Türkiye'den köşe yazarları
Cumhuriyet: AKP il yönetimleri, seçim için gönderilen listelerin değiştirilerek Erdoğan’a sunulduğunu iddia etti
Yeniasya:
Çakırözer: Sansür yasasına izin vermeyeceğiz
Milli gazete:
Fehmi Koru: 6’lı masa, yasağı yasaklamak üzerinde uzlaştı
Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:
...***
Murat Ağırel 3 Ekim tarihli Yeniçağ gazetesinde, "Aldığımız nefesin vergisi"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Raporların tümü yayımlanmadı. Özel İdareler, Belediyeye Bağlı İdareler, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanları, Kalkınma Ajansları ve Diğer Kamu İdareleri raporları açıklanmadı. İlerleyen süreçte açıklanacaklar. Açıklanan raporları incelemeye devam ediyorum. Meslektaşlarım raporların ilk yayımlanmasından sonra, raporlarda yer alan bilgileri kamuoyuna aktarmaya çalışıyorlar."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Baştan şunu belirtmem gerekiyor. Sayıştay raporları beklediğim gibi çok ayrıntılı değil. Birçok raporda bulgu konusu yok. Normal şartlarda bunun imkânı da yok! Benim düşünceme göre raporlarda, sansürün sansürü uygulanmış durumda. Hatta bazı kalemler "faiz gelirleri" gibi, gizlenmiş. Biz yine de açıklanan raporlarda var olan "ayrıntıları" anlatmaya çalışayım.
Mesela… 2018 yılında OGS'den geçen araç sayısı 152 milyon. HGS'den geçen araç sayısı ise 311 milyon 348 bin adet olmuştu. Yani toplamda HGS ve OGS kullanarak geçen araç sayısı 463 milyon 348 bin… Bunun karşılığında elde edilen gelir 2.1 milyar TL. Bu geçişlerin bazıları ise kaçaktı.
Peki, o sayı kaçtı? 20 milyon 574 bin araç! Şimdi ise 2021 verileri açıklandı… 2021 yılında OGS'den geçen araç sayısı 143 milyon 448 bin. HGS ile geçen araç sayısı ise 295 milyon 886 bin. Yani OGS ve HGS kullanarak geçen toplam araç sayısı 439 milyon 334 bin. Bunun karşılığında elde edilen gelir 4.1 milyar TL olmuş.
Araç sayısı artmasına rağmen HGS ve OGS ile geçiş sayıları azalmış. Ancak gelir iki katına çıkmış. Üstelik geçiş sayısı azalmasına rağmen 2021 yılında artan bir rakam daha var; o da kaçak geçiş sayısı… 2018 yılında 20 milyon 574 bin olan rakam, 2021 yılında 30 milyon 319 bin adede çıkmış.
Ekonominin "pik" yaptığı bir dönemde neden kaçak geçiş sayısı artmış olabilir acaba(!)
Neyse… Kamu Özel İşbirliği modeli ile yapılan ve üzerine yağma boyutunda garanti verilen "muhteşemin muhteşemi" otoyollarda dinlenme tesisleri var biliyorsunuz.
Bu tesisler "Yap İşlet Devret" modeli ile yapılan tesislerdir ve bunlar "OHT" yani Otoyol Hizmet Tesisi demişler. Ancak bu OHT'lerin muhasebe kayıtlarının mali tablolarda yer almadığı tespit edilmiş. İlgili yönetmeliğe göre bu gelirler ve giderler "açık" bir şekilde "belgelenerek" kayıt altında tutulmalı.
Fakat burada kayıt dışı bir iş dönüyor.
Üstelik… Bu tesislerin adı Oksijen! Yolculuk sırasında dinlenmek için durduğunuzda buralarda birçok değerli markayı görüyorsunuz. Bu tesisleri kiralayan kiracı firmalar hem kiraya çıkıyor, hem de cirodan Oksijen firmasına pay veriyor. Dolayısı ile kiracı firmalar fiyatlarını da artırmak zorunda kalıyor.
Oksijen adlı firma kime ait? Otoyol Yatırım ve İşletme A.Ş. adlı firmaya ait.
Dinlenme tesisini kiralayan esnaf ile konuştuğunuzda bin ah işitiyorsunuz. Şimdi de servis yollarını kapatmışlar. Nedenini kimse bilmiyor. Bu uygulamaları yapan, milyonlarca TL para kazanan imtiyazlı kişiler üzerine bir de gelirlerinin yer aldığı muhasebe kayıtlarını kuruma bildirmiyorlar.
Ya da kurumdaki kişiler bu imtiyazlı kişilere az oldu daha çok kazanın diyorlar… Velhasıl ortada yine bir usulsüzlük var.
...***
Akin Aydın 3 Ekim tarihli Yenimesaj gazetesinde, " Paramızı özgürlüğüne kavuşturacak bir lider arıyoruz"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Türk Lirası özgür müdür? Evet, diyenlere ABD daha birkaç gün önce yaptığı tehdidi anlatın. Neydi o tehdit? Rusya'nın kurduğu uluslararası para transfer sisteminden (milli paralarla ticaret) çıkacaksınız yoksa! 'Sana ne kardeşim. Para benim. İsteğim banka ve sistemle, istediğim ülkeye transfer yapabilirim. Dünya beşten büyüktür' diyen oldu mu? Yok. Özel bankalar anında, kamu bankalarımız da iki gün sonra Rusların Mir ödeme sisteminden çıktılar."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Demek ki, paramız özgür değilmiş! Anlamayanlara Hilal'e anlatır gibi anlatayım! Eğer TL hür olsaydı AKP yabancı sermaye çılgınlığına düşer miydi? Eğer TL hür olsaydı AKP devlet ve milleti borca batırır mıydı? Eğer TL hür olsaydı AKP garanti ödemelerini dolar üzerinden yapar mıydı?
Eğer TL hür olsaydı hac ve umre fiyatları dolar üzerinden açıklanır mıydı? Eğer TL hür olsaydı AKP 520 milyar dolardan fazla borç faizi öder miydi? Eğer hür olsaydı AKP kur korumalı mevduat sistemi adı altında dolar sahiplerini ihya eder miydi? Tabi diyeceksiniz ki, bu önceki hükümetler döneminde de böyleydi. Evet, doğru. Sizlerde 2002'de AKP'yi bir umut için seçtiniz. Hele yanında da din mezesi olunca gönlünüz de rahatladı. Şimdi vicdanınız 'beterinde beteri varmış' gerçeğini kabul etmiyor. Kendi tercihinizle yüzleşemiyorsunuz.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ekonomi bağımsız değildi. Paramız hür değildi. Dolara, ABD'ye, küresel Yahudi şirketlerine endeksliydi.
AKP'nin '3Y' vaatleriyle, hürriyet, özgürlük söylemleriyle iktidar için oy istediği günlerde ülkemizden, 'ne AB, ne ABD, yaşasın tam bağımsız Türkiye' sesi yükseliyordu.
...***
Arif Kızılyalın 3 Ekim tarihli Cumhuriyet gazetesinde, " AKP yönetemiyor kadroları hazırlayın!"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.
" Cumhuriyet gazetesinin cuma günkü sayısı, Türkiye’nin son 20 yıldaki özeti gibiydi. Çoğu medya kuruluşunun görmezden geldiği Sayıştay raporlarının dökümünü ayrıntılandırdı muhabirlerimiz. Mehmet İnmez, Mustafa Çakır, Sefa Uyar ve Sarp Sağkal, 2021 yılı denetleme sonuçlarını didik didik edip Ulaştırma Bakanlığı’ndan, Milli Eğitim’e, Sağlık Bakanlığı’ndan Diyanet’e onlarca kamu kuruluşunun, birilerini nasıl “zengin” ettiğini belgelediler."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:
...***
Kamu kaynaklarının, “ballı” ihalelerle eşe dosta peşkeş çekilmesi, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın harcamalarının neredeyse günlük 10 milyon lirayı bulması, usulsüz atamalar, şehir hastanelerinin acınası hali ülkenin nasıl kötü yönetildiğini ortaya koydu. Özellikle Ulaştırma Bakanlığı’nın, davetiye yöntemiyle verdiği ihalelerin tamamına yakını usulsüz. Hatta öyle ki otoyol ve yüksek hızlı tren (YHT) ihalelerinde, Cumhurbaşkanlığı kredi şartnameleri bile dinlenmemiş; rant hırsı Saray’ın boyunu da aşıyordu, başlık da ironikti; AKP yönetemiyor!
O günkü 1. sayfamızın ikinci manşeti ise eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın’ın, İzmir Büromuzu ziyarette, Ege Temsilcimiz Tuncay Mollaveisoğlu ile muhabirimiz Erman Şentürk’e yaptığı açıklamalardı. Karayalçın, “gelmekte olanı” hissetmiş “olmalı” ki seçim sonrası Türkiye’nin rüşvet, 5’li çete, liyakatsizlik sarmalından kurtulması için -ilk planda- 2000 kişilik bir yönetim kadrosuna gereksinimi olduğunu söyledi. 6’lı masaya mesajlar da veren Karayalçın, özellikle mazbatayı alır almaz MİT başkanlığı, Merkez Bankası Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kritik makamlara ivedi atamalar yapılmasının önemine dikkat çekti. Karayalçın devlet adamı hassasiyeti ile fazla derinlere inmemiş ancak bir gerçek var ki şu an iktidar adaylarının çantasında bir Emniyet genel müdürü, 81 il valisi, 81 il Emniyet müdürü, 81 il Milli Eğitim müdürü de olmak zorunda. Elbette geçenlerde, DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın, kapalı sohbette söylediği gibi “AKP il başkanlığı yapmayan bürokratlarla çalışırız” görüşü de önemli ama Karayalçın’a kulak verilmeli: “Kadrolarınızı hazırlayın, AKP yönetemiyor..”
Söz Cumhuriyet’in manşetlerinden açılmışken İYİ Parti lideri Meral Akşener’in, Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş ve muhabirimiz Gamze Kolcu’ya verdiği özel röportajdaki mesajları hem muhalif hem de merkez medyada gündem yarattı. Akşener’in “hızlandırılmış yol haritası” açıklamasının yanı sıra Kemal Kılıçdaroğlu’nun inisiyatifi dışında bazı CHP’li milletvekillerinin ittifak için söylediği sözleri, ‘incitici’ olarak tanımlaması 2. tur görüşmelerine geçen 6’lı masanın kayıt dışı gündem maddelerinden biri gibi duruyor.