Hidayet hadisi - 36
İnsanların sapkınlıktan koruyan ve toplumları ayakta tutan en önemli etkenlerden biri utanma duygusudur. Bugünkü sohbetimizde insanların en önemli sıfatlarından biri olan utanma duygusuyla ilgili hadislerden söz edeceğiz.
Hayâ veya utanma insanların davranışlarını ve hareketlerini metanet ve vakarla taçlandıran bir duygudur. Utanma duygusu ayrıca insanı çirkin amellerden ve günahtan sakındırır.
Utanma duygusu genellikle başkalarının gözünde rezil olmak ve serzenişe maruz kalmaktan çekinmekten kaynaklanır. Bu yüzden her ne kadar utanma duygusu güçlü olursa insanın kişiliği daha ağır başlı ve davranışlı, daha ölçülü ve dengeli olur. İnsan kişiliğin güzelliğine aykırı olan her şeyden daha fazla sakınmaya çalışır.
İslam Peygamberi –s– şöyle buyurur: Kimde utanma varsa, bu duygu onu çok temiz gösterir, nitekim utanma duyusundan yoksun kimse çirkin gözükür.
Hayâ ve utanma, bir çok dalı ve bol meyvesi olan pak bir ağaca benzer. Allah Resulü’nden –s– şöyle buyurduğu nakledilir: Utanmadan kaynaklanan şey yumuşak huylu, mihriban, açıkta ve gizlide Allah’ı gözetlemek, kötüden sakınmak, açık yüzlü, hoşgörülü, cömert olmak vesairedir. Bunlar akıllı insanın utanmadan gördüğü yararlardır. Ne mutlu Allah’ın nasihatini benimseyen ve utanmazlık yüzünden rezil olmaktan korkan insanlara.
Bir çok rivayette utanma duygusu insanlara özgü bir duygu olduğu beyan edilmiştir. Çünkü insanların özelliklerinden biri olan akıl ve utanma birbirini tamamlayan özelliklerdir ve akıl, utanmayı insanın süsü olarak bilir.
İmam Ali –s– şöyle buyurur: Hz. Cebrail –s– Hz. Adem’e nazil olur ve şöyle der: Ey Adem, ben sana, birini seçmen ve ikisinden vazgeçmen için üç şeyi anlatmakla görevlendirildim. Hz. Adem –s– sorar: Ey Cebrail, nedir bu üç şey? Hz. Cebrail –s– şöyle karşılık verir: Akıl, hayâ ve din. Hz. Adem –s– şöyle der: Ben aklı seçtim. Hz. Cebrail hayâ ve dine şöyle der: Siz geri dönün ve onu bırakın. Hayâ ve din şöyle der: Ey Cebrail, biz akıl neredeyse onun yanında olmak için emir aldık. Hz. Cebrail –s– şöyle der: Siz bilirsiniz ve göklere geri döner.
Bazı rivayetlerde isi utanmanın insanın Allah’a olan iman ve inancıyla bağlantılı olduğu ve imanın gereği insanda utanma duygusunun varlığı olduğu beyan edilir. Örneğin İslam Peygamberi’nden –s– bir rivayette şöyle okumaktayız: Utanma ve hayâ imanın bir dalıdır ve utanması olmayan kimseni imanı olmaz.
İmam Sadık –s– da şöyle buyurur: Utanma imandan gelir ve iman cennettedir.
O hazret bir başka yerde de şöyle buyurur: Utanma ve iman bir sırada ve yan yanadır. Bunlardan biri giderse, öbürü de gider.
Dolayısıyla utanma, imanın meyvesidir. Her ne kadar insanın imanı güçlü olursa, davranışlarında utanma duygusu daha çok görünür ve çirkin amelleri işlemekten daha çok utanır. Bilakis imanı zayıf olan insan günah işlemekte daha çok küstah olur.
Bazı hadislerde yüce Allah’ın her yerde varlığını ve bizleri gözetlediğini göz önünde bulundurmanın insanda utanma duygusunun oluşması ve gelişmesinde etkili olduğu beyan edilmiştir. Bu konuda İmam Seccad –s– şöyle buyurur: Yüce Allah’tan sana yönelik gücünden ve sultasından kork ve sana çok yakın olduğu için O’ndan utan.
İmam Sadık –s– de bu konuda şöyle buyurur: Allah’ın benden haberdar olduğunu öğrendim, o zaman utandım.
Allah Resulü –s– de şöyle buyurur: Sizi gören ve sizin onu görmediğinizden utanın.
Bu hadislerde insanları gören ve gözetleyenlerin göz önünde bulundurulmalarına vurgu yapılıyor. Hayâ kavramı, Müslüman insanın onu gözetleyenlerin karşısında duyduğu utanma duygusudur. Bu hadis bu utanmanın Allah korkusundan kaynaklandığını beyan ediyor.
Bu rivayetlerden anlaşıldığı üzere insanda utanma duygusunu oluşturan önemli etkenlerden biri onu gözetleyen birinin varlığıdır. Yani hayâ duygusunu harekete geçiren şey, bir gözetleyicinin varlığıdır. Bu yüzden insanların toplumdaki davranışları, yalnızken sergilediği davranışından farklıdır. Yüce Allah Nisa suresinin 108. ayetinde kendisinden utanmayan kullarına serzeniş ediyor ve şöyle buyuruyor:
İnsanlardan gizler de Allah'tan gizlemezler. Hâlbuki geceleyin, O'nun razı olmadığı sözü düzüp kurarken O, onlarla beraber idi. Allah yaptıklarını kuşatıcıdır.
Bir hadiste Ebuzer Allah Resulü’nün –s– kendisine şöyle buyurduğunu anlatır: Ey Ebuzer, acaba cenneti girmek ister misin? Ebuzer, evet ya Resulullah diye karşılık verir. Allah Resulü –s– şöyle buyurur: O zaman emel ve arzularını kıs ve azalt, her zaman ölümü an ve ölüme hazır ol ve Allah’tan utan. Ebuzer: Ya Resulullah, ben Allah’tan utanırım diye karşılık verir. Resulullah –s– şöyle buyurur: Allah’tan utanmak, mezarı ve sıkıntılarını hatırlamaktır, karnını haram yiyecek ve içeceklerden korumaktır. Gözünü, kulağını ve dilini yasaklardan sakındırmaktır, zira ahiretin kerametlerini isteyen kimse, dünyanın haram ziynetlerini unutması gerekir.
Bir başka hayâ ve utanma biçimi, insanın kendi vicdanından utanması ve tenha yerlerde ve halvette şeriat ve kanunlara aykırı amellerde bulunmaktan kaçınmasıdır. İmam Ali –s– bu tür bir utanmanın en iyi utanma biçimlerinden olduğunu belirterek şöyle diyor:
En iyi hayâ ve utanma, kendi nefsinden utanmak ve haksız adım atmamandır. 015