Kasım 15, 2022 08:17 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Yeniasya: 1 Kasım sürecinden herkes ders alsın

Star:

Bize verilen mesajı aldık

Karar:

Teröre geçit vermeyeceğiz

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları:

...***

Mustafa Karaalioğlu 14 Kasım tarihli Karar gazetesinde, "Altılı Masa uzlaşmazlık eşiğini geçti"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Eleştiriler ve küçümsemelere rağmen; yeterince enerjik bulunmamasına ve potansiyel ağırlığını hissettirmediği iddialarına rağmen Altılı Masa siyasetteki en önemli oyuncu rolünü taşımaya devam ediyor. Rolün önemini anketlere yansıyan oy potansiyeline ilaveten iktidar kanadının artık neredeyse masaya atıf yapmadan siyasi mesaj verememesinden ve masanın dağılmasını birinci hedef olarak belirlemesinden anlıyoruz. Altılı masa dağılır veya eksilirse; bu, Cumhur İttifakı için seçimi kazanma yolunda bulunmaz bir fırsat olacak tersi ise seçimi kazanmayı olmadığı kadar zorlaştıracaktır."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadeler eyer veriyor:

...***

Bu analizi kamuoyu araştırmaları da iktidarın refleksleri de desteklemektedir. Yerel seçimlerde büyük şehirlerde görülen muhalefet üstünlüğünün -büyük oranda değilse bile- artarak devam etmesi Altılı Masa’ya avantaj sunmaya devam ediyor. Yerel seçimden bugüne özellikle derinleşen ekonomik krize karşı iktidarın çaresiz kalması da makası Cumhur İttifakı aleyhine açan bir başka faktördür.

Bununla birlikte Masa’nın siyasi potansiyelini etkili kullanmadığı ve özellikle bugünlerde ‘adaylık’ dosyası ucundan kenarından açılmaya başlanırken iç gerilimin arttığı aşikardır. Bu da doğaldır. Her ne kadar bugüne kadar süreci uyum içinde geçirmiş olsalar da altı partinin birbirinden ayrı fikirleri ve yöntemleri olduğunu unutmamak gerekir. Türkiye’nin özel ve tatsız şartları olmasa aynı masada olmak şöyle dursun birbirlerine karşı siyasi rekabet halinde mevzileneceklerdi. Kötü ekonomi, hukuksuzluk, başarısız yönetim ve toplamda işlerin yolunda gitmemesi altı partiyi önceliklerini bir kenara bırakarak kanamayı durdurma noktasında buluşturdu. Elbette zaman zaman problemler yaşanacak ve özellikle adaylık süreci biraz daha gergin olacak. Mükemmel uyum içinde görünen ve adayını aylar öncesinden ilan eden Cumhur İttifakı’nda bile uyumun devamını temin etmek için bazı isimlerin ortaklık hatırına tasfiye edildiği ortadayken muhalefetteki görüş ayrılıklarına şaşırmamak gerekir.

Anlaşmazlıklar siyasi hedeflerin yanında detaydır. Önemli olan Altılı Masa’nın kamuoyuna verdiği “sonuna kadar gitmek” sözünün arkasında durabilmesidir.

Masa finale ulaşamazsa; yani altı parti ortak belirleyip beraberinde ortak yol haritasında uzlaşamazsa, bu iktidarın aylardır ısrarla sürdürdüğü politikanın zaferi olacaktır. Bu açıdan Altılı Masa, uzlaşmazlık eşiğini geçmiştir. Liderlerin uzun ara vererek tamamladıkları turların ardından bu belki mümkündü ama artık değil. Muhalif ve kararsız seçmenin beklentilerini ortak aday hedefine bağladıktan sonra uzlaşamamak seçenek olmaktan çıkmıştır. Zira, böyle bir durum hem muhalefetin ortak enerjisini hem de tek tek bütün partilerin gücünü azaltacaktır. Görünen o ki bütün liderler de aynı fikirde ve bu noktadan sonra masadan geri dönüş olmadığına inanıyorlar.

...***

Remzi Özdemir 14 Kasım tarihli Yeniçağ gazetesinde, " Bankaların hiç mi günahı yok?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Son dönemde AKP'nin banka politikası en çok eleştirilen konular arasında. AKP'nin bankaları yıprattığı, sektörün zarar gördüğü anlatılıyor. Bankacılık sektörü ise haksızlığa uğramış ve canı yanmış hiç ama hiç sesini çıkartmayan boynu bükük çocuk rolünde. Kredi veremiyormuş, zararına satış yapıyormuş ve daha onlarcası... Öncelikle baştan şunu belirtmek istiyorum; Türk bankacılık sektörü hiç öyle masum değil. Sektörün masumiyetini bozan ve onu acımasız bir kâr makinasına dönüştüren yine AKP oldu."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Bunu herkes bilmeli. Turgut Özal, düşük maaş alan memur için nasıl, "Benim memurum işini bilir" cümlesini kullanmış ve bazı kötü niyetli devlet memurunun haksız kazancının yolunu açmış ise, AKP de "Benim bankam işini bilir" misali onun yaptığı her türlü haksız kazanca sesini çıkartmamıştır.

AKP'nin iktidara gelmesinden hemen sonra bankacılık sektöründe sıra dışı bir büyüme yaşandı. Sektöre yabancı sermayenin girmesi ile Türk bankacılığı hızla büyümeye başladı. Sokaklarda çevirdikleri insana anormal limitli kredi kartları vermekten, kendisine kredi alacak müşteri yollayan emlakçı ve galericileri dünya turuna göndermekten tutun da araba hediye eden bir bankacılık sektörüne seslerini çıkartmadılar.

Bankalar sokaktan çevirdikleri her insana hesap açtılar.

Sonra bu hesaplardan hiçbir işlem yapılmamasına rağmen "hesap işletim" adı altında ücret aldılar. Hem de nasıl bir ücret. Öyle ki, asker oğluna o günün parası ile 100 lira harçlık yollayan babanın 70 lirasını hesap işletim ücreti olarak aldılar.

Merkez Bankası'nın transfer sistemini neredeyse beleşe kullanan bu bankalar, öyle bir havale masrafı aldılar ki akıllara ziyan. O dönemin Ekonomiden Sorumlu Bakanı Ali Babacan bile isyan etti:

Taksi ile gidip, şubeye yatırsanız daha ucuza mal oluyor!

Bitmedi! Bu bankacılık dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir ücreti icat etti. Bankada bulunan ve hiçbir hareket olmayan hesabınızdan "BHG" diye bir ücret almaya başladı. Açılımı Bankacılık Hizmet Geliri. Yıllarca o dönemin BDDK yönetimi buna ses çıkartmadı.

Hepsi bu kadar mı? Elbette hayır! Bu bankacılık sektörü ayağı kesilen bir babanın protez için çektiği 3 bin liralık krediyi, "Parlayan dişler", "Gülen Gözler" ve "Kartım Güvencede" sigortası yaparak 2 bin 350 lira olarak verdi.

Daha birkaç ay öncesine kadar kredi alan esnafı en az 3 sigorta ve tahsis ücreti adı altında soymadı mı?

Daha buradan hatırlayamadığım yüzlerce haksız ve vicdansız kazancı kim ve kimin cebinden aldı?

20 yıldır bankacılık sektörünü takip ediyorum ve bu haksız kazançları kamuoyuna açıklıyorum. Ben yoruldum, ama bankalar bu konuda yorulmadı. BDDK bir deliği kapattı, onlar arka kapıdan bir açık yarattılar. İşte bu sektörü canavar haline getiren de, şimdi onu döven de bugünkü mevcut iktidardır.

Kur korumalı hesaplardaki 1,4 trilyon lirayı, yarı maliyetine kim kullandı? Kendilerinin ödemesi gereken faiz farkını Hazine kur farkı olarak ödemedi mi? Normal mevduata yüzde 25 faiz verirken, kur korumalı mevduat hesaplarına yüzde 13 faizi kim veriyor? Lütfen kimse bankacılık sektörüne masum muamelesi yapmasın.

...***

Mehmet Kara 14 Kasım tarihli Yeniasya gazetesinde, " Güçlü, demokratik, hürriyetçi, adil"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Bu dört kelime 6’lı masanın aylardır yaptığı çalışmaların özeti aslında. Bunun yanında “istişare ve uzlaşma” kelimeleri de 6 partinin aylardır üzerinde çalıştığı sürecin amacını da net şekilde ortaya koyuyor. Bu ifadelerin eksikliği 6 partiyi bir araya getirdi. Hedef, “güçlü parlamento, demokratik bir düzen, hürriyetçi bir ortam, adil bir paylaşım” olarak da özetlenebilir. Birinci turun son toplantısında liderlerin altına imza koyduğu bildirideki “milletimize umut olduk” ortak beyanı da milletten destek buluyor. Bu anketlere de yansıyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor: 

...***

Kamuoyunda hep 6’lı Masa’nın adayının kim olacağı konuşuluyor. “6’lı Masa’nın amacı nedir? Neden böyle bir çalışma içine girildi? Millete neyi vaat ediyorlar?” sorularının cevapları bir algı ile hep gözlerden uzak tutulmaya çalışılıyor. 

28 Şubat 2022 tarihinde 6 genel başkanın imzaladığı metinde cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “neden yanlış olduğu” anlatılırken, neden güçlendirilmiş parlamenter sistem sorusunun cevabı ayrıntılarıyla yer alıyor. 48 sayfadan oluşan metinde bunların cevabı net şekilde ortaya konulmuş. 

Tek başına farklı dünya görüşü olan 6 siyasî partinin bir araya gelmesi, demokrasiden, adaletten, hürriyetlerden bahsetmesi bile örnek olması gereken bir birliktelik oldu. 

Millet İttifakı, cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra dört partinin birlikteliği ile kurulmuş, bir genel bir de mahalli seçimden başarı ile çıkmıştı. İttifak gelinen noktada iki partinin de katılmasıyla 6’lı Masa adı altında genişledi. Önüne önemli konu başlıkları koyarak ilerliyor. 

Cumhurbaşkanı adayı elbette önemli ama asıl önemli olan 6’lı Masa’nın ortak hedefleri. Genel Başkanların imzaladığı bu belgeden bahsedersen birçok sorunun cevabı da ortaya çıkıyor.