerin yol masrafını bile kendileri ödediklerini düşünmüyorum ve hatta onlara vize bile sunulmuştur. Onlar dört beş ay Suriye’de kaldıktan sonra döndüler ve burada organize suçlarına başladılar. Onlar hapse de atıldılar ve bir sonraki aşamadı bildiğimiz gibi halkı öldürmekle uğraşıyorlar. Bu durum, oradaki gerçek modeldir.

Amerikalı gazeteci yazar Hersh’e soruyoruz: Siz eserinizde ABD genel kurmay başkanlığı danışmanlarından birinden naklen, Bernan Suud rejimine Suriye’de radikal isyancıları silahlandırmayı durdurmasını söylediğini yazdınız. Bu talep mantıklı görünüyor, dediniz. Ardından da Suud rejimi tam tersine isyancılara yönelikl silah desteğini arttırdığını yazdınız. Acaba bu doğru mu? Acaba Amerika Suud rejimini cezalandırmak üzere herhangi bir adım attı mı?

Hersh şöyle karşılık veriyor:

Asla, kesinlikle hayır. Ben size orada neler yaşadığını şimdi anlatacağım. El Nusra bir terör örgütü olarak çok yeni silahları var. Onlar hali hazırda tankları var ve bence Suud rejimi onlara silah ve insan gücü temin ediyor. Onların elinde şimdi tanklar ve türlü yeni silahlar bulunuyor ve Helap çevresinde operasyon yapıyorlar. Halep ve çevresinde ateşkes uygulanıyor. Gerçi ateşkes El Nusra terör örgütünü kapsamıyor, ama örgüt bu durumdan kendini toparlama fırsatı olarak yararlanıyor. Önümüzde kanlı günler olacağını düşünüyorum.

Hersh’e tekrar soruyoruz: Demek ki ABD Suriye’de Amerika’nın düşmanlarını silahlandıran Suud rejimini cezalandırmak veya en azından eleştirmek için hiç bir şey yapmadı?

Hersh şöyle karşılık veriyor:

Tam tersine, Arabistan, Katar ve Türkiye Suriye’de teröristlere silah göndermek için para tahsis ettiler. Siz güzel bir soruyu yönelttiniz. Acaba biz bir şey yaptık mı? hayır. Erdoğan şu anda tamamen iki yönlü bir oyun oynuyor. Erdoğan yıllardır IŞİD’i destekliyor. Türkiye sınırları tam olarak teröristlere açıktı ve onlar sınırı rahatça geçiyor. Şimdi Erdoğan biraz ifade biçimini değiştirdi, ama derinden bu konuya bulaşmıştır. Müsaade ederseniz size Amerika yönetimi Beşar Esad’i suçladığı Doğu Guta’da Sarin gazı kullanıldığı maceranın aslını anlatayım, çünkü bu konu benim için gerçekten çok önemli. Obama bir ropörtajında kaynağını açıklamadan, Amerika milli güvenlik ajansı Claper’in Doğu Guta’da düzenlenen kimyasal saldırıdan hemen sonra bunun ölümcül bir darbe olmadığını söylediğini belirtti. Hatırlarsanız, oğul Bush döneminde ABD istihbaratı Irak’ın kitle imha silahlarını ölümcül darbe olarak adlandırmıştı. Bu adlandırma Irak’a karşı savaşı başlattı. Bunun anlamı, esas sorun ABD istihbaratında olduğudur. Obama’nın Suriye’yi bombardıman etmemesinin sebebi, Şam yönetiminin hemen söz konusu kimyasal saldırıda rol ifa etmediğini açıklamasıydı ve aynı gece Suriye yönetimi, ABD saldırmadığı takdirde tüm kimyasal silahlarını yok etmeyi kabul edeceğini açıkladı, oysa bundan önce sürekli bu işe karşı çıkıyordu. Lavrov ve Kerry yaklaşık bir yıl boyunca Suriye’nin kimyasal silahları hakkında müzakere ederek bu silahlardan kurtulmaya çalışmıştı, çünkü bu silahlar teröristlerin eline geçebilirdi.

Öte yandan Amerika’nın Virjinia eyaletinden senatör Richard Black, Amerika Başkanı Obama başta Suriye olmak üzere Amerika’nın Ortadoğu bölgesine yönelik politikalarını yanlış olduğunu anlamaya başladığını belirterek, Suud rejimi hakkında şu ifadeyi kullandı: Arabistan bütün herkesin Vahabi olmasını istiyor.

Şam’a bir ziyaret gerçekleştiren Amerikalı senatör Richard Black bu açıklamayı yaparak, şimdi Amerika’nın Suriye politikasında bazı değişikliklerin yaşandığına şahit olduklarını ifade etti.

Suud rejimi hakkında da Black şu ifadelere yer verdi: Arabistan dünyada terör kaynağıdır ve bütün herkesin Vahabi olmasını istiyor. Arabistan rejimi Suriye’nin dini dokusundan öfkeli ve rahatsızdır. Arabistan Suriye’de anayasa değişikliğine, Arabistan’ın kendisinde anayasa diye bir şey olmadığı halde ısrar ediyor.

Amerikalı senatör Black şöyle devam ediyor: Suriye yönetimi devrildiği takdirde tekfirci Vahabi terör ideolojisi hemen Lübnan ve Ürdün topraklarına yayılır ve tüm bölge ve ayrıca Avrupa teröre teslim olur, çünkü Arabistan bütün herkesi vahabileştirme peşindedir. Bugün Amerika, Arabistan ve Türkiye’nin nüfuzu altındadır, oysa Suriye milletinin özgürlüğü Amerikan milletinin özgürlüğünden daha fazladır. Yıllardır Amerika’nın politikaları Arabistan petrolüne tabi olmuştur ve Amerika ordusu Arabistan’ın çıkarlarına hizmet etmiştir. Amerika Ürdün ve Arabistan ve Katar ve Türkiye’de teröristleri eğiten merkezleri yönetiyor ve NATO da Türkiye’yi Suriye’ye karşı savaştırmak üzere silahlandırıyor.

Amerikalı senatör Black Amerika’nın Suriye başta olmak üzere Ortadoğu bölgesine yönelik tutumunu da şöyle değerlendiriyor:

Bence Obama şimdi Amerika’nın izlediği politikaların yanlış olduğunu anlamaya başladı ve bu yüzden Amerika’nın izlediği politikanın yavaş yavaş değiştiğine şahit oluyoruz. Biz özellikle Suriye’ye karşı politikalarımızı değiştirmeliyiz. Bence hatta büyük düşünürlerimiz de ılımlı muhalif diye bir şey olmadığını anlamış bulunuyor.

Senatör Black şöyle devam ediyor: Biz Amerika’da yeni Başkanı seçme eşiğindeyiz. Obama tüm yaptıkları üzerinde ısrarla durdu. Bence yeni Başkan için bölgede barışın sağlanması için Suriye konusunda yeni bir karar alma fırsatı doğmuştur, çünkü Suriye’de yönetimin devrilmesi tüm bölge için yıkıcı bir hadise olacaktır.

Amerikalı senatör Black sözlerini şöyle sürdürüyor:

Biz şimdi Amerika, Türkiye ve Arabistan arasında derin bir çatlak oluştuğuna şahit oluyoruz. Amerika kimyasal silahlar yüzünden Suriye’ye saldırıdan vaz geçtiğinde Arabistan ve Türkiye’nin cununu doruk noktasına ulaştı ve defalarca Amerika başkanına hakaret ettiler ve bir kez daha Suriye’ye saldırmayı düşünmesini istediler.

Senatör Black, Suriye küçük bir devlet olmasına karşın Amerika ve AB gibi büyük güçlere karşı direndiğini ve Suriye milleti birlik ve bütünlüğünü bozmadığını, kendisi Suriye ordusundaki askerlerle el sıkışmakla onur duyduğunu, bu askerleri vatanları olan Suriye için canını feda etmeye hazır olarak askerler olarak gördüğünü kaydetti. 015