İmam Humeyni –ks– mektebinde - 105
Bugünkü sohbetimizde geçen bölümde ele aldığımız İmam Humeyni’nin -ks- ibadi ve manevi kişiliğinin boyutlarını ve özellikle nafile namazı ibadetinde müstehapleri yerine getirme ve mekruh amelleri terk etme hakkındaki görüş ve düşüncelerini gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.
Hatırlanacağı üzere geçen bölümde İmam Humeyni’nin -ks- beş vakit namazlarında müstehapleri yerine getirmeye ve mekruh amelleri terk etmeye özel özen gösterdiğini ve hatta abdest alırken tüm aşamalarda ve yine namazın sonuna kadar uyulması gereken tüm müstehap amellere ve terk edilmesi gereken mekruh amellere dikkat ettiğini anlattık.
Geçen bölümde ayrıca kıbleye doğru bakarak abdest almak, namazdan önce hoş koku sürmek ve heykel veya fotoğrafların bulunduğu mekanlarda namaz kılmaktan kaçınmak, İmam Humeyni’nin -ks- uyduğu bazı konular olduğunu beyan ettik.
İmam Humeyni’nin -ks- müstehap amellere bağlılığının bir başka mısdakı ise nafile namazlarını kılmaktır.
Nafile, sözcük anlamı ile insanlar için vacip olmayan iyi amellerdir ve fakihler müstehap namazlara nafile namazı der. Haftanın Cuma günü hariç diğer günlerinde nafile namazı 34 rekattır ki iki rekatı sabah, sekiz rekatı öğle, sekiz rekatı ikindi, dört rekatı akşam ve iki rekatı yatsı namazı ile birlikte kılınır. Sekiz rekat gece nafilesi, iki rekat şafak nafilesi ve bir rekat da Vatr nafilesidir. Cuma günlerinde öğle ve ikindi namazlarında kılına 16 rekat nafileye dört rekat eklenir.
İslam dininde müstehap namazlarının kılınması üzerine sık sık vurgu yapılmış ve bu ibadet için birçok mükafat ve sevaptan söz edilmiştir.
Müstehap namazları arasında gece vakti kılınan müstehap namazı daha faziletlidir. Bazı rivayetlerde nafile namazları, vacip namazların eksiğini telafi ettiği beyan edilmiştir. Örneğin İmam Bakır -s- bir rivayette şöyle buyurur: Bizler vacip namazlarımızın eksiğini tamamlamak üzere nafile namazlarına emredildik.
Nafile namazlarını kılmanın en önemli tesirlerinden biri, ilahi kata daha da yaklaşmış olmaktır. İmam Cafer Sadık -s- İslam Peygamberi’nden -s- Allah tealanın şöyle buyurduğunu anlatır:
Gerçekten benim kulum onu sevmem için bana nafile ve müstehap amellerle yaklaşmaya çalışır ve ne zaman ben kulumu sevecek olursam, onun duyacağı kulağı ve göreceği gözü ve söz edeceği dili olurum.
İmam Humeyni -ks- nafile namazlarını kılmaya oldukça bağlı bir insandır. Hüccetülislam Resuli Mahallati bu bağlamda şöyle anlatır:
Benim hatırladığım ve İmam’ın yakınlarından da duyduğum kadarı ile İmam farz namazlarını tam vaktinde kılmanın yanında mümkün mertebe nafile namazlarını da terk etmezdi.
İmam -ks- hatta en kritik ve stresli anlardan biri olan şahın gizli örgütü Savak ajanları evine baskın yapmak istediği sıralarda bile nafile namazını terk etmedi.
Ayetullah Tevessüli bu konuda ilginç bir anıyı şöyle paylaşıyor:
Feyziye medresesi olayı yaşandığı günün akşam vakti İmam’ın evinde toplanmıştık. O sırada Feyziye medresesinde talebelerin darp edildiği ve şahın ajanları şimdi de İmam’ın evine baskın yapmak istediği haberi geldi. Merhum Ağa Seyyid Muhammed Sadık ayağa kalktı ve evin kapısını kilitledi. İmam bu macerayı duyar duymaz hemen ayağa kalktı ve gidip kapının evini açtı ve şöyle buyurdu:
Benim evlatlarım darp edilirken, benim evimde oturup kapıyı yüzüme kapatmam olur mu hiç? İmam ardından namaza durdu ve diğer akşamları yaptığı gibi nafile namazlarını da kıldı; oysa o sırada evine her an baskın yapılabilirdi.
İmam Humeyni’nin -ks- nafile namazlarına olan bağlılığı hatta ağır iş şartlarından doğan baskılara ve yorgunluğa rağmen asla terk edilmezdi. Ayetullah Beni Fazl Ayetullah Sanei’den naklen ilginç bir anıyı şöyle anlatıyor:
İslam inkılabı zafere kavuştuğu ilk günlerde İmam her gün Kum kentinde sabah 8:30’dan öğle namazına kadar görüşmelerde bulunuyor ve uzun uzun konuşmalar yapıyordu. İmam -ks- ayrıca bir kaç kez evin çatışına çıkarak halkın sevgi gösterilerine karşılık veriyordu. Bir gün öğle namazına dakikalar kaldığı bir sırada İmam dinlenme odasına çekilirken yüzünde derin yorgunluğu hissettim. Kendi kendime İmam şimdi yorgunluktan bayılır, diye düşündüm. Ancak İmam’ın peşinden odaya girdiğimde İmam’ı öğle nafilesini kılarken buldum.
İmam Humeyni’nin -ks- bir başka özelliği de nafile namazlarında bazı müstehap amelleri yerine getirmesiydi; örneğin tekbirden sonra Auzubillah mina’ş şeytani racim zikrini mutlaka söylerdi.
Hüccetülislam Mesih Burucerdi bu bağlamda şöyle diyor:
İmam nafile namazlarında bazı müstehaplere uyardı. Örneğin namazlarda ister farz ister nafile olsun tekbirden sonra Auzubillah mina’ş şeytani racim zikrini mutlaka söylerdi; ya da örneğin nafilelerde Hamd suresini okumak şart olmadığı halde İmam bu sureyi okumayı ihmal etmezdi.
İmam Humeyni -ks- cemaat namazı sırasında kendisine uyanlara saygı göstermek üzere nafile namazları için onlardan icazet alıyor ve bazen kılma zamanını değiştiriyordu.
Hüccetülislam Mesih Burucerdi şöyle anlatıyor:
İmam’ın programı, nafile namazlarını farz namazlarından sonra kılmaktı ve genellikle bu kuralı bozmazdı. Ancak bazen kendisine uyanlara acaba nafile namazı kılabilir miyim? diye sorardı; yani arkasında duranlardan icazet alırdı. Ben bir kaç buna şahit oldum İmamın acaba bir kaç rekat nafile namazı kılabilir miyim, demesi, icazet talep etme biçimindeydi ve bazen de öğle namazından önce kılınması gereken nafile namazını veya ikindi namazından önce kılınması gereken nafile namazını, kendisine uyan bizleri bekletmemek için ertelerdi; bazen de yine bizi bekletmemek için nafileleri farz namazlarından önce kılardı.
İmam Humeyni -ks- başta nafile namazı olmak üzere ibadetleri eda etmekte oldukça ciddi bir insandı ve hatta sıcak mevsimde oruç tuttuğu günlerde bile bunları terk etmezdi.
Ayetullah Kadiri bu bağlamda bir anıyı şöyle paylaşıyor:
İmam Necef’in sıcak günlerinde ve mübarek Ramazan ayında öğle ve ikindi namazı cemaatle birlikte kılmak üzere merhum Ayetullah Burucerdi medresesine geldiğinde,oruçlu olduğu halde ilkin sekiz rekat öğle namazının nafilesini kılar ve daha sonra farz namazına geçerdi. Aslında bu amel o yaşta ve o sıcak mevsimde ve oruçlu halde kolay bir iş değildi, öyle ki hatta gençler bile bunu yapmakta zorlanıyordu; ancak İmam büyük bir şevk ve ciddiyetle ibadetini yapardı.
İmam Humeyni’nin -ks- ileri yaşına rağmen nafileleri yerine getirmeye bağlılığı, hatta gençlerin bile zorlandığı bir durumdu.
Hüccetülislam Seyyid Muctaba Rudbari şöyle diyor:
Ben mübarek Ramazan ayında diğer aylarda olduğu gibi öğle ve ikindi namazını Necef çarşısında Şeyh camiinde İmam’a uyarak ve akşam ve yatsı namazını da Ayetullah Seyyid Abdulali Sebzevari’ye uyarak kılardım. İmam havanın yakıcı sıcağı ve oruçlu olduğu halde akşam ve yatsı namazında nafileleri kılmaya çok bağlıydı, oysa biz gençler dayanamıyor ve bir an önce akşam ve yatsı namazını nafilesiz kılıp iftara yetişmeye çalışıyorduk.