Kasım 29, 2022 08:37 Europe/Istanbul
  • Türkiye'den köşe yazarları

Cumhuriyet: altılı masa yeni anayasa metninde uzlaştı

Yeniasya:

Demokratik Türkiye'yi istişare ile inşa edeceğiz

Yenimesaj:

Ekonomide bu hafta trafik yoğun

Şimdi ise hafta içi köşe yazıları

...***

Mehmet Kara 28 Kasım tarihli Yeniasya gazetesinde, "İnsan gerçekten hayret ediyor"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Seçimlere yedi ay gibi süre kalmışken, hükümet ve çevresinden gelen açıklamalar insanları gerçekten hayrete düşürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Parlamenter demokrasi döneminde istikrar var mıydı? Yoktu. İstikrar olmadığı gibi ekonomi tamamen müflis durumdaydı. Ne zaman ki başkanlık sistemine geçtik, Türkiye’ye istikrar geldi. Şu anda sağlıklı bir ekonomiyle yolumuza devam ediyoruz” diyor. Gerçekten öyle mi, birkaç gösterge ile bakalım."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor: 

...***

TÜİK’in enflasyonunun yüzde 85’i aştığı, açlık sınırının 7.425, yoksulluk sınırının 24.185 lira olduğu, 47 milyon 685 bin kişinin açlık sınırı altında yaşadığı, 2002 yılında sadece 1 milyon haneye sosyal yardım hizmeti verilirken (pandemi yardımları hariç tutulduğunda) 2021 yılında 4,3 milyon haneye (bunu 4’le çarparsak 17 milyon) ulaştığı, 36 ay taksitle mont alınabildiği, “yeni sistem”e geçildiğinde 4.64 TL olan doların bugün 18.62, 5.41 TL olan euronun 19.20, 312 lira olan çeyrek altının 1750 liraya çıktığı düşünüldüğünde Türkiye’ye istikrar mı, yoksa istikrarsızlık mı geldiği net görülüyor. 

Buna bir de çalışanların yüzde 57’sinin 5.525 liralık asgari ücret aldığını eklersek durumun vehameti ortaya çıkıyor. 

Tek başına bu rakamlar bile ekonominin hiçte sağlıklı olmadığını gösteriyor. Maliye Bakanı, “Hiç kimse AKP beni enflasyona ezdirdi diyemez” lafının da ne kadar gerçeği yansıttığını da artık siz düşünün. 

Hayret edilecek o kadar şey var ki, bunlardan birisi de, 8.5 aydır Tarım ve Orman Bakanlığı yapan Vahit Kirişçi’nin açıklamaları. “Ben göreve geleli 7 ayı biraz geçti, çocuk 9 ayda doğuyor biliyorsunuz. Biraz beklerseniz hepsinin üstesinden geleceğiz” sözünü nereye koymak lazım. 20 yıldır iktidarda olan AKP değil mi? 

Devlette devamlılık esas da, AKP hükümetlerinden değil mi? 

Yine Sayın Bakan, Osmaniye’de bir ziyareti sırasında derdini anlatan çiftçinin, “Sayın Bakanım, Düziçi’nin sulamasıyla ilgili… Dedemden kalan bir su var orada. Ben çocukluğumda iyi hatırlıyorum. Bu göletimiz ne olacak? Biz yanıyoruz” sözüne cevap verirken “Daha adını bile söyleyemiyorsun… Bir de dedemden kaldı bilmem ne” cevabını vermesi de insanları şaşkına çevirmişti. Bakan daha sonra “adını söyleyemiyor” sözüyle göletin adını kast ettiğini söylese de neresinden tutsanız elinizde kalıyor… 

...***

Remzi Özdemir 28 Kasım tarihli Yeniçağ gazetesinde, " Borsa ne kadar riskli?"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Son günlerde elinde üç beş kuruşu olan ve bunu enflasyondan korumak isteyenler soruyor: Borsada hisse almak mantıklı mı? Vatandaş çaresiz! Ülkede resmî enflasyon yüzde 85. Mevduat faiz oranı yüzde 17 ile 22 arasında değişiyor."diyen yazar, yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:

...***

Dolar, kamu bankalarının arka kapı operasyonlarıyla hareket etmiyor. Altın uluslararası piyasalardaki gelişmelerden dolayı hareketsiz. Konut sektörü zaten balon nedeniyle alınamayacak durumda. O halde parayı korumak için borsadan başka çare yok diyenler gözünü kapatıp borsaya dalıyor. Borsaya girenler de ikiye ayrılıyor. Birinci grup halka arz ile girenler. Bu kesim ciddi anlamda mağdur oluyor.

Halka arzlardan bu yatırımcılara 1 lot bile zor geliyor. Yeni arz edilen senedi ancak 4-5 tavandan alabiliyor. Yani yüzde 50 daha üstten. Aldığı an kaybediyor. Diğer grup tüyo ile hareket ediyor. Çünkü finansal okur yazarlık yok. Mecburen ya sosyal medyadaki fenomenlerden ya da eş dost çevresinden gelen tüyo ile alım yapıyor. Sonuç yine hüsran!

Son mağduriyet SASA ve Hektaş hisse senedinde yaşandı. SASA piyasa değeri Koç Holding ve Sabancı Holding'in tamamının piyasa değerinden de fazla. Koç Holding piyasa değeri 178 milyar. Sabancı Holding ise 80 milyar. İkisinin piyasa değeri 260 milyar bile değil ama polyester üretimi yapan SASA'nın piyasa değeri 420 milyar. Aklıselim tüm uzmanlar yapmayın etmeyin dediyse de borsadaki sosyal medya fenomenleri bu hissenin fiyatının daha da yükseleceğini yazdılar çizdiler. Son bir yılda yüzde bin prim yapmış hisse senedine 180 lira seviyesinden girdiler. Aynı facia Hektaş hisse senedinde de oldu. Sonunda bu iki hisse, kağıttan kule gibi çöktü.

Altında yine küçük yatırımcı kaldı. Son 1 haftada sadece 4 hisse senedinin halka açık piyasa değerinde 55 milyarlık değer kaybı var.

Bu şu anlama geliyor: Bu hisselere yatırım yapanların 55 milyar lirası buhar oldu!

Tüm bunlar neden oluyor? AKP'nin düşük faiz ısrarından. Faizle mücadele ettiğini iddia eden bir iktidar tarihin en fazla faiz ödemesini yapıyor. Yurt içinde faizleri yüzde 9'a düşüren AKP yurt dışı borçlanmaya her 100 dolara 10 dolar faiz ödüyor. Aklın mantığın olmadığı bir ülkede vatandaş çaresiz borsaya giriyor. İşte bu çaresizlik borsada daha çok batış hikayelerinin yazılmasına neden olacak!

...***

Adnan Öksüz 28 Kasım tarihli Milli gazetede, " İşte Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem!"başlıklı yazısını okuyucularla paylaşıyor.

" Altılı Masa’yı oluşturan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Şimdi Demokrasi Zamanı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’ başlıklı toplantıda bir araya geliyorlar."diyen yazar yazısının devamında şu ifadelere yer veriyor:...***

Peki, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme yönelik hangi adımlar vaat ediliyor?Altılı Masa’nın önerilerini, -bugünkü açıklamalara esas teşkil edecek- aldığım notlarla, sizlerle de kısa kısa da olsa paylaşmak istiyorum.Hep şöyle eleştiriler var ya; “Altılı Masa Parlamenter Sistem diyor, bu yıllardır zaten uygulandı, bunun neresi yeni?”Öyle değil! Yeni unsurlar ağırlıkta! “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile geçmişe dönmeyi değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin köklü devlet ve Cumhuriyet tecrübesinin demokrasi ile taçlandırıldığı yeni bir sisteme geçmeyi hedefliyoruz” ortak görüşüyle bu unsurlar netlik kazandı diyebilirim. Şöyle ki;* Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) temsil yeteneği arttırılacak, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevleri etkili kılınacaktır. TBMM’yi her açıdan güçlendirmek için parti içi demokrasi ve temsilde adalet ilkeleri tesis edilecek; siyasi partiler ve seçim kanunlarında yapılacak düzenlemelerle siyasette şeffaflık ve dürüstlük güvence altına alınacaktır.* Milletvekilliği seçimleri 5 yılda bir yapılacaktır.* Seçim barajı %3’e düşürülecektir.* Seçim sistemi, nispi temsil sistemi olarak uygulanacaktır.* Yurt dışı seçim çevresi oluşturulacaktır.* Siyasetin finansmanı şeffaflık, denetlenebilir olacaktır.

Düşünülen yeni yapılandırmada yargı alanında önemli yenilikler planlanıyor. Şöyle ki;* Hakimler ve Savcılar Kurulu yeniden yapılandırılacaktır.* Hakimlik teminatı güçlendirilecek, hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlanacaktır.* Hâkimlik ile savcılık birbirinden ayrılacaktır.* Hâkimlerin idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olduğuna ilişkin Anayasa hükmü kaldırılacaktır.* Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı Adli Kolluk Teşkilatı kurulacaktır.

* OHAL ilan etme yetkisi Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna ait olacaktır.

* Kamu İhale Kanunu yenilenecektir.* Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) yeniden yapılandırılacaktır.* Seçilmiş yöneticilerin görevlerine bir yargı kararı olmadıkça son verilemeyecektir.* Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kaldırılacaktır.Son söz; tüm bunlar elbette önemli yenilikler.Altılı Masa iktidara geldiği takdirde tüm bu yeni unsurlara yeni sistemde yer vereceğini vaat ediyor.

 ...***